bugün

Seni seviyorum ey güneş!
içimde sönmeyen bu ateş..
Kaldırır ruhumu bedenimden bu sevda;
işledi ruhuma, mutluluğa elveda..
Maksadı belirsiz bir heves mi içimdeki?
imkansız, en büyük dava bu bedenimdeki!
Yarınlar olmaz oldu umutlarımda;
Elveda sevgiliye, huzurun duvarında..
Sesin rüzgar gibi yankılanır kulaklarımda,
Sana olan özlemim, bir okyanus gibi derin.
Gözlerimde biriken bu yaşlar,
Ayrılığın acısını taşıyamaz mı?

Gökyüzü bile ağlar mıydı senin gidişine,
Bir mevsim gibi solgun, bir bahçe gibi çaresiz?
içimdeki fırtınalar sakinleşir mi,
Sensizlikle yüzleşmek acısıyla barışabilir mi?

Gönlümün kırık dökük yaprakları,
Rüzgarla savrulur, hüzünle titrer.
Sensizliğin soğuk yüzüne nasıl alışırım,
Kalbimdeki bu derin yarayla nasıl savaşırım?

27 şubat, 23:55.
karanlığa gömmüştün,
laf olsun diye üzülmüştün,
sesini duymaz olunca,
yaşarken ölmüştüm,
artık melekleri terk ettim,
karanlıkla bütünleştim,
sensiz geçen her günde,
sessizlikle birleştim,
hangi karanlığı getirirsen getir,
fark etmez alıştım,
canavarların benim olsun,
melekler sende kalsın,
vazgeçtim.
Ellere mi yine gittin
Laler kadar beyazdı ruhun ve gözlerin
ismini andırıyor gökyüzünün ışıltısı
Sevilmeye doymaz ki ellerin
Aşk böyle ihanetle kaldı.

Hayırlı geceler.
Gönlümde bir hüzün, yüreğimde bir yangın,
Ayrılığın acısı, içimi yakar sancıdan.
Gözlerim dolar, yaşlar sel olur akar,
Yalnızlıkla baş başa, yitiririm umutları.

Sonsuz gibi görünen aşkın sonu geldi,
Yüreğim paramparça, titrer her adımda.
Anılar canlanır, gözlerimde can çekişir,
Ayrılığın hüznüyle sarar her yanımı.

Dudaklarımdan dökülen her kelime,
Birer ah, birer feryat, birer çaresizlik işareti.
Sevda dolu gönlüm, şimdi yalnızlıkla savaşır,
Ayrılığın karanlığında, umutsuzca kaybolur.
sabahın tan vaktinde esen rüzgarım
gece şikayet etmediğim tüm uykusuzluklarım
pişman olmadım ki seninle olmaktan
her an her dakika seni arzularım.
Her şeyi affettim, affettim seni
Soğuk sözleri, soğuk gülümsemeleri.
Seni unuttum sanardım, bana
O gece "ayrılalım" deyip gittiğinden beri.

Bu gece rüyada dudaklarından
Öperken esti kalbimin telleri.
Anladım, aklımmış seni unutan
Gönlümün yokmuş bu işten haberi.
https://voca.ro/16v37v5tx99y
Sen Geldin
Bildiğim tüm doğruları unutturdun bana.
Önce aklıma, sonra kalbime girdin.
Aşk ne seni adın mı sevgili?
Karanlığıma ışık oldun sen geldin…

Karanlık değildir senin yolun.
Tuttuğumuz ışıktır umudum.
Ellerimi bırakmayacağına söz verdin.
Canıma can oldun, sen geldin…

Mutluluk sen, senin ellerindedir.
Seni sevmek en güzel ezberimdir.
Yüzümü güldüren sevgilimsin benim.
Gecelerime gündüz oldun, sen geldin.

Artık sanadır, sensin her şiirim.
Kelimelere sığmayan sevdamsın benim.
Artık senledir tüm hayallerim.
Geleceğim oldun, sen geldin.

Şimdi sadece sevmek yakışır bize.
O büyük aşk masallarını yazmak yakışır.
Aşk sensin sevgili, gülüşün belki de.
Sen bana hep, hep hoş geldin…
Mayıs gelir gider, ya sever insan ya sevmez
Neşesi başka olur bu havanın
Keşke daha uygun kelimeler seçilebilse
2000 model Opel ile ikindi gezintisi
Turuncu güneşin kızıllaştırdığı hava
Eski gazeteler üstüne kurulmuş masa
Mutluluk kâfi mi bu kadarı ile
Hayat basit mi bu kadarı ile.

i.
Düşme sakın müşküle
Kaşık atalım keşküle
Tatlansın hem ağızlar
Dünya kalmaz kimseye.
Bilmem bu bekleyişlerim nedendir?
Girdiğim her sokak çıkmaz sanki.
Kafamın içinde sesler de var üstelik.
Delirmiyorum hayır hayır iyi bu his.

Kapı çalıyor sonra acı acı.
Açsam halimi soracaklar.
Duymasam, evet evet duymasam iyi.
Duyduğum için bu haldeyim ya zaten.

Birkaç kelime yetiyor artık.
Eskiden çok anlatırdım anlamazlardı
Şimdi susarak daha iyi her şey.
Yalnızken daha anlamlı gibi.

ister miydim beni tanısınlar bilmiyorum.
Bir gülüş, bir bakış siler miydi her şeyi?
Yok yok inanmıyorum.
Sanırım ben sadece yalnızken iyileşiyorum.
mavi tebessüm

her sabah martılar tarar saçını
poyrazla, meltemle yok senin işin.
nedir böyle sarhoşane gidişin;
dalgaların kıvrım kıvrım akını?

rüzgarla oyuna etme tenezzül,
senin diplerinde bir tarih saklı.
nice levendler ki başı kalpaklı
bağrında yatıyor. ürper ve üzül!

suların bir büyük endam aynası,
ay bile taranır yakamozlarda.
durmaya gelemez, kalamaz darda.
seyyahlık ona bir ata mirası.

kimbilir neler var ufkun ardında?
cevabı belirsiz o müşkil soru.
uğurla sonsuza giden vapuru,
bir mavi tebessüm dudaklarında.
Geç değil, ağır değil, yavaş değil.
Erken kaldım sana, senin suçun değil.
Yedim, içtim, gezdim.
Hızlı düşündüm, yanlış kararlar verdim.
Öyle ki tez vakitte delirdim.
Birden yatırdılar musallaya.
Henüz sadece kırkımda...

Geç değil, ağır değil, yavaş değil.
Erken çok erkendi, senin suçun değil.
Ağladım, sevindim, hissettim.
Bu hayatı sadece ben seçtim.
Soluksuz koştum ve gün geldi, bittim.
Yolculuğum başladı sonsuza.
Hatırlanmam her giden gibi, bir sonraki yaza...
Ellesi ey ellesi,
Terazinin pellesi,
Kımıldama şarapçı,
Yeni girdi kellesi...
sen...
kuru bir daldın
azgın bir nehirde boğuşurken bulduğum...
tutsam kırmaktan
bıraksam
yok olmaktan korktuğum.
Aşk şiiri birine yazılmaz zaten, tasavvuftan öyle gördük biz.
Kuşkusuz yıllar önce yazılmış şiirdir.

(#39864747)
Adınla başladı her şey.
Önce Yalnızlığı bir lütuf gibi bahşetti yaradan,
Ardından Gafleti ekledi tüm duygulara.
Durmadan Yeniden yarattı beni
Adınla bitirdi her beni.

Adınla başlattı her şeyi yaradan,
Hasreti ekledi lügatıma
Özlemi türettirdi seni anımsatsın diye tüm dillere
Adınla bitirdi her beni yaradan.

Adınla başlattım her şeyi
Besmeleden sonra geldi her duada bakışların
Her amin seni anan iç çekiş oldu
Tüm şükürler varlığına edildi
Yokluğunun tek tövbekarı benken.
Adınla başlattım her şeyi
Tüm teolojiyi ekledim hasretine.
Etimoji çıktı sonra adını bulmak için tüm dillerde
Ve kavuşmamızdı aslında anlatılan tüm mitlerde.
Tüm zamanları irdelerken senin uğruna ortaya çıktı tarih
Ve kırmadı beni, ekledi her şiirine yokluğunda düştüğüm gafleti edip Cansever.
Adınla bitirdim her şeyi.

Sonra bir Krematoryum buldum
Yatırdım ruhumu gaflet ve hasrete
dövdüm
Dövdüm
durdum.
Ekledim mayama adını
Unutana kadar yoğurdum.
Adınla bitti dular
Ve adınla bitirdi beni tanrı.
sayin tanri...

Kimi benden çok seversen onu senden alırım.
'Onsuz yaşayamam' deme,
seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer,
gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar,
Canından saydığın yar bile bir gün el olur,
aklın şaşar.
Dostun, düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin;
'Şaşmam' dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya,
"Öldüm' der durur,
yine de yaşarsın.
evet, hâlâ düştüğüm yerdeyim
evet, ayak izin hâlâ toprakta...

evet, karaladığım defter sonunda doldu
evet, şakımıyor artık kuşlar sabahları...

evet, ellerin ayazda sıcak bir eli kavrıyor, hissediyorum
evet, yaz ayında buzdolabından çıkmış margarin gibi oluyorum...

evet, depresif şarkılara devam
evet, kötü adamın merhametine sığınan saf,
evet, kitap sayfalarını buran, küllüğü sonuna kadar dolduran benim...

evet ulan evet, katil de benim maktul de
ve evet, ailenizin görüşmenizi istemediği çocuk da benim.
çektim, çekiyorum cefamı evet...
Çocukluğuma

Sen! Cesedini aynalarda gördüğüm,
Fotoğrafa hapsedilmiş mustarip;
Tatlı düşlerimin ilham kaynağı.

Sen, çözdükçe kilitlenen kördüğüm.
Hayallere terkedilmiş bir garip.
Kısacık ömrümün tükenmez çağı.

Sen, heykel yapmaya yarayan balçık,
Henüz kir değmemiş bembeyaz kağıt;
Kurbağayı prens yaptıran sihir.

Sen, her güzelliğe tamamen açık,
Şimdi yokluğuna tutarken ağıt
Gözyaşlarım sana akan bir nehir.

Sen! Bir melek kadar saf ve tertemiz,
Bir ceylan misali ürkek, çekingen,
Hayat karanlığımda tek parlak ışık.

Sen! Mazimden arta kalan derin iz.
Mutluluk sırrını ezbere bilen.
Hem sevdirip hem terkeden bir aşık.

1994
Kuşkusuz:

(#39864874)
(#40688227)
(#40707736)
civcivim biçim biçim,
ölüyom civciv için,
alem bena düşmandır,
civciv sevdiğim için ay ay.

çok güzel olmuş di mi?
Bildiğim gördüğüm tanıdığım sözlük kızlarına yazarım anca.