bugün

anatomi kitabina benzeyen album kitapcigi tasarimiyla dikkat ceken lateralus albumunu cikaran, karmasik ritmlerine tempo tutmanin cok zor oldugu, lateralus'taki schism sarkisinda bolunmuslugu "parcalar birbirine uygun, cunku nasil ayrildiklarini gordum" gibi veciz bir sekilde anlatan grup. http://www.toolband.com
dinledikten sonra hayatımın değiştiği, albümlerinin halen tam olarak çözülemediği anlatıcak çok şeyi olan insan üstü grup.
(bkz: schism)
(bkz: parabola)
(bkz: tool& deftoneskill yourself)
the pot şarkısıyla gitarımı alıp delirdiğim grup.

nasıl bi tınıdır anlayamadım. şarkılarında bağırması senin tüylerini diken diken yapar. yolda yanlız yürürken seni güçlü hissettirir. güç sendedir artık. ipoduna yükle ve kendini onlara bırak. *
türk rock gruplarından "buz"un pek bir sevdiği ve şarkılarını çaldığı rock grubu.
ortalama bir grup. oyle super muhtesem, harika, deli manyak falan degildir. albumlerinde sir falan da yoktur. bildigin grup lan neresini abarrttiniz anlayamadim ki..hatta bazi sarkilari ciddi anlamda kotu.
sober gibi müthiş bir şarkı nedeniyle delice sevilecek grup..
ing. alet, edevat.
muhte$em ötesi bir grup, anlatılamayacak kadar güzel ve anla$ılmaz müzik yapıyorlar, belki de en iyiler..
grup demek çok zayıf. çok çok ama çok daha fazlası. progressive metal in babaları denileblir şu anda.

albümlerinde sır yoktur, yaatıcılık vardır. altın oran ın bile bagetlerin ucunda geçtiği şarkılar vardır. aklın gidemediği noktalara giden sololar, muhteşem ötesi bir ses vardır. ænema gibi bir şahane vardır. klibi için parabola vardır. girişi için eulogy vardır. sober vardır, part of me vardır. yazarak doldurulamaycak şeyler varıdr.

tool bir gurptan ço kdaha ötesidir, dinleyen için bir yaşam tarzıdır. metal müziği sevme sebebidir.

şöyle bir yazı vardı ismi lazım olmayan bir dergide 6 sene öncesinde;

"uzaylılara dünyalıların akıllı olduğunu ispat etmek istiyorsak metal bir kutu içerisinde uzay boşluğuna iki tane albüm gönderebiliriz. bunlardan biri
radiohead - amnesiac
diğeri içinse;
tool - lateralus"
*ah ah gelseler de bir dünya gözüyle görsek dediğim grup.*
pek de abartılmaması gereken bir gruptur. tabi ki iyidir, hoştur severiz o ayrı. ama türkiye'ye guns'n'roses, metallica gibi efsaneler geldikten sonra bunların gelmesi de pek şaşırtıcı ve beklenmedik bir olay olmaz.
konser için gelseler donu mu satıp yinede gideceğim gruptur.
wings for marie gibi bir şarkıyı yazabilecek şahsı * bünyesinde barındıran grup. *
90 lı yılların başında kurulmuş bir grup tooL, hissettiklerimizi, hissedebileceklerimizi ve hissedemediklerimizi anlatabilmesiyle ünlüdür.
grubun üyeleri;
maynard james keenan - vokal
adam jones - gitar
justin chancellor - bas ( 1995'te, paul d' amour dan sonra )
danny carey - bateri
sırayla kayıtlarını incelersek;
opiate (ep) 1992
undertow 1993
aenima 1996
salival (live-dvd) 2000
lateralus 2001
10000 days 2006
opiate içinde 2 live kayıt barındıran 6 parçalık bir ep. sound olarak tool'un şu anki halinden biraz uzak da olsa, grubun temellerinin yarı yarıya atıldığı bir albümdür. albümde genel bir konsept aramak gerekirse, zor durumda kalmış, sıkıştırılmış, susturulmaya çalışılmış, sansürlenmiş ve dışlanmış bir bünyenin haykırşını görebiliriz.
müzikal anlamda opiate, 90'lı yılların başında risk taşıyan bir çalışma olsa da grup farkını göstermek için bu ep'yi yayınlamıştır. opiate'de ilk tool klibi "hush" adlı parçaya çekilir.(1993, directed by ? ) klipte tool elemanları sansürlenmiş ve engellenmiş ancak dışavurulması gereken duyguların neden hapis kaldığını sorgular. hepsi çıplaktır ve ağızlarında salyalar, bantlar vardır. vücutlarının bir bölümünü "parental advisory explicit lyrics" yazan bir bant kaplamaktadır. ticari anlamda başarısız sayılabilecek olan ep'nin hemen 1 yıl ardından tool undertow'la anlaşılmayanı anlatmaya gelmiştir. bu albümde sober, grubun bilinen en ünlü parçası olmayı başarmıştır. ardından çekilen stop-motion klibiyle (1993, directed by Fred Stuhr) hatrı kalır bir üne kavuşmuştur.
bu albüm aslında biraz daha irdelenmeli, biraz daha kurcalanmalıdır. zira içerisinde, sonradan çıkacak olan albümler kadar enteresan ve gizemli öğeler barındırmaktadır.
bu albümün müzikal yapısını incelemek gerekirse sound olarak tool biraz daha belirgin bir gelişme göstermiş ve karakterini yavaş yavaş oturtmuştur. dönemin teknolojik imkanlarına bakıldığında böyle bir sound yakalamak biraz zor olabilir. undertow, kelime anlamı olarak "alta çeken akıntı" ya da "dip akıntısı" olarak değerlendirilebilir. bu anlamdan da anlayabildiğimiz gibi opiate'deki dışlanmış kişilik tortularından kurtularak kendini ve götürebileceği ne varsa hepsini bir arada götürmüş, inzivaya çekilmiştir. bu sırada ikinci klip parçası da prison sex e çekilmiştir, (1994, directed by Adam Jones). klip Adam Jones'un stop-motion çalışmasıdır. bir iç tepkidir, stinkfistin habercisi gibidir adeta. albümdeki diğer vurucu parçalar, 4 degrees, bottom, flood ve undertow, tool'da gelişen genel konsept anlaşının örnekleridir. umarım bir gün bu konsepti açıklayabilecek birikime sahip olurum diyor ve diğer albüme geçiyorum.
ænima, 1996 yılında çıktığında müzik piyasasına genel olarak baktığımızda bir kaos ve garip oluşumlar söz konusuydu. o dönemlerde müzik dinleyicisi alışmış olduğu stilin dışına çıkmaya zorlanmıştı ve "sentez" kavramı yavaş yavaş doğmaya başlamıştı. çoğu sentezler doğal reflekslerle, çoğu da bilerek ortaya çıkmıştı. işte bu dönemde büyük oranda karşılaşılan müzikal ve lirikal boşluğu dolduran yegane grup, tool olmuştur. genel olarak ænima adlı albümde (kendime güvenememeden olsa gerek) çözülmesi fazlasıyla zor olan bir bütünlükten söz edilebilir. tool müzikal ve teknik anlamda zirvededir. ænima sound olarak, prodüksiyon olarak, hazırlanış , giriş, gelişme vb gibi ne kadar eleman varsa hepsinin üzerinde bir konsept sergilemektedir. bu albümle sınırlar zorlanmış, sesler duyulanın ötesine geçmeyi başarmıştır. albümün giriş parçası "stinkfist", undertow dan gelen birikimin fazlasıyla üst seviyelere taşındığını göstermiştir. aynı zamanda albümün ilk klibi bu parçaya çekilmiştir. (1996, directed by Adam Jones) psikolojik anlamda gerçekten de ağır anlamlar içeren bir albümdür ænima; sorgulamanın en yoğun yaşandığı, psikoloji ve sosyolojik anlamda sorulması cesaret isteyen soruların sorulduğu, çözümlemelerle dolu bir albümdür. zaman zaman popüler kültürü acımasızca eleştiren, kendine has üslubuyla sorgulayan, bazen de surata tokat gibi yapışan sözleri söylemiştir. ænima, teknik anlamda da konsept kavramının uygulandığı albümlerin başında gelir. burada tüm şarkılardan teker teker söz etmek oldukça zor sadece kısa kısa yer vereceğim, ağırlıklı olarak third eye'ın kattıklarından söz edeceğim, gerisini daha iyi bilenlere bırakıyorum.
third eye, girişinde Bill Hicks'in bir gösterisinden alıntıyla başlar. devamında ise muhteşem parça sizi içine alıverir. yaklaşık 15 dakika boyunca hiç durmadan; en derin anlamıyla, en vurucu sözleriyle, en yıkıcı riffleriyle, en akıcı ritmiyle, aşmış bateri partisyonları ve gerçekten de hiçbir yerde görülmemiş mükemmel düzenlemesiyle karşınızda dikilir. third eye, bir efsanedir aslında. çok bilinen bir efsane, her tooL dinleyicisi third eye hakkında birşeyler söyleyebilir. tool dinleyicileri arasında gizli bir iletişim aracı gibidir third eye. içerisinde bulunamayacak kadar çok anlam içerir. gerçekten doğal, içten gelen, sözlerle ifade edileyemecek "şey"ler içermektedir.
Felsefi anlamda gerçekten de anlatılması zor şeyler içermektedir. Bunları daha sonra anlatmaya çalışmak benim için daha yararlı olacak çünkü şimdi kafa yormaya başlarsam biterim.
Teknik anlamda "third eye" nasıl bir yapıya sahiptir?
introda grup toplu halde efekt ayini başlatır, Adam Jones'un efekt dolu gitarı, Danny Carey'in aksak giriş partisyonu, Justin Chancellor'un zangırdatan bası ile birlikte neyin içerisinde olduğunuzu tahmin bile edeyemeceğiniz bir seans başlar..
Bu başlangıçtan sonra mainriff giriş yapar ve sürüklenmeye başlarız..
ilk sözler..
"dreaming of face again..."
third eye kadar kült hale gelmiş parçalar da vardır, "stinkfist" bunlardan biridir ve ænima albümünde ilk klibi çekilmiş olan parçadır (1996, directed by Adam Jones).
"eulogy", duygusal ironinin ne anlama geldiğini anlatabilir, üstü biraz kapalı da olsa parça sonlarda iyice açılmakta, "artık aç gözünü kahrolasıca! bitmişsin haberin yok" tarzında bir yakarışla, bir serzenişle kapanmaktadır.
"h" gibi parçalar da gerçekten ağır anlamlar içerirler. özellikle "h" duygusal bozguna yol açabilecek liriklere sahiptir.
"useful idiot" cızırtılardan oluşan bir track. ancak metronomik bir atlama var, burada çıkarılması gereken birşey olabilir diye düşünüyorum. (ne bulsak kârdır.)
"forty-six & 2" adlı parçanın third eye ile pararel bağlantıları olduğun düşünebiliriz. Bu parçayı diğerlerinden biraz ayıran bir kısım da parçanın köprüsünde Danny Carey'in solo tarzında çaldığı geçiş partisyonudur. Bu partisyonu dünyadaki hiçbir bateristin çalamayacağını düşünmekteyim. O kadar iddialı analiz ettim diyebilirim.
"message to harry manback" küçük ve garip bir hikaye sonucu telesekretere bırakılmış bir mesajdan oluşmakta..
"hooker with a penis" lirikal anlamda Maynard James Keenan'ın alışılagelmiş post-modernist bakışaçılarına son verilmesi gerektiğiyle ilgili fikirlerini barındırır. "yeni biriyle tanıştım bugün, şöyleydi böyleydi" girişinden sonra kafamızı karıştıran, şaşırtan, 'bu ne ya?' dediğimiz herşey vardır bu parçada. Popüler kültür bu parçada anlatılan 'yeni tanışılmış genç'tir.
"intermission" jimmy'nin girişidir. Adam Jones'un introda kullandığı riffin aynısını içerir.
"jimmy" anlatması zor bir parça.. Maynard'ın yetişkinlik döneminde yaşadığı çevreye olan isyanını gösteriyor bana göre.
"under a dead ohio sky
eleven has been and will be waiting,
defending his light, and wondering.."
bu bölümde bununla karşılaşmak enteresan olmakta. bir de "jimmy" albüme girdiğinde ismi "11" idi.
Böyle de bir gariplik var.
"die eier von satan" şeytanın yumurtalıklarından 'yumurta kullanmadan' nasıl kurabiye yapılabileceğini anlatmaktadır. gerçekten de enteresan bir eserdir ve anlamak için bahsedilen olgu hakkında birşeyler bilmek gerekir..(şahsen ben bilmiyorum bilen varsa anlatabilir=)
"pushit" işte bu, third eye kadar mükemmel bir eser. third eye'da dünya ötesi hisler ve güçler ne kadar ağır basıyorsa, insancıl duygular ve acı "pushit"te o oranda yer almaktadır. hatta tooL burada yine kendini aşmış, insanötesi duygular ve insanötesi hisler hisstemiş, hissettirmiştir. yine açıklamak için ne kelimeler, ne sözler yetmeyecektir.
"cesaro summability" yine içerisinde garip şeyler barındırmaktadır. ilgisiz gibi görünse de, matematikle ilgili formülize edilmiş bir seridir bu. ( http://toolshed.down.net/pix/cesarodefn.gif ) parçada yer alan sesin, Maynard James Keenan'ın oğlu 'Devo'ya ait olduğu düşünülmektedir.
"ænema" albüme adını kısmen vermiş bir parça..
"Learn to swim" parçayı açıklamaya başlayacağımız ilk cümle bu. bu parçayı açıklamak için biraz "hooker with a penis" , biraz da "forty-six & two" dan yardım alabiliriz. arada senaryotik bir bağlantı kurmak gerekirse, "hooker with a penis" de yeni tanışılan popüler kültür öğeleri ve sıkkınlık veren, gereksiz kurallar, yaşam tarzındaki anlamsızlık içeren öğelerde ilk farkedilenlerin anlatılması söz konusu. ardından "ænema" da bu sıkkınlığın ne boyutlara ulaşabileceği ve sona yaklaşılırken bile hala aynı değirmenin döndüğü, farkında olunması gerekn birçok şeyin farkında olunamayışı sonucunda 'iflas'ın yakın olduğunun habercisidir. ilk bakışta böyle bir bağ kurulsa da, derinlerde birşeyler daha var..
æenema bu çöküşün hikayesini anlatırken bir klip beraberinde gelmektedir (1997, directed by Adam Jones). Klip müzik dünyasında tam tam versiyonuyla yer almaz. Adam Jones klibi ilk çekmek istediği gibi yayınlamaz, daha sonra 2000 yılında çıkacak olan "Salival" için 'sansürsüz' versiyonunu da çeker.
"(-) ions" third eye patlamasından önce tüm sinirinizi alır, sizi bir yerlere götürürmüş gibi yapar ama götürmez.. enerjinizi third eye için toplamanızı sağlayan kısa bir meditasyon gibidir..
ve third eye.. açıklaması zor olan bir duygu. belki third eye hakkında sayfalar dolusu kitaplar yazılabilir..
lateralus ..
hakkında ænima kadar çok şey anlatılabilecek bir başka tooL albümü.
içerik olarak lateralus tooL'un bir üst aşaması, daha yoğrulmuş ve ciddileşmiş hali gibi. ænima'da yer alan karışık olguların daha oturmuş hali gibi. kısacası belirgin bir konsepte sahip. ænima da bir konsepte sahip ama hakkında bilinmeyen çok şey olunca bu konseptin belirginliğinden bahsetmek biraz zor oluyor.
lateralus ilk aşamada kapağıyla etkiliyor. Elimdeki Cd ye bakıyorum, ön kapağında Alex Grey'e ait olan bir çizim var. Kapak tasarımı saydam. Ön kapak 6 sayfa, her sayfada ön kapağın toplam elemanlarını barındıran parçaların her biri yer almakta. sayfalar teker teker açılmaya başlandığında kapaktaki resim daha ayrıntılı bir hal almaya başlıyor
( görsel ) (görmek gerek, böyle anlatamayacağım).
lateralus'da sound daha bir derinden, daha dolgun gelmekte. Kayıt teknolojisinin gelişmesi, her müzisyenin tekniklerinin özgün olması, enstrümanlarını çok iyi kullanabilme yetenekleri ve kayıttaki yüksek performansları gibi bir çok etken bir arada; Lateralus'da.
albümde önceklikle dizilimle ilgili birden fazla şifre yer almakta.
en bilineni; (track sırasına göre sıraladığınıza)

6, 7, 5, 8, 4, 9, 13, 1, 12, 2, 11, 3, 10

parçalar bu şekilde sıralanmış olduğunda daha senkronize görünmekte.
bunun adı "two spirals" ( görsel )
bu sırayla dinlendiğinde parçalar daha uyumlu olmaktadır.
albümün dokuzuncu parçası olan lateralis; sözlerinin söylenişi ve bateri partisyonlarının çalınışı açısından bir şifre taşımaktadır:

[01:37 dk dan itibaren]
01 black
01 then
02 white are
03 all i see
05 in my in fan cy.
08 red and yel low then came to be
05 reach ing out to me.
03 lets me see.
13 as be low, so a bove and be yond, i i ma gine
08 drawn be yond the lines of rea son.
05 push the en ve lope.
03 watch it bend.

1 - 1 - 2 - 3 - 5 - 8 - 5 - 3 - 13 - 8 - 5 - 3

[02:57 dk.dan itibaren]
01 black
01 then
02 white are
03 all i see
05 in my in fan cy.
08 red and yel low then came to be,
05 reaching out to me
03 lets me see
02 there is
01 so
01 much
02 more and
03 bec kons me
05 to look thru to these
08 in fi nite pos si bi li ties.
13 as be low, so a bove and be yond, i i ma gine
08 drawn out side the lines of rea son.
05 push the en ve lope.
03 watch it bend.

1 - 1 - 2 - 3 - 5 - 8 - 5 - 3 - 2 - 1 - 1 - 2 - 3 - 5 - 8 - 13 - 8 - 5 - 3

(tahmin edilebileceği gibi kaynak oalrak ek$i sozluk kullanılmıştır.)

sözlerin söylenişi bu şekilde söylenmekte, aynı zamanda baterideki her vurgu da bu dizilime uymakta. Yukarıda Lateralus'ın parça diziliminde verilen rakam dizisiyle beraber bu dizilim fibonacci dizisine birebir uymaktadır.
bu albümden çıkan iki klip, schism (2001, directed by Adam Jones) ve parabol & parabola (2002, directed by Adam Jones) stinkfist ve ænema'nın devamı gibidir. Aralarında çeşitli bağlantılar bulunmaktadır.
Parabol-Parabola'nın gerçekten de her saniyesi dopdolu video klibi, grubun her alanda başarısını gösteren bir olgudur.

"the grudge" ile başlayan albüm, her bateristin kıskanacağı türden partisyonlara bölünmüştür. Danny Carey vurgularda ve beat'lerde ne kadar yetenekli yaratıcı ve olduğunu göstermiştir. Justin Chancellor daha bir baskındır, Adam Jones daha yayılmış bir sound kullanmaktadır.. Maynard ise daha fazla büyülemektedir. parçanın bitiş bölümünde teknik anlamda fazlasıyla yüksek bir performans sergilenmektedir..
Danny Carey'in uzaylı olduğuna inanmak için bu bölümleri dinlemek yeterli olacaktır.
kopuşun sesi bu olsa gerek..
"eon blue apocalypse" Salival'de yeniden yorumlanmış olan pushitin girişiyle neredeyse aynıdır.. ve the patiente geçiş için mükemmel bir seçimdir.
"the patient" sabır.. bence Maynard bu parçada 10000 days'e ilişkin birşeyler anlatmak istemiş olabilir. 10000 days'de anlatıldığı üzere 27 yıllık bir bekleyiş ve sabır, insana bunları öğretmiş olabilir.
"mantra" "schism" sizi bozguna uğratmadan önceki rahatlama seansı.
"schism" ne olduğunu bilmediğimiz birşey. Justin Chancellor'ın iskeletini oluşturduğu, tooL'un sonradan katılarak neşe verdiği parça.
bu parçayı tanımlamak için sadece 'bölünme' kelimesi yeterli değil.
şu cümle bile herşeyi allak bullak etmeye yarıyor;
"parçalar birbirine uygun çünkü nasıl ayrıldıklarını gördüm" (i know the pieces fit 'cause i watched them fall away)
"i know the pieces fit.."
"parabol & parabola" bazen hiç bitmesin dediğimiz, hiçbir zaman dinlemekten sıkılmayacağımız bir şaheser. bir kült.
klibini dikkatli izlediğimde bana tanıdık bir hikayeyi çağrıştırır:
Dünyanın, duyguların, insanların ve günahların yaratılış hikayesi..
Klipte önemli noktalar vardır, örneğin parabol başlarken ekranda kocaman görünen parçacıkların birleşmesi, bu birleşme sonucu ortaya çıkan silütein "kürsü"yü oluşturması. ardından 5 golemin kürsü başında toplanması, bir golemin elma'yı ortadan kesmesi. elmanın ortasında önce 5, sonra 6, sonra 7 köşeli yıldızın (pentagram, hexagram, heptagram) çıkması..
golemlerden birinin parmağında yanan ateş.. golmelerin ilginç bir şekilde, kendi metaforlarına ait olacak şekilde bir çember çizmeleri ve o çemberde geçiş kapısının açılması, (7 kapı, ki o sırada parabola başlamaktadır..) insanın ortaya çıkışından önce ne ile temsil edildiğini bilmediğim garip bir yaratık.. daha yazılmamış olan, sallanan bir kitabet..o kitabetin yazılabilmesi için onu yerine gönderen ilk insan.. dalında elma olmayan ağaç.. ilk insanın beyninin gelişimini sağlamasıyla, tek parça halinde meydana gelen insanın ilk "duygusu". bu duygu parçacıklarının hızla çoğalmaya başlamasıyla ortamın değişmesi. (ilk insan bu sırada duyguları yüklenmek yerine özüne dönmeyi düşünmektedir) bundan dolayı boşta kalan "duygu" parçacıkları ilk insanın "dostunu" yok etmektedir. bu yüzden ilk insan özüne dönmek için yola çıkar ancak "duygu"lar hala insanın peşindedir. ancak insan onu sahiplenmez ve kararlılıkla özüne dönmek için ilerler. ve sonunda beklenen gerçekleşir, ilk insan kutsal ışıkla ödüllendirilir ve üçüncü gözü açılır..
(eğer ki burada ilk insan duyguları sahiplenseydi ve benliğiyle bütünleştirseydi, klipteki sona ulaşılamayacaktı. peki vurgulanmak istenen nedir? Vurgulanmak istenen büyük ihtimalle gerçekte böyle olduğudur. yani ilk insan özüne dönmemiş ve duyguyu sahiplenmiş, ardından da günah işlemiştir ve insanevladının dünyadaki serüveni başlamıştır.)
"ticks and leeches", girişteki bateri partisyonlarıyla, söyleniş tarzıyla, yırtık gitar riffleriyle, ağır bass partlarıyla insanı şaşırtan bir yapıt. sanki third eye'ın farklı bir yorumunu, remixini (saçma bir tabir oldu ama olsun) dinliyormuş gibi hissediyorsunuz. özellikle parçanın ortasındaki ağır tempo, sonrasındaki garip (tool tarzı işte:) çıkışla beraber neye uğradığınıza şaşırmanızı sağlıyor.
"lateralis" işte bir Danny Carey mucizesi.. bu bateristin idolüm haline gelmesi için bir tek bu parça yeterlidir.
hakkında ne söylesem azdır.
bilimsel fizik, metafizik, fizikötesi, abartabileceğim bir çok öğe var bu parçada. fiziksel olarak bir insanın böyle bir parça yapması acaba nasıl açıklanabilir?
"disposition"
3 satır cümleyle dünyaları anlatan parça.. tool diliyle "lateralis'le kafanı karıştırdım, bakışaçını allak bullak ettim, saatlerce düşünmene, sorgulamana sebebiyet verdim.. şimdi de hepsini 3 cümleyle açıklıyorum" anlamına gelmekte..
"mention this to me
mention something, anything.
and watch the weather change.."
"reflection" bu parçayla ilgili de ne söylesem azdır. en azından 15 dakika sürüyor ve bu süre boyunca bir insanı alıkoyuyor, dünyayla ilişkisini kesiyor. inanılması zor olanlardan.
"triad" tamamiyle enstrümantal gibi duruyor, çeşitli ses efektleri var. riffler var. çığlıklar var. birşeyler var ama çözemedim tam.
"faaip de oiad" enokça'da 'tanrının sesi' anlamına gelmekteymiş. "enokça" da meleklerin konuştuğuna inanılan dilmiş.
bu parçada bir adam heyecanlı heyecanlı birşeyler anlatmakta, Danny Carey'de parkta yürümektedir. burada konuşan adam önce bulunduğu bölgede uzaylı yaratıkların olduğundan bahseder, sonra 51. bölgeyle ilgili birşeyler anlatır. ardından anlattıklarının yalan olduğunu itiraf eder. Danny parkta yürümeye devam etmektedir.
bu parça albümün son parçasıdır.
10000 days..
tool hayranlarının merakla beklediği, 5 yıllık sessizlikten sonra fırtına gibi ortalığı dağıtan bir albüm.
-şahsi kanaatim, ænima ve lateralus kadar şahane bir albüm olmasa da 10000 days yine tool'un ne olduğunu ve ne olacağını göstermektedir.-
10000 days adlı tool albümüne geçmeden önce grup üyeleri hakkında kısa küçük bilgiler de vermek iyi olur..

* maynard james keenan, aynı zamanda a perfect circle isimli grubun vokalisti. (a perfect circle'da fazlasıyla değerli bir gruptur, dinlemeden geçmeyiniz.)
efenim bu maynard insanı isimlerini hatırlayamadığım bir iki filmde küçük roller almıştır. (birini şimdi hatırladım, sleeping dog lie, diğeri de sanki bikini bandits miydi? haa evet evet orada maynard şeytan rolündeydi) oyuncu kimliği de vardır, keza konserlerde giydiği kostumler, kendine has hareketleri ve canlı şarkı söyleme tarzıyla bunu belli etmektedir. grubun bazı şarkılarında enstrümantal eksiklikleri doldurmaktadır. örneğin pushit'in bongo partları ve vicarious'ın tuşlu çalgıları konserde maynard tarafından çalınır. ayrıca maynard'ın hayatıyla ilgili çok önemli bir nokta, 10000 days içinde irdelenecek.

* adam jones, vizyonda gösterilen bir kaç fantastik yapımda (king kong jurassic park ve terminator gibi filmler) özel efekt işleriyle ilgilenmiş, değişik makyajlar ve görüntü efektleri denemiştir. grubun ilk klibi "sober" dışında bütün klipler adam jones imzalıdır. aynı zamanda acaip bir hayvanseverdir kendileri. kedi köpek domuz ne bulursa besler evinde.
grubun ayakta durmasındaki değeri yüksektir, misal grubun ilk zamanlarında provalar adam jones un evinde yapılmaktadır, adam hem holywood studyolarında gençliğini çürütmektedir hem de tool için para kazanır getirir, beraber kayıt masrafları için harcamaktadırlar.. böyle de fedakar bi adamdır. acaip de yaratıcı gitaristtir, gibson ona çok yakışmaktadır.

* justin chancellor, gruba aenima döneminde katılmış hayvan bir bas gitaristtir. 1995 yılında peach dağılınca tool'a katılır ve süper parçalar yapmaya başlarlar. schism gibi bir bass şaheserini yapmak kesinlikle her yiğidin harcı değildir. 10000 days albümünde, right in two adlı parçada kendilerini ön planda görmek mümkün. aslında -şahsen- hakkında en az şey bilinen adamdır bu. ama iyi basçıdır.

* danny carey hakkında ne söylesem azdır. bu konuda bildiklerimi danny carey baişlığı altında anlatacağım.

*** extra; danny carey acaip sakin görünüşlü bir insan, bunun nedeni boş zamnanlarında ilgilendiği öğretiler ve "ruh sanatları" olabilir. ancak bateri başındayken değişiyor biraz, her baget darbesi karşılığında baterinin çektiğini düşündüğünüz muazzam acıyı aynı anda danny'nin yüzünde de görmeniz mümkün. şahsen ben danny'nin bateriyi nazikçe dövdüğünü düşünüyorum, ama sanırım bateri bundan zevk alıyor *** bu kadar açıklama yeterlidir sanırım.

şimdi gelelim fasulyenin faydalarına..

2005'in sonlarında artık heyecanlı bir topluluk yeni çıkacak olan tool albümünü beklemekteydi. yeni çıkacak olan albümün ismi için bir çok deneme yapıldı ancak kimse albümün adını bilemedi tabii ki.. 2006 yılının ilk ayında albümle ilgili ilk bilgiler gelmeye başladı, grup stüdyodan çıkmıştı, son rötüşlar, mixaj ve mastering işlemleri bitmişti. albümün mixajını the melvins'den buzz osbourne'un tavsiyesi üzerine joe barresi, mastering'ini bob ludwig yapmıştı. prodüksiyon yine tooL'a ait, her zamanki gibi alex grey albüm artworkünde harikalar yaratmış, konsept ustası danny carey ile birlikte hazırladıklarını düşündüğüm bir albüm kapağı hazırlamıştır..
(buyrun : görsel )
2006'nın ilk çeyreği biterken albümün tracklist'i yayınlanmıştı bile:
1. vicarious 07:06
2. jambi 07:28
3. wings for marie (pt 1) 06:11
4. 10,000 days (wings pt 2) 11:14
5. the pot 06:22
6. lipan conjuring 01:11
7. lost keys (blame hofmann) 03:44
8. rosetta stoned 11:14
9. intension 07:21
10. right in two 08:56
11. viginti tres 05:01

*** 75:45 dakikalık bir kaos.. ***

ancak daha albüm daha yayınlanmadan önce bir "vicarious" düşer internete doğal olarak, birçok tool sever merakla bulur bu parçayı ve dinler, biraz tool'a benzer hali vardır parçanın, ancak enstrumantal olması ve biraz daha sert, kirli bir soundunun olması, akıllarda soru işaretleri bırakır. şahsen ben çok enteresan, lateralus'u aşmış bir albüm olacağını düşünmekteydim bu sound ile, ancak aldığımız duyumlara göre "counterfist" isimli bir grubun işiymiş bu, e yine de olsun iyi bir denemeydi, biraz yaklaşmış oldular dedik ve bu mevzuyu kapattık.
zaman geçtikçe geçti, toolband.com da tracklisti ve albüm kapağını gördük, gördüklerimizden sonra resmi yaynılanma tarihini beklemeye başladık. ancak bazılarımız bekleyemedi tabi, o kişileri "the patient" adlı tool şaheserinden mahrum bırakmayı teklif ediyorum, sanırım iyi bir anlaşma olur bu =)
tarihler 2 mayıs 2006'yı gösterdiğinde dördüncü tooL albümü; tool dissectional - L.L.C. / Volcano entertainment, Sony BMG Music Entertainment ve ZOMBA Label group etiketiyle resmen yayınlandı ve raflarda yerini aldı. yalnız bu raflarda yeralış biraz garip oldu, keza çıkışının ilk haftasında sadece amerikada 565,000 kopya satarak billboard top 200 listesine 1 numaradan girdi.
10000 days'in kapağından bahsedelim, albüm kapağında 2 adet mercek bulunuyor, bu mercekler ön kapaktaki yüzün göz hizasına denk geliyor. kapağı açtığınızda kendinizi eski aztec tapığanının sergilendiği bir müzede buluyorsunuz, üst tarafta sonsuza doğru giden simetrik suratlar var.
(şunun gibi mesela : http://www.velcro-city.co...2006/05/tool10000days.jpg )

altta ise eğlencenin ilk sayfası, bu suratların sağdan sola simetrik bir dizilimi bulunuyor. cd ise üst kapağın içinde, içeri doğru sonsuza giden suratların içinde yer alıyor. cd'nin üzerinde de henüz sayamadığım (üşendim galiba) miktarda göz var. (niye saymamışım ki bunu ben?)
ilk sayfayı çevirdiğinizde kırmızının hakim olduğu iki adet resim çıkıyor karşımıza, merceklerimizden baktığımızda bu iki resim üç boyutlu bir sonsuzluğa dönüşüyor.
(şu adresten görülebilir : http://www.toolshed.it/desktop/toolshed-desktop6.jpg )
sayfanın diğer kısmında şöyle bir yazı mevcut;
"the stereoscopic lenses are being provided as part of packaging to enhance your artwork experience of the 10000 days package PLEASE USE THEM SAFELY use of lenses for any other purpose is not recommended and shall not result in any liability to volcano. sony bmg or tool"

sayfayı çeviriyoruz ve; bir adet alex grey şaheseri, spirale takılmış bir vücut, sanki spiralin içinde anatomi dersi yapılıyormuşcasına orada asılı kalmış.. hemen merceklerimizden bakıyoruz, spiralin içinde istekeletten ve kaslardan oluşan bu vücut, ve ona batırılmış olan, asimetrik bir çember görünümünde sıralanmış iğneler mevcut. gerçekten de etkileyici. (şu adresten görülebilir : http://www.toolshed.it/desktop/toolshed-desktop3.jpg )
bu sayfanın altında yararlı bilgiler var, şöyle ki;
art direction : adam jones
design/layout : mackie osborne
illustration and cgi concepts: alex grey (cgi sanırım 'computer generated image' olarak kullanılmış.)
cgi : bayard baudoin / meats meier (yani bilgisayarda elde edilen görüntü)
3 d : ray zone
photography : travis shinn
publishing : emi virgin music inc. / toolshed music (ascap)
more credits in toolband.com , toolarmy.com

bu bilgileri aldıktan sonra iştahımız kabarıyor ve sayfayı çeviriyoruz, bir bakıyoruz ki art direktörümüz, klip yönetmenimiz, gitaristimiz adam jones klas bir poz vermiş.. takım elbise, kravat, saçlar uzun ve taranmış, yandan öne doğru bir pozla, adam jones. dirseğini dayadığı masada bir çok laboratuar şişesi (adı her neyse=) bir sürü deneysel parça, kafa karıştıran acaip şeyler, arkada bir iskelet, uzunca bir cam silindirin üzerinde siyah beyaz bir kuş.. çok enteresan. adam jones u ilk defa bu kadar ön planda görüyorum.
bu sayfanın hemen altında yine faideli bilgiler verilmeye devam ediliyor:
written, produced by tool
danny carey | justin chancellor | maynard james keenan |adam jones
* recorded and mixed by | "evil" joe barresi
* recorded at | o'henry | burbank.ca, grandmaster |hollywood.ca, the loft | hollywood.ca
* mixed at | bay 7 | north hollywood.ca
* mastered at | gateway mastering studios | portland maine

** track 4 weather effect | "lustmord"
** track 6 vox | bill mcconnell (bu da sanat direktörlüğü yapan bi kişi sanırım)

hemen sayfayı çeviriyoruz ve garip birşeyler bizi bekliyor. ne olduğunu çözemiyorum lanet olsun, şişenin içinde bir kalp gibi sanki, arkada küçük bir cam kabın içinde küçük fasulyeye benzeyen şeyler var, sağ tarafraki şişede makarnaya benzeyen bişeyler.. en arkada içki şişesine benzer bir şeyler var ama tam olarak nedir, henüz çözemedim. bu sayfanın altında artwork'e nasıl gözatacağımızı gösteren küçük şirin bir illüstrasyon bulunuyor.
bir sayfa sonra yine bir alex grey şaheseri, spiralize bir alev topunun içinde yine etten kemikten bir vücut, ellerini yukarıya doğru açmış bekliyor, kutsal ateş onu kendi formuna çevirsin ki içindeki ateşle özdeşleşsin, bu kaynak hiçbir zaman tükenmesin. (şu adresten görülebilir : http://www.toolshed.it/desktop/toolshed-desktop4.jpg )

bu arkadaşın yan sayfasında simetrik bir çizim var, bir kar tanesini de andırabilir bir sembolü de.. bilemem..
sayfayı çevirdiğimizde mohak saçlarıyla ölüme kadeh kaldırmış bir maynard james keenan karşılıyor bizi..masasında iki adet eski tip telefon, bir şişe içki, bir iksir tüpü, bir not kağıdı ya da mektup yaprağı, maynard'ın elindekinden hariç bir kadeh daha (bu ne anlama geliyor olabilir?) maynard'ın sağ tarafında bir ayna var, ve ayna aşağıya doğru biraz eğilmiş.. bu eğim sayesinde maynard'ın profili aynaya yansımış, bu sırada aynada başka biri daha var, bir kadın ve elini omzuna doğru kaldırmış. kadının eli, maynard'ın aynaya yansıyan başının üzerinde duruyor, sanki onu okşuyormuş gibi bir görüntü sunuyor. arka planda ise tamamiyle çıplak, sisler içerisinde fazla görünmeyen bir başka
kadında, heykel gibi yapılmış bir gökdeleni iki eliyle tutuyor, açıkçası onu ayakta tutmaya mı yoksa yıkmaya mı çalışıyor anlamış değilim, ama kafasını yukarı doğru çevirmiş duruşunu gördüğümde sanki onu tutuyormuş gibi bir hisse kapıldım.
yan sayfada yine simetrik, sekizgen bir şekil durmakta.. kenarındaki siyah-silik yapraklar da çok güzel görünüyor.

hemen ardındaki sayfada bir kafatası, içerisinde de göbekbağı kafatasına bağlı bulunan bir cenin var. sanırım bu artwork'deki en güzel görüntülerin ikincisi bu. hem kafatasının hem de ceninin detayları rahatlıkla görünmekte.
(buyrunuz: http://img190.imageshack....3638/kafatasiceninjf3.jpg )
alt sayfada yine sekizgen simetrik bir şekil var. anlamlarını öğrenene kadar onlar sekizgen şekildir benim için.

bir sayfa ardında pek karizmatik, o kadar da canayakın justin chancellor karşılıyor bizi. fakat o da ne, justin yalnız değil.. kolunda şahin ya da doğan'a benzeyen bir dostu da bizi karşılıyor. justin pek ihtişamlı bir pozvermiş doğrusu, gayet sade görünüyor.. masanın üzerinde sağlı sollur bir çok mum var, mum ışıkları da ayrı bir tad katmış görüntüye. gayet şık bir şapka takmış justin, uzun kıvırcık saçları, sakalı, beyaz gömleğin üzerine siyah yeleği ve kırmızı kravatıyla, tam bir "uçuk" beyefendi..
bir sayfa altta yine adlandıramadığım bir şekil..

bir sayfa ardında, titrek bir fotoğraf var, görüntü bilerek titretilmiş gibi sanki, mumların yanında duran şahin -ya da doğan- belli olmuyor bile..
alt sayfada ise altı tane simetrik yuvarlak şekil var..

sonraki sayfada 5 surat var, ikisi biri sağda biri solda olmak üzere sarı-mavi renklere boyanmış kafatası, (profilden) iki tane surat da o kafataslarının profil detaylarına iliştirilmiş iki iç surat mevcut, bir tane de bu iç suratların cepheden bakışı.
(biraz garip anlattım ama şu fotoğraf işimizi görür sanırım : http://i72.photobucket.co...%20Grey/th_grey8-30-1.jpg )
alt sayfada yine simetri.. sekizgen..

ve kanımca artwork'deki en iyi fotoğraf, danny carey. bunu anlatmak çok zor, görmeniz lazım..
(ahaha aslında bana ve albümü görmüş olanlara özel olarak bu fotoğraftan bahsetmemeyi seçtim)

bir sayfa sonra, danny'nin yer aldığı fotoğraftan bir küçük detay, çenesi yanıyormuş hissi veren bir kafatası (cam bir fanusun içinde olduğundan öyle görünüyor sanırım), bir hançer, sağa doğru yukarı simetrik hizalanmış iskambil kağıtları.. ve arkada danny'nin okuduğu türden bir kitap yer alıyor sanırım. (danny'nin okumayı sevdiği türden kitap? o da ne be?)

bir sayfa sonra, bir çift göz bizi karşılıyor, albümün genel görünümünde tek başına yer almayan gözler, ama albüm kapağındaki surattan çıkarılmış ve tek başlarına bu sayfaya konmuş gibi görünüyor.
bir sayfa sonra tracklist yeralmakta, bunlar yine üç boyutlu görünüyorlar tabi, tracklist'e bakması bile ayrı zevkli..
son sayfada da siyah bir renkle "tool" ve '10000 days' yazmakta.

butun bunların ardından "tool hakkında söylenecek daha ne var ki?" diye sorulması muhtemel sorulara çevirelim yönümüzü;
"hala bir sürü şey var"
evet hala tool'a dair söylenecek binlerce şey var, sadece müzikal olarak değil, görsel ve felsefi olarak bahsedilecek milyonlarca şey var. (eğer ömürleri yeterse bundan bahsetmeye devam edecek olan bir sürü tool sever var)

tool, algının açıldığı anda vardır ve var olmaya devam edecektir.
ing. alet.
(bkz: 7 eylül 2007 tool istanbul konseri)
ing.(adj) dinlenmesi insanda değişik duygular yaşatan.
istanbula geleceği geyikleri dönen ama gelirse olay yaratacak olan grup.
gelse keşke grubu...
yeteneksiz elemanların oluşturduğu ve dinlerken hiçbir duygu yoğunluğu alamadığınız grup. efendim bünyeniz gaza gelmiştir çoşmak istersiniz gaza getirmez, biraz hüzün dozunuzu yükseltmek istersiniz size keder getirmez, headbanger yapıp bağırmak istersiniz aksine sizi dinginleştirir. ne yarar bilmem ki bu tool. birde lateralus, aenima, 10,000 days albümlerini şiddetle tavsiye etmem sakın bir hata yapıp dinlemeyin. hele neydüğü belirsiz bu grubun salival adlı live albümünü dinlerseniz kulağınız paslanır animallah aman diyim!
gaza getirip headbang yapabileceğiniz, bu sayede beyninizi uyuşturabileceğiniz binlerce grup vardır, tool bunun aksine zihnin ve algıların daha da açılmasına uğraşmaktadır..
"crucify the ego before it's far too late.."

kanadalı olmayan amerikalı gruptur. lakin lokasyon önemli değil, ne çıktığı önemlidir. "ne oldum delilerine" selam eden gruptur. (bkz: hooker with a penis)

edit: kötülenmiş.
ulan bunu da kötülediyseniz, pes diyorum.. ben yazdım lan bunu? tool türkiye temsilcisi.. evet bu gerçeği açıklıyorum.. tool'un türkiyede konser vereceğini taaa aralık 2006'dan beri biliyordum. sürekli temas halinde olan insanlardan biriydim. backstage'e bile girdim çaktırmadan..
ama konserde "sobıııır soooobıııııır ühühhü çalın lan amına koduklarım!" diye bağıran emo kidler sizlerdiniz evet. kötüleyin mnskm.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar