bugün

türk jet sosyetesinin bodrumda ki mekanı...
türkiye nin en pahalı yerlerinden biri.yazları oraya gittiğinizde ellerinde kameralarlar ünlü peşinde koşan magazincileri görmeniz muhtemel.
bodrumun vazgeçilmez tatil beldesidir.ünlülerin raklam için yakalanmayı tercih ettiği yerdir.
kadınların fönleri,makyajları bozulmasın diye kafalarını suya sokmadan yüzdükleri, hatta cogunlugun yüzmeyip sadece kim kiminle nerede modunda bakındığı,geceleri eglenceli lakin oldukca pahalı bodrum beldesi.
sosyetenin göbeği olmaktan başka bir numerosu olmayan bodrum beldesi. restoranlarda şişesi 16ytl olan şarabın kadehi 9 ytl ye kakalanmaktadır, en uyduruk oda fiyatları gecelik 190ytl den başlar. denizi beş para etmez. divan palmira, bianca, yakamoz, 34beach ünlü mekanlarındandır.
(bkz: turkbuku)
garson ve servis elemanlarının bile mankenlık ajansıdan tahsıs edıldıgınde iyiden iyiye inanılan pahalı mı pahalı yer.
lola beach en iyi kokteylleri hazırlayan yeridir.
en iyi balıkçısı fideldir.
en iyi pizza divan palmirada yenir.
çok az kişi denize girer.
adım başı paparazzi vardır.
metres kaynar. *
bodruma yaklaşık 25 km havaalanına yaklaşık 45 km uzaklıktadır.
geceleri herkes shipahoyda toplanır.
takı tezgahları akşam açılır.
ünlü limonlu zeytin bulunmaz.
su sporu sadece arap kaptanın merkezinde yapılır.
kazmaların gezdiği yer, gittim, gördüm, tecrübe ettim.
lola beach te ki sozum ona sosyete hatunlarin yuzlerinde bi ton makyajla bikinileri icinde salina salina dolastiklari mekandir. kimse denize girmez herkes genelde kendini gostermeye gider. yuzlerinde ki igrenc botoxlar ve silikonlu tiksinc dudaklariyla birbirlerini suzer dururlar.
bük kelimesinin nedemek olduğunu bir türlü anlayaman bir bünye olarak iyi birşey mi diye sormaya sebep verir bu yer.

(bkz: türkbükü)
(bkz: akbük)
(bkz: karabük)
3 yıldır türkbüküne gidiyorum ünlü felan göremedim,yeni bi türkbükü keşfettim heralde kendi adımı vermeyi düşünüyorum.
devletin mali deniz yemeyen domuz demis atalarimiz lakin burda denize girmek de parayla. 20 ila 75 tl arasinda degisen mekan ucretleri bir acidan parasi olan gelsin mantigiyla calisan istletmelerin zenginleri ayni sahil seridinde toplamak ve kaynasmalarini saglamak icin ugrastiklari yerdir. denizi oyle ahim sahim bir sey degildir ama mekanlarin dekorasyonlari ve albenileri muhtesemdir.
tabelasının önünden geçtiğim yer. bodrum bizi yuttu reis türkbükerdi heralde.
tabelasının önünde durup hayatımın en kötü espirisini yapmama neden olan yerdir. *
(bkz: bir lahmacun ayrana 50 lira ödemek)
mübadeleden önce rum bükü imiş buranın adı. rum kökenli vatandaşlar çok yaşadığı için bu isim verilmiş buraya. bük bodrum dilinde koy,
doğal liman anlamına gelir. yani rum koyu/limanı gibi bir anlamı var. mübadele sonrasında bodrum yarımadası'ndaki pek çok yer isminde
olduğu gibi burada da bir islamlaştırma-türkleştirme kapsamında isim değişikliği olmuş ve ismi türkbükü'ne çevrilmiş. aslında burası
50 yıl önce 1-2 tarla evi olan, yerleşimin esasen içerilerde yukarı gölköy'de bulunduğu bir sahil, balıkçı limanı ayarında bir yerdi.
sonrasında yavaş yavaş yerleşim sahillere indiği için burası da yapılaşmaya açıldı. bir ara komşusu gölköy ile birleştirilip
göltürkbükü adı ile belediyelik kimliğine kavuştu. çocukluğumla ilgili sayısız anımın olduğu türkbükü ile şimdiki türkbükü arasında
elbette 3-5 ışıkyılı gibi bir fark var. şimdiki minik marinası bir balıkçı barınağı ve ardındaki düzlükte bir tersaneydi. hatta
teknemizi orada karaya almıştık* ve bakımını yapmıştık. onun dışında kuum otel altında kalan ve yörenin sayılı * birinin olduğu noktada bir başka tersane vardı. orada da bakım-onarım işi yaptığım yıllarda
para kazanmışlığım vardır. sonra, şu anda mimar emre kunt'un evinin olduğu ada boğazı tarafında balık üretim çiftlikleri vardı.
neden sonra kaldırıldı bunlar. kendi kendisine yetebilen küçük yoksul ama neşeli bir yerdi türkbükü.

divan palmira oteli'nin açılması türkbükü için milad oldu. o tarihten itibaren tanınmayacak hale gelen türkbükü bir anda büyük
sermayenin ilgi odağı haline geldi. çok söylenen bir şey var; sosyete elini buradan çekerse eskisi gibi olmaz, kıymeti kalmaz bu
türkbükü'nün. yanlış bir önermedir bu; buraya hilton, divan, maça kızı, astaş group, mandarin, doğuş marinalar grubu ve sayamadığım
onlarca büyük sermaye sahibinin yatırım yapması buranın değer kaybetmeyeceğinin en önemli göstergesidir.

fiyatlar çok pahalı diye yakınılan bir yerdir. kısmen doğrudur; köprünün batısına geçerseniz 40 liraya lahmacun yersiniz. ama doğusunda kalırsanız bu fiyat normallere iner. ha üşenmez gölköy tarafında garanti bankasını biraz geçince bir pideci var, oraya giderseniz 2.5 liraya dünyanın en güzel lahmacununu yersiniz. yani herşey bütçeye göre burada. sen eva herzigova ile belarus cumhurbaşkanı ile aynı iskelede güneşlenmeye kalkarsan e tabi 40 lirayı sokarlar sana. ayrıca burada sezonun 45 gün olduğunu unutmamakta fayda var. adam 45 günde maliyetini çıkaracak ve geri kalan 320 gününü de kurtaracak ciro/kar dengesini oturtmaya çalışacaktır.

köprünün batısında deniz çok çirkindir, yosunlu filandır. illa denize girecekseniz gölköy tarafını tercih edin. genel olarak çok rüzgarlı bir yerdir, açıkta bulunan yatlar için barınma konusundaki en büyük sıkıntı budur.

yinede gecesi başka güzeldir, şöyle hafiften romantizm yapmak ve şık ancak çok pahalı olmayan nezih bir yerde yemek yiyip şarap içmek için ise casita en güzel mekandır. hatta rezervasyon yaptırırsanın denizin tam üstünde bir masa ayırabiliyorlar.

günahı ile sevabı ile bir türkbükü var ve orada değişik hayatlar sürüyor insanlar. oranın yerlisi mutlu gibi, çünkü para kazanıyorlar. ben mi? ben pek gitmem oraya, canımı yakan anılarım var; derlermiş aşığın en hoşuna giden şey yarasını kaşımaktır diye, öyle birşey işte, boşverin.
1 adet lahmacunun 50 tl olduğu yer. oha!

http://www.ensonhaber.com...yuk-kazik-2012-07-03.html
ucuz bır mekan. fakirlerin ağzının açık izlediği yer.
fakirleri uzak tutmak için fiyatları yüksek tutan, bunu yaparken de milleti keriz yerine koyan, ve de sözkonusu milletin kerizliğini kabul ederek gittiği sikindirik tekelci pezoların olduğu mekan.
(bkz: türkçükü)

gibi bişey her halde.
nasıl adam sikilir konulu bir panel yapılsa herhalde katılımcıların en çok bahsedeceği mekan olur.

hee ben türkbükü'nü çok severim, çok tatil yaptım ama biliyodum başıma geleceği hep.

yine de şunu savunurum, burda bir haftalık tatiliniz boyunca harcayacağınız parayla monaco veya ibiza'da cidden iyi bir tatil yapıp arkanıza bakmazsınız bile.

aslında türkbükü dünya adına bir mantık hatasıdır o bakımdan.

yani tamamiyle müşterisinin mallığıyla varolabilmiş bir yerdir.
bir limonataya 27 tl istenen mekan. Enayi olan alır. parası olan değil.
uludağdaki mekanlara küfrederken küfrün daniskasını hakeden mekan. bide soruyolar sahibine niye bu kadar pahalı - yok efendim bizim lahmacunumuz özel, mekanımız çok özel.

ulan özel olunurda böyle adam sikilirmi ya.

yakınlarına kebap salonu açıyorum yakında beyler hepinizi bekliyorum, lahmacun sadece 1 lira o da size özel.

o yavşak müdüre yok ama kıymetinizi bilin.
yalıkavak palmarina'dan sonra popülaritesini kaybeden mekan.