bugün
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- hemşire kızlar nasıl oluyor12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek15
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi26
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız9
- en yaşlı özelliğiniz18
- aşkta yaş farkı önemli midir11
- anın görüntüsü15
- bik bik bu sözlüğün divasıdır20
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz8
- iğrenç bir his tarif et39
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz44
- sözlük yazarlarının abileri10
- insanlar melek mi şeytan mı8
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- eski kırığının burcunu hatırlayan erkek8
- yakışıklı ama zengin erkek12
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam14
- icardi190525
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi14
- özgür özel12
- suriyeliler suriye'ye dönsün19
- fake hesabım için nick önerileri9
- kruvasan ile kahvaltı yapmak8
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız19
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek16
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- insana kendini kötü hissettiren şeyler26
- yazarların ruh hali10
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması9
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- sel felaketinin nedeni cehapedir13
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması15
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- 1 mayıs8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- oksijensizsu14
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- tilki ailesi8
entry'ler (119)
nilipek- koşuyolu.
Alnına konsun bu öpüş
Ve,şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama ,Umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.
bir düşün içinde düş- edgar allen poe
Ve,şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama ,Umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.
bir düşün içinde düş- edgar allen poe
sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan.
ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
ben bunu geç anladım.
senin için şiir yazacaktım istanbul
ismini ağrı koyacaktım.
oysa bir şiir niyeydi sanki
yer içer sevişir miydi sanki bir şiir
hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana?
fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?
ağrı -didem madak
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan.
ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
ben bunu geç anladım.
senin için şiir yazacaktım istanbul
ismini ağrı koyacaktım.
oysa bir şiir niyeydi sanki
yer içer sevişir miydi sanki bir şiir
hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana?
fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?
ağrı -didem madak
"yıldızların, ayın, güneşin ışığını görebilen yetişkin bir insanın, elmasların cılız pırıltısına kapılmasını, aklın almayacağı kadar saçma bulur Utopialılar."
utopia/ thomas more
utopia/ thomas more
Gerçeklik, kendisine uymayan hayallere karşı hep acımasızdır, dolayısıyla hayaller de hep acılı...
hani/ oruç aruoba
hani/ oruç aruoba
Adam ona bir ad yakıştırmak istedi. Yakıştırdığı her adın onu ele vermesinden korktu. Kendini olur olmaz bir anlamın pençesine kaptırmak istemiyor, kendini ele vermek istemiyor. Nun diyor olmuyor. Vav diyor, olmuyor. Ra demek istiyor. Sonra tüm sesleri topluyor. Bir araya çıkan seslerden bir kadın, bir sevgi meydana geliyor. Ona doğru eğiliyor: "sen osun" diyor. "Tanrının bana eş olarak gönderdiği..."
"Ben o'yum diyor kadın "tanrının sana seçtiği..."
"içim sana ısındı" diyor adam.
Uyumsuzlar/ rasim özdenören
"Ben o'yum diyor kadın "tanrının sana seçtiği..."
"içim sana ısındı" diyor adam.
Uyumsuzlar/ rasim özdenören
"Bir insanı melek diye sevmek budalalıktır. insanları bütün pislikleri, hırsları, zayıflıkları ile sevebilmek bir kahramanlıktır. Dostlarımızda, kendimizde bulunmayan yücelikler aramak insafsızlıktır. Bütün insanlar birbirinden farksızdır. Ayşe, dışarıya karşı değil, kendine karşı düşün, göreceksin ki hep aynı malız."
Hıfzı topuz- başın öne eğilmesin
[Sabahattin Ali'den ayşe sıtkı'ya mektup]
Hıfzı topuz- başın öne eğilmesin
[Sabahattin Ali'den ayşe sıtkı'ya mektup]
Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor; büyüyüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak.
Utopia- thomas more
Utopia- thomas more
kalbi kendinden de esmer.
Ben nerde bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım
Sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu
Bir bunun için yaptım
Sen belki de bir resimsin ne haber
Kırmızı bir Beykoz’un yanında duruyorsun
Yapan bir de ağaç yapmış yanına
Dallarına konsun diye kelimelerin
Kanto/ cemal süreya
Tuttum onu güzelce sana tamamladım
Sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu
Bir bunun için yaptım
Sen belki de bir resimsin ne haber
Kırmızı bir Beykoz’un yanında duruyorsun
Yapan bir de ağaç yapmış yanına
Dallarına konsun diye kelimelerin
Kanto/ cemal süreya
...
özlem ki bir başkasının özlemine tutkunluksa
bir yerde hep aynı şeyi özlüyoruz
ayaklarımız karıncalanıyor büsbütün
büyük ayaklarımız, küçük ayaklarımız, ayaklığını yitirmiş ayaklarımız
demek oluyor ki sarışın bir çocuğun ayaklarıdır deniz
terlemiş yüzü, ıslanmış saçlarıdır
ve demek oluyor ki; suçtur bir çocuğun olmak
suçtur daha başka şeyler gibi
ve düşün bir de, ya bütün o çocuklar seninse
ister doğu beyazıtta karlar içinde büyüsün
ister bir düzlükte tatvandan vana doğru
ve isterse izmirin tenha bir semtinde
kim ne derse desin, suçtur çocuğun olmak
akarsuyunu kendi, denizini kendi yaratan bir çocuğun
sulanmış ağaçlara bakıyoruz, bugünün ikindisi
buğular içinde yüzüyor ağaçlar
saat on haberlerini dinliyoruz
alıştık, bütün haberleri dinliyoruz zaten
önümüzdeki bir bardak su bile öyle derin ki
dalıp dalıp gidiyoruz suya
bakıyoruz da kocaman bir yıkıntı duvardaki çivi deliği
ve ellerimiz masa örtüsünün püsküllerinde
kapı tokmağı, çaydanlık
divan örtüsündeki leke
yerlerde kitaplar, gazeteler
pencere camındaki çatlak
pencere camından ufak ufak damlayan güneş
ve en önemlisi konuştuklarımız
değişen çizgiler yüzümüzdeki
fincanı tutarken titremesi ellerimizin
yani hayatın dokusunda ne varsa
yeniden yaşıyor, yeniden kullanıyoruz sanki.
özlem ki tutkunluktur bir başkasının özlemine
dalgalı camın ardında büyüyerekten
bir çocuk hızla geçiyor bisikletiyle.
Suçtur çocuğun olmak/ edip cansever
özlem ki bir başkasının özlemine tutkunluksa
bir yerde hep aynı şeyi özlüyoruz
ayaklarımız karıncalanıyor büsbütün
büyük ayaklarımız, küçük ayaklarımız, ayaklığını yitirmiş ayaklarımız
demek oluyor ki sarışın bir çocuğun ayaklarıdır deniz
terlemiş yüzü, ıslanmış saçlarıdır
ve demek oluyor ki; suçtur bir çocuğun olmak
suçtur daha başka şeyler gibi
ve düşün bir de, ya bütün o çocuklar seninse
ister doğu beyazıtta karlar içinde büyüsün
ister bir düzlükte tatvandan vana doğru
ve isterse izmirin tenha bir semtinde
kim ne derse desin, suçtur çocuğun olmak
akarsuyunu kendi, denizini kendi yaratan bir çocuğun
sulanmış ağaçlara bakıyoruz, bugünün ikindisi
buğular içinde yüzüyor ağaçlar
saat on haberlerini dinliyoruz
alıştık, bütün haberleri dinliyoruz zaten
önümüzdeki bir bardak su bile öyle derin ki
dalıp dalıp gidiyoruz suya
bakıyoruz da kocaman bir yıkıntı duvardaki çivi deliği
ve ellerimiz masa örtüsünün püsküllerinde
kapı tokmağı, çaydanlık
divan örtüsündeki leke
yerlerde kitaplar, gazeteler
pencere camındaki çatlak
pencere camından ufak ufak damlayan güneş
ve en önemlisi konuştuklarımız
değişen çizgiler yüzümüzdeki
fincanı tutarken titremesi ellerimizin
yani hayatın dokusunda ne varsa
yeniden yaşıyor, yeniden kullanıyoruz sanki.
özlem ki tutkunluktur bir başkasının özlemine
dalgalı camın ardında büyüyerekten
bir çocuk hızla geçiyor bisikletiyle.
Suçtur çocuğun olmak/ edip cansever
"Özlem, epeydir açılmamış kavanozun kapağı üzerinde birikmiş tozdur."
"Özlem, pencere pervazında kalmış sinek ölüsüdür. "
"Özlem, şimdi alt ucunu kavrayarak soğukluğunu duyduğum kalemdir. "
Uzak/ oruç aruoba
"Özlem, pencere pervazında kalmış sinek ölüsüdür. "
"Özlem, şimdi alt ucunu kavrayarak soğukluğunu duyduğum kalemdir. "
Uzak/ oruç aruoba
Kara yakındı önce, hem çok yakın
Elimi uzatsam tutardı.
Kara yakındı önce, ödağacı
Kokusu sarmıştı geceyi.
Kara hem yakındı şimdi, hem çok uzak
Bir yanyanaydım onunla, bir yalnız.
Ah kara yakındı ve darmadağın.
Kara yakındı önce, hem çok yakındı
Elimi uzatsam tutardı ama
Yalnızlıktır denizin tek yasası
Bütün ölüler unutulur
Yaşayanlar kalır tek başlarına.
Teknenin ölümü/ Melih cevdet anday
Elimi uzatsam tutardı.
Kara yakındı önce, ödağacı
Kokusu sarmıştı geceyi.
Kara hem yakındı şimdi, hem çok uzak
Bir yanyanaydım onunla, bir yalnız.
Ah kara yakındı ve darmadağın.
Kara yakındı önce, hem çok yakındı
Elimi uzatsam tutardı ama
Yalnızlıktır denizin tek yasası
Bütün ölüler unutulur
Yaşayanlar kalır tek başlarına.
Teknenin ölümü/ Melih cevdet anday
"Hani çiçekler vardır; sanarsın hep tomurcuk kalacaklar( öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları) oysa gün gelir inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açıverirler ya; işte öyle birdenbire geliverir yaşamının anlamı."
"Yıllar sürer çünkü, o küçücük tomurcuğun gelişmesi, sonra çiçeklenmesi, sonra olgunlaşması, meyveye duracak hale gelmesi. Yıllar ve yıllar...
Meyve: olgunluktan çürümeye geçiş olacaktır; ama yokluktan varlığa da. Yaşamdan ölüme; ama, bir o kadar da ölümden yaşama... "
Hani/ oruç aruoba
"Yıllar sürer çünkü, o küçücük tomurcuğun gelişmesi, sonra çiçeklenmesi, sonra olgunlaşması, meyveye duracak hale gelmesi. Yıllar ve yıllar...
Meyve: olgunluktan çürümeye geçiş olacaktır; ama yokluktan varlığa da. Yaşamdan ölüme; ama, bir o kadar da ölümden yaşama... "
Hani/ oruç aruoba
görsel
Şu manzaranın güzelliği, huzur vericiliği bile mantıklı bir neden sayılabilir.
Şu manzaranın güzelliği, huzur vericiliği bile mantıklı bir neden sayılabilir.
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem eksiksiz ölürdüm.
Pia/ attila ilhan
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
içlenip buzlu bir kadeh gibi
buğulanıp buğulanıp durmasam
ne olur sabaha karşı rıhtımda
çocuklar pia'yı görseler
bana haber salsalar bilsem
içimi büsbütün yıldız basar
bir hançer gibi çıkıp giderdim
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
singapur yolunda demeseler
bana bunu yapmasalar yorgunum
üstelik parasızım pasaportsuzum
ne olur sabaha karşı rıhtımda
seslendiğini duysam pia'nın
sırtında yoksul bir yağmurluk
çocuk gözleri büyük büyük
üşümüş ürpermiş soluk
ellerini tutabilsem pia'nın
ölsem eksiksiz ölürdüm.
Pia/ attila ilhan
"Hayallerinin peşinden git" temasını harikulade bir şekilde işleyen, çok tatlı, umut dolu bir film.