bugün

bir kişi ile tanıştığınızda hani ilk 20 saniye içinde bir karar verirsiniz ya... o kararlarımdan biri yanlış çıksın istiyorum. kötü dediğim bir kişi iyi çıksın ne olur ya? 1 kişi vallahi fazlasında yok gözüm. bu kadar tutturmayı nasıl başarabiliyorum?
Biz kırıldık daha da kırılacağız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını

Biz yeni bir hayatın acemileriyiz..
Sevginin iyileştirici gücüne inanıyorum ama insanların sevgisinin gerçekliğine inanmıyorum.
Ya yemin ediyorum bendeki yıkıklık ve asilliğin harmonisi başka kimsede yok. Her tarafımdan bir kaos fışkırıyor.
kibar bir insan olduğum için kimseye kötü davranamiyorum ama nolur k*rtler yazmasin, konuşmasin bana arkadaşlar... tövbe est korkuyorum...
midem bulanıyor uykusuzluktan. bi uyuyup da huzur bulamıyorum.
takıntı haline mi getirdim bilmiyorum , ama içimde hiçbir şey bitmediği için böyle olduğu kanaatine varıyorum. bir de seni çok özledim . her ne kadar beni bu şekilde yalnız bıraktığın için. hatalarımı düzeltebilirdim , zamana ihtiyacım vardı . gitmene değil .
Küçükken de hiç büyümek istemezdim. O çocuk aklımla ne kadar da haklıymışım.
bir sürü hayalim var. gerçekleşir mi bilmiyorum. ama bunun için çaba harcamak umutsuzluğa düşmek sonra çözümünü bulmak yine umutsuzluğa düşmek.... insan bu sırada çok şey öğreniyor.

sorun şurda sözlük bu hayallerin hepsi birbirine bağlı

herşeyin mükemmel olmasına gerek yok. sadece korkum bu içindeki hisleri, kurduğum hayalleri kaybetmek. bir gün uyanıp ben niye yaşıyorum demek istemiyorum ya da yaşlanıp bu satten sonra yapsam ne olur ki gibi cümleler kurmak.
Bir şey var, adını koyamadığım. Kırılmaktan öte, parçalanmak gibi. Toplamaya çalıştıkça dağılıyor. Dağılıyorum. bir şey var, halledemiyorum.
Güçlü kalmayı deneyin sayın yazarlar. Her zor yokuşun elbet bir inişi olacaktır. Karanlık bulutların yerini aydınlık mavi gökyüzü alacaktır birgün.
keşke hayat bilgisayar oyunu gibi olsa.. bölümü geçemeyince oyun yeniden başlıyor, önceki yaptığın hatayı yapmıyorsun. Başka bir hata yapsan yine tekrardan başlıyorsun süper bi olay.. ne yazık ki gerçek hayat öyle değil, telafi edeyim diyorsun daha kötü oluyor. Kaş yaparken göz çıkarmadığım tek bir hatam yok.

Genelde özrüm kabahatimden büyük oluyor ama kalbim temiz işte, gidiş yolundan puan alabilsem keşke.
bana eski hesabımı verin lan. bir senelik emeğim boşa gitti.
Baya önce sözlükte şey demiştim herkesin kendi hayatını mahfetme hakkı vardir diye. öyle olmuyormuş be sözlük.eger sevdigin biri kendi hayatını mahfederse sende mahfoluyormussun.
bir bağımlılık timsali.
gün batımına ait iki dirhem ışık sigara dumanını güzel kılan.
boynuma vuran soğuk, sessiz kahkahalarımın nefesi...
tam karşımda yalnızlığım.
koca bir karanlık. yansıyan silüetim. dişe diş, göze göz.
benden ayrı çıkmış bir aynanın intikamı sanki. "
odayı ikiye bölen tek bir cam duvar var.
ama tam duvar.
bir diğer yana açılan kapının üzerinde seccadiye,
tahtakale boncukları ile bezenmiş tesbihler kapı kolunda, tam karşımda.

bir tarafta yeminli ibadet timsali insanlar,
bir tarafta "nu" ezgileri.
bir taraf boynu bükük dua haykıran zikir zincirindeyken,
bir taraf raksın en şehvetli halinde.

üstü açık tüm notaların,
sebepsiz var ederken dünü, düşlediğimiz kadar yaşatıyoruz yarını. kim bilir ?
var mıyız aslında,
neredeyiz, nereye, kime bu yolculuk ?
çok mu özlüyoruz, yoksa sadece hevesli bir yalan mı düşlerimiz.
ne kadar hissediyoruz. hissettirebiliyoruz.
en son ne zaman oturduk konuştuk, ne kadar dinledik kendimizi.
türlü bedbaht öğütlerle yaftalanmış zihnimiz, ne zaman ele geçirdi kalbimizi.
var değil mi bir kalbimiz ? his. vicdan. hala ait oldukları yerdeler değil mi ?

omuzlarıma vurdu ağrısı, iyi gelen bir rüzgar var sırtımda.
soğudu terim.
yine o aptal tebessüm yanımda.
insana dair en mükemmel eylemin varlığı,
kahkahalarım... vicdanıma sarılmış uyuyor.

kurgulanmamış bir yarın üzerine güzel uyanmak için.
var kalabilmek için.
ev taşımak zor işmiş vesselam, kolilemem gereken bissürü eşya varken uzun zamandan sonra nadir olarak ruhen bu kadar dingin hissettiğim için içimdeki klasik yazma isteğine engel olamadım ve elime kalemi almak o kadar zor geldi ki mecbur sözlüğe düştüm. ilk göz ağrım, ilk evimden taşınıyorum içimdeki buruk, hüzünle karışık huzura engel olamıyorum. saatlerdir her zamanki kurulduğum köşeme kuruldum sigaramı yaktım ve sanki bir buçuk yıldır bütün ağlama krizlerim, sevinçten havaya uçmalarım, sarhoş olup sabaha kadar halıda yuvarlanmalarım, sabahlara kadar dostlarımla ettiğim sohbetler, yapayalnızken kendime verdiğim teselliler, sabahlara kadar "yetişmeyecek" telaşıyla sınavlara çalışırken yaşadığım stresler, sevinçten havaya uçarak hazırladığım bavullar kimi zaman ağlayarak boşalttığım bavullar, ağlarken sarhoşken o ikili koltukta sızmalarım, sevdiklerime hazırladığım kahvaltılar, kahkahalarin birbirine karistigi geceler ve daha niceleri gozumun onunden sanki film seridiymiscesine geciyor. ne cok lanetler ettim bu eve tasindigim gune ama bu ev belki de hayatimdaki en guzel anlara sahit oldu en huzurlu oldugum anlari paylasti benimle, bu duvarlar hayatimda yalnizliktan ölüyormuscasina hissettigimde kimsenin asla bilmeyecegi sohbetlerime sahit oldu. simdiyse gecmisimden kacarcasina kaciyorum bu evden, ben daha fazla bu anilara direnemedim guzel minik evim. umarim benden sonra bu evde yasayacak kisi benim yasadigim kadar huzurlu gunler yasar bu evde.
anlamsız duygular içindeyim. sanırım imkansıza aşığım. çok seviyorum onun da sevdiğini biliyorum. yanında bulduğum huzuru başka yerde bulamadım hiç. bırakmak istemiyorum.
ne yapacağımı bilmiyorum sözlük.
Çişim geldi.
Tükendim sözlükçüm.

Yazacak o kadar şey var ki hangi dertten başlasam bilmiyorum.

Bu gece 00'da mesaim bitti ama adaletsizliğin her yerde olduğu gibi kol gezdiği işyerim yüzünden işten çıkana, Durağa gidene kadar son minibüs kaçtı.

Yorgun argın Baya uzun, yokuşlu, yer yer ıssız bir yolu yürüyerek eve geldim. Gün boyunca çok dolmuştum her şey üst üste gelince yol boyunca ağladım. Bi ara oçnin teki uzaklarda silah patlattı, silahtan çok korkarım. Sanki o kurşun gelip beni bulacakmış gibi geliyor. Yıllar önce Tv'de derbi gecesi maganda kurşunuyla balkonda otururken ölen bi çocuğun haberini dinledikten sonra oldu. Unutamadım.

Bi ara Yolun kenarında hareketsiz bir şekilde uzanmış bembeyaz bir kedi gördüm. Bi gariplik sezdim. Lenslerim buğulandığından nefes alıp almadığını bakarak anlayamadım. Sarstım kaskatıydı. Arkadan gelen gençlere sordum ölmüş mü diye. Ölmüş dediler. Ağlaya ağlaya yoluma devam ettim.

Şimdi girdim internete Muharrem ince'nin şiirini dinledim biraz yüzüm güldü. Ali Koç başkan olmuş dedi annem, iyi oldu di mi gençler?

Hayat çok zor, ben de fazla güçsüzüm. Bakalım nereye kadar gidicem böyle.
Uykum kaçtı, canım sıkkın. Oturuyorum öyle ne diyim daha
insanlar çok acımasız...
insan bedenen hasta olabildiği gibi manen de hasta çoğu zaman.
Ve bunu ilaçlarla gidermeye çalışması çok kötü.
Oysa bir kaç güzel kelime yetiyor bazen iyileşmeye.
Niye böyle oldu bilmiyorum, böyle planlamamıştım, insan bu tarz durumlarda böyle kendini tam anlamıyla ifade edememekten korkup alıntılara sığınır ya, ben bu defa kendim anlatmaya çalışacağım, hiçbir alıntının altında ezilmeye gücüm yok, benim de kelimelerim yeter. az okudum kabul ama hangimiz çok okuduk ki aylak aylak gezmek varken, belki de bu yüzden empati yapabiliyorum Orhan Veli’yle ve belki de bu yüzden seviyorum onu, o da güzel aylakmış, şimdi tam buraya o hepinizin aklına gelen şiirinden alıntı ne de güzel giderdi ama bu verdiğim sözü tutmamak olur, hepiniz anladınız zaten, hepimiz anladık, anladığımızı sandığımız çoğu şey kadar anladık, o yüzden söylemeyeyim, kendime verdiğim sözleri tutmazsam aynaya nasıl bakarım, aynaya manasız bakışlara ve bu düşüşlere tahammülüm kalmadı artık, nasıl çıktım zannettim ben böyle göklere hem de sürünürken yerlerde, bir zamanlar uzundu boyum, ayakkabılarım boyalıydı, yaşamak yaşamak gibiydi -yaşamak naif iştir- ellerim titremezdi ve ben ellerimin titremediğini bilmezdim, çünkü bir şeylerin varlığı onların yokluğuyla öğrenilirmiş, öğrendim. çok şey öğrendim -sandım- hiçbirini anlamadım, alışamadım ben yaşamaya, bir çöp torbası dolusu fazlam var, defolarım var, seri üretimden arızalı çıkmış ürün gibiyim, bana benzeyen herkes uyumlu da ben uyamadım gibi, yine özel zannettim kendimi, kabul ediyorum değilim, hiçbirimiz kadar değilim, işte tam buraya bir Orhan Veli... tamam çok konuştum, yavaştan gideyim.
Ay diyetimi 75 gunde 4-5 kere bozdum ama pismanim o gunler icin ne kadar az yesem bile bozarken. Ama suan canim deli gibi cigkofte istiyor mesela. Ve pazara kadar bozmayi dusunmuyorum. Ama cok istiyor cidden. Giremedigim butun kiyafetlere girsem de henuz yeterli degil. Birazdan gidip karnimi suyla doldurucam her zaman yaptigim gibi. Neyse. Bi de aklimda biri var ama artik imkansizin imkansizi gibi. Oyle imkansiz ki ne heves var icimde olsun diye ne bir caba. Hatta diyorum keske aklima girmeseydi keske 15 gun onceye geri donseydim. Birini aklima soktugumda cikarmasi epey guc. Biraz once ruyamda gordum resmen sevgiliydik ve cok tatliydik. Neyse gecenin bu saatinde aciktim ama ne yalan soyliyim acikip bi sey yememek beni cok mutlu ediyor.
bundan tam 8 sene önceydi. hiç bilmediğim bir şehrin sokaklarında umarsızca gezerken kaybolduğumda karşıma çıktın ilk kez.. bakışlarındaki tarifsiz derinlahahhaha
şaka lan şaka.. ben yatıyorum dicektim sadece.. çok yoruldum, uyuyabilirim inşallah. *