bugün

Bir garip ölmüş derler
üç günden sonra duyarlar
Soğuk su ile yuğarlar
Bir garip bencileyin

(bkz: yunus emre)

Bu dizenin üstüne tanımam.

Öyle yalnızım ki, benim öldüğümü bile 3 gün sonra duyarlar, bedenimi de soğuk su ile yıkarlar, bir garip ben gibi diyor yunus emre. Bu dize hiç silinmez aklımdan..
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden, Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden, itler bile gülecek kimsesizliğimize. Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların… Ordularla yenilmez bir gayiz var kanımda. Dün benimle birlikte gelen tanıdıkların, Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na. Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin, Degişilir topu da bir sokak kaltağına. ister düşün… Kendini ister hayale kaptır… Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların. Bakarsın aldanmışşın, gördüğün bir seraptır. Sevimli bir hayale açılırken kolların. Ey doğunun alnımı serinleten rüzgarı! Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay! Arzularim bir oktur, aşar ulu dağları, Düştüğü yer uzakta dilek adlı bir saray. O sarayda bulunca Tanrı’laşan erleri. Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. Hepsi sussa da “Kür Şad” uzatarak elini: “Hoş geldin oğlum atsız, kutlu olsun” diyecek.

Hüseyin Nihal Atsız
" Yalnızlık müziğin bile seni dinlemesidir "
(bkz: özdemir asaf)
Yalnızlık Şiiri

Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar, aydınlık fikirler gibi
tavanda salkım salkım

bu gece dağ başları kadar
yalnızım.
Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından,
dudaklarımda

eski bir mektep türküsü
karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim,
gözlerim, gözlerini arıyor durmadan;

nerdesin?

Attila ilhan