bugün

Londra manzaraları diye bir denemesini okumuştum çok güzel betimlemeler var.
Yayınevinin kişiyle kitap arasına bu kadar samimiyetsiz bir biçimde girmesi öncelikli olarak üzmüştür. Kitaplar mahremdir. Sadece siz ve kelimelerden oluşan yazıldığı tarih ve döneme, yazarın zihnine yolculuktur. Yeni bir hayattır. Benim okuduğum kitabın yazarla arama bu derece acı ve yılışık birkaç cümleyle dahil olması çok da affedilebilir bir şey değil. Kaldı ki viginia dünya ve birçok kadın için bir edebiyatçı olmaktan çok ötedir. Gördüğüm kadarıyla kadınların tepkisi gayet normal bu tarz eril yorumlar benim kitabıma dokunuyorsa zihnimde yer edecek cümleler orada yazılıyorsa bizler yani kadınlarda onlara biz burdayız diyerek zihinlerine kazınacak bir düzeltme yapmalıyız. Bu hakkımızdır.

Kaos gl virginia yı bir de bizden dinleyin demiş. bir de onlardan dinleyelim bence.

http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=21298
"Bütün yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan ilk kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler,büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hâlâ bataklık ve başta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdi... Çar ve kayzer ne taç giyerler,ne de tahttan inerlerdi.uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasinlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerine aynalar gereklidir. işte bu yüzden napoléon da mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcidirlar,eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezdi."
Kendine bir oda, virginia woolf
Bu gün ölüm yıldönümü olan feminist kişilik.
görsel
görsel
sözlük yazarlarının taşak konusu olmayı haketmeyen yazar.
Eserleri ve tüm kişiliği bir yana bırakılarak özellikle feminist yönüyle öne çıkarılmasını anlamadığım yazar. Oysa ne güzel yazmıştır virginia. Başlığı hiç açılmamış ama güvenin ölümü isimli deneme kitabı onu anlamak ve tanımak adına önemlidir. Yazarın dilimize ilk kez çevirilen denemelerinden oluşur. Sanat, edebiyat hatta yazar dostlarına ait düşüncelerini eşsiz tasvir yeteneğiyle bize aktardığı bir eserdir.
jacob"ın odası adlı kitabından bir alıntı şöyledir
" herkesin düşünecek kendi işi vardı. herkesin kendi geçmişi vardı, tıpkı sayfalarını ezbere bildikleri bir kitap gibi içlerinde duran; ve arkadaşları da kitabın ancak ismini okuyabilirlerdi. "
Virginia woolf kitaplarının çoğunu ayakta yazmıştır.
Ne aradıysam zıddını buldum, doğruyu aradım yanlışı buldum, dostumu aradım düşmanımı buldum.
Kafkaokur dergisi sayesinde tanıdığım elleri öpülesi insan.
gelmiş geçmiş en iyi kadın yazarlardandır.
Bir kitabını alıp okumayı çok isterdim ama öncelik verdiğim çok fazla kitap var.
20. yy ın en önemli kadın yazarlarındandır. ingiliz romancı ve eleştirmen.

(...)Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hala bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı. Hala geyiklerin iskeletleriyle kırık koyun kemiklerini birbirine sürter, çakmak taşı verip koyun derisi ya da gelişmemiş zevkimizi hangi basit süs eşyası tatmin edecekse onu alırdık… Çar ve Kayzer ne taç giyerler, ne de tahttan inerlerdi. Uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. işte bu yüzden Napoleon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi...

kendine ait bir oda
Tek kelime yeter. Ama ya insan o kelimeyi bulamazsa?
bugün doğum günü olan ingiliz feminist yazar.
alıntı,
Bir kadın olarak, ülkem yok. Bir kadın olarak, bir ülkem olsun istemiyorum. Bir kadın olarak, bütün dünya benim ülkem.
Kimi rahiplere gider, kimi şiire, bense arkadaşlarıma.
Kendiniz hakkında doğruları söylemezseniz, başkaları hakkında da doğruları söyleyemezsiniz.
Okurken sürekli hakarete uğradığımı hissettiren yazar. Seni okumuyorum deyip vazgeçtim kendisinden. (bkz: tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış)
james joyce’un teknik anlamda taklidi olarak anılmayı hiç istememiş, bilinç akışı tekniğinden etkilendiğini itiraf etmiş fakat joyce’un fazlasıyla gereksiz cümle kurduğunu kafasındakini süzmeden olduğu gibi dile getirdiğini ifade etmiştir. (mina urgan’a göre)

bununla beraber; her okuyan, düşünen, izleyen kadının okuması gerekendir. her hisli insan ne yazdığını bir köşesinden anlayabilir fakat kadın’ın algısı yazılana ister istemez empati kuracağı için daha açıktır.

bana kalırsa woolf düzyazı halinde çok güzel şiirler yazmıştır. iyiki doğmuşsun çiçeklerin ve renklerin kıralıçası !
görsel
ingiliz edebiyatinin en ilgimi ceken yazarlarindan olmustu hep. Kitaplarını birebir cevirisiz okumak inanılmaz zor. Victoria dönemi yazarlarindandir. Bilinç akışı teknigini en iyi kullananlardan olmuştur zira "Dalgalar" adlı kitabı okursanız bunu daha net anlayabilirsiniz.Psikolojik sorunları dönem dönem baş göstermiştir. Ceplerine taş bağlayarak kendini nehire bırakmıştır. intihar etmeden önce eşine yazdığı mektup muazzamdir."Dalgalar, Pazartesi ya da Salı, Kendine Ait Bir Oda " kitapları zaten basyapitlarindandir.
mrs. dalloway adlı eserinde karakter üzerinden kendi duygu, düşünce ve eğilimlerini dile getiren feminist yazar. iyi ki doğmuş.
Kendisini feminist yazar diye ananları görünce şaşkınlığımı gizliyemiyorum.

Feminizmin anası yok bilmem babası gibi yakıştırmalar da gülünç. Kadınların bilinçlenmeleri ve kendilerini geliştirmesi, değiştirmeleri konusunda nasihatleri kulaklara küpe olmalıdır. Erkek egemenliğini eleştirip durmak yerine kadınların da atılım yapmalarını teşvik etmiş bir yazar. Tabi bugün feminizm denen hareketin kendini dayandırdığı öncü kişilerin başında geliyor ama feminizmin şuanda bulunduğu yer iç aydınlatıcı değil.

Türk kizlarının okumasını tavsiye ederim. En azından az da olsa yararı dokunabilir belki.
Virginia Woolf: ingiliz feminist, yazar, romancı ve eleştirmen.
Doğum tarihi: 25 Ocak 1882, Kensington, Londra, Birleşik Krallık
Ölüm tarihi ve yeri: 28 Mart 1941, Lewes, Birleşik Krallık
Eş: Leonard Woolf (e. 1912–1941)
Filmler: Orlando, Bayan Dalloway, Deniz Feneri, Golven, Kendine Ait Bir Oda, Simple Gifts

Virginia Woolf 1912 yılında Leonard Woolf ile evlendi. Leonard Woolf eşi için bir basımevi kurmuştu ve bu da Virginia Woolf'un yazdığı kitapları yayımlatması için bir fırsat olmuştu.

Perde Arası romanını yazdığı sıralarda artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyor, yeteneğini kaybettiğini düşünüyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini kaybetmenin vermiş olduğu stres, dehşet ve korku sonucu ruhsal bunalıma girmiş, 28 Mart 1941’de içinde bulunduğu duruma daha fazla dayanamayıp evlerinin yakınlarında bulunan Ouse nehrine ceplerine taşlar doldurarak atlayıp intihar etmiştir. Virginia Woolf, geride iki intihar mektubu bırakmıştır. Birisi kardeşi Vanessa Bell'e diğeri ise kocası Leonard Woolf'a.

---ViRGiNiA WOOLF'UN iNTiHAR MEKTUBU

Leonard Woolf'a, 18 Mart 1941

"Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana olabilecek en büyük mutluluğu verdin. Benim için her şey oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sen de göreceksin. Görüyorsun ya, bunu düzgün yazmayı bile beceremiyorum. Söylemek istediğim şey şu ki, yaşadığım tüm mutluluğu sana borçluyum. Bana karşı daima sabırlı ve çok iyiydin. Demek istediğim, bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi, o kişi sen olurdun. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem. Bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum."

---ViRGiNiA WOOLF'DAN ALINTILAR

Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un belki de en kolay okunan kitabıdır. Çünkü konu çok somuttur: “Kadın ve Edebiyat.”

Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru vardır: “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?” işte Virginia Woolf bu ‘yakıcı’ soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra esaslı bir yanıt getiriyor. Ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..”

Daha sonralarda Virginia Woolf tarafından kaleme alınan Flush'ta bir köpeğin bakış açısı fark edilir.
güçlü kuvvetli, enerji dolu, yaşama sevinci içinde genç Robert Browning bir bomba gibi patlamıştı Elizabeth Barrett’in sessiz hasta odasında. ingiliz edebiyatının en ünlü aşk öyküsüdür onların aşkı. Tiyatro oyunları yazılmış, filmler yapılmıştır bu konuda. Nasıl mektuplaştıklarıı, Robert Browning’in Wimpole Sokağı’ndaki bir evde divanda yatan Elizabeth’i nasıl görmeye geldiğini, bu ziyaretten sonra üç ay içinde Elizabeth’in mucize kabilinden nasıl yürümeye başladığını, gizlice evlenip Floransa’ya kaçtıklarını herkes bilir. Hatta Virginia Woolf’un The Common Reader’da dediği gibi, ingiliz şiirinin en önemli adları arasında olan bu iki şairden tek dize okumamış olanlar bile! Virginia Woolf’un Flush’ı bu konuda son derece sevimli bir kitaptır. Elizabeth Barrett Browning’in çok sevdiği italya’ya kaçarken beraberinde götürdüğü köpeğin yaşamöyküsünü anlatan Flush’da bu aşk öyküsünü bir de o köpeğin açısından görürüz.

Bir hayali öldürmek, bir gerçeği öldürmekten çok daha zordur.

Herkes kendi geçmişini kalbiyle bildiği bir kitabın sayfaları gibi kapalı tutar ve dostları onun sadece başlığını okuyabilir.

Kendiniz hakkında doğruları söylemezseniz, başkaları hakkında da doğruları söyleyemezsiniz.
görsel
Bilinç akışı yazıların ve olağan üstü yorumların. Bu denli virginia Woolf oluşun.