bugün

her an kafanıza bir molotof yiyip yanarak ölebileceğiniz yegane şehir, medeniyet(!) beşiği.
bi tadını aldımı asla vazgeçemezsin:)))
- tek başınıza gezmemeniz gereken yerleri bir zahmet araştırın.
- mutlaka görülmesi gerekenler epey fazladır, görün.
- bağımlılık yaratabilir
- trafiği çıldırtabilir, alışırsınız.
çabuk bitirin.
hava kararmaya yakın galata kulesine çıkın ve insanları seyredin.
görmemişlik edip hemen beyoğlu'na gitmeyin.
galata mevlevihanesinde semazenleri seyredin.

hamdi'de kebap, hacı abdullah'ta veya pandelli'de türk yemekleri yiyin.

sonbaharda film festivallerine, yazın müzik festivallerine gidin.

arkeoloji müzesinin bahçesinde fanta için.

bir yaz akşamı nuteras'tan haliç'i seyredin.
ilk başladığım da şu izlenim vardı bende.

-eee ne var burda deniz boğaz, vapur insanlar tamam. daha ne.

böyle demeyin.
almayı düşündüğünüz şeyin aynısının daha ucuzu kesinlikle başka bir yerde vardır. almayın.
güzel bir kız gelirde para isterse sakın şaşırmayın.
bi sik yok, mecbur değilseniz hiç başlamayın.
floryanın, yeşilköyün kafelerine gidip etraf masalarda dönen muhabbetlere kulak misafiri olun.
(bkz: burada deprem olacak yol yakınken dön yabancı).
bizim eve uzak olan mesafenin 40 dakika olduğunu duyunca arkadaşlarımın gülünesi bulduğu konu!
şehri gezmenin en güzel yanı pazar sabahıdır. etrafta kimse yokken şehirle iç içe olursun adeta. herkes pazar sabahı uyurken şehirle konuşur gibi olursun. gezdiğin yerden zevk alırsın. sahil kenarında çay içerek simit yirerek başlanır güne. kişi yalnız gezmeyide sevmeli kaldıramlarla caddelerle arkadaş gibi olmalı gezerken.
bir günde gezip dolaşılmamalıdır. zira istanbul, bir günde gezilince değeri anlaşılacak bir şehir değildir.

gezip dolaşılırken acele acele değil, klip tadında yürünmeli ve dağı-taşı-denizi her zerresine kadar incelenmelidir ki, istanbul'un nacizane güzelliği biraz olsun keyfinize göre tadılabilsin...

size laf atmaya çalışan ya da artistlik yapma çabası içinde olan insanlara aldırış etmeyin. 1-2 sokak takip ettikten sonra herhangi bir evin önüne durup telefonunuzdan bir büyüğünüzü arıyormuş gibi numara yaparak rahatça kurtulabilirsiniz, telaş yapmayın.

he bi de, siz istanbul'a şekil vereceğim derken, istanbul size şekil vermesin. yurdumun her köşesi güzel ancak istanbul'un tek farkı nüfus popülasyonu diğer şehirlere göre biraz daha fazla.

yani etnik köken olarak birçok insanı, birçok farklı kültürü bir çatı altında barındırıyor.

sokakta ağzı burnu kırılmış bir genç ya da yüzü kapkara bir dilenci gördüğünüzde şaşırmayın.

unutmayın, burası istanbul.
ilk 2 sene nefret edip kaçmak isteyecek sonra ise hem bağımlı olacak hem nefret edeceksiniz. Bir nevi uyuşturucudur.
taksim kadıköy arasındaki laz halk otobüsçüsüne güvenmeyin. iskelede bırakıyor pezemenk!!!
kesinlikle kapalı çarşının çıkışındaki somalili işportacılardan çakma gucci saat almalıdır yeni başlayanlar.
işportacı somalililerin biraz yanında tekbir kasetçinin çaprazında çakma bilekberry ve phone (dikkat iPhone değil) satan işportacıya uğramak gerek.
30 tl ye lacoste ayakkab almak gerek.
vapura binin.martılara simit atın.bir demli çay için.

çingene motoruna binin

istiklal caddesinde boş boş yürüyün

ortaköy de kumpir yiyin

eyüp sultan da pierre loti den haliç manzarası izleyin

kız kulesine gidin.aman pahalıdır mı diyosun o zaman karşısındaki kafelerde oturun.sadece izleyin.

adalar' a uğrayın mutlaka faytona binin.

tarihi yerlerini muhakkak gezin; ayasofya yı görün, elin yabancı turisti inciğini cinciğini biliyor çünkü, sizde öğrenin.

sultanahmet'i alt üst edin.topkapı sarayında satılan müze kartlarından edinin müze müze gezin.

fotoğraf makinasız yola çıkmayın.her an herşeye şahit olabilirsiniz.

istanbul bin kere tecavüze uğramış ama güzelliğini, gençliğini, duygusunu yitirmemiş dünya güzeli bir şehirdir.güzelin kusuru da vardır.olmaz olur mu?

çantanıza sahip çıkın.laylaylom yürürken caddede hop biri götürebilir dımdızlak kalırsınız bir de karakola gittiniz mi bütün gününüzü ifade vermekle geçirirsiniz.bi de davacı olunca aylar sonra bi kapkaççı bulur bütün suçları ona yüklerler sizde mahkeme kapısında sürünürsünüz.*
bir akbiliniz mutlaka olsun yoksa fiyat farkıyla seyahat edersiniz.çok mu geziyorsunuz aylık mavi kart edinin, her vasıtada geçerli.

bir sokağında lüks villaları vardır bu şehrin öbür sokağı varoştur.çelişki değildir.zaten istanbul bir çelişkidir.

gidin balat' ı gezin.cami vardır yanında kilise.işkembecileri şahanedir.balıkçıları haliç manzaralı ve gayet uygundur fiyatları.*
mümkün olduğunca metrobüs, metro, tramvay kullanın.trafik istanbul denilince akla gelen ilklerdendir.geç kalmayın zaman kaybetmeyin güzelim şehirde.

beyazıt' ta, kadıköy' de sahaf doludur.gidin gezin uygun fiyata kitap alın.

ev bulmak zordur.emlakçısıydı, depozitosuydu hele bekarsanız ufak semtlerde ev bulmak güçtür.paranız varsa zati kimse bakmaz evliye bekara.

içkiyi bildiğiniz ya da tavsiye edilen bi yerde için bilmediğiniz yerlere direk dalmayın alimallah kan alırlar adamdan.

yolda giderken önünüze arkanıza iyi bakın her an bir belediye çukuru ile karşılaşabilir hatta sizi hortum gibi içine çekebilir.enseyi karartmayın.

nerde trafik var mobesadan inceleyin.otobüs seferlerine internetten bakın.doğru çıkıyor.zati raylı sistem devamlı işliyor bekleme diye birşey sözkonusu değil.

durak taksisine binin ama duraktan binin.iki adım yürümemek için dallamanın birine denk gelmeyin.

her ortama gireceğim diye fallafoş olmayın.istanbul sizi zaten içine çekecektir.siz dans eden kadın istanbul sizin kavalyenizdir.her gün biyere çekecek illaki.

en çok yaşanmak istenen ama en çok kaçılmak istenen şehirdir istanbul.para gerek, kafa gerek, eş dost gerek, birde güzelim yürek gerek.

ama yine de güzel şehirdir istanbul.tozuyla toprağıyla hala mihrabı yerindedir.

siz en iyisi hiç bilmeyin bunları.istanbul' a gelin ve yaşayın dibine kadar gitsin.
akbil alın.
eve çıkın.
ders çalışmayın.
ajanslara yazılın.
iş bulun.
taksim den geri gelmeyin.
taşı toprağı altın öyle böyle değil.
istanbul senden büyük onunla başa çıkamazsın.
dikkat et, kaybolursun.
yön duygun gelişmemiş ise "geçmiş olsun" dur.