bugün

(bkz: ezdirmem sana kendimi)
sevgili sozluk;

bu yedigim ayari anlatayim mi anlatmayayim mi diye dusunmedim degil hani. ama en sonunda anlatmaya karar verdim ki, baskalari yemesin boyle ayar. sanirim 12-13 yasindaydim. babamin bir arkadasi bize gelmisti mac izleme muhabbetine ve gayet de kakara kikiri bir geceydi. galatasaray galip gelmis, keyifler yerinde, babamlar bir yandan demleniyorlar bende ortamda salak salak onlari dinliyorum iste. sonra, -saat 12.30 civari olsa gerek- babamin arkadasi kisi ve bendeniz arasinda su tarihi konusma gecti:

- bryant24 senin okulun yok mu sabah?
- eee evet var ya. erken kalkicam aslinda.
- kacta gidiyosun okula?
- 7.30'da ders basliyor iste. 6.30 gibi kalkmam lazim.
- hmm. anladim.
- neyse. saat de gec oldu zaten. ben 1'i gecirmeden yatayim artik. (saat anlaminda tabii)
- niye? sen biri gecirmeden yatamiyor musun?
- *&^$%)*$#!!!!!

evet dostlar. ben hayatimda boyle bir ayar yedigimi hatirlamiyorum. babamin o anda ortamda olmamasini firsat bilen bu insafsiz zat, butun gecemin hatta butun gencligimin icine eden bu ayari verdi bana. e ortayi boyle acarsan, boyle koyarlar azizim. elin adami hic affetmiyor valla. siz siz olun boyle gerizekali bir cumle kurmayin sagda solda. ulan bak yine bir flashback yasadim, gecem allak bullak olucak yine.
(bkz: korkuyorum sözlük)
bir gün mahallede arkadaşlarla otururken bisikletli bi amca geçiyor. Bende hemen atlıyorum. " amca piskledin tekerleri dönüyor. " yanımdaki angutlar hayvan gibi böğürürken amcamız ayarı veriyor. " onu sana daksak sende dönen lan yavşak. "
yarısını bendenizden yemişlerdir.
aynı anda on enterisinin silindiği andır.
gençlik zamanlarında gittiğim bir kursta kızlı erkekli kantinde oturuyoruz. hoparlörden güzel bir müzik çalıyor fakat ses kötü geliyor.

ben - muhittin abi, müzik çok güzelde hoparlörler çok kötü, ses çok tiz çıkıyor.
deyyus - merak etme ben gelip bası vericem sana.
dinle alakam yok. müslüman bi çocuk var sevdiğim.
bana yaklaşmaya yelteniyor.
- yanaşma bana. hem sigara hem bira içtim.
- ben senin her halini seviyorum. yaklaşamasam bile seviyorum.
laaaps. koydu tam orta yerime. çok fena.
rot balans olsa gerektir.
rot balans ayarı.
ben: allah sevdiği kullarını çabuk yanına alırmış, genç ölürsen allah seni çok seviyor demektir kardeşim.

kardeşim: demek senden nefret ediyor.

hala etkisindeyim.
Yer: Suleyman demırel unıversıtesı

7. Senemde bır hocam "oglum sen buraya geldıgınde Nazmıye Demırel bakıreydı" demıstı.
küçük kuzenin verdiği akıl almaz ayardır. 5 yaşındaki kuzen dayımın çocuğu olup dayımın erkek kardeşi yoktur. kuzen hafiften kızdırılmaya çalışılır kişi kaşınmakta çocukla durduk yere uğraşmaktadır.

-senin niye hiç amcan yok canım? ha ha bak bunu bana amcam aldı senin amcan yok mu sana alsın?
- ee peki senin niye ikinci dayın yok?

işte bu ayar çocuğun grift akrabalık ilişkilerini çözdüğüne işaret ettiği için özellikle hatrımda kalmış ve gülme krizlerine sebep olmuştur.
kitabı okumuşçasına verilen en sağlam örneklerden sonra (içimden bu adam s.ksen anlamaz okumadığımı derken)itolit hocanın -sen bu kitabı okumamışsın çık kızım, diyerek amfiden dışarı atışı.
bana bir arı tarafından verilmiş ayardır. ortaokuldayken kırlık bir yerde arkadaşımla yürüyorduk. bir adet ehli hayvan geçebilir levhasını görünce ergenliğin verdiği gereksizlikle arkadaşıma "kızım bak senin fotoğrafını koymuşlar asnsfnsdfanşf!" şeklinde gülerek levhayı gösteriyordum. yaz tabi, tshirtlüyüm. kolumu da kaldırmışım. o sırada karşıdan resmen savrula savrula gelen elim kadar bir arı koluma çarptı. son saniye fark ettim ama arıdan çıkan sesleri anlamaya çalışıyordum, arının ebadını ve istikrarsız uçuşunu. neyse arı çarptı çarpmasına ama kolumdan da bir parça deri kopardı ve yine savrula savrula uçmaya başladı. ben aynı pozisyonda, sağ kolu levhayı işaret etmek için havada, ağzı açık bir şekilde kaldım; deriyi kopardığı yerden kan akmaya başladı. işte böyle bir ayardı sözlük arkadaşlarım. arkadaşımın allah'ın sopası yok imaları da cabası.
- hede hödö de hede vesaire hede...
- komik değilsin rowan.
- peki!
almanca başlık açayım derken nein kelimesini nine diye yazmıştım eksiyi basıp özel mesaj atınca birisi aklım başıma devrildi de götüm tutuşmuştu sözlük.
- o hoca beni bu dersten geçirmesin serçe parmağımı keser gönderirim evine. o da yetmezse başka uzuvlarımı gönderirim olur mu?

*o zaman üzerine hangisinin hangisi olduğunu yaz da karıştırmayalım ortagım.

oy dağlar ben nere gidem...
elemanın başı ağrıyor. sevgilisi de hastaneye gidelim diye tutturmuş. olaylar gelişir...

-geçen sene başım ağrıyor diye gittim, iki tane beyin tomografisi çektirdim, ikisinde de bi cacık çıkmadı.

*niye ikinciyi çekiyorlar. ilkinde bulamadılar mı beynini?
aldatılmaktır. çok net, ayarların babasıdır aldatılmak.
bir keresinde aşırı acılı yemiş fena halde terlemişdim. Latif dayım içeri girdi ve terlemiş olduğumu gördü. Bense dedim: - dayı görüyormusun yemek yerken akıttığım ter çalışırken akıttığım terden ne kadar çok. - demez olaydım, anında latif dayımdan çevap geldi: - o ter utanç teri olduğu içi öyle, çalıştığın yediyinin hakkını karşılamadığı için utanç teri döküyorsun.

Not: latif dayım sarhoşun tekidir.
yediğim bu ayarı anlatmamın sebebi tamamen siz de yemeyin diye ahali. uzun saçlı bir arkadaşım vardı, saçını kestirmiş. Ben de şakasına
-sikime benzemişsin lan hahahahah
dedim. işte benim ölüm anım:
- çok mu kısa olmuş kanka?
kızlı erkekli arkadaş grubuyla yolda yürümekteyiz. hava soğuk olduğundan ve yerler buz tuttuğundan düşmemek için koluma girmiş kız arkadaşımla (sevgili değil; kız bir arkadaşım) beraber grup olarak yürümekteyiz. elinde bir demet gül satmaya yanıma gelen çingene çocuğundan muazzam bir kapak yememe otuz saniye var. yürüyoruz...

- abe bi gül vereyim sana sevdiğine veresin.
+ yok yeğenim istemem sağol.
- abe al bi gül de yanındaki sevgilini mutlu edesin
+ yok aslanım yanımdaki sevgilim değil, arkadaşım. saol...
- aman be abe ben de diyorum böyle güzel ablanın senin gibi öküzün yanında ne işi var.

dedi ve gitti.
koridorda çarpışılan birkaç alt sınıf öğrencisinden yenen ayardır. -önüne baksana lan! +asıl sen bak önüne lan! üst sınıfsın diye ne artistlik yapıyon. -(yandaki arkadaşa dönerek) ibneye bak amk. +bakıyorum ya! ben böyle ayar görmedim. tebrik edip çay ısmarlanması gereken bir ayardı.

edit: olay 90lı yıllarda lisede geçiyor.
çok eskiden babamdan yediğim ayardır.

Babam herkese çok değer veren bir insandır. Bir gün benle annemin hiç hoşlanmadığı bir aileyi yemeğe davet etmiş. Biz de annemle babama çıkışmıştık. Babam niye o insanları sevmediğimizi sorunca ya baba çok gereksiz insanlar demiştim. Baam da durur mu yapıştırdı cevabı
'peki sen çok mu gereklisin' diye.

Babam lafı gediğine oturmustu, ben kımdım kı ınsanları kucumsuyordum.
Iste bunlar hep ders bana.
"... Barış ve anarşi işaretlerini sokaktaki kadın heykelinin iki göğsüne çizenler bu salaklardır işte. Coşarlar insan hayatının değersizliğini anlatırken. Ama daha sonra işkence gören bir teröristin haberi karşısında, en çelik hümanist kesilip insan haklarından dem vururlar. Çelik hümanistler çelik kapı taktırırlar evlerine, adlarına methiyeler dizdikleri kaosun, devrimin geldiği gün kendilerine bir zarar gelmesin diye. Sağdan nefret ederken soldan da etmeyi unutanlardır bunlar. Kişisel muhalefetlerine bir kalabalığın fikrini eklemekten zevk duyarlar. "Sola daha yakınım!" derler utanmadan. Gölgesiz yaşayamazlar, yalnız kalmaktan ödleri koptuğu için. Yakın olmazlarsa herhangi bir tarafa, yok olacaklarını düşünürler. Açık deniz adamlarının yanında karadan uzaklaşamayan dubalar gibi görünürler."

yediğim en sağlam ayarlardan biridir.