bugün

Çabaladığım, uğruna herşeyi göze almak istediğim ama hiç birşeyi göze alamadığım sanat dalı.
Aslında böyle başlamamıştı, çevremde istedim zamanında yapmayı ama belli sebeplerden dolayı mühendis, öğretmen vb oldum diyenleri gördükçe ben hiç bunları hissetmeyeceğim diyordum ki hissedecekmişim. Hemde çok ağır bir şekilde.
en can alıcı noktalarından biride tiyatro eserleri her sergilendiklerinde yeniden yaratılmış olurlar.
kimi aklıevvellere göre miadını doldurmuş, sinema geliştikçe tarihin raflarına kalkması kaçınılmaz olan sanat dalı. bunu söyleyenlerin tiyatronun insan hayatının içinden çıkıp gelen insanlık yaşadıkça varlığını sürdürecek bir kavram olduğunu bilmediklerine inanıyorum. tiyatronun dört duvar arasında bir perdenin açılıp kapanması arasında geçen sürede kesilen rollerden ibaret olduğunu düşünenlere tavsiyem; yolda yürürken, pazardan meyve alırken, otobüste işyerine giderken yani hayatın içinde herhangi bir yer ve zamanda şöyle bir etrafa bakmalarıdır. o zaman tiyatro sahnesinin ve tiyatronun ne olduğunu anlayıp tiyatronun yok olmak üzere olduğuna dair fikirlerini tekrar gözden geçireceklerdir.

(bkz: gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var)
tiyatro hayattır..hayatın hayata aktarılışıdır..içimdeki gerçekleştiremediğim hayaldir..
müjdat gezen tarafından tanımı-eğer yanılmıyorsam tabi- "insanı; insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır" cümlesiyle yapılmış sanat dalıdır.
(bkz: http://www.sanatlog.com/etiket/tiyatro/)

not: aynı entryi sen gir, yemin ediyorum sileceğim bu entryi. böyle bir misyonum olsun istemiyorum.
büyüğün küçük ve küçüğün büyük olduğu yer olmakla birlikte, insanlara görmesi gerekenleri gösteren, en sanatsal sanattır.
çocukların gitmeye, sevmeye ya da oynamaya alıştırılması gereken sanat dalı.
başlı başına bir disiplindir. oyunculukla pek ilgilenmeyen ama okuduğu bölümden dolayı bir oyun sahneye koymak zorunda kalan bir birey olarak bu disiplini daha iyi kavrıyorsunuz. işi bilmeyen, umursamayan adamlarla bir oyun ortaya koymak sabırların zorlanmasıdır. provalar, kostümler, dekorlar, afişler, biletler hepsi ayrı bir telaştır. hayatınızın her aşaması tiyatro olur. hatta kıldığınız cuma namazında bile kendinizi sure yerine repliklerinizi okurken bulabilirsiniz.

hepiniz davetlisiniz sevgili sözlükçüler.*

(bkz: otoyolda piknik)
tüm sanat dallarının bileşkesini oluşturabilecek alandır. işte bu yüzden 'yaşasın tiyatro'.
niteliksiz hollywood filmlerine verilen paraları tiyatro oyunları için saklayan bir millet haline gelip tiyatro oyuncularını ahlak ve kalite düşkünü televizyon dizilerine mahkum etmemeyi başardığımız zaman kültürel yaşam ve birikimimize tam anlamıyla katkı yapmaya başlayacak sanat dalıdır.
Asla, sadece replik ezberlemek, duyguya girmek, gülmek, ağlamak, mesaj vermek, duyguları uyarmak değildir.

başlı başına bir kültürdür.

tiyatro ile ciddi şekilde ilgilenmeye başlayacaksanız, ister sahne üstünde, ister sahne arkasında olun mutlaka "bilmelisiniz".

bilmelisiniz çünkü tiyatro, gerçek anlamda sahne üzeri ya da eğitim mahallinde öğrenilenin dışında, izleyerek de öğrenilen bir sanattır. nasıl ki müzik dinlemeden müzik yapmak saçmaysa, oyun izlemeden oyuna dahil olmak da bir o kadar saçmadır.

tiyatro bir oyundur. çocukluğunuzda oynadığınız oyunlardan. tek farkı, bu sefer ebe ya da sıçan değil romeo veya juliet olursunuz.

herkes tiyatro izlemelidir. eksikliğini hissetmiyorsanız, ruhunuzdan şüphe duyun.
uğruna okul bıraktıran sanat dalı. *
yıllar yılı bununla uğraşan kişilere gıpta edilmiştir. ve şahsımda etmektedir. nasıl bir özgüveni var ki o kadar insanın içine çıkılabiliyor. kolay değil ama çok zor da değildir onun için. çok zor olan bir şeyi insan yapmaz. zordur ama işin başlangıcında zorluk vardır. belirli bi zamandan sonra deyim yerinde ise kaşarlanır. çok büyük bir sorumluluğu gerginliği varmış gibi gelir insana ama üniversitede yaptığım tecrübeler ile hakikatten çok hoş bir etkinlik. hatta sevişmekten daha zevkli. söz konusu bir etkinlikle ilgili bir sevgili vardı bir dönem. çok bilgiler kazandırdı zamanında... bu etkinlik için ciddi anlamda iyi bir önsezi ve analiz etme gerekiyor. daha doğrusu ufku süzmek gibi.
Sedat Bora Seçkin'in ağzından, insanı insana insanla anlatan sanattır.
sendir, bendir. içselliğimizin dışa vurumudur.
birilerine çok fena battığını gördüğümüz sanat dalı.*
yaşama, topluma, insana tutulan aynadır.
sözlüğün bir problemi olan sanat dalı. hocam yeteneksizseniz ve tiyatro yap(a)mıyorsanız ya da tiyatroya gitmiyorsanız en kötü ihtimalle tiyatroya gidip tiyatroda çekirdek çıtlayıp oyunun yarısında uyuyup kalıyorsanız ne diye amaçsızca tiyatroya ya a tiyatro okuyan kızın bekaretine takıyorsunuz.
dünya üzerinde insana direkt olarak ulaşabilen ve bu sebeple en çok ilgi gören sanat dalıdır.
"insanı, insana anlatmaya çalışırken sevişilmesin" diyen arkadaşların kurduğu fantezilerden, yüzlerce milyon kez daha fazla "sanat"dır.
imdat

tiyatro, yardım et bana!
uyuyorum. uyandır
karanlıkta kayboldum, bana en azından ışığı göster
tembelim, utandır
yorgunum, ayağa kaldır
kayıtsızım, vur
kayıtsızlığım devam ediyor, yüzüme patlat bir tane
korkuyorum, cesaretlendir
bilgisizim, eğit
canavarım, insana dönüştür beni
kendimi bir şey zannediyorum, gülmekten öldür beni
iyiliğe inanmıyorum, beni şaşkına çevir
aptalım, değiştir
kötüyüm, cezalandır
zalim ve zorbayım, benimle savaş
darkalıyım, dalga geç benimle
kabayım, bilinçlendir
dilsizim, dilimi çöz
artık rüya görmüyorum, enayilik ve korkaklıkla suçla
unuttum, hatırlamamı sağla
kendimi yorgun ve yaşlı hissediyorum, çoçukluğumu yeniden yaşat bana
ağırkanlıyım, bana müziği armağan et
üzgünüm, neşeyi bul bana
sağırım, sancının şiddetini haykır
huzursuzum, bilgeliğin büyümesini sağla
güçsüzüm, dostluğu alevlendir
körüm, ışık ver
çirkinliğe tabiyim, fetheden olarak güzelliği kabul et
nefretin kölesi oldum, var gücümle sevgiyi sunmama yardım et

( ariane mnouchkine'in 2005 "dünya tiyatro günü" bildirisi )
hiç sevmediğim sanat dalıdır. sinema varken yanına yaklaşılması gereksizdir. eski çağlardan kalma hala neden olduğunu bilmediğim bir sanat türüdür bu. neden hala sanatçılar bütün programlara çıkar da " tiyatromuzu yaşatalım!" tarzı şeyler söylerler? tiyatronun özelliği nedir? sadece iyi oyuncuların kendini kanıtladığı yerdir zannımca. bana katılmayanlar olacaktır, eminim.

tiyatroda çok abartılı mimikler, kıçı kırık 3 5 dekor vardır. günümüzün teknolojisinde son sürüm efektler kullanmak varken, gerçek mekanlar varken neden tiyatro olsun ki? şimdi hiç tiyatroya gitmeden yorum yaptığımı sanıyorsunuzdur. gittim. çok kasıntı oyunculuklar gördüm. belki hiç iyisine denk gelmedim, bilemem. demode olmuştur. eskimiştir, boku çıkmıştır. tiyatrocular da parasız kalmama adına orda burda çırpınmaktadırlar, yazıktır. oysa ki onlar güle oynaya sinema filminde oynayabilirlerdir ancak hala nostalji peşindedirlerdir.
daima sorunludur.

daima sorundur.

batar.
büyük bir aşk ve sevgi...
her bünyenin kolay kolay icra edemeyeceği sanat dalı.