bugün

itikaf ne bilmiyorum ama bunu da hortlatıyorum. beyin amcıklaması geçirin aq.
başka bir hayal kırıklığı yaşadım 3 eylül'e söz vermişlerdi. bu ülkede hiçbir şey ama hiçbir şey zamanında açıklanmaz, şu tarihte olacak denilen şeyler olmaz. ama ben her seferinde hayal kırıklığı yaşıyorum yinede. bu gerçeği öğrenene kadar kendi kendime tekrar edeceğim be sözlük.

bu ülkede hiçbir şey zamanında yapılmaz.
Neredeyse iki yıl oldu. Ama içimdeki umudu hiçbir zaman tam olarak söndüremedim.
Hoslandigim cocukla beraber olabilsem aslinda ne kadar eglenebilecegim ve mutlu olabilecegim fikrini aklımdan atamiyorum. Yani olsa mukemmel olur. Ama cocugun ole bir hayatı var ki hani derler ya dünya yerinden oynasa sen bana bir adim gelmezsin. iste aynen oyle. Sanki o baska bir dünyada bende ona paralel bir evrendeyim. Lan acaba olur mu dediğini bile sanmıyorum. Ama bana sürekli hergun yaşadığı seyleri anlatiyor. Bende dinlemekten manyak gibi büyük keyif alıyorum. Bana acı veren bir durum yok ama üzüldüğüm şeyin bana karşılık vermemesi değil de olsa çok güzel olacağını bildiğim halde olamamasi. Olamayacak olmasi. aman neyse.

Edit: canını kokoreç çektirip bir saatlik yola çıkarttım pişman değilim.
Bazen çok mutlu oluyorum sonra diyorum ki kendime, fazla heveslenme yine bir şey çıkar zaten. Hayat da yanıltmıyor beni. intikam alır gibi bütün kötülüklerini ustaca sunuyor önüme. Sazan gibi atlıyorum ve bile bile zehirliyorum kendimi. Bugün de mutluydum. Rahat dur artık değil mi ama ne hayata ne de kendime söz geçiremiyorum. Aramizda hala savaş sürüyor.
yediğim bokların karması başıma geldi gibi duruyor ama bunun da altından kalkarım sözlük izle gör.
Biraz aptal olsaydım belki mutlu olabilirdim.
Ben the rise of darkness ın aslında ateistlerin arasına katılmış ateist görünümlü gizli bir müslüman olduğunu biliyorum. Amacı ateizmin saçma olduğunu ateistlere gösterip onları müslüman etmek. Bunun içinde islam hakkında saçma sapan entryler girip aslında ateistlerin aptal olduğu imajını vermeye çalışıyor.
ben the rise of the darkness ın aslında ateistlerin arasına sızmış ateist görünümlü gizli bir hristiyan olduğunu biliyorum. amacı ateizmin saçma olduğunu ateistlere gösterip onları hristiyan yapmak. bunun içinde hristiyanlık hakkında saçma sapan entryler girip aslında ateistlerin aptal olduğu imajını vermeye çalışıyor.

Ohhh çiızıs kıraysst. Swh.
Etrafımdaki insanların bana fayda vermeyeceğini biliyorum ama insanlarla konuşma mecburiyeti hissediyorum. Herkes bu hayatta yalnız en nihayetinde fakat çok garip bir duygu bu.
insanların cehaleti ve aklı inkar etmeleri yüzünden neredeyse acıma duygumu kaybettim.

burada yüzlerce bakınız verip taciz tecavüz cinayet hırsızlık yolsuzluk yokluk örneklerini verip laf kalabalığı yapmaya gerek yok.

yine de bir örnek verelim de durum anlaşılsın.
çiftlik bank-tosuncuk.
veya fadıl akgündüz.
bana kalsa bu insanlara plaket veririm.

ya da karadeniz de ağlayan fındık üreticisi, doğa katliamına karşı çıkanlar, anadolu'da ağlayan pancar üreticileri...

neyse, artık bu vb durumlar bende hiç bir mana ifade etmiyor.
Küçük bir çocukken kuzenimden hoşlanıyordum ve ona "büyüyünce seninle evleneceğim" diyordum, çocuk aklı işte swh.
aslında hiç kimse umrumda değil...
lisedeyken sürekli lavaboya işerdim. hatta tepem attığında evyeye ve sabunluğa bile işerdim. milletin elini yüzünü yıkadığı yeri ben pisuvar gibi kullanıyordum. (bkz: lavaboya işemek)

not: bunu okuldan başka hiçbir yerde yapmadım. kendi evimde asla yapmadım.
Liberal olmasam da liberal yazarların, muhafazakar islamcı olmasam da muhafazakar islamcı yazarların, Marksist olmasam da Marksist yazarların eserlerini okurum. Profesörümün de dediği gibi her ideoloji ile flörtleşirim ama yatağa girmem. Görüşlerine katılmasam da onların da fikirlerinin ne olduğunu öğrenmek isterim. Kütüphanemde Gazali ile Farabi, Karl Marx ile Atsız, Risale-i Nur ile Nutuk yan yanadır.
bu hayattan hiç tat alamıyorum. buna kimlerin sebebiyet verdiği çok aşikar.
ergenliğe girdiğim günden beri hiç bir şekilde huzuru yakalayamadım.
personel tuvaletinde çok agresif bir şekilde patir putur sıçmaktan büyük keyif alıyorum.
Ben artık yazamıyorum.

Eskiden, yerde bir yaprak görsem mesela, hikayesini düşünür, anlamlar yüklerdim.

Ya da hayatıma değenlerin, değdikleri yerden oluk oluk cümleler dökülürdü kendiliğinden, ben bile engelleyemezdim.

Bir şarkıda aramadığım duyguyu bulurdum arasam ömrümce bulamayacağım. Bulduğumu ömrüme kazırdım.

Şimdi yavan, basit ve hissizim. Kelimelerle savaşan birinin, bir harfe yenik düşmesini kabullenemiyorum.

Bilmiyorum. Ben mi yazıyordum içimden gelenleri, onlar mı bana yazdırıyordu? Yaşadıklarımı mı yazıyordum, yazdıklarımı mı yaşıyordum, bilmiyorum.

Gördünüz siz de işte, yapamıyorum.
Unutmayın ki bana hicbir şey olmaz tribinden çıkıyorum ve bunalımda olduğumu kabul ediyorum. Cidden dipte olabilirim bu sefer.
sizce ben nasıl olsa atlatırım deyip atlatamadığımı farkedip bebek gibi ağlıyor muyumdur...evet evet ağlıyorumdur.
itirafımdır. bağımlılık yaratan aşktan nefret ediyorum.
hayat benim için çok iyi gitmiyor. ben de bütün hıncımı buradan çıkarıyorum.
Nedenini bilmiyorum ama hep yalnız kaldığımda aklıma musallat filmindeki şu içine cin kaçmış teyzeyi düşünüyorUm sonra başıma uyuşma geliyor. En büyük pişmanlıklarımdan biri de zamanında cin konulu filmleri izlemekti.
ileri düzeyde öğretmen fetişim var. tüm sözlük bunu biliyor artık.

lisedeyken öğretmenlerim çok güzeldi. hep hayaller kurardım. fanteziler kurardım. onları yatırıp sikmek, o güzel ağızlarına vermek isterdim. ama yapamadım. her genç gibi bana da nasip olmadı. en fazla yapabildiğim okul tuvaletinde onları düşünerek osbir çekmekti. ama o bile aşırı zevkliydi.

öğretmenlerimle güzel şeyler yaşayamadım. içimde hep ukte kalmıştır. liseyi bitirmiş olsam bile hocalarımı asla unutamadım.
yeni bir hayata başlamanın kurallarından bir tanesi de kıyafetleri değiştirmek. çünkü her kıyafetin bir şekilde çağrıştırdığı kişi ya da olaylar var. kimisi hediye edilmiş, kimisi önemli bir günde giyilmiş. benim gibi sürekli geçmişte yaşayan birisi için geçerlidir belki de bu olay bilemedim. hangi kıyafeti elime alsam ışınlanıyorum o ana. neyse, şu zayıflama işi bitsin, değiştireceğim bütün dolabı.

düşündüm de... sanırım bir tane kazağı atamayacağım.
Dededen miras kalma apartman var. 30 yıllık bina. 4 kat 8 daire.

Miras olduğundan fazla karışmadım işlere. Ta ki öğrencilerin kiralık ev bulma problemleri ayyuka çıkana kadar.

Bizim mallar yıllar içinde ne kadar emekli AKP'li varsa doldurmuşlar dairelere. Tek tek kapıları çalıp önce kendimi tanıttım sonra Eylül 15'e kadar Hepsini sepetledim. 8 dairenin 7'sini öğrencilere kiraladım. Daire başına 250 lira gibi bir kira alacağım. Deposito vs almadım. araya emlakçı sokmadım. Senelik emlak, çöp, sorma ver vergisini karşılasa yeter. Kafanıza göre takılın, sağdan soldan şikayetçi olan komşu olursa bana haber verin yeter dedim. Avukatım da taş mı yesin.

Son daireyi de yarın 2 öğrenci gelecek onlara vereceğim. Sıva, boya, tadilat, klima-kombi bakımları vs 20k da para harcadım. Hiç sorun değil.

Öğrencilerden kümes gibi evlere 4-5 k kira isteyen zübükler ve piyasayı bu hale getirenler, Yatacak yeriniz yok.

O cezayı ülkeyi bu hale getirenler ve oy verenleri çekecek, yolun başındaki gençler değil. O kadar.