bugün

insana dair iç yükü biraz olsun hafifletmek, kelimelere dökerek rahatlamak amaçlıdır. Kimselere denmeyenleri demek, sonra okunduğunda tebessüm edecek ya da gözleri dolduracak anıları, yaşantıları bir nevi sonsuzlaştırmaktır.
Birçok insanla vakit geçirmekten daha değerli , huzur veren , insanın içini dökmesini, başkalarına söyleyemediklerini söyleme şansı veren ve duygulu dönemlerde ortaya fevkalede eserler çıkarılabilecek eylem.
sınırsız bir terapi. sınırlara ihtiyaç duymadan alabildiğine kendin olabildiğin eylem. herkesten ve her şeyden uzaklaşma hali.
yavaş yazarken normal insanlar yazdıklarımı okuyabiliyorlar fakat o hızlı yazınca yazı çok garip hallere giriyor.
şu sıralar osmanlı türkçesine sardığım için örneği oradan veriyorum işi biraz bilenler anlarlar.

normal yazımı matbu yazı olarak kabul edersek ki kendileri şöyle bir şeydir görsel
hızlı yazım rikadır. o da böyle:
görsel
konuşmaktan daha kolaydır. konuşurken iki kelimeyi bir araya getiremem, ama konu yazmak olunca her şey farklı bir boyut kazanıyor.
Konuşulanları okumamıza yarayan şeydir. Şey yani anlayın yani o kadarını da.
herkes bireyin doğal hakkı olan; düşünce ve el koordonisayonuyla yapılan eylem.
yazmak, yazabilmek güzel zanaattir. herkes yazamaz belki ama aslında herkes kendi içinde bir şairdir, yazardır. herkesin söyleyecekleri, söyleyemedikleri vardır..
söyleyecek sözünün vardır , hem de çok ama konuşmaya cesaretiniz yoktur. yorulursunuz bu durumdan çünkü sizi tutan bir iç ses hep vardır. masanın başında içinizde ne varsa kusacağınız bir kalem ve kağıt olmalı ve evet hiç susmayacak gibi yazmak gerek. karala, sil, çiz, boz ama yaz. yaz ki aklında kalbinde ne varsa yüzleş , unutma sonra bunu , belki yıllar sonra bile sana yaşadığın bu durumları anlatacak , hatırlatacak bir kaynak olacaktır. mutlaka tarih atın.

düşünsenize ; o kadar şeyi hangi ruh halinizde yazdığınızı bile anımsatacak size , belki güleceksiniz , belki aynı ruh haliyle devamını yazacaksınız. sakın yok etmeyin , yırtmayın ya da yakmayın yüzleşin ki anlayın neler olduğunu.
gunluklerime sarilma durtusunu veren baslik.
beceremediğimdir. şimdi demezler mi adama bir şeyleri yazarak anlatma çabasında olunan bir yerde işin ne? , diye. ben de bu derdi tadanlardan olmak istedim, hadi bakalım.
Bazilari icin ihtiyactir.
bazen öyle hisler olur, kalbe sığmaz,kalbe sığmaz amma dilden de çıkmaz.
işte o zaman tek çare yazmaktır.
kurtarır.

ben mesela şu an kafamı duvarlara vurmak, defolup gitmek, her şeye küfretmek istiyorum. ama şu iki satır saçmalamak bile iyi geliyor.
iyi gelen bir şeydir. insanlara anlatsanız da anlamayacaklarını bilirsiniz. yazmak size ilaç gibi gelir. buraya kaydolmamın nedeni de bu. konu duygusal olunca parmaklarım klavyede dans ediyor.ben biraz tembelimdir, kalem kağıtla uğraşamam da * . beni tanımıyor olmanızda bana avantaj sağlıyor.
Bazen yürek gerektirir, bazen ise ilham gerektirir, bazen ise mutluluk, acı, sevinç, üzüntü gerektirir ve anlam kazanır sizinle. Bazen ise kendinizi bulursunuz ve sözlere dökersiniz.
Kimseye anlatamadığım, kimseyle konuşmak da istemediğim için uzun süredir takip ettiğim sözlüğe üye olmama vesile olan fiildir.
Yazarak huzur buluyor ve sıkıntılarımı unutuyorum. Yazmak beni değiştirdi. Yazarken ruhum özgürleşiyor. Yazdıkça kendime olan güvenim arttı. Yazarken aslında önemli olanın gerçekler değilde hayallerimiz olduğunu öğrendim. Sanırım kişiliğimi yazarak kazandım. Bu yüzden herkesin kendini tanıması için bir şeyler yazması gereklidir.
eğer türkçe 10 parmak yazıyorsanız f klavye ile ingilizce yazıyorsanız tercihinizin q klavyeden yana olması gereken ne amaçla olursa olsun kafa dağıtmaca bir aktivite.
eskiden çok yapılan, artık bırakılan eylemdir, en azından kendi adıma. özledim aslında, hem yazmayı hem de yazdıranları.
garip bir insan eylemidir yazmak...
sadece insana has bir özellik midir, bilmiyoruz... belki evrende düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini ve daha birçok şeyi yazıya dökerek aktaran başka yaratılmışlar da vardır.
ama şimdilik bilebildiğimiz kadarıyla, yazma eylemi insana has bir özelliktir.
insandan çıkar, insana hitap eder...

ve en temelde aktarmak ve kalıcılık sağlamak gibi işlevleri olsa da yazı, motomot bir aktarım tekniği değildir. insanla ilintili bir eylem olduğu için, dinamiktir.
şekli değişir, hatları değişir, alfabesi değişir, muhtevası değişir, barındırdığı kelimeler değişir (kimi doğar, kimi mahzenlere atılır)...
yani dinamik bir aktarım tekniğidir.

garip bir mahluktur aynı zamanda yazı...
nefes almayan, ama ruhlara nefes veren...
görmeyen, ama birçok ruha yeni ufuklar açan...
dokunma yeteneği olmayan, ama birçok ruhu en derininden kavrayan...
kendisinden ses çıkmayan, lakin kendisine müptela olanlara yeni sesler çıkarmasını öğreten...

ve sadece okurunun ruhunda Peyda olan bir mahluk da değil; bilakis müellifini de, kendi büyülü dünyasına çekerek efsunlayan bir mahluktur yazı...
yani her ne kadar müellif, yazının saçını başını çekiştirerek, yazıyı eğip bükerek, yazıya yeni renkler katarak, ya da yazının böğrüne avuç avuç acı serpiştirerek birşeyler ortaya çıkarmaya çalışsa da, aynı zamanda mürekkebin ve kağıdın kokusuna sinmiş, yalnızlıkta ruhun genzini yakarak öze sirayet eden iksiri soluyarak bir bakıma yazının gizemli dünyasına girer ve bir parça da yazının hükümranlığını kabul etmek zorunda kalır...

yazı müellifi yontar, eğip büker, senaryosuna yeni kurgular eklemek zorunda bıraktırır...
kimi yerlere itiraz ederek sanatkarını yalvartır...
kimi zaman da onu pes ettirir.
yani kendisine ihtimam ve hürmet gösterilmesi gerektiğini önce kendi mimarına öğretir ki, kıymeti yerde kalmasın.

zordur yazı; nazlıdır, kıymetlidir.
epey çektirir sanatkarına...
kadrini bilerek kendisine eğilen hassas ruhlular için, çektirdiği eziyetten sonra da büyük bir hizmetkardır yazı...
var olduğu müddetçe, amade bir şahittir yazı...
ve müellifini fısıldayıp durur, her gördüğü yeni insana...
kadrini yüceltir insanlar arasında...
yeter ki yazıda dürüst olunsun, yazıya dürüst olunsun...

diğerlerine ise oyunlar oynar, kumpaslar kurar.
utandırır...
her daim aleyhte şahitlik eder...
zelil eder...
ezer de geçer...

işte öylesine güçlü ve öylesine büyülü bir aynadır yazı...
Paraya sıkışık olduğum bu dönemde 2000 lira birincilik ödülü için yapmaya çalıştığım eylemdir.
içinde harfler uçuşur, kelimler dizginlenemez dörtnala dizilirler yan yana ve cümleler yuvarlanır parmaklarından dışarı... içinden geçenler, geçmeyenler, geçip te görmediklerin, kendine bile itiraf edemediklerin... kendi yazdıklarını okumaktan korkarsın, kendini kendine kendinle anlatırsın... yazmak bir yalnızlık eylemidir.
kendini ifade etmenin bir yolu. siz yazdikca yazamayanlar sizde kendini buluyor; "ah, bu benim!" dili lâl olana ses olmak bir nevi.

yazamayanlardanim, icim dokulur yine iki duzgun cumle kuramam. bir zamanlar kendi kendime konusuyordum ya sonralari sustum. ne care?

tekrar denemek lazim.
uzun entrylerin serefine!
Genelde kafa toplamak için birebir eylem. Ne zaman dağılsam bir problem gelse karşıma yazarım derdimi sıkıntımı. Sonra gerisi kendiliğinden gelir.