bugün

Japon malı sandı ibanez'ini.
oysa güney kore'ydi.
eh o da fena değil dedi.

Sımsıkı tuttu gitarını,
amfinin fişini taktı.
tellere vurdu penayı,
riffleri sıraladı.
ibanez bu borumu.
amfide fenderdi.
Nasıl çaldı besteleri.
işte satriani'nin hikayesi.
durmadan artılar bizi.
entryleri hep cici.
sakindir kendisi.
iyi de bir gammazdır hanımefendi.
rezil eder modlara bizleri.
elemanın budur görevi.
entryleri düzgün girelim gammazlamasın bizi.
su gibi akar sözlükte
uzar gider yazdıkları benlikte
lazım olsa bulamazsın yerinde
uğraşmaz hiç gelen gidenle
boy boy laflar var entrylerinde
oyuncak gibidir sözlük elinde
yazar yazar uslanmaz gündüz gece
ağzına sağlık dedirtir her hece
hangi kapıyı açsan o çıkar
akşam yazar gündüz yatar
lakin işkembeden pek atar
inanamazsın bazen bu da mı yazar
daha alacak çok yolu var
onca lafı neresinden sallar
vardır aklı o beni anlar * *
g emilerde talim varmış
i zmir vapuru çoktan kalkmış
z ır deli bu adam iyice kaçırmış
l inda'yı kız kulesinde aşırmış
i smet abimler oraya taşınmış

ö mer dayımların hali yaman
z errin halamın kocası şaban
n e güzel kız aldık ankara'dan
e n iyisi bul bize güzel bi hamam.*
nick esegin ziki kadar uzun olunca kalkisilmamasi gereken eylem.

(bkz: benim canim aksam corbam) bu ne bah?!
turşulardan kornişonu
arabalardan vosvosu
yazarlardan tayk ı
karpuzlardan kırmızıyı severim. *
k al, gitme diyemedim ona
a nladım ki zaten gidecekti...
f arkında değildi üzüldüğümün
a ğlasam bile yine de anlamayacaktı...
m adem ki bu kadar istekliydi gitmeye
b en de izin verdim gitmesine...
i çki şişeleriyle sevgili olacaktım ben de ...
d ünyayı unuttum verdim kendimi
ü mitsizce alkol şişelerine...
n afile olduğunu bile bile unutmanın
y aşamak gerekti kaldığım yerden...
a ğlamadan zırlamadan tutunmalıydı hayata.... * * .
rest cektim ben hayata
orada seni gördüm
demlenmemis cayimin son yudumunda
eski bir aski andiriyordun
orada seni gördüm

eski siirlerim gibi
raslanti gibi
karsiliksiz bir ask gibi
elimde bir gül
izinsiz aldigim bahcenden
güldür bakalım yine bizi
işet bakalım altımıza
zokayı yutunca görürüm seni
embesilsin zannımca
mutsuz gibisin nen var kuzum
lakin sensiz uykusuzum
işte söylüyorum son sözüm

yalanım varsa aksın iki gözüm
artık yoktur başka yüzüm
zaten ben bir ölümsüzüm
ananı da al git öksüzüm
rimi rimi leydir asıl benim özüm.*
(bkz: yaratıcı şiir yazamamak)
yapyatay zekalıdır kendisi
akrostisi de iyi olur bekleyince
tik tak tik tak
aa ders calısmam lazım galiba
yip yip şiir de yazamıorum ki

zencefiller zencefil rengidir
erikler yeşil
kahveler kahverengi
ayvalar da sarııı. *
imagine
magine
agine
gine
ine
ne
e
silik entrym olsun istemem
manasiz seyler de yazmaktan kacinirim
yazilarimdan herkes birsey kapmali
rahatsizlik vermemeye calismak
ne kadar zormus meger
oyle gorunuyor ki
tez silinecek bu entry
eh ne yapalim, dunyanin sonu degil.
Mutlu olur yazdığı yazılarla.
marsa bile 5 basar aldığı gazlarla.
manyak gibi sevinir verilmiş artılarla.
minimalist değildir çok bilmiş.
manyakları sever kendini beğenmiş.
meraktandır her neyse başına gelmiş.
masası kalabalık olur dostlar olunca.
MUZEYYEN SENAR ormancı'yı okuyunca.
muhabbeti hoş olur hafif çakır olunca.
juventus'un ben bir garip çobanım,
uçamam ki kanadım yok kaçayım.
vermedi lanet seni bana şu baban,
elbet bir gün alacağım seni suzan.
ne olurdu yaşın 18 olsaydı,
tutmadı yaşı keşke erken doğsaydı.
ulaştır beni ona artık allahım,
seni arıyorum nerdesin yarim.
* *
(bkz: destan yazmak)
(bkz: ben)
bilinçaltımda henüz tanışmadığım bir adet "rukiye nine" olduğunu bana göstermiş hadisedir. şöyle ki;

rukiye nineye buradan selam ederim.*
onsuz geçmez hayat bilirim.
adı üstünde sevgidir bu, hiç bilmez miyim?
rukiye nineme değer derim.
kıçı kırık bir şiir oldu bu, ben şimdi neylerim.*

efendim, bahsi geçen şiir üzerinden bir değerlendirmeye gidecek olursak;
yazar burada çocukluğuna dair sevgi ve şefkat eksikliğini gözler önüne sermektedir. hadisenin başrolüne koyduğu "rukiye nine" büyük ihtimalle yine bu eksiklikten doğmuş hayali bir karakterdir.
(bkz: anne ben sizofren olmusum)
(bkz: sözlükteki sizofren yazarlar)
en sevdiğim sesti
tik tak tik tak tik tak
en yalnız kaldığım andı
ramak kala ölümden önceki 5 dakikaya
nasıl geldiyse orağıyla birlikte
azrail
lambalar söndü...

mevsim sonbahardı şimdi
onlar ki benden daha yalnızlar
onlar ki benden zavallılar
nazire edercesine hayata
lanet ediyolarlardı
inadına
güller solmuştu
hayat yok
tarif edilemeyen duygular da cabası...

ortam çok karanlık
fenerimi arıyorum, bulamıyorum...

akşam olmuş bile çoktan
ufaktan ay görünüyor gri bulutların arasından
tüm ağaçlar ölüm marşını söylüyor
upuzun ağaçlar
mevsim sonbahar
ne güzeldi oysa yaşamak
*
karin
rs ne la
oblomov
notrinova
isi degistirgeci
kisil

kaptanreis
uieat
zedx
uc iki bir booom
cenabet misin ey ciyzıs
işin mi yok gezersin
ye deyince yemezsin
zike daşşaa sürülecek adam değilsin
ibne misin nesin
siktrgit gözüm görmesin!

kovdukça geri gelirsin
içimdeki garip sessin
rakıyı taparcasına seversin
arkana bakmadan gidersin
yavşak gibi gülersin
zürafaya binersin *
sen sallama kimseyi elbet bir gün seversin.
acaba yetenekli bi uuser çıkıpta, "sequelciğim bak nickine akrostis yaptım" dermi acaba dedirten, şuan ki merak kaynağım.
sado ismini çok sevdi saadettin,
aslında bilmezler içini,
darısı tüm kıskananların başına derken,
en temiz insan seçildi ama
tipten kaybetti çoğu zaman
traş olmak zor geldi ona hep
iki eliyle bi saçını düzeltemedi ama
nasıl da tavladı kızları hiç acıtmadan.