bugün

evinizin kapısı önünde, bir elinizde çorbacıdan eve gelirken aldığınız sıcak paket çorba, diğer elinizde çanta, alışveriş poşeti ve ceketiniz varken, ağzınızda anahtar-ki evin bile değil, evinki çantanın derinliklerinde- burnunuzla ışığı yakmaya çalışıyorken ayağınızdaki çizmeleri çıkartmaya başladığınız ve o esnada içerden ev telefonunuzun çalmaya başladığı an.
14 şubat.
yalnızlık üzerine yazılmış met üst yazılarını bir tebessüm ile değil gözleri dolarak okumaya başladığın an.
final sınavındayken sağınızda ve solunuzdakilerin sizden önce bitirip çıkmış olmaları ve sizin kopya çekecek kimseyi bulamadığınız gibi üstüne üstlük bir de hocayla bakışmak durumunda kaldığınız o zavallı anlardır.
yalnızlık sizin için sonuç değil bir seçim ise, dadından yinmez anlardır...
yalnızlıktan kasıt sevgili ise; etrafınızdaki eş dostun çifter çifter gezip tozduğunu gördüğünüz andır, geçicidir. yok yalnızlıktan kasıt; sizi seven birisinin olmaması ise; kötüdür, uzun ve sancılı bir süreçtir.
ders çalışırken "hadi bi sigara molası verelim, sonra devam ederiz." bahanesini uyduramadığınız andır.
2 aydır iş gelmiyorsa , telefon çalmıyorsa ve bunu paylaşacak kimse yoksa ;
bir yakınınızı kaybettiğiniz de , bu acıya kimseyi ortak edemiyorsanız;
istediğiniz bir şeyi alamadığınzda , kimseye yardımcı olamadığınızda ;
ve bünyeden bünyeye , hayattan hayata değişiklik gösteren acı durumlarda dayanılmaz günler yaşıyor ve ağrılı bir yalnızlık çekiyosunuz demektir.
günlerdir,aylardır,yıllardır ve şu andır. yalnız değilsin diye kendi kendini kandırdığın andır.
istediğin anda yukarda yazan kardeşlerle dostluk kurabileceğini düşündüğün andır. kanal mezzo da keman çalan genç ve güzel kızı dinlediğim andır.
morelin bozuk, etrafında onca insan varken hiçbiriyle konuşamadıgın anlardır.
uzun donem yanlızlıkları diye tabir edilen anlardır . genelde ayrıldıgınız sevgilinizin aramasını beklersiniz , daha sonra aramak için bahane arar ve sonunda arayıp tum saf lıgınızla saçmalarsınız . bu donemde eski sevgiliden yeterli verimi alamadıysanız dikkat etmelisiniz . herkesin size yazdıgını düşünecek kadar paranoyak olabilirsiniz . otobüsde , barda , okul kantininde saniyelik göz goze gelmeler gereksiz " abi oda bana aşık baksana bakışlarıylan yidi beni " diyaloglarına neden olabilir . bu dönem boyunca , güvenilir aklı selim bir arkadaşı yanınızdan eksik etmemelisiniz .
çay keyfinde.
duvarların cevap vermesini beklediğin an.
sevgilinle beraber uyuduğun yatakta bir daha sevdiğin kişiyi görememek. uykuya dalma problemi. uyuyamamak.
kalabalık ve gürültülü bir ortamda yalnız olduğunu farketmektir.
her gün onlarca mesaj ve telefon görüşmesi yapıpta bir kere olsun dokunamamak bir kere olsun öpememek doyasıya...hasretin nazlıdır ankara...
zippom olmadığı zaman dilimi.

(bkz: sigarayı bıraksak zippoya kim sahip çıkacak) o da yalnız kalıcak.
cenaze evine başsağlığı için gelen misafirlerin aynı anda gitmesiyle başlayan o yalnızlık anıdır.
askerlik hizmetini yaptığın sırada 2 ila 3 saat arasındaki dilimde nöbet tutmaktır.
teoman o müthiş aşk şarkılarını söylerken konser alanındaki neredeyse herkesin çift olması ve el ele tutuşması; benimse tuttuğum tek şeyin ağır ağır yanan bir sigara olması.
işten çıkıp o bomboş eve gelindiğindeki iğrenç andır.
Bir suskunluk düşer yüreğine...Gitmiştir, ve gelmeyecektir. Gitmişliği kadar somuttur gelmeyecekliği. Ve en az o kadar acı.
Anlamadığın bir dilde bir kelimedir "hayat". Ondan kalan bir parça ararsın deli gibi. Kıyıya köşeye sinmiş bir koku, bi köşede unutulmuş bir gölge.
Dokunsalar ağlayacaksındır ya, birlikte geçirdiğiniz günler dokunur o anda, aklından çıkmayan hatıralar, zamana birlikte düştüğünüz dipnotlar. Dokunurlar ve ağlarsın.
Gitmiştir,gelmeyecektir. Ve hayat alabildiğine yalnızlıktır artık.En dayanılmazından.
özel davetlere eşli giden insanların yanında bulunduğun zamanlardır.
en güzel örnek balolardır. herkes slow müzikte sevgilisiyle dans ederken sen kız arkadaşınla etsen başka türlü anlaşılır. masa da otursan acırlar. eşlerden biri diğerini dürtüp ''yazıkkk onla da et bak yalnız kaldı...'' diye daha da çok sinir bozar. en iyisi tuvalete gitmek oyun havası çalana kadar çıkmamaktır. *
Doktorlar dedenize 6 ay ömür biçmiştir son aşamaya gelmiş olan pankreas kanseri yüzünden. Dede den çok annenizin halini düşünmek yorar sizi. gözleri kan çanağına döner ağlamaktan. " Nolur bi kaç sene daha yaşasa der" gözünüzün içine bakarak "al ulan al tüm senelerimi al yeter ki ağlama dayanamam bir damla gözyaşına" demek istersiniz, denilmez. Kardeşe haber verimek size düşer. " alo. Onur. ölcekmiş lan.. " . " abi kim ne ya. " dııt. işte o an! o boktan anda biri olsun dersiniz. bunca insan sana yaslanmışken, sizin en azından başınızı omzuna koyabilceğiniz biri olsun o an. yok lan işte! yoktu.

Ha bir de dedeyi son çare almanyaya yollarsınız. haber gelir. türkiyedeki teşhis yanlıştır. karaciğerde leke vardır ve bi ameliyat ile iyileşir dede eskisinden sağlam olur gelir 1 ay sonra. O an biri ile kol kola girip sövmek istersin sağlam adamı öldüren doktorun seceresine. yoktur. kendi kendine söversin. rahatlarsın.
hiç aklınızda yokken, kafanızdan silmişken yarım olduğunuz gerçeğini, bir elmanın iki yarısı misali uyumlu ve mutlu bir çifte rast-geldiğiniz ve moralmen çöktüğünüz andır. yada uzun bir yolculuğa çıkarken arkanızdan el sallayanın, yolculuk dönüşü karşılayanızın olmaması, samimi gelmese de özel günlerde hediye alacağınız yada size hediye alacak kimselerin olmayışı, bu günlerin hiç olmamasını dilediğiniz anlar. kimi zaman bir romanda, şiirde, şarkılarda anlatılan bir aşk hikayesine hiç yaşanmışlığınız yokken bile içlendiğiniz anlar.

kendi halinizde kafanızda sorular, elinizde kitaplar, cebinizde birkaç bozuk para ve gölge misali sizden ayrılmayan yalnızlığınız. işte o gölgenin tek bedene ait olduğunu, üşüdüğünü, aslında hoşnut değil ağlamaklı olduğunu farkedersiniz. mantığın, aklın dışında bir kalbinizin olduğunu, onunda beslenmeye, ilgiye, kullanılmaya ihtiyacı olduğunu hatırlarsınız. bu kısa süre içinde yalnız olduğunuzu, yalnız devam edebileceğinizi sandığınız zamanların aslında kendini kandırmaktan başka birşeye hizmet etmediğini, belkide sevilmeyi gerçekten hakettiğinizi düşünürsünüz. işte bu gibi yalnızlığın gerçek yüzünü ortaya çıkaran anlar, yalnızlığın dayanılmaz boyutlarda tahribat yarattığı zamanlardır.