bugün

berkun oya'nın kaleme aldığı tiyatro oyunu. istanbul devlet tiyatrosu'nda iki sezondur sahnelenmektedir.

oyuncular: ali atay, ülkü duru ve berkun oya. (bir dönem ahmet uğurlu da rol almıştır.)

"herhangi bir tanrıya sorgusuz sualsiz inanmayı ve kollarımı gökyüzüne kaldırıp, histerik tezahürlerle şükretmeyi hiç bu kadar arzulamamıştım. inananlar bu şükür anını görkemli yaşamak uğruna sabır diye adlandırdıkları sevimsiz bir erdem edinirler... ama tanrılar ticarette zayıftır, onlarla alışverişte teslimat günleri her zaman aksar..."

(bkz: berkun oya)
bileklerime kadar ılık sularda yürümek istiyorum...
mişka karakteri gerçekten kırmızı,
bin gerçekten yeşil ve
zajo da gerçekten gridir.
berkun oya yı uzun zamandır hayranlıkla takip eden bendeniz için pek şaşırtıcı olmayan oyundur.

-dekor nasıl ? dekorun nokta atışı yaparak anlatılmaya çalışılan şeyi tamamladığını düşünmüyorum; ancak izleyicinin oyuna olan dikkatini yukarda tutmaya yaramıştır.

-berkun bey oyunu, sahneye alt kısımdan çıkan bir sinema perdesi üzerinde oyundaki üç karaktere ait görüntüler izleterek bitirmiştir..ne demiştir yani ?biz size burada soyut bir oyun izlettik ,bu adamların nerede -hangi zamanda yaşadığını bilmiyorsunuz sanmayın..evet isimler zajo,mişka,bin olabilir, ancak buradaki kişiler sizlersiniz,kendinize bir dönün bakın..

güzel olan nedir?şöyle ki ;kardeşim..hayat gitgide monotonlaşıyor,yakın zamanda insanlığın bilmediği ne kalacak.. *
uzun yaşamanın sırrını bulacağız da ne olacak..doğayla kim başedebilir..bu tükettiğimiz,canına okuduğumuz dünya,elbet bizim sonumuzu getirecektir..*

(bkz: defakto)
(bkz: krek tiyatro topluluğu)
bu sezon izlediğim en başarılı oyundu. berkun oya'nın yaratıcılığını tebrik etmek gerekir. ülkü duru bir harikaydı. ali atay, sevimli tipi itibarıyla da oyunun komik adamı olarak rolüne cuk oturduğu gibi oyunculuk konusunda da gayet başarılıydı. olumsuz bir eleştri yapmak gerekirse ne denilebilir? daha iyi bir başlangıç olabilirdi bana göre. fakat şiddetle tavsiye edilecek bir oyun olduğunu düşünüyorum. gidiniz görünüz efendim.
ışığın adeta bir oyuncu olarak kullanıldığı ve berkun oya'ya hayran olmak için yeterli bir oyun..
iki sezondur istanbul devlet tiyatrolarında oynayan şahane oyun.ben şahsen ahmet uğurlu'nun oynadığı halini izlemiş olmakla birlikte yazarının berkun oya olduğunu bildiğimden onun da performansının şahane olduğunu tahmin ederim.berkun oya mutlaka takip edilmelidir,genç yaşından beklemeyecek kadar başarılıdır.
içinde "eskiden çok şey demekti eskiden..." gibi bir replik barındıran, aslında godot'yu bekleyen üç cinsin hikayesidir. bir türlü ölemeyen bir kadın, bir erkek bir de homoseksüelin bolca güldüren hikayesi. istanbul devlet tiyatrosunda sergilenen ve tekrar tekrar izlenesi oyundur.
kocaeli tiyatro kulübü oyuncularının dün akşam oynadığı absürd tiyatro türünde keyifli oyundur.

hayattan hiç bir beklentisi kalmamış ölümden medet uman ama aslında ölmüş gibi yaşayan bir kadın bir erkek bir eşcinselin ölüme tutunma çabalarını anlatır.

oyun kişiye kişide beyin yanmasına sebep olurken kafada şunu uyandırır ''yaşayamadık ki ölelim''

izlenmesi tavsiye edilir. oyunda çok zengin replikler bulunmaktadır.

--spoiler--
Bi erkek batar ılık suya boğulur. Ama bi kadın ıslanmadan yürür.
Ve severse bir erkeği denizleri bile kurutur ve ben işte o kadınım.
o an...
--spoiler--

--spoiler--

-ben taraf tutmam, taraf tutmak yalnızlığa sürükler.
+ben yalnızlıktan yanayım

--spoiler--

--spoiler--

“herhangi bir tanrıya sorgusuz sualsiz inanmayı ve kollarımı gökyüzüne kaldırıp, histerik tezahürlerle şükretmeyi hiç bu kadar arzulamamıştım. inananlar bu şükür anını görkemli yaşamak uğruna sabır diye adlandırdıkları sevimsiz bir erdem edinirler. ama tanrılar ticarette zayıftır, onlarla alışverişte teslimat günleri her zaman aksar”

--spoiler--