bugün

dokunsam memelerine adlı lirik şiir

hüzünçlü bir şiir.

zamanın göreliliğine kafa tutarak aynı hızda tükettik birbirimizi,
ellerimiz birkaç yüzyıl geriden geldiğinden hiç kavrayamadım sendekileri
yakınlardaki bir başka evrenden mülteciyim,
sığınsam kubbelerine, dokunsam memelerine.

beyaz çarşaf, loş ışık; tenimi imza ederdi tırnakların.
ıslak dudak, sıcak nefes; çok ahını aldık duvarların.
yetişmekte olan bir fidandır avuçlarım
büyüsem sana doğru, dokunsam memelerine.

hatalar tarihinde tozlu bir sayfada isminin altı çizili.
pişmanlık soğuk parmakları olan bir kafes, etrafım çevrili.
ucunda birer üzümü olan iki salkım onlar
bir bedevi gibi uzatsam ağzımı, dokunsam memelerine.

kabzasında saklı, başı okşandıkça büyüyen bir hançer saklarım ben.
nihayetine bağlı, uzun zaman yapmayınca erken boşalan bir buluta benzeyen.
bugünlerde hiç ışıldamayan, yavaş yanan paslı bir hançer...
bir gece suikasta gelsem sana ama yalnız dokunsam memelerine.

melamilerin tarifindeki hırka belime sarılan bacakların,
tapınakçıların kutsal kasesi titreyen kalçaların,
mitolojiden anlamam, içimdeki şehvettir ibadetim
semaya değil onlara açsam ellerimi, dokunsam memelerine.

ihtilaf tohumları gibi avuçlarım onları iki yana ayıran,
isyanının çıban başı uçların ki dişlerimle cezalandırılan.
bu harbin başındaki ozan marcus der ki "işgalim demokrasi getirmek için,
eşit dağılsın memelerin avcuma, dokunsam memelerine."

not: eltime ilham gelmiş.