bugün
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı9
- kilo almak için bik bikle evlenmek10
- travesti ile aynı yatakta uyumak8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- icardi1905'i silip atmak15
- icardi190530
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- escort ile evlenmek8
- alex de souza vs fred10
- rusların en iyi olduğu şeyler13
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- anın görüntüsü16
- karınız olsa döver misiniz10
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak11
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim13
- fulya öztürk9
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak8
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz15
- dursun özbek19
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi24
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı13
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması8
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı106
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- sevgilinin kız arkadaş lobisi9
- karıya kıza doymuş erkek20
- bir şarkı sözü der ki10
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- fenerbahçe büyüklüğü9
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz11
- bik bikinize ne dikersiniz13
- bik bik'in cinsiyeti16
Rousseau nun, bireylerin mutluluk özlemlerini toplumsal yaşamın gerekleriyle bağdaştırmaya çalışırken özel iradeleri, onları kendinde toplayan, yani onları hem dile getiren hem de bastıran bir idare içinde kaynaştırmaya çalıştığı eseri.
toplumsal sözleşme diye de bilinir.
(bkz: john locke) ve (bkz: thomas hobbes) un da toplum sözleşmesi kuramları bulunmaktadır. Bunlar;mülkiyet hakkının kullanımı,cezalandırma şekilleri,barış durumundan savaş durumuna geçilmesi gibi tersliklerin ortaya çıkması sonucu insanların oybirliği ile düzeni sağlamak adına toplum sözleşmesini oluşturması esasına dayanan kuramlardır..
(bkz: evlilik)
artık felsefi olarak tarihe gömülmüş anlayış.
(bkz: le contrat social)
toplum sözleşmesi fikri tarihe gömülemez. çünkü toplum sözleşmesi zaten bir aksiyomdur. kanıtlanmasına gerek yoktur. zira toplum sözleşmesi teorik bir geçmiş tasavvuru yapmaz. "bi zamanlar insanlar oturmuş bi sözleşme yapmış" şeklinde özetlemez. doğa hali dediğimiz durum yaşanmış olsun yahut olmasın toplum sözleşmesi fikri çürütülemez.
toplum sözleşmesini tanımlamak için Rousseau der ki:"Her birimiz bütün varlığımız ve bütün gücümüzü bir arada genel istemin buyruğuna verir ve her üyeyi bütünün bölünmez bir parçası kabul ederiz."
her bireyin okuması gereken eserlerden birisidir. zira özellikle günümüzde anayasayla ilgili yeni düzenlemeler konuşuluyorken devletin ve anayasanın ne demek olduğunu, nasıl oluşturulabileceğini görmenizi sağlayacak önemli bir eserdir.
kitabın başında der ki: "cezasız kalan itaatsizlik meşrulaşmıştır."
son derece doğru.
son derece doğru.
rousseau nun, güç kavramı ve onun toplumdaki şekillenişi, otoritenin sorgulanması üzerine olan, münazara maçlarında genelde örneklendirmelerin alındığı önemli bir kitap.
bazı düşünürlere göre, insanların, devletli yaşama geçmesini sağlayan sözleşmedir. aynı zamanda jan jak rusonun denemsinin türkçeye çevrilmişidir.
alıntı yapacam kitaptan. ruso reyiz, devletli yaşama geçmenin makul nedenini arıyor, olması gerekenden bahsediyor. aynen yazıyorum kitaptan:
--spoiler--
denecek ki, zorba*,uyruklarına toplum içinde dirlik sağlıyor. diyelim ki, öyledir: ama, zorbanın şan şeref hırsınınj başlarına bela ettiği savaşlar, doymazlığı ve bakanlarının kırıcılığı, uyrukları kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan daha büyük üzüntülere sokarsa, bu dirlikten ne kazançları olur ki?
--spoiler--
üniversitede daha toy bir çocukken politika bilimi diye bi kitap okumaya başlamıştım. "uhahahaa politika bilim mi lan" diye dalga geçmiştim. insan öğreniyor. okudukça, yaşadıkça öğreniyor. laboratuvar ortamına konu edilemese de siyaset bilimi diye bir şey var.
alıntı yaptığım paragraf bana fazlasıyla tanıdık geldi. ruso reyiz 1750'lerin ortasında yazdı bu satırları.
alıntı yapacam kitaptan. ruso reyiz, devletli yaşama geçmenin makul nedenini arıyor, olması gerekenden bahsediyor. aynen yazıyorum kitaptan:
--spoiler--
denecek ki, zorba*,uyruklarına toplum içinde dirlik sağlıyor. diyelim ki, öyledir: ama, zorbanın şan şeref hırsınınj başlarına bela ettiği savaşlar, doymazlığı ve bakanlarının kırıcılığı, uyrukları kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan daha büyük üzüntülere sokarsa, bu dirlikten ne kazançları olur ki?
--spoiler--
üniversitede daha toy bir çocukken politika bilimi diye bi kitap okumaya başlamıştım. "uhahahaa politika bilim mi lan" diye dalga geçmiştim. insan öğreniyor. okudukça, yaşadıkça öğreniyor. laboratuvar ortamına konu edilemese de siyaset bilimi diye bir şey var.
alıntı yaptığım paragraf bana fazlasıyla tanıdık geldi. ruso reyiz 1750'lerin ortasında yazdı bu satırları.
içerisinde bulunduğumuz toplumun kurallarının,adetlerinin vs nasıl belirlendiği ve neden bu kurallara uyduğumuz gibi konularda fikir sahibi olmamıza yarayacak eserdir.
Jean jacques Rousseau'nun le contrat social orijinal adlı eseri.
içinde:
-salt isteklerin itisine uymak kölelik, kendimiz için koyduğumuz yasalara boyun eğmekse özgürlüktür.
-insan her zaman güzel olanı ya da güzel bulduğunu sever; ama asıl güzel üstüne verdiği yargıda aldanır. Demek yapılacak şey bu yargıyı düzenlemektir.
-sağlam insanların yiyip içtiği şey hastalara nasıl iyi gelmezse, ahlakı bozulmuş bir halkı, ahlâkça sağlam bir halkın yasalarıyla yönetmeye kalkışmak da iyi olmaz.
Gibi değerli aforizmalar barındıran bir eserdir. Hatta:
"Başkentte yükselen her sarayı gördükçe, bütün bir ülkenin yıkıntıya çevrildiğini görüyormuşum gibi gelir bana."
Diye de bir söz vardır aynı kitapta ki bizlere Jean jacques Rousseau'nun milli irade düşmanı, paralel bir darbeci olduğunu göstermektedir.
Yahu filozof sen kim oluyorsun da böyle ileri geri konuşuyorsun? AKP ile hesaplaşmanın yeri kitap değil sandıktır.
içinde:
-salt isteklerin itisine uymak kölelik, kendimiz için koyduğumuz yasalara boyun eğmekse özgürlüktür.
-insan her zaman güzel olanı ya da güzel bulduğunu sever; ama asıl güzel üstüne verdiği yargıda aldanır. Demek yapılacak şey bu yargıyı düzenlemektir.
-sağlam insanların yiyip içtiği şey hastalara nasıl iyi gelmezse, ahlakı bozulmuş bir halkı, ahlâkça sağlam bir halkın yasalarıyla yönetmeye kalkışmak da iyi olmaz.
Gibi değerli aforizmalar barındıran bir eserdir. Hatta:
"Başkentte yükselen her sarayı gördükçe, bütün bir ülkenin yıkıntıya çevrildiğini görüyormuşum gibi gelir bana."
Diye de bir söz vardır aynı kitapta ki bizlere Jean jacques Rousseau'nun milli irade düşmanı, paralel bir darbeci olduğunu göstermektedir.
Yahu filozof sen kim oluyorsun da böyle ileri geri konuşuyorsun? AKP ile hesaplaşmanın yeri kitap değil sandıktır.
jean jacques rousseau'nun doğal yaşama geri dönülmesinin 18.yy itibarıyla imkansız olmasının ve politik bir temelde bütünleşecek olan toplumun gerçekliği karşısında, toplumun içinde yaşayan insana doğal haklarını sağlama istemini dile getirdiği bir başyapıttır.
bir devletin ne kadar büyükse (buradaki büyüklük nüfus ve toprakları ifade eder) içinde yaşayan insanları o kadar baskıladığı ve devletin büyüklüğü doğrultusunda o oranda devleti yöneten kişi sayısının azalması gerektiği görüşü ilginçtir. buradan hareketle az nüfuslu küçük devletlerin demokrasi, orta ölçektekilerin aristokrasi, geniş topraklara sahip nüfusu fazla olanlarının monarşiyle yönetilmesi sonucuna varır. ancak ilginçtir ki kendisi fransız ihtilali'nin fikir babalarından biridir yani monarşilerin yerine gelecek yönetim biçimleri üzerine çalışmış(demokrasi, aristokrasi vb.) ve en iyi yönetim biçimi olarak yine aynı kitapta seçimli aristokrasiyi savunmuştur.
bir devletin ne kadar büyükse (buradaki büyüklük nüfus ve toprakları ifade eder) içinde yaşayan insanları o kadar baskıladığı ve devletin büyüklüğü doğrultusunda o oranda devleti yöneten kişi sayısının azalması gerektiği görüşü ilginçtir. buradan hareketle az nüfuslu küçük devletlerin demokrasi, orta ölçektekilerin aristokrasi, geniş topraklara sahip nüfusu fazla olanlarının monarşiyle yönetilmesi sonucuna varır. ancak ilginçtir ki kendisi fransız ihtilali'nin fikir babalarından biridir yani monarşilerin yerine gelecek yönetim biçimleri üzerine çalışmış(demokrasi, aristokrasi vb.) ve en iyi yönetim biçimi olarak yine aynı kitapta seçimli aristokrasiyi savunmuştur.
jean jacques rousseaU eseridir. Şimdi buraya uzun uzadıya bir şeyler karalamak isterdim ama değmez.
j.j rousseau'nun kitabıdır. Modern Hukuk hakkında okunması gereken en önemli kitaplardan da bir tanesidir. Yöneten ve yönetilenler arasında düzeni sağlamak için yapılan kurgusal sözleşmeyi konu alır. Buna göre yönetenler genel istemin çıkarlarına uygun davranıp şeffaf olacak,yönetilenler ise yönetenler kanunsuz davranışlarda bulunmadığı sürece itaatkar ve sadık olacaklardır. Bunun yanında eserde pek çok yönetim biçimine de değinilmiştir. Fakat rousseau çarpıtmayı seven bir kişilik olduğundan üzerine düşünülerek okunması ve doğrudan kabul edilmemesi gerekir.
güncel Önemli Başlıklar