bugün

Eskiden kendimi insanlara olduğumdan daha kötü gösterirdim. Yapmadığım kötü şeyleri yapmış veya yapıyormuş gibi anlattığım da oldu. Bad boyum tarzında bir kötü gösterme değil. Ciddi biçimde kötü bir insan olmaya çalışıyor ve kendimi kötü bir insanmış gibi anlatıyordum, davranıyordum.

Ek olarak hiçbir şey hatırlayamıyorum. Hafızam çok kötüleşti. Sanırım vücudumda eser miktarda folik asitle yaşıyorum.
Oglumu büyütürken yaptığım hataların aynısını yavru kedime yapıyorum. Mesela odadan odaya gecerken onu kucagımda taşıyorum sanki o yürüyemez gibi. Uyurken gürültü yapmıyorum, aşırı sımartıyorum, evdekilerle onun yüzünden kavga ediyorum filan. Kışa yelek de öreyim bebegim üşümesin ahaha, seneye krese de yazdırcam. Ha bu arada dün evde yalnız kalacak diye trt çocuk acıp gittim canı sıkılmasın diye.
biri yalnızca işi düşünce geldiğinde,
aynı derdi binlerce kere anlattığında dinlediğim ama anlattığım çözümleri anlayamayanlara,
yol gösterip, elimden geleni yaptığımda hala bana bahaneler sayanlara,
her başarısızlığına bir kılıf bulanlara,
sahip olduğu şeyleri başka bir insana verecek olsam belki de bir insanı dünyanın en mutlu insani yapabileceğim insanlara, yani sahip olduklarının değerini anlamayacak kadar salak insanlara,
her adıma zor, her yola uzun diyen, ve tek nefesle ömrü tükenecekmiş gibi davranan insanlara tahammülüm yok.
Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin bana söylenen ya da yanımda konuşulan şeyleri unutmuyorum. Az önce en son 10 yıl önce geldiğim evdeki yattığım yatağın alt bazasının içindekileri saydım. Tüm aile şok. Benim için gayet sıradan bir şeydi oysa.
bir insan ile daha tanışacak enerjim kalmadı.

geçtiğimiz son bir - bir buçuk yıl herkesten bir şeyler götürdü tabi. özellikle tek başına yaşamanın ve uzun süre evden çalışmanın benim için bedeli ikili ilişkilere ve sosyal ortamlara olan ilgimi yitirmem oldu.
Bi aralar her gün buranın abonesiydik her gün itiraf edecek bir şeyimiz vardı.

Gerçi baktığım zaman iyi ki de yapmışım diyorum şimdi kendime itiraf edemediklerimi o zamanlar bıdır bıdır yazıyodum *
Her neyse bu aralar yaşamaktan keyif almam için yapmam gerekenleri düşünmeye başladım. Bunları yapabilmem için ailemle yüzleşip gerekirse kötü olmam gerektiğini farkettim. insan bi şeylere karar verirken bu kadar sorumluluk yüküyle karar vermemeli diye düşünüyorum ama malum t.c. simülasyonunda ve bu şartlarda biraz zor o söylediğim. Aslında farkında değilim ama ben o zor olanı yapmaya karar verdim, sadece doğru zamanı bekliyorum.
Zaman kısıtlı olabilir, ne kadar süre nefes alacağımız belli değil ama bazı şeyleri doğru zamanda yapmak hayatında olması gerekenleri doğru yolda tutmana yardımcı olur. itiraf ediyorum kendi yolumu çizdim yuvadan uçuyorum *
O son shot'u atmayacaktım ey sözlük.
Hiçbir şeyden zevk almayacak kadar ne günah işledim lan ben aq.
itiraf etmeyeceğim. görünüp gideceğim beş dakika bakıverdim. bakıyorum çünkü tanıyarak ya da tanımayarak sevdiğim bazı insanların neler yazdığını okuyorum. komik birileri de çıkıyor gülecek oluyorum. bu bir açıklamaydı; neden bu sözlüğe tıkladığımın açıklaması. çünkü öyle iğrenç söylemlerde bulunan insan olmaya adaylığını bile koymamış varlıklar da var ki burada, insan kendini açıklama yapmak zorunda hissediyor. olacak şey değil.
itiraf edecek bir şey yok.
yeni günün ilk 31ini patlatıp uykuya dalacağım.
son dönemde etik algımı sorgulamaya başladım.
kapitalizm birisini daha yutabilir yakında, belki de yutmaz. zaman gösterecek.
bugün göz göre göre hakkı yenilen birine, arkasından çevrilen dolapların bir kısmını bir vesileyle göstermiş oldum. şu an üstümden bin tonluk bir yük kalkmış, kanatlanıp uçacakmışım gibi hissediyorum.
Yasamiyorum. Hissedemiyorum. icimde devamli ama kesintiye ugramayan bir bezmislik, yogun bir ofke var

Kendime ayirdigim bir iki saat zaman sadece kanepeyle butunlesmemi sagliyor. patron para diyor, is yerinde calisanlar para diyor, bana da para lazim. Omuzlarimda agir bir yuk var. Huzurum hic yok. Huzur ve mutluluk benim icin varolmayan kelimeler. insan gormek istemiyorum. asiri yiprandim.

Tukendim.
on dakika içinde dört beş defa esnedim. inanılmaz uykum var. mastırşef beni bitirdi. çok geçe kadar devam ediyor. gözlerim yaşardı esneyince. gözlerim yaşarınca kirpiklerim çok güzel duruyor. saat sekize kadar bir karbonhidrat yeme hakkım var. zevki erteliyorum. mutfağa giricem ve kendime mütteşem, dev bir makarna yapiciim. dev. kocaman. kocaman x2. işte hayat ve küçük zevkleri.

sabahları takriben elli atmış adet martı dolanıyor evin etrafında. öyle büyükler ki. yakından hiç gördünüz mü bilmiyorum. ortalama bir kuşun beş altı katı. korkunçlar aq. gagaları falan bir garip. fakat şunu fark ettim, kuşlar arasında bir hiyerarşi var. mesela kargalar da geliyor ama onlar iki üç kişilik gruplarla geliyor. martılarla aynı yerde durmuyorlar. bikaç dakika sabit kalıp uçuyorlar. serçe falan da oluyor ama martı ve kargalar kadar yoğun değil. güvercinler zaten çok yaygın. yüzlerce.

martılardan biraz tırsıyorum açıkçası. gerçekten çok büyükler. uzaktan görünce normal kuş ama yakından yok aq. olmaz yani. bu adamı yer.
şurada bir zamanlar ben de çok yazıp çizerdim.
yazmama sebebim, artık daha mükemmel bir hayatım olduğu için mi? hayır.

sanırım güçlendim, bilmiyorum. veya duyarsızlaştım.
eskiden üzen, yıkan çoğu şey artık pek etki etmiyor.
Hayattan çokça şikayet etmeye başladığımda "ya sivrisinekler 20 santim boyutunda yaratılmış olsalardı" diye düşünüp seviniyorum. Belki de dünya sandığımız kadar kötü ve çekilmez bir yer değildir.
Kalkıp bir son vermek için dayanılmaz bir istek duyduğum saatlerden birine girdim.
Beynimi uyuşturmak için de her türlü sosyal medya hesabımda gezindim. Sanırım daha fazla uyuşturmak istemiyorum.sildim çoğunj. Buraya giriyorum ara sıra. Gerekli uyuşukluğu sağlasın diye.
Uzun bir aradan sonra eski alışkanlığıma geri döndüm, gece uyanıp yemek yedim.

Sanırım yakında olan olaylar beni beklediğimden fazla etkiledi.

Muhtemelen eski ben olsam ayakta kalacak halim olmayacaktı. Şimdi ufak kaçamaklarla sıyırıyorum. Biraz daha düzelirsem yemeğe de saldırmam kimse de yıkamaz beni.
Kahve içtim telvesini her zamanki gibi çiğneyeyim dedim (evet iğrenç) sonra ağzıma bir şey geldi ama devam ettim aman kahvedir dedim ya kurtsa?
Kimseye aşık olamıyorum, bu durum beni oldukça üzmekte. Garip gelebilir belki ama Aşk acısı çekmeyi özledim.
görsel
Son günlerde devamlı bu fotoğrafa bakıp gülüyorum. Acaba ben bir şizofren miyim?
milyonlarca başka insanın da bunu yaptığına eminim ama bazen gitmek istemediğim birden fazla buluşma olduğunda birbirlerini bahane göstererek gitmiyorum.

genellikle iki tanesi denk geldiğinde yapıyorum ama bir keresinde yoğun, covid-öncesi bir zamanda üç farklı yerden "bi görüşelim" daveti gelmişti ve üçgen şeklinde birbirlerini göstererek evde takılmıştım.

her zaman bir asosyal değilim ama olduğum zaman epey özeniyorum.*
yakın arkadaşlarımın yarısının hayatında mükemmel şeyler oluyor. adeta hayallerini gerçekleştiriyorlar. bir kısmı da çok büyük üzüntüler yaşıyor maddi ve manevi anlamında. bense çevremin ekvatoru gibiyim. hissizleşmek veya yabancılaşmak gibi de tarif edilebilecek bir durumda değilim. geri dönüş yolunu çok iyi bilmiyorsan eğer kendinden çok uzaklaşmaman gerekirmiş bunu öğrendim. içime kapanırken bir bildiğim olduğunu sanıyordum ama yokmuş. öyle dümdüz mal gibi içime kapanmışım. arkadaşlarımın başına gelen güzel olaylara kendim yaşıyormuşum gibi seviniyorum ama bu beni yıpratmaya başladı. kıskançlık da değil ama kendi güzel günlerimi yaşamak istemenin sabırsızlığı sanırım. yıllar içinde fark ediyorum ki mutluluk duygusu benim gibiler için leke gibi yara gibi bir şey ve ona sahip oldukça kendime yakıştıramadığımı görüyorum. bir yere bağlarım diye girdiğim bu entryimi de burada sonlandırıyorum. sevgiler saygılar.
Ömürlük değil, seyirlik oldu.