bugün

2.700.000 kadarı almanya'da;
850.000 kadarı bulgaristan'da;
370.000 kadarı fransa'da;
270.000 kadarı hollanda'da;
200.000 kadarı avusturya'da;
200.000 kadarı batı türkistan'da (kazakistan, özbekistan, kırgızistan, tacikistan);
200.000 kadarı makedonya'da;
130.000 kadarı yunanistan'da;
120.000 kadarı abd'de;
110.000 kadarı belçika'da;
100.000 - 200.000 kadarı brezilya'da;
100.000 kadarı rusya'da;
90.000 kadarı isviçre'de;
70.000 kadarı ingiltere'de;
60.000 kadarı avustralya'da;
60.000 kadarı danimarka'da;
60.000 kadarı kosova'da (sırbistan'da);
40.000 kadarı isveç'te;
40.000 kadarı romanya'da;
30.000 kadarı kanada'da;
20.000 kadarı azerbaycan'da;
20.000 kadarı iran'da;
20.000 kadarı ırak'ta;
15.000 kadarı norveç'te,
15.000 kadarı italya'da;
10.000 kadarı suriye'de;
2.000 kadarı japonya'da yaşayan, toplam yaklaşık 6 milyon türktür.
türkiye'nin ne kadar büyük bir ülke olduğunun geç de olsa farkına varabilmiş insanlar.
genelde türkiye yi dısarıda cok kötü temsil eden türklerdir. özellikle (işci olarak zamanında gidenler) avrupa da yasayan türklerin davranıslarından, iki kültür arasında kalmalarından belkide! cahil, gelişememiş olmalarından sonuc olarak suan belirttigim tablo ortaya cıkmaktadır. hatta nesiller devam ettikce de fazla bir sey degişmemekte işci cocukları, torunları aynı devam etmektedir! bence avrupa da ki türk imajının kötü olması cokca bununla ilgili..
türkiye de özlenenlerdir. geri dönsünler diye dua edilir.
sürekli "hmm nasıl derler" diye konuşurken yabancı kelimeler sokan türklerdir.
bu konuyla ilgili, ege universitesi ingiliz dili ve edebiyatı bolumu ogretim gorevlisi sedat isci'nin genel direktorlugunde yapılan 'amerika'daki ilk turk gocmenler', amerika'ya ilk gocen aileler, mezar tasları, hayat hikayeleri ile ilgili bir proje de vardır.
nam-ı diğer gurbetçilerdir.
tespitlerime göre brezilya'da 100 milyon kadar türk var. sokakta karsilastigin 3 kisiden biri ya türk'tür yada türk'lerle akrabadir. söyleki; brezilya yeni yapilasmaya basladigi yillarda avrupali babalarin islerini görcek isçiler gemilerle suriye, lübnan, irak, iran gibi ulkelerden getirilmisler. bunlar gelirken osmanli pasaportuyla gelmis. osmanlinin yerine turkiye cumhuriyeti kurulunca aha bunlarda olmus turk. %80 i türkiye'nin yerini bilmiyo ama sen nesin diye sorunca turco yanitini aliyosun. eh burda da dogurmayi pek seven melez çitirlarla kaynasincada türk nufusu bayagi bir cosmus. ayni durum arjantin içinde geçerli.
bazı kentlerde* arabadan gelen tekno müzik sesi ile farkına varabildiğimiz canımız soydaşlarımızdır.
iyi örgütlenemeyen, türkiye' nin çıkarlarını yeterince savunamayan insanlarımız.
laleli esnafı tabir edilen insanların gölgesinde önyargı ile yaklaşılan insanlardır. türk olduğunu hemen söyleme şeklinde aldıkları tavsiyeleri dinlemezler ve ilk başlarda herkes mesafe ile yaklaşır ama yakın zamanda bir türk'ün o şekilde olmadığını gösterir ve sevilen bir kişi olursunuz.
malesef çoğu ülkede bizi deveye biniyoruz zannediyorlar. ve bunun ilk suçlusu turizm bakanlığıdır. nerdeyse her ülke de büroları var. fakat o bürolarda çalışanlar sadece çay içmek ve ücretsiz internet kullanmak için orda bulunuyorlar. bunun sonucunda ise milyonlarca ilan, afiş ve tanıtım filmi çöpe gidiyor.

ama yurtdışında yaşan türkleri tanımlayacak en güzide gerçek, memleketi her geçen gün daha çok özledikleridir. ve buralarda ne kadar arkadaşları olsa bile bir türk ile sözlükte selamlaşmanın yerini tutmadığıdır.
(bkz: büyükelçi)
bir avuç yahudi ve ermeni kadar olamamış insan topluluğu. **
erevizyonda, türkiyeye SMS yollayarak, birinci yada ilk bese girmemize sebep olan arkadaslar
türkiyenin güzelliklerinden mahrum kalan insanlardır. ayrıca türkiyeye ziyaret için geldikleri zaman herkes tarafından bok gibi parası var gözüyle bakılan insanlardır. genelde yurtdısında kalarak öz benliklerini yitirmişlerdir.
yukarıda belirtilen sayılardan daha fazladırlar. cünkü coğu oldukları ülkelerin vatandaşlığını almışlardır.
bir çoğu milliyetçi muhafazakar takılıp kendi memleketlerinde yaşamamayı tercih ederler.

mesela şöyle bir bakıyorsun adama kendini anlatan iki cümleye bi dua yazıyor, evlad-ı osmanlı falan yazıyor, islamofobiden şikayet ediyor vesair..

ya kardeşim, bunların hepsine saygım var da soru da çok basit.

madem osmanlının torunusun, elhamdülillah müslümansın, seni orda -artık her nerdeysen- istemediklerinden şikayetçisin, türk milliyetçisisin...

napıyorsun orda mübarek sen?

yani hem böyle bir dünya görüşüne sahip ol hem de bu ülke için yaşama, bu ülke için çalışma...

sorun bu da değil, sorun takiyye.

sen bunların hiçbirisi değilsin; bu ülkede işine gelmeyen şeyler var ve sen bu ülkeyi üstünde yaşayacak kadar da sevmiyorsun.

bu riyakarlıkta olanlarından tiksindiğim insanlardır kendileri...

amk amsterdam'ın göbeğinde yaşıyor, sağa sola ezanlarla geldik selalarla gideriz falan yazıyor.

siktir!..
Başka ülkeye gidip kendi ülkelerini aşağılarlar genelde. Makina kafa tv programına katılıp ülkesini aşağılayan berna yıldız gibi. Eleştiriyorsan gömme ablacım, yapıcı ol.
buradakilere göre çok daha şanslıdırlar.
bir çoğu için (bkz: lümpen)
Gurbetçilerdir.

Hem yaşadığı ülkenin hem de kendi öz kültürünü bilen bir insandır.
Türk kültürünü yabancılara tanıtıp sevdirmeye ve türklerin 'barbar' olmadıklarını kanıtlamaya ant içmiştir.
Yaptığım iş sebebiyle hemen hemen her gün muhatap olduğum insanlardır. Geneli saygılı ve terbiyelidir ancak saygısız ve görgüsüz olanların sayısı da azımsanamaz.
Oy kullanmamaları gereken kitledir. Avrupa' nın göbeğinde yaşayıp türkiye'de yaşayan insanların kaderi hakkında söz sahibi olamazsın kardeşim.
Senede bir kez izine gelip, avrupa plakalı arabalarıyla gezerken, ooovvv yollar süper olmuş oyum akp ye.
5000 euro ile gelip türkiye de paraları 5' e katlanınca, ooovv türkiye çok ucuz oyum akp ye.

Hadi ordan.

Edit: türkiye' yi ve türkleri düşünen bir türk olarak oy kullanmadım.
gectigimiz yil kisa sureligine kambocya'dayim. turkiye'ye ugramayali epey yillar olmus ve epeydir turk de gormuyorum. neyse ucaktayim ve yanima bir turk oturdu. tayland'a gidiyor benim gibi. o ara manila'daki arkadasimla kisa bir telefon gorusmesi yapinca turk oldugumu anladi ve hemen sirnasiverdi. recep tayyip erdogan asigi bir vatandasimizdi. kisa suren ucak yolculugu boyunca filipinler'i tayland'i ve kambocya'yi yerin dibine sokup sokup cikardi. turkiye'nin ne kadar ilerlediginden ve bu g.dogu asya ulkelerinde yasanamayacagindan soz etti durdu. ben de muhalif olmadim ona. boyle bir adama neyi anlatabilirsiniz ki zaten. neyse gunlerden cuma olmasi sebebiyle isi cuma namazina ve dini konulara da getirdi. neyse ki yan koltuktaki seksi hanimefendiyle kesistigimden onun bu ic bunaltici muhabbeti beni cok etkilememisti. ama o da ne ? bu tas catlasin 22'lik kizin kocasi bizim 62'lik mehmet abiymis. coktan nikah kiymis ve tayland'da is kovaliyormus. bu nikah icin kizin ailesine bir guzellik yapip ev aliverdiginden soz ediyordu. ve tabi gene tayland'in fakirliginden para kazanmanin zorlugundan ve hayat pahaliligindan vs vs. ve iste o an ilk defa mehmet abiye bir soru sordum.

" hersey bu kadar kotuyse madem buralarda, hazir evlenmisken neden turkiye'ye gitmiyorsun abi ?"

cevap trajikomikti:

"ben cocuk sahibi olursam kardeslerim beni ayiplarlar. malum turkiye'de 35-40 yasinda hatun dahi bulmak zor. cok mal istiyorlar emekliyim diye. hem hanimi da gordun cok guzel kiz. turkiye'de cok sarkarlar. "

" ee peki para kazanmak zor diyorsun burda nasil gecineceksin? "

" cok sukur bangkok'ta 2 apartman dairem var kiralari beni ayakta tutar, sukur 1250 lira da emekli ayligim var, rahat rahat gecinirim"

velhasili 62'lik memo turkiye'ye donmeye hic mi hic istekli degildi. ama erdogan'a asikti her nasilsa.
görsel