bugün

(bkz: The Prophet s Song)
halil cibran'ın türkçede 'ermiş' olarak bilinen, ilk kez 1923'te yayımlanmış olan kitabının özgün adı. giriş ve sonuç bölümleri hariç hayata dair 26 temel konuyu şiir tadında bir üslupla ele almış cibran. böyle buyurdu zerdüşt'ün kurgusunun daha yalın ve şairane hali ya da bir filozofun değil şairin kaleminden yazılmış zerdüşt hikayesi denebilir. bu kitapta zerdüşt yok ama 'prophet-ermiş' var ve bu bilge kişi, bilgeliğini halka aktarıyor. aktarırken düşündürmekten ziyade sezmenizi sağlıyor, adeta ruhunuza işliyor dizeler. yıllanmış şarap gibi... kafası o kadar güzel ki kıyamayıp sonraki akşama saklanıyor... yitmemiş bir güzellik bırakmak için geriye.
içkiyle beraber dinlenince feci etkileri olabilen gary moore şarkısıdır. şahanedir.
amerika'da incilden sonra en çok satılmış olan kitap olma özelliğine sahip üstad halil cibran'ın en nefis eseridir.
dota oyununda oradan oraya ışınlanan, özelliklerinden biri 5 saniye tutma olan ve ultisini haritanın her yerine gönderebilen uyuz karakterdir.
dehşet'ül vahşet gary moore parçası. Mutluyken dinlemeyin.
halil cibran'ın şiirsel diliyle hemen hemen insanlık hallerinin her konusuyla ilgili fikirler sunduğu, çarpıcı eseri. doğulu hislerle yazılmış bir eserdir, amerika'da çok satmasının nedeni büyük ihtimalle şu new age davasıdır ki o davada dünyanın en sikindirik davasıdır; "hemen bir yoga yapayım da arınayım" mantığında ne yogadan ne mistisizmden bir şey anlamayan, bütün bu işlere de batılı mantığıyla, o ruhu da satın alabileceğini zanneden cosmopolitan kadınlarının uydurduğu bir olaydır, bizim batılılaşma çabamızın tam tersidir anlayacağınız. neyse konudan uzaklaştım, cibran'ın en muhteşem eseridir.
bir abraham cowley siiridir. olu ozanlar dernegi'nde charlie dalton'in magarada okudugu birkac dize de bu siirdendir:

"Teach me to Love? go teach thy self more wit;
i am chief Professor of it.
Teach craft to Scots, and thrift to Jews,
Teach boldness to the Stews;
in tyrants courts teach supple flattery,
Teach Jesuits, that have traveled far, to Lye.
Teach fire to burn and Winds to blow.
Teach restless Fountains how to flow,
Teach the dull earth, fixt, to abide,
Teach Woman-kind inconstancy and Pride.
See if your diligence here will useful prove;
But, pr'ithee, teach not me to love.

The God of Love, if such a thing there be,
May learn to love from me,
He who does boast that he has bin,
in every Heart since Adams sin,
i'll lay my Life, nay Mistress on't that's more;
i'll teach him things he never knew before;
i'll teach him a receipt to make
Words that weep, and Tears that speak,
i'll teach him Sighs, like those in death,
At which the Souls go out too with the breath;
Still the Soul stays, yet still does from me run;
As Light and Heat does with the Sun.

'Tis i who Love's Columbus am; 'tis i, Who must new Worlds in it descry;
Rich Worlds, that yield of Treasure more,
than that has been known before,
And yet like his (i fear) my fate must be,
To find them out for others; not for Me.
Me Times to come, i know it, shall
Loves last and greatest prophet call.
But, ah, what's that, if she refuse,
To hear the whole doctrines of my Muse?
if to my share the Prophets fate must come;
Hereafter fame, here Martyrdome."

cevirisi:

"bana aski ogretmek mi? sen kendin ogren onu;
ben zaten ustadim bunda.
demirciligi ogret iskoclara, yahudilere tutumlulugu,
ogret vahsiligi stewlara;
ogret tiran maiyetine dalkavukca konusmayi,
ogret cizvitlere, o uzaklara gitmislere, ta lye'e.
ogret ruzgara esmeyi ve atese yanmayi.
ogret kipir kipir pinarlara nasil akacaklarini,
ogret durgun dunyaya, kimiltisiz, yerinde durmayi,
ogret kadinlara sadakatsizligi ve kibri.
bak, eger cabalarsan olur cabalarin basarili;
ama, yalvaririm, ogretme bana aski.

eger ask tanrisi diye bir sey varsa,
aski benden ogrenebilir,
odur ki ovunen olmakla
her kalpte, adem'in gunahindan beridir,
hayatimi adayacagim, hayir hanimefendi buna degil, fazlasina;
ogretecegim hic bilmedigi seyleri ben ona;
ogretecegim ona bir recete yazip da
konusan gozyaslarini, aglayan sozleri,
ona ic cekisleri ogretecegim, olurkenki gibi,
soluklarla disari gidiveren ruhlardakini;
ruh hala kalir, ve hala kacar benden;
ates ve isik olup da bir gunesten.

bu askin kolomb'uyum ben; bu ben, kesfinde yeni dunyalar olan;
zengin dunyalar, hazineden fazlasini sunan,
bu bilinenin sinirlarini asan,
ve onun gibi (korkarim) olmali kaderim,
bunlari otekiler icin bulmali; degil benim.
zamanim gelir, biliyorum bunu,
cagirilacak askin son ve en kutlu peygamberi.
ama, ah, ne olur, eger o reddederse
duymayi tum ogretilerini benim ilhamimin?
eger paylastigim peygamberler yazgisi gelmeliyse;
sonra gelecek sohret, simdi sehitlik."