bugün

gorulen her sehirlerarasi otobuste iç gecirmek, kacmak istemek, hayatina yeni bir sekilde baslamayi istemek
trafikten, kosusturmacadan vb. olaylardan sıkılan bunyede gorulen, "ulan gidiyim soyle sessiz sakin bi yere kafa dinleyeyim biraz" dusuncesine dayanan, sehir insanında zaman zaman olusan istek
yakınlarda mutlu olamayan kişinin mutluluğu uzaklarda arama tutkusudur.
ailelerin "otur otuduğun yerde" diyerek söndürdüğü arzudur.
en iyi can dündar tarafından yazılan özlem..

"ah! yollara çıkmak lazım şimdi..geride tükenmez krizler, nafile rutinler,
virane ilişkiler bırakarak yelkenleri şişirmek lazım..
Doldurup bavula ertelenmiş coşkuları, rüzgarları sırtlamak
martıların peşine düşüp asfalt bilmez topraklara koşmak lazım..
kış bastırdıkça baharın izini sürmek lazım..
unutulmuş paslı bir hançer gibi çekilmek kınından
ve yollara sürtündükçe yeniden bilenip ışımak lazım..
ah! gökten yıldız yağıyordur oralarda;
dallar hazdan kırılıyordur.
şimdi uzaklarda olmak lazım.."
iki gecedir benim icimi kemirmek icin ortalara cikan esrarengiz baslik..
ne var lan uzaklarda oturun oturdugunuz yerde demeye en son hakki olan kisi olsamda siz yinede oturun oturdugunuz yerde..abla sözü dinleyin biraz..
uzaklara gittikçe kaybolur insan...en iyisi baba ewidir.bunu bi ben bide çiçom bilir!
herşeyden bunaldığı bir anda akla gelen en parlak çözüm gibi düşünür insan..
biraz uzaklara gitmek,herşeyden herkesten uzaklaşmak...
oysaki aidiyet duygusu kolay kolay yakasını bırakmaz bizlerin.
en iyisi bazenleri gitmek ama çok özlemeden geri dönmektir.
bulunulan mekanda, artık zaman geçirmeye tahammül edilemeyeceği hissedildikten sonra, insanın içinde beliren, bir tür kaçma arzusu.
sabahtan akşama aynı rutini devam ettiren, adeta bir robot gibi programlanmış derecede işe bağımlı yaşayan ve yıllardır aynı şehirde yapayalnız kalıp şehrin heryerini ezbere bilen ve artık bıkmış şahsın, yeni bir başlangıç amacıyla başka bir şehre, daha önce adını duymadığı ve bilmediği bir şehre taşınmasıdır. kendini yenilemesi ve hayatına çekidüzen verme hamlesidir. bir köşede, çaresiz ve kederli oturmaya devam etmektense hayatını kurtarmasıdır.
(bkz: buralardan böyle ceketsiz kaçmak)
fake arzudur. kolpadır, yalandır. ergenlik/post ergenlik tribinden başka bir şey değildir. narsist olabilecek bir alt yapıya sahip olamadan narsist havalarına girmektir *. aşağılanası, sözlüklerde taşak geçilesi istektir. er kişi yüzleşmek ister, uzaklara gitme arzusu duymaz.
ilgi çekmek için dost yanında genelde iki kişiyken yapılan bir geyikten öteye geçmez.

burada kalma isteği vardır.
yaşanan olumsuz olayların yada vakaların hıç yasanmamışcasına kendısıne yanı bır sayfa acma duygusu.
bazı problemlerden kurtulmak için düşünülen histir. insan kaçarak kurtulacağını sanar ama nafile bilmezki kafatası da onunla beraber gelmektedir. beyninin içindedir aslında sorunlar ama bunu kavrayamayacak kadar kördür, çevresine bok atar, çevresindeki olaylara bağlar kendi problemlerini. halbuki sorun ta kendisidir bilmez. sevgiliden ayrılır, yaşanmaz artık buralarda gitmem lazım der ama boş, uzaklaşmak istiyosan o kafadan kurtul ilk önce.
bulunulan yerden sıkılınıldığında yada sınav dönemlerinde hissettiğimiz çekip gitme arzusu.
bir tutkudur. herkesin hayatında birden çok kez gerçekleştirmek istediği bir şeydir. bazen sadece gidiyorum bu şehirden diyip gidebilme arzusudur. ama her zaman ayaklarmız geri geri gelir. gidecek olan zaten gider. asıl cesur olanlar bence geride kalanlardır.

ne güzel demiş üstad can yücel

"Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karsiligi bir ömür
yani.
Ne saçma.
Bahar midir bizi bu hale getiren?
Galiba.
Ben her bahar asik olmam ama her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadi hiç.
Ama olsun... Istemek de güzel."
neden uzaklara gitmek ister insan. ayrılık acısını unutmak için. kendinden kaçmak için. yeni başlangıçlar için. nedeni her ne olursa olsun bilmez ki gittiği her yere kendini de götürür. kaçmak uzaklara gitmek kocaman bir yalan. insan kendinden uzaklaşamadıktan sonra.
Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

kavafis'in şehir adlı bu şiirini okuduktan sonra gitmenin hiçbir yaraya merhem olmayacağını farkettiren arzu.
insanoğlunun hiç bitmeyen arzusudur.'her nerede değilsem,orada daha iyi olacakmışım gibi geliyor.' sözünü hatırlatır.
bu şehir eğer senin yaşadığının farkında değilse lakin gitmen nüfustan bir eksiltmekten başka bir etki yaratmıyorsa,yokluğun acıtmıyorsa kimsenin yüreğini yoktur anlamı gitmelerin...hem nereye gidersen git tüm sorunlarını yapıştırdığın beynini ve kalp kırıklıklarıyla dolu yüreğini de alıyorsan yanına ki alıyorsun o zaman niye gidiyorsun? gitmekle kendinden mi kaçıyorsun? yok yok sadece yanılıyorsun... *
geçmişi özlemekle benzeşirler ikisi de bulunduğumuz anda, yerde pek mutlu olmadığımızın belirtisidir. iç acıtır.

umarım çabuk geçer.
kalan olmanın daha kötü olduğunu düşünürsek yerinde bir eylem. ayrıca bana şunu da hatırlatmıştır;

biri gelir sorarsa
beni sana sorarsa
gitti der misin ?
gittigimi söyler misin ?
gidiyorum ben sana
benimle gider misin ?
belki de yalnızlığın getirdiği arzu. kimseye ait olmama. kırık bir kalbin getirdiği hüzün doğrultusunda kimsenin sizi tanımadığı bir yere gitmek istemektir. ama en doğrusu istediğiniz gibi gitmez hayat. bu sebeple herkes gitmek ister ama giden azdır. şairin dediği gibi "aslında giden değildir terkeden aslında kalandır terkeden, zaten giden de bu yüzden gitmiştir..."
yakınlarda kimse kalmadıysa sık sık gelir, gitmek bilmez...
uzaklara gitmekten çok yakınlaşma arzusudur.aslında ait olduğun yer orasıdır sürekli seni çağırır sen gelemezsin yanına o devam eder sen de sürekli takılı kaldığın hayattan kutulmaya çalışırsın kendinden çıkarsın yola bir yere varamazsın...