bugün

Atakergit bir daha ararsa seni telefondan o şöyle küfür et ona:

senin o ananı bacını elek. trafosuna bağlayıp bi seri pi paralel olarak şehir şebekesini içinden geçirip param parça ediyim amcuunu mk evladı. senin o ananın dıbına çam ağacı dikip gölgesinde 7 ceddinin ölmüşünün dirisinin ruhunu şahlandırıyim mk evladı. ananı 101 katlı gökdelenden gibimle fırlatıp zemine yapıştırıp tekrardan gibe gibe diriltip 101. kata kadar zevkle ve ahenkle çıkartıp tekrar atıp bu sefer ananın amcıına balıklama atlıyim .ananı gibip babana şakşak çaktırıp ensest ilişki sonucu doğan seni avrupa ve asya yakasında gibip bütün avrupaya bi ***nin hazin sonunu izletiyim. devr-i devran-ı leksan eğlerken gün doğumuna karşı ananı doğaya karşı anırtıp türü için çırpınan pandalara zevk unusuru olup türlerini koruması için gibişlerine vesaire oluyim amk ananın amcuu gibilmekten yansada bacın kıvranıp alev alsada kevaşe ailene su takviyesi yapıp ateşlerini söndürmek isteyen itfaiyecilerin hortumlarına sokuyim.
kılıçdaroğlu gerçekten halka rağmen aday oldu ve kaybetti. hala paranormal bir şey gibi geliyor.
bir ben yaşamadım herhalde. evet.
Bir keresinde tanımadığım bir numara beni aramıştı
Beni korkutmaya çalışmıştı.
Üniversite birken karabasan gelmesi .kitlendim,kipirdayamadim konuşamadım.sonra kulağımdan bir uğultu geldi.cozuldum.yasadigim tek paranormal olay buydu.
He tabi dişi karabasanı dün gece becerdim demek gibi.

kulağıma fısıldıyordu yaşlı teyze gibi bende gecemizin verdiği libido ile çaktım geçtim.

Beyaz olanı gelsin onu da sikeriz.

Balkonda dikilmek kolay öyle ismimi fısıldayıp durup.

Kedimle siktik.

Hava karanlıktı bişey göremedik kim kime girdiyse artık.

Ama gerçekten mümkünse gelmesin onlar çok azgın oluyorum gece.

Yok paranomal aktiviteyi hiç izlemedim.
iki arkadaş birkaç yıl önce karlı bir gecede işten eve dönerken ıssız bir yerde araba arıza yaptı. Gecenin o satinde hiçbir çözüm bulamayınca arabayı orada bırakıp, yaklaşık kalan 6 kilometre yolu o soğukta yürüyerek gitmeye karar verdik ve başladık yürümeye.
biraz yürüdükten sonra iyice üşümeye başladık. saat 03:30 olmuş, hava sıcaklığı telefonda eksi 21° gösteriyor.
biz ilerledikçe soğuktan artık kulaklarımızı ve ayaklarımızı hissetmiyor, neredeyse konuşamayacak kadar da yüzümüz donmuştu.

derken az ileride yolun kenarında kara saplanmış, kurtulmaya çalışan bir araba gördük.
arkadaşımla birlikte arabayı yiterek çıkartırsak belki bize yardım eder ve bizi gideceğimiz yere kadar bırakır dedik ama arabanın yanına gelince..
evet, araba kara saplanmış ve kurtulmaya çalışıyordu. ama içinde sürücüsü yoktu.

biz onu görünce tabanları yağlayıp geriye kalan 5 kilometre yolu 5 dakikada nasıl koşarak geldik biz de hayret ettik.
bu olayı da kime anlattıysak inanmadılar.
Sene 2015. Bir yaz gecesi. Almanya’nın ufak bir kasabasından üniversite için büyük şehre taşınan ben, ailemin kaldığı o kasabaya ziyaret amaçlı dönmüş bulunuyorum.

E malum; şehrin nüfusu 50bin bile olmayınca, o
o gece düzenlenen liselilerin mezuniyet balosundan herkesin haberi var. Zamanında liseyi beraber bitirdiğim bi kız (selina) arkadaşımın kardeşi de o baloda yer alıyor. balo çıkışı beni arıyor: “Şehre döndüğünü duydum. Ben kardeşimin balosundan ayrıldım, burdan anika (bizim lise zamanından bir başka arkadaş) ‘nın evine geçeceğim. Babasıyla yurtdışına çıktılar, eve göz kulak oluruz biraz”.

Öncelikle şunun altını çizmek istiyorum, bu eski günlere kesinlikle tövbe etmiş birisiyim ve kesinlikle hoş kılmıyorum.

“Aaa ama tabii gelirim göz kulak olmaya canım” diye yavşaklık seviyemi maksimuma çıkartarak, arabaya binip bastım malum eve.

Size bütün olanları kronolojik anlatacağım ama sonrası için şu bilgi önemli: anika adlı kız (yani ev sahibinin kızı) 2011 senesinde annesini kaybetmişti. Ve o 4 yıl içinde anika’da epey hasar almış, devamsızlıktan mezun olamamıştı. Başka da bir şey bilmiyordum , pek alakam yoktu kızla. Merhaba, merhaba. O kadar. Selina (beni Çağıran kız) içeriye buyur etti. Ben o eve girer girmez kendimi kötü hissetmiştim. Tabii zaten amacım belliydi, her ne kadar o günahı işleyecek olsam da, yine de vicdan yapıyordum yani. Ama bahsettiğim kötü his sadece bununla sınırlı değildi. Eve girer girmez negatif enerji hissediyorsunuz. Ve bu sadece çok kötü seçilmiş mobilyalar ve dolaplar yüzünden değildi. Tabii daha hiç bir şeyden haberim yok. Neyse girdim bir kere. Geçtim kızın oturduğu odaya. Şimdi Gereksiz ayrıntılara hiç girmeden atlıyorum ve 45 dakika öne sarıyorum. … . Susamıştım. Odadan çıktım ve mutfağa geçtim. Suyu yudumlarken belimden yukarı, kulaklarımın altına kadar bir ses tırmandı. N’oluyo lan amk derken bu sefer aynı sesi Bodrum katından duydum. Size nasıl anlatayım ses derkene hani öyle bariz duyulan bir ses değildi. Daha çok böyle kafanızın içinde hayal ettiğiniz bi “ses” gibi bişeydi. Ama ikincisi kesinlikle aşağı kattan yukarıya doğru geliyordu. Selina zaten taaa baştan beri tedirgin. ben sesi siklemeyecektim ama o koşarak yanıma geldi ve “duydun değil mi? Bir şey değil, gel içeri girelim dedi” , ve ben kıllanmaya başladım. “Duydum duymasına da , bunların kedisi mi var? Neydi ki o” felan diye sorgularken, yüzüme korku dolu gözleriyle baktı ve odaya girmemi istedi. Açıkçası yine de fazla siklemedim. Yani şu ana kadar kimsenin aklına anormal, paranormal bir şey gelmez. Ben de kafama takmadım daha fazla. Geçtim odaya. Ama o baştan beri tedirgin olan kız, bu sefer göz yaşı damlatmaya başladı. Haydaaa çattık ya, bu şimdi bana hayat hikayesini anlatacak herhalde diye düşünüp, bii mazeret uydurup, evden çıkmayı planlıyordum. Taa ki bu sefer üst kattan çat pat sesi gelesiye kadar. Hani sandalyeyi masaya çarparsınız ya, o gibi bir şey. Bu Sefer sövmeye başladım, “ne bu ya, Kedi mi yukardaki amk” gibi bir şey dedim. ilkinde Bodrum katına inmedim, bu sefer beni kimse tutamazdı. Daldım salona, çıktım merdivenleri üst kata. 3 tane kapı/oda. Sağ ve soldaki kapılar kapalı, öndeki kapı açık. Odaya girerken aşağıdaki kız merdivenin dibinden bağırıyor “ya napıyorsun sen. Gelsene şuraya” felan işte. Ben o arada girdim kapısı açık olan odaya. Açtım ışıkları. Hiç bir bok yok. Kapattım ışığı. Sonra tam çıkarken hani son bi bakış atarsınız ya, işte tam o bakışı atarken camda bi el izi gördüm. Dışarısı bildiğiniz alacakaranlık. Ay çok güzel parlıyor. Ve o camdaki iz resmen sırıtıyor. Yani tam belki ürpermedim ama ulan ne alaka amk felan dedim. 2. Kat sonuçta, o eli o cama yapıştırmak için ohoooo. Neyse dedim, indim. Bugün bile sonra olacaklarla bi bağlantısı var mı, bilmiyorum. Ama camdaki el izini söylemedim kıza. Ama onun tedirginliği de devam ediyor. Yukarıya dalmadan önce ağlamaya başlamıştı hatırlarsanız. Bana bir şey diyecek, anlatacak gibi bir hali var dı, ama ağızını açmadı. Ağlamayı da kesti. Tek dediği şey, gel odada oturalım. Geçtik oturduk. Her şeyden bağımsız zaten saat geç olmuştu, ben yavaştan kalkma hesapları kuruyorken, Bodrum katından ilk duyduğum sesi yine duymuştum. Kız sadece bana baktı. Nefesini tuttu. Ben de artık bi hayli agresifleşerek şimdi siktim seni diyerek aşağı daldım. Dalacaktım daha doğrusu. Kapı zor açıldı. indim. Arkamdan dur diye bağırdı. Ama Orada görecek olduğumu beklemiyordum. Ev sahibi, kendi kenevir otunu besliyormuş. Yanları açık bi kutunun içerisinde. Ultra violet ışık Lambasının altında. Ama kenevirin o lambası yanmıyordu. Döndüm arkamı , seslendim. “Selina? Senin bundan haberin var mıydı?” , varmış. Peki dedim, lambası niye yanmıyor? Hoooopp hemen atladı. “Lamba mı yanmıyor? Daha dün kontröl ettiğimde yanıyordu. O lambalar hep yanıyor. Sönemez. Kenevirlere devamlı ışık Lazım”.

Kızım yanmıyor işte. “Çık ordan dedi”. Ben keneviri bulmuşum, çıkarmıyım. Lambayı incelemeye indim, iniş o iniş, arkamdaki demir kapı kapandı. Bodrumun tavan lambaları yanıyor yanmasına da, tırsmadım değil. Zıpladım, çıktım merdiveni kapıya kadar. Asıldım. Eeeee? Bu kapı niye açılmıyor? Ben bi tarafdan, selina bi tarafdan açmaya uğraşıyoz, ta ki iki kez duyduğum o tuhaf sesi yine bizzat kulaklarımın altından kıdıklanarak duyana kadar. Bismillahirrahmanirrahim. Kız öbür tarafda ağlamasa ben paniklemiyecem zaten, artık o anda açtım ellerimi bastım ayetel kürsiyi, nas suresini. Aklıma ne geliyorsa artık. Bu salak kız da nerden bilsin tabii, “ne yapıyorsun orda. Ne yapıyorsun. iyi misin. Şeytan mı çağırıyorsun” diye iyice delirmeye başladı. Gülermisin ağlarmısın. Ben de ona bağırıyorum, ya sen şu kapıya şöyle asılsana, bilmem ne zımbırtıyı şu tarafa bascan felanca diyerek talimat veriyordum artık ve sonunda açabilmişti beceriksiz pasaklı kız. Artık benimde sinirlerim iyice bozulmuştu. Başlatmayın kenevirinize de , evinize de diyerek çıkıyordum. Kolumdan tuttu, “sana anlatsam inanmazsın ki zaten” dedi ve bana bulunduğumuz evin ve okuldan tanıdığım ev sahibinin kızının hikayesini anlattı. Bu kızın annesinin öldüğünü biliyordum. Bu kızın annesinin tam olarak o evde öldüğünü bilmiyordum. Bu kızın annesinin tam olarak o evde kendini asarak öldüğünü hiç bilmiyordum. Meğerse Ev sahibi,
kızıyla birlikte ispanya’ya (ki babası alman da, annesi ispanyol’du) cinci papaza gitmişler. Bunu düzenli olarak 2 sene boyunca yapmışlar. Ulan tamam da, sen bunları bile bile ne sikime buraya geldin ozaman sorusuna “çünkü arkadaşım öyle istedi” dedi. iyi dedim. Evinize de, kenevirinize de, cininize de sokarım deyip çıktım. Evin içindeki ses fısıltısı bi yandan, arka plandan gelen balonun sesi bi yandan (zira yakınlardaydık) , arabaya doğru yürüdüm, bindim, arkamı dönmeden basıp gittim.

O kızla da bir daha yüz yüze görüşmedim.
tenha yerde yürürken hızla arkamdan yetişen dolar , arkama dolanıp 2 puan almaya çalışıyor. niyetini anlamakta zorlanıyorum. böyle bir deneyimden geçen varsa yorum yazsın.
bir gece 4 arkadaş kulüpten çıkıp eve gidiyorduk. iki arkadaş mahallelerine gelince ayrıldılar. sonra yanımdaki arkadaşla bir ara sokakta ilerlerken, biraz önümüzde yürüyen yaşlı ve yürümekte zorlanan bir adam kenara çekilip bize yol verecek sandığımız anda hayalet gibi duvarın içinden geçip kayboldu.

sonrasına uzun uzun yazmaya gerek yok. korkudan altımıza sıçtık, öteki arkadaşlar bu olaya hiç inanmadılar.
Herhangi bir tanrı veya paranormal şeylere kesinlikle inanmam.
Ama son dönemde garip şeyler oluyor. Kelimelere dökülemeyen, beni de ufaktan geren ve sinirlendiren garip şeyler.
Böyle durumlarda tesadüf deyip geçerim, ama son dönemde sanki biri benimle gerçekten taşak geçiyor gibi. Hayatımın bazı dönemlerinde zaman, mekan ve olay örgüsü kontrol edilip, ayarlanıyor sanki.
Bunu yapan ancak sikik bir üst akıl olmalı. Eğer varsa öyle bir akıl, onun ben ta bütün bu saçma sapan şeyleri yaratan organını sikeyim.
Anormal kuvvetli bir tahmin yeteneğim var.

Bazen gözümün önüne bir şey gelir ve geçer, bir iki gün içerisinde o mutlaka olur.
Askerde bulunduğum dönemde gece kız arkadaşım ile konuşurken yemekhanede oturuyordum konuşma bitti. Koğuşa doğru giderken merdiven çıkıyoruz, merdivende bulunan camdan nöbet kulesi görünüyordu nöbet kulesinde kendimi görmüştüm. Küçükken kötü travmalar yaşadığım için pek detaylı incelemeden koğuşa gidip uyumaya çalışmıştım. Zor bir geceydi.
Arkadaşımın evindeyken sabah kalktığımda parmağımda derin olmayan bir kesik vardı. Arkadaşımla da düşündük, bir türlü bulamadık, elime ne olduğunu. Canımın yanması, uyanmam gerekirdi o an. Ama fark ettikten sonra acımaya başladı. Çok saçmaydı sözlük.
Oturduğum ilçenin tam orta kısmında arkadaşlarla buluşma ayarladık ve buluştuk. Önümüze seyyar tezgahlı tesbihçi çıktı alır mısınız diye sordu bizde hayır dedik. Sonra buluştuğumuz yerden en aşağıya doğru yürüdük, bayagı uzaklaştık, orda bir parkta oturduk sonra yukarıya tepelerin oraya çıkmaya karar verdik (ortada buluştuğumuz yerin yukarısı) bir de ne görelim tesbihçi yine karşımıza çıktı alır mısınız dedi bizde hafiften tırstık ve aldık nasıl tesadüfse artık bilmiyorum arada kilometrelerce fark var ve girdiğimiz yolda da kimse yürümüyor sadece arabalar geçiyor.
Gece uyurken yüzümde patlayan tokatla uyandım. üstelik o gece evde benden başka kimse yoktu.
Gece karanlıkta yatağımın karşısındaki gardrobumda pencere şeklinde bir ışık gördüm en son.
Gece uyurken pencere tak tak diye vurulmasıdır.
Üstelik 3. Katta oturuyorum.
Belki de Tamamen psikolojik ve paranormal değil ama odamın kapısını açtığım an yatağın altında birisi varmış ve o birisi de bana gülümserken göz göze gelmiş gibi hissediyorum.

Başka bir zamanda da yengemle bahçede oturuyoruz saat gece 11 buçuk gibiydi sanırsam. Evin arka bahçesinin duvarının köşesinden birisi bana bakıyormuş gibi hissediyorum ama çıldıracağım yüzü gözükmüyor da, siyah elleri hafif gözüken karanlık bir şey. Sonra yengeme söyledim işte birisi sanki beni izliyormuş gibi hissediyorum ve bu bana arada da oluyor falan diye. O da zaten birisi seni izlediği için öyle hissediyorsun deyip uzun uzun duvara bakmıştı. Allah belamı versin korkudan kaçacak delik aradığımı hatırlıyorum. Eve girsem ayrı sorun, açık bir arazi ve büyük bir bahçe var kaçsam ayrı sorun. Yengemin dibine de giremiyordum doğrudan duvara bakabiliyor diye.

Sinirlerim bozuldu, gece gece ne anlatıyorsam.
18 yaşlarındaydım Gece yattığımda bir ağırlık çökmüştü bismillah deyip zorla kalktığımda üstümden siyah bir kütlenin gittiğini giderken de çığlık attığını duydum. Dün gibi hatırlıyorum.
Gece tuvalette yaşadığım olaydır.
Sifona basınca su normalden çok daha uzun süre aktı. Yaklaşık 1 dakika foşur foşur su akmaya devam etti ve aniden kesildi.
Daha sonra ellerimi yıkamak için musluğu azıcık açtım foosss diye tanzikli şekilde aktı su. Hızlıca yıkadım elimi.
Sonra havluyu almak isterken, kapının arkasındaki askılık düştü. Bende Başlarım böyle işe deyip yatağa attım kendimi hemen.
Biz yokmuşuz gibi yaz panpa.
her gece uykudayken yaşıyorum.
bu saatte yazarlar korkmasın diye yazacakken sildim.
Gece 1de uyuyup sıcaktan bunalarak 4te uyandım. Kombiyi kısayım dediğimde kombiyi hiç yakmamış oldupumu gördüm sonrasında ise bu saate kadar uyuyamadım. Ve şimdi hazırlanıp 3 saat uyku ile işe gitcem.
iki gün arka arkaya uyuyamayınca internetten gelen reklamların şekli değişti; uyku ilaçlarından, youtube'taki uyku için nefes alma tavsiyeli videolara kadar, sonra ailem aradı, şu bitki şöyle uyutur, bu bitki böyle sakinleştirir diye. Herhalde ben uykusuz olduğumdan algım değişti ve uyku ile ilgili olan şeylere dikkat ediyorum diye düşünürken markette bilinen bir haber kanalı: uyku hastalıklarının arttığından bahsediyordu. Denk gelmiştir derken, kız arkadaşlarımdan biri arayıp tanıdığı herkesin uyku problemi çektiği ile ilgili dert yakındı ki ben hiç mevzuyu açmamıştım. Dahası ailemden de bir kaç kişinin bunu yaşadığını öğrendim. Tam böyle has*ktir noktasına geliyordum ki Alarmım çaldı!!! Hayır, uyanıktım. Üniversite erken gitmeye karar verdim ve fakat ne göreyim herkes fiziksel olarak yorgun. Derste profesör neyin üzerinden neyi anlattı peki? iki gündür uykusuz olduğunu, toplumun hep böyle olduğunu!

Seri edit: Benden önceki yazarın da uyku hakkında yazdığını görüyorum. Çıldırmaya çok yakınım.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar