bugün

son bir iki yıldır liseli ergenlere malzeme olmuşum. kız kardeşimin 17 yaşındaki bir arkadaşı sürekli benimle çıkmak istediğini söylüyormuş. tabii komiklik olsun diye yapılıyordur bu muhabbet. o ayrı da. bir şekilde bana lise ortamını hatırlatmaları çok eğlenceli. keşke kendime rahat rahat ergen diyebildiğim zamanlarıma dönebilsem.
Bizimkiler yarın bir pide yaptıralım diyor, dolapta boynu bükük yarım yoğurt.. nasıl geçecek bu gece, allah bilir.
"Kalbinden eminim dediğim biri beni yanılttığında kendime bunu izah etmekte çok zorlanıyorum. Çünkü bu zordur, böyle bir dünyada birinin kalbinden emin olmak çok zordur."

Bugün böyle bir yazı çıktı karşıma. Sonra oturup saatlerce düşündüm ve dedim ki kendime:
" insanoğlu nankör, kıymet bilmez. sen kendinden, kendi kalbinden eminsin. elinden gelenin en iyisini yaptın, elinden geleni fazlasıyla yaptın. kendinle gurur duy, sevginin en saf haliydi seninkisi.
herkes anlayamaz, sen biliyorsun ya, yeter. için rahat.
gerisi çok da mühim değil. "
Mutlu bir kişiliğim, hüzünlü bir ruhum var. Kendimi inanılmaz derecede güvende hissetmekten son derece güvensiz hissetmeye geçebilirim. Çok seviyorum ya da bazen kalpsiz hissediyorum. Sosyal biriyim ama yalnız olmayı tercih ediyorum. Aynı anda hem iyileşiyorum hem de inanılmaz acı çekiyorum...
O kadar dikkat ediyorum ama bı şekilde ayda bir hastalanmayi beceriyorum amk. Ulan gebericem bu ne ya.
Sikicem salginini da hastalığını da bi düş lan yakamdan.
burada yazılanları okudukça kendime eşek gibisin senin hiçbişeyin yok diyorum.
uzun uzun yazdım. kyk interneti paylaşamadı yazdığımı. sonra mobili açtım ama tekrar hepsini yazmaya üşendim. yazdıklarımı kısaca özetlemem gerekirse çok yıkık hissediyorum. boşa yaşıyorum her şey tatsız.
(Annem telefonda konuşmakta),
- haaa, allah içine sindirsin hayatım.. çok kar vardı diyorsun..
- (babam lafa dahil olur) ulan, amundsen mi oldun, ne oldun? Orada başınıza bir şey gelse teslim alacak adam da yok ha, kalırdınız orada..
(Boş boş bakıyorum),
- (annem) bi derdim var, gel, halan kutuplardan gelmiş,
- hangisinden???

Saçma saçma şeylere maruz kalıyorum ben bu evde..
görsel
ben bir şeyleri hayattan beklemenin saçma olduğunu, benim istediğime yönelmemin gerektiğini ve eğer oluru yoksa başka bir yola devam etmem gerektiğini 1-2 senedir öğrenmiş bulunuyorum. önceden ister ve umut ederdim ama bunun yaşamda yerinin olmadığının, istediğin şeyin üzerine gidip eğer tüm çabalara rağmen olmadıysa gardını düşürmeyip başka şeylere yönelmenin faydasını kavradım.
bu benim hissizliğime hissizlik kattı ama en azından hayatın o kadar tozpembe olmadığını öğrenmiş oldum.
ne insanlar, ne zaman, ne de başka bir şey size acımıyormuş çünkü..
iki gündür Ölebilirim diye korkmuştum ama zaten bu dünyada fani olduğumu ve her an ölebileceğimi unutmuşum. insanlar zaten bunu hiç bilmeden yaşarken hastalıktan neden korkar çözemiyorum.
hiç mühim değil.
iletişim konusunda yeterli kültürü olmayan insanlar; sizin değer verdiğiniz için yaptığınız her konuşmayı tartışma zanneder. Tam da bu yüzden, hitap muhataba özel olmalıdır. Anlamayacak olana anlatmak, dinlemeyecek olana konuşmak çok da doğru değil. insan susmayı da bilmeli!!!
https://www.youtube.com/watch?v=onNavY-2P7g

bir anne, 8 yaşında kız çocuğunu banyoya sokuyor, banyo eden çırıl çıplak üvey babasının sırtını 8 yaşında ki kızına keselettiriyor.
yetmiyor, bunu da videoya çekiyor.
bu da yetmiyor, bu durumu diğer insanlarla paylaşıyor.
kız çocuğunun öz babası "çocuğumu bana göstermiyorlar, çocuğuma istismar yapılıyor" diyerek tv programına baş vuruyor.
kızın babasına soruluyor "siz bu görüntüleri nereden aldınız?" verilen cevap ise daha korkunç, kızın babası "görüntüleri eski kaynanamın (yani 8 yaşında ki kızın annesinin annesi-annennesinin) facebook sayfasından" aldım cevabını veriyor.
yani, kadın boşanıyor. başka adamla birlikte yaşıyor-evlenmiş. 8 yaşında ki kızını evlendiği adam-kızın üvey babası banyo ederken banyoya sokup çırıl çıplak adamın sırtını 8 yaşında ki kızına keselettiriyor ve bunu da videoya çekiyor.
bu videoyu da sosyal medyada paylaşıyor.
kızın anneannesi de torunu ve kızının bu durumunu facebook sayfasında paylaşıyor.

tüm bunlara isyan eden baba kendisine gösterilmeyen ve bu vb durumlar görüntüler için "kızımı bana göstermiyorlar, kızıma cinsel istismar yapılıyor" diyerek en son çare tv ye çıkıyor.

sırtını keselettiren baba durumu "ne var yani, dışarıdan geldim banyoya girdim. kız da anne ben babamın sırtını keseleyim demiş. ben onu denize götürdüğümde kucağımda denize sokuyorum. bunlar taciz sayılmaz" diyor.
anne de aynı fikirde, kızın öz babasına "seni allah'a havale ediyorum" diyerek (yorum yok, hangi allah bu ya) kızın babasına sen iftira atıyorsun diyor. 8 yaşında kızını banyoya sokup çırıl çıplak banyo eden üvey babasına kızına kese yaptırmak bunu da videoya çekip sosyal medyada paylaşmak gayet normalmiş.

kızın öz babası isyan ediyor "ulan ben öz babası olarak onu ben yapamam, bir de ahlaksız ahlaksız konuşuyorsun" diye isyan ediyor.
psikolog kızın destek alması gerektiğini söylüyor. polis gelip iddialar görüntüler için adamı gözaltına alıyorlar. adam karakola götürülüyor ifadesi alınıp serbest bırakılıyor (burada da yorum yok) anneye bir yaptırım ceza yok.
adam çıkışta gazetecilere saldırıyor, tabi ki buna da ceza yok.
sonuç olarak kıız çocuğunun öz babası yine çaresiz.
adam karakoldan serbest bırakıldı ya, eve gidip duş alıp 8 yaşında ki üvey kız çocuğuna sırtını keselettirip yaşadığı stresi de atmak için belki banyoda köpük ile masaj da yaptırabilir. anne de "oooh sefam olsun" diye bunu videoya alabilir.
öyle ya, demek ki bu gayet normal bir durum.

bu ülkede insanlar gazze de çocuklar anneler ölmesin diye yürüyüş yapıyor.
ya kendi ülkenizde ki anneler çocuklar?

ülke cahiller cennetine döndü.
aklı ve zekayı kullanmayı bıraktık. akıl ve zeka devre dışı kalınca ilk kaybedeceğimiz şey; bizi diğer canlılardan hayvanlardan ayıran en büyük ve tek özelliğimiz utanma duygusuyla ahlak ve etik değerlerimiz yok olur. cehalet bunun için kötüdür.
cehaletin eğitimle makamla mevkiyle diplomayla alakası yoktur. bunun için cehalet kötüdür. insanda utanma duygusuyla ahlak ve etik değerlerini yok eder.
üzgün taklidi yapma sayın yazar, sen gayet mutlusun.
artık söylemek yerine yazarak ifade etmeyi seçtikleri olabilir.
şahsen kimsenin beni dinlemeyi ve söylediklerimi umursamadığını fark ettikten beri daha çok susup daha çok yazıyorum.
herkes için en iyisi bu...
Benim kadar tuzsuz ve gereksiz birisi zor bulunur..
Ulaşıp eren börleyü Yırtıp yaka urlayu Sıkrıp üni yırlayu Sıgtap közi örtülür..
Keşke kunduz olarak doğsaydım bütün gün ağaç kemirip baraj yapsaydım balık avlasaydım.
Kardeşimle Eskiden birbirimize minik ve aramızda bildiğimiz şakalarla doğum günü kutlamaları yapardık. Hangimizinki daha komik olacak yarışı gibi bir şeydi. Neyse bu sene kutlamadı. Hatırlamadı bile. Benden 2 hafta sonra sevgilisinin doğum günü ve 6 aydır neredeyse ne yapsam diye düşünüyor. Sanırım ben azıcık alındım. Yaşlandıkça ılık bir pembe götlüye mi dönüşüyorum ne?
Bacaksızlar ya, pü.
Kaynatamın, görümcemin ve de bu mukabil cümle gereksiz aile afradımın damına dikileyim.
Önce bana söylensin. Ben öyle söylenirim....

Evet
- benimle konuşmaya başladığından beri hayatında her şey olumlu gidiyor.
- babam haftaya ka..r ameliyatı olacak, annem iki aydır ameliyatlı yatıyor, nedensiz yere kulağımda uğultu var, burnum b.ktan çıkmadı..
- hıh hı hı hıhh
- hiç gülme.. hayatımın bilançosunu düşündükçe moralim bozuldu. Çık hayatımdan..
babama uzun zamandır sinir oluyordum. aslında hâlâ sinir olacağım anlar olacağına eminim.
yine de sanırım bu zamana kadar kendisine karşı fazla sinirliydim. onu doğru yargıladığıma emindim ama bir şeyleri atlamış olabilirim. esasen yeni bir şey olmadı. sadece kafamın içinde bir kıvılcım oluştu. babamla düşüncelerimiz benzerdir ama o düşünceye giden yollar farklıdır. hayatta önem verdiğimiz değerler farklılık gösterir. en azından sırası değişkendir. bunu fark ettiğimden beri kendisiyle ilişkimiz kötüydü. tabii ben asi bir evlat olmadığım için dışardan normal gözüküyoruzdur. neyse, ben olaylara kendi penceremden yoğunlaştığımı fark ettim. onun penceresini görmezden gelmemiştim tabii ama işte arka plana atmıştım. ha her türlü uyuşmayacağız ama neticede o benim babam. kendisini anlamak için daha çok çaba sarf edebilirim. daha doğrusu kabullenmek için. ben onun yaşamını yaşamadım. elbette bu davranışlarını normalleştirmez. ki bunu da istemem. ilerde çocuğum olursa ona bu normal saydığım davranışlar doğrultusunda davranmak istemem. kendi normalimiz olsun isterim. babamla hiçbir zaman 12-13 yaşlarımdan önceki döneme dönemeyeceğiz. ona hayrandım. çünkü o da benim gibi mantıklı biriydi. çevremdeki mantıklı insan sayısı çok azdı. ayrıca baba-kız muhabbetinin de etkisi olmuş olabilir. gerçi hiçbir zaman öyle bir ilişkimiz olmadı. beni her zaman yetişkin olarak varsaydı. bilmiyorum belki benden beklentisi fazlaydı. zeki biri olduğumu 4-5 yaşlarımdayken anlamış. şu anda bile benim onun için ayrı bir yerim olduğunu söyler. bu nedenden dolayı tabii.
bana bugün herkesi kendim gibi gördüğümü söyledi. yine bana nutuk çekiyordu. tamam tamam. aslında eskisi kadar nutuk dinlemiyorum. hakkını yemeyeyim. neyse, insanların kandırılmasından bahsediyordu. kimseye güvenmemem gerekmesinden falan. ben de bunun bir seçim olduğunu söyledim. insanlar genelde kandırılmaz, kandırılmayı kendileri seçerler ya da o hayatı bilinçli seçerler. arada fark var. neyse, bana herkesin benim gibi olmadığını ve aptal insanların azımsanmayacak derecede olduğunu söyledi. bu duruma tamamen katılmam mümkün değil tabii. bu tartışılması gereken ayrı bir konu. buradaki asıl konu kendi penceremden bakıyor olmam. gerçekten öyle yaptığımı farkettim. evet, aptal insanların çok fazla olduğunu biliyorum. bunu değerlendirmemin içine kattığımı da sanıyordum ama tam olarak katmadığımı fark ettim. bu sadece bir veri. onların gözünden düşünmüyorum. uygulamaya sokmuyorum bu bilgiyi. sadece aklımın bir köşesinde bir veri olarak kalıyor büyük ölçüde. kocaman bir hata. bu epey pratik gerektiren bir şey. yapabilir miyim onu da bilmiyorum ama eksiğim işte. neyse, babamı affetmeyi seçiyorum. doğumunu, çevresini vs. o seçmedi. beni ya da bizi seviyor mu bilmiyorum ama bu sanırım çok da önemli sayılmaz. eğer beni sevmiyorsa da bu onun suçu sayılamaz. hatalarını görmezden gelmeyeceğim ama onu düşman ilan etmekten vazgeçtim. kendi doğrularıyla kendi dünyasını kurmuş biri. iyi ya da kötü. benim de kendime ait bir dünyamın olması gerektiği gibi.
annemle küçükken hiç anlaşamazdık. çünkü o duygusal biriydi. çok fazla dürtüsel hareketi vardı. hayata bakışımız da farklıydı. büyüdükçe onu anladım. bizi kendince sevdiğini, büyütmeye çalıştığını gördüm. hatalarını aklıma bile getirmiyorum. babam için de aynı şeyi yapmaya karar verdim. hâlâ iyi ebeveynler olduklarını düşünmüyorum. çocuklarım olsa onları örnek almam ama kimse mükemmel değil. ben de mükemmel bir evlat değilim. tabii aynı şey değil.
beni kiraz ağacıyken elma ağacı gibi yetiştirip sonra da armut beklemeleri onların hatası. hem bana hem kendilerine. bilinçsiz olmalarına vereceğim ya da sadece insan olmalarına. çok uzun ve gereksiz bir yazı oldu. belki yarın çok farklı düşünürüm. kim bilir?
kırgınlıklarımı bir sandığa koyup kilitlemeliyim. bu en başta bana iyi gelebilir. yani herhalde. emin değilim. denenebilir?
Bu duyguyu kaç kez yaşadım: her şeyin değiştiği her şeyin yerli yerinde duruyor görünmesine rağmen hiçbir şeyin o eski kendi olmadığı..