bugün

görsel
olum 23 ocakta doğdum yapmayin amk korkuyom.
(bkz: michael jordan)
“ Birini gerçekten sevdiğin zaman; yaşı, ne kadar uzakta olduğu, boyu, kilosu sadece lanet birer sayıdır. ”
giriş kısmı biraz yavandı ama ilerleyen dakikalarda gizem-aksiyon oranı tadında olacak şekilde arttı. çok bu tarz film izleyen biriyseniz sonunda aman aman şaşırmazsınız ancak benim gibi daha çok dizi kültürüne aşina bir insan için sonu gayet beklenmedik bir şekilde oldu diyebilirim. film içindeki açıklıkları gayet güzel şekilde kapattı.

film hakkında sürekli gördüğüm bir eleştiriye de yanıt vermek istiyorum. "ya burdan şunu yaptı da 23 oldu, bu kadar kasarsak her sayıya bir sürü şey buluruz." gibi eleştirilerden bahsediyorum. arkadaşlar, filmde zaten walter sparrow'un ona babasından geçme bir obsesif takıntısı anlatılıyor. aslında o 23'e takıntılı sarışın kız yok zaten ki fingerling diye birisi de yok aslında. kitabı yazan walter ve walter da 23'ü babasından öğrendiği için kitaptaki fingerling'in 23'ü öğrendiği sarışın kız sahnesi gerçekte olmamış. obsesiflik de mantıksız düşüncelerin ve korkuların insanı ele geçirmesi anlamına geliyor bu arada ki böyle düşünürsek walter sparrow'un 23'e takıntısı ve bu takıntısının onu ele geçirmesi hiç de mantıksız değil.

oyunculuklar güzel, sesler fena kullanılmamış, son güzeldi. bir ara yazar karısıymış gibi gösterip fake atmaları da hoştu. 8/10 verilebilir bence.
bu filmi izleyince aklıma 13 sayısı geldi. bir yerde okumuştum müslüman olmayanların 13 sayısını uğursuz sayma nedenleri diye

571 - hz muhammed'in doğum yılı. 5 + 7 + 1 = 13

1453 - istanbul un fethi. 1 + 4 + 5 + 3 = 13

daha vardı galiba böyle örnekler.
Sizofrenik bir takıntinin konu alındığı ve efsane bir oyunculukla birlesen psikolojik film *
dı nambır yirmi üç diye okunur genelde.
21 şubat günü izlemeye başladığım film. Çoğu sahnede bir kaç dakika sonra olacakları kestirebiliyordum. Senaryo beklediğimden daha yavandı anlayacağınız. Oyunculuk dersek tartışılmaz derecede güzeldi. Kitabı anlatan sahnelerde, dedektif arkadaş bana gerçekten o istediğim hissi verdi. Bu oyunculuğun ve bu konunun daha da güzelleştirilmiş bir senaryoyla harmanlanması gerekirdi...

Saygılar
(bkz: david beckham)
Jim carreyin elazığlı bir vatandaşı canlandırdığı film*.
Sarmayan film bana hiç gerçekçi ve çekici gelmedi.
Zaman kaybı derim.
Benim için kalıcı bir film değildir.
Güzel kurgulanmış olan bir filmdir.
jim carrey in korku gerilim macera filmi.
bu adamin tum filmleri guzel ya.
konusu su. gunahin seni takip eder.
filmin sonunu soylemis olmayimda.
Jim carrey in sadece komedyen değil gerçek bir oyuncu olduğunu kanıtladığı filmdir. Konusu: 23 sayısını koyu bir saplantı hâline getiren Walter Sparrow, gerek kendisinin gerekse sevdiklerinin hayatını ölüme yol açabilecek bir psikolojik işkence cehennemine dönüştürür. Walter bir türlü elinden bırakamadığı 23 Numara adlı gizemli romanın etkisiyle, karısı Agatha ve ergenlik çağındaki oğlu Robin'le geleceğine devam edebilmek için geçmişindeki sırların kapısını açmaya mecbur kalır. 23 sayısına duyduğu saplantı Walter'ı kontrol etmeye başlar. Günlük hayatında her yerde bu sayıyı görmektedir. Walter, 23 sayısının ardındaki gücü çözebilirse geleceğini de değiştirecektir.
izlemeye doyamadığım, bir sinemacı olarak her zaman arşivimin baş köşesinde duracak olan filmdir.
harika başlayan, gitgide sıradanlaşan, sonunda uykuya dalmanıza sebebiyet veren bir filmdir.
hayatımda izlediğim en güzel psikolojik film. üç dört defa izledim üst üste, gerçekten çok sağlam bir senaryosu vardır ve tabi jim üstadında oyunculuğu filmin kalitesinde etkilidir. film bittikten sonra elinize kalem kağıt alıp hayatınızda sayı hesabı yapmanız kaçınılmazdır.
--spoiler--
ayın yirmi üçünde doğdum diye triplere girmemi sağlayan film. allahtan adam kitabı kendi yazmış da film bitince etkisinden kurtuluyoruz.
--spoiler--
En iyi psikolojik-gizem-gerilim filmleri arasında ilk onda rahat yeri olan film. Başrolünde Jim Carrey yardırır.
rakamları toplayıp kaça bölünür diye bakma takıntımı benden koparıp, topladığım rakamlardan 23 çıkartabilir miyim acaba takıntımadönüştürmüştür ama ismimin toplamı 34 ediyor.
kötü değil, çok iyi de değil filmi.
izledikten sonra kişiyi gördüğü her sayıyı toplamaya sevk eden film. akla the machinist filmini getirir, bu filmi seven onu da büyük ihtimalle sever.
jim carrey'nin sadece komedi filmi oyuncusu olmadığını kanıtladığı film. gerçi eternal sunshine of the spotless mind'da da kanıtlamıştı ama burda daha da gözümüze soktu. adam her rolün altından kalkıyor arkadaş, dramsa dram, komediyse komedi, gerilimse gerilim... he ayrıca şahsıma göre dünyanın en güzel gülen insanıdır kendisi.

film de güzeldir hani. sırf jim carrey için bile izlenir zaten.
jim carrey'nin ilk gerilim filmidir. Oldukça iyi iş çıkarmıştır.