bugün

(bkz: 10 ağustos 2011 türkiye estonya maçı)

http://yfrog.com/h8sbhpxaj

bilin bakalım hangisi ben? *
yıl 2007, kurban bayramı. heykel civarlarında gezerken olay tv'nin bir programına ayaküstü konuk olmuştum. 'kurban bayramının en sevmediğin özelliği ne' diye soruvermişti de susakalmıştım. yine de programda yayınlamışlardı beni.
barış manço'nun adam olacak çocuk progamına çıkıp şarkı söylemişliğim bulunmaktadır.**
yıl 1900'lerde bir şey, karakolun orada adam öldürüyorlar ben de içi kanlı arabayı izlerken çekiyolar. bu kadar.
yazın istanbuldaydım. bağdat caddesine doğru yürüyordum. bi anda show tv muhabiri önümü kesti 'hanımefendi birkaç dakikanızı alabilir miyim' diye. çirkefçe hayır diyip yürümeye devam etmeye çalıştım, bırakmadı. iyi dedim ünlü(!) oluruz, eğlence çıkar falan.

adam bana aşk nedir sizce diye sordu. 'şaka mı yapıyon la yarram' diyip gitmek vardı tabi orda, olmadı yar..

neyse, kendimce tanım yaptım. bu sefer de 'sizce aşk sadece iki insanın yaşadığı mıdır' demez mi? 'ee yani tabi değildir hebelehübele' bi şeyler saçmaladım. o günden sonra 2 gün boyunca her akşam show'u izledim ama çıkmadım. iyi ki de çıkmadım..
Universite ogrencisiydim. Apo denen tanimlanamaz cismin yakalanmasindan kisa bir sure sonra uzunca bir bayram tatili vardi. teror orgutu otobusleri yakma, terminalleri bombalama, ucaklari patlatma tehditleri savuruyordu. Ben de ailesinden uzakta okuyan pek cok ogrenci gibi bayramda evime gitmek istiyor fakat bir taraftan da tehditlerden dolayi huzursuzluk duyuyordum. Tatilin uzunlugu korkuyu yendi ve biletimi alip ASTI'ye gittim. ASTI bayram arefesi olmasina ragmen sasirtici derecede bostu, herkesin endisesi yuzunden okunuyordu, herkes birbirini supheyle kolluyordu. Bir kameraman ve haberci belirdi ve etrafimdaki birkac kisiden yorum almak istedi. Insanlar ya konusmak istemediler ya da sacmaladilar. Haberci bir umut bana yoneldi ve "bayram icin yola cikiyorsunuz sanirim, duygu ve dusuncelerinizi alabilir miyiz" dedi. Ben yuzumden okunduguna emin oldugum gerginligi tasdik eder sekilde "Bayram icin yola cikan herkesin varmak istedigi yere sag salim ve emniyet icinde varmasini ve ayni sekilde geri donmesini diliyorum" dedim. Kamera kapandi, haberci bir oh cekti ve "sagolun, sabahtan beri ilk kez biri dogru duzgun birsey soyledi" dedi. Nerede yayinlandi, nasil ciktim bilemiyorum.

edit: surekli yazdigim her seyi eksilerken bunu da eksileyen seovim dinci pezevenk; neyi eksilediginin farkinda misin?...
yıl 1997. i.ö yıllarında müzik programına çocuklar davet edilirken annemler benide yazdırmış. heyecandan spikere anne demiştim ve ağlayarak televizyondan çıkmıştım. o günü hiç unutmam.
2 gün önce çıktım daha. arada bir işim dolayısıyla çıkarım. cnntürk,ntv'de falan röportajlarım da var. ama arabam yok,sürmekten korktuğum için.
99 yılı kurban bayramı. 12 13 yaşlarındayım.
yerel bir marketin araba çekilişine katılmışım.
çekilişin yapıldığın platformun en önünde yer alıyorum.
bide bakıyorum biletime yedekten araba çıkıyor. bildiğin araba.
o anda gözlerim öyle bir fırıldıyor ki. kamera tam o sırada beni kaydediyor.
haftalarca dalga geçilmişti okulda.

arabada çıkmadı zaten.
sene 2006 lise 2.sınıf öğrencisiyim. mersinin televizyon kanalı suntv bizim okula gelmiş yayın yapacak. tabii bizim okulla alakamız yok nereden bilelim. ders fizik biz 2 arkadaş en arkada oturuyoruz bahis yapacaz bültene bakıyoruz. kapıya 2 tıklama sesi geldi.hoca buyrun dedi. kameraman ve muhabir içeri girdi. biz şok. bize soru sorarlarsa ne b*k yicez diye düşünüyoruz. iki muhabbet iki gırgırdan sonra muhabir pat diye -biz arkadaki ikiliye soru soralım hocam dedi. bizden terler akmaya başladı. ta*şaklarım küçüldü. dersle alakalı olarak -moment nedir? dedi muhabir.cevabı biliyorum ama gelgelelim ilk kez kameraya bakıyoruz. -daha yeni işliyoruz dedim*. sınıfta bir sessizlik oldu. muhabir durumu anladı bozuntuya vermedi güldü sonra başka arkadaşlara sordu ve çıktı. gezdikleri bütün okulların çekimleri o hafta televizyonda yayınlandı. beni gören ve verdiğim trajikomik cevabı duyan bütün arkadaşlarım arayıp tebrik ettiler. bende ilk ve son olan televizyon maceramda susmakla ve rezil olmakla yetindim.
Edremit MYO Zeytincilik bölümündeyim, TRT bu toprağın sesi programıyla röportaj yaptım iyi de konuştum ama bir teklif almadım.
barış mançonun adam olacak çocuk programına katılmıştım.
Sene 2000, yaş 10. Kemal Sunal'ın öldüğü gün yeşilköy international hastanesine gitmiştik babamla. Yusuf islamoğlu o zamanlar muhabirdi. 'seninle de konuşalım mı yakışıklı?" demişti. Öyle bir 10 saniye kadar cnntürk ekranlarında belirmiştim.
hiç unutmuyorumla başlayan cümlelerden oluşan çoğu gülümseten anılardır.
yıl 2012;

kısaca bir dizi aracılığıyla olmuştur.
tv' nin üzerine çıkma hikayeleridir.
2011 senesinde gerçekleşti,

taksimde zaten eline mikrofon alan muhabir olduğundan önünüzün kesilmesi an meselesidir.

atv muhabiri beni durdurdu bir soru soracaktık diye. tabii buyrun dedim.

dilenen sokak çocuklarına para veren insanların ceza alması yönünde bir yasa çıkıyormuş bu konuda ne düşünüyorsunuz dedi.

açıklamamı yaptım, para verenlerin cezalandırılması sokak çocuklarını sokaktan alıp eve yerleştirmeyecek, bu bir çözüm değil günü kurtarmaktır vs vs gibi bir şey.

ertesi gün annem aradı teyzem aradı o aradı bu aradı. ulan nasılsa herkes tesadüfen izledi. ünlü olduk aile içinde.
üçlü koltuğun dar geldiğinin farkına varmamla gelişti olaylar.
yarın, show tv'de yayınlanan üniversite medya programında görülen öğrencilerden biri ben olacağım.***
istanbul'a 4 günlük bir geziye gitmiştim. malum her yeri gezelim telaşı sabahın köründe kalkıyoruz arkadaşlarla. neyse, kadıköy'e gidicez, vapura bindik. sigara içicez, çakmak yok. baktık karşıda bir adam içiyor. yanına gidelim isteyelim bir çakmak dedik. neyse istedik çakmağı, oturduk oraya da. adamla muhabbet etmeye başladık. adam anlatıyor işte, ben şu dizide oynadım, geçenfatmagül'ün suçu ne'deydim, bugün kurtlar vadisi'ne gidiyorum filan. bizim de hoşumuza gitti muhabbet soru filan soruyoruz adama. adam fatmagül'ün suçu ne'deki sahnesini filan izletti, sahnede 2 saniye ancak görünüyor. o da ayrı güzel, komik bir olaydı. işte muhabbet daha da ilerledi, sizi de götüreyim mi bugün kurtlar vadisi'nin çekimine dedi. işsizlik bizimkisi de, olur dedik. cast yönetmeniyle buluşacakmış önce, onu bekledik. adam geldi, gelin sizi de götüreyim oynamak isterseniz sizi de oynatırız küçük bir rolde dedi. biz macera olur filan diye tamam dedik. işte yarım saat kırkbeş dakika sonra çekim alanına gittik. tiplerimize bakarak gazeteci yaptılar bizi, gazeteciye benziyormuşuz. saçlarımızı fönlediler efendime söyleyim makyajlar yaptılar. ellerimize mikrofonlar, ses kayıt cihazları tutuşturdular. dizideki karakterlerden birinin hastaneden çıkışında sorular soruyoruz. bildiğiniz, silahlı çekim yaptık, kadının arabasına suikast düzenleniyordu camları filan patlattılar. baya eğlendik ama.

altı saat sürdü toplasan bir iki dakika ancak edecek sahnenin çekimi. eve altı saat süren bu çekim o dizideki bilmem ne önemli karakter yüzünden bu kadar sürdü. hayatımda böyle kötü oyunculuk görmedim. söyleyeceği bir cümle, hatun söylerken gülüyor. kafayı yedim. figüranlar, bölüm başı bilmem kaç bin lira alan oyunculardan çok daha yetenekli. ve çok daha emek harcıyor orada. yazık. eğlendik filan ama figüranlara üzülmedik değil.

bir de nasıl çıkmışım bir izleyeyim dedim diziyi, aman yarabbi. üç saat dizi lan üç saat ! ve yaklaşık iki saatinde aralıksız adam öldü ! son yirmi dakikasındaydı bizim sahnemiz, az küfretmedik ama arkadaşlarla. sonunda kendimizi de gördük tabii de değmedi yani. seslendirmeleri sonradan yapmışlar, inanılmaz komik olmuş. geriye sarıp sarıp güldük daha sonra o sahnelerimizi.
evet 1990larda yerel bir televizyonda yirmi üç nisan şenliklerinde asker gibi yürüyen en öndeki üç kızdan biri bendim evet öhöm öhöm.
matrax'la bol bol ekrandaydım. enağğmm kamera bizi çekiyo diye yandakiyle konuşurken kamera hala bizi çekiyordu...
yerel kanal
liselerden milli eğitim bakanına soru sorması için 50 kişi taplanmış
biri de benim tabi.
bi' soru sordum
onda da bakanın .mınakoydum.
bi daha da çağırmadılar zaten.
2010 temmuzu, yer büyük ada:

kameranın sol çaprazından bisikletle geçtim. yerel bi televizyon belgesel mi ne hazırlıyormuş. keşfedilirim sandım ama bi şey olmadı.
yıllar evvel amatör kümede futbol oynadığım dönemlerde yerel bi televizyon ekibi idmanımızı çekmeye gelmişti. takımın en eskisi ve captain'i olarak hocam git birşeyler gevele demişti. tam konuşmaya gideceğim anda çocukluk arkadaşım kedi bu hatuna hayranım ben gideyim dediğinde bi tercih yapmam gerekiyordu ya şöhret yada arkadaşım. ben oyumu akadaşlıktan yana kullandım ve kedi'nin gitmesine izin vererek televizyona çıkma şansımı başka baharlara erteledim...
herkese renkli günler