bugün

Ve kader günü.

Gün içinde 6 saatlik bir Yazılı sınava gireceğim. Ve bu tüm sınavın Sadece ilk aşaması. Eğer bu ilk aşamayı başarıyla atlatabilirsem ikinci aşamada da Sözlü sınavda ter dökeceğim. bugün Belki yoluma devam Edeceğim. Belki de akademik hayatım burada sonlanacak. Her manada bir kader anı olduğu kesin. Dile kolay, 8 aylık bir hazırlanma periyodu ve ondan önce yaklaşık 10 senelik üniversite eğitimi.

Bakalım, ne olacak.
Anonim olmadan fikrimi özgürce beyan edemediğim için buradayım.
Dun gece tuhaf bir ruya gordum. Bir sozluk erkegini gordum. Bu kim hicbir fikrim yok boyle biri var mi onu da Bilmiyorum. (bkz: swh) kumral, uzun boylu, 3 numara sac ama sonradan 7 numara gibi oluyor. * ilgincti ya. Bir de evinin sifresini kirip girip kahve yapip, beraber iciyoruz sonra gidiyorum. Cok sacma. (bkz: swh) sozlukte boyle biri varsa ulassin plz.xd.
işler kötü gittiğinde "sıkma canını ben varım" diyecek birine sığınma ihtiyacım olması beni üzüyor.

Bu türlü bir yoksunluk çok acizce. Tabi öyle birinin varlığı durumunda bu acizliği umursamam diye düşünüyorum.

En iyisi uyumak.
üsteki yazarın derdi dahil olmak üzere bazen kibrim arşı geçiyor, bazen değerim kendi gözümde dibe iniyor. bu dengesizlik hareketlerime yansıyınca çekilmez ve huysuz oluyorum. son.
Bugün sebepsiz yere aklıma aşırı rezil anılarım geliyor.

Hani herkesin vardır ya kısacık bi cümle ya da anlık bi hareket ama unutulmayacak rezillikte...

Takıntılıyım harbiden. Nerden aklıma geldiniz durup dururken?
Sözlükte bir erkek yazarla gece vakti sohbet etmiştik pm'den.
Baya bir şehvetli konulara girdik.
Ortamlarda komik takılan arkadaşınıza durmadan mesaj atıp aramayın buluşmak istemeyin kimse size durmadan palyaçoluk yapmak zorunda değil, yeter.. o an komik olabilir kalabalıktır, kendi hüznünü saklar, gereksiz negatif enerji yaymak istemez fakat hadi beni eğlendir diyerek rahatsız edip durdugunuz insanların da duyguları var..
öğretim ya da yetiştirme adı altında yanıma yeni verilen operasyon müdürümüzün eti senin kemiği de senin dediği uzman yardımcısı kadın arkadaşıma bütün işleri kitleyip sözlüklerde ve forumlarda takılıyorum.
5 saat verip "şimdi bütün bildiklerini yaz bakalım" dedikleri sınava girdim ve çıktım bugün. zaman 15 sayfa yazabilmeme imkan tanıdı.
tanistigim insanlara tam kredi vermek gibi bir huyum var. kafamda kotuluk yapacaklarina dair her seyi sifirliyorum, konduramiyorum. farkli bahaneler uretiyorum kotuluklerine. fakat gerceklerin bir gun ortaya cikma gibi kotu bir huyu var. her sey aciga cikinca daha fazla avukatliklarini yapamiyor ve uzuluyorum. hayalkirikligi yasiyorum. kisir bir dongu gibi. bundan sonra tek dilegim iyi insanlarla karsilasabilmek, inanin her seyden muhim.
Sözlükte kimin kız Kimin erkek olduğunu bilmiyorum.
hayatımda beni anlayabilecek birinin olmamasına çok üzülüyorum. kendimi bazen çok yalnız hissediyorum.
3 sene önceki hayalimle şu an bulunduğum yer arasındaki farka bakıyorum da, hakikaten şu hayattaki irademiz bir hiç.

Hiçiz.
Yeterliliğin yazılı kısmını başarıyla geçmişim. Yarın kollokyuma çıkacağım, sözlü Sınav için. 45 dakika boyunca sorgu sual söz konusu olacak. Son bir şarkı... son ulan. Evd.
Kendimden yoruldum. Kendimi yorduğum gibi kimseyi yormadım, eziyet etmedim. Kendi kendime ettiğimin cezasını çekmem inşallah.
9 saat sonra çok kritik bir sınava gireceğim.
Size bir şey söyleyeyim mi kulağınıza küpe olsun. Yaşıtlarınızdan ve çevrenizdekilerden maddi ve manevi durumda iyi olursanız her türlü kıskanılıyorsunuz. Gerçek arkadaşım dediğiniz kişide bile bu böyle. Nasıl ya, o yapar ben neden yapamıyorum kafasında oluyor.

Bunu yaşayarak tecrübe ettim. Güvenmeyin kimseye aileniz dışında. Hepsinin başarınızda gözü oluyor. Hepsininm
Annem epey rahatsız.
Finallere mi bakayım, ona mı koşturayım, işe mi yetişeyim derken ilk bütünlemeye kalışıma bugün imza attım.

Bunları ise hala hastaneden yazıyorum.
doktora yeterlilik sınavını başarıyla geçmiş bulunuyorum.

hayatımın en stresli iki döneminden biriydi. diğeri de hiç şüphesiz yüksek lisans tezimi yetiştirmeye çabaladığım dönemdi. şu an nasıl hissediyorum? büyük bir rahatlama var. özellikle son 2-3 haftadır ölüp ölüp dirildim. belki de hayatımdan eksildi. fazlasıyla yıpratıcı bir süreç olduğu kesin. özellikle yazılı sınavdan bir gece önce "galiba benden olmayacak, başka bir şeye mi yönelsem" düşüncesi çok baskındı. zira bilmeniz gereken o kadar çok şey var ki insanın belki de sınırlarını zorlayan bir durum söz konusu oluyor. dönem izni isteyip sınavı 6 ay kadar daha ileri atabilirdim ki bir çok arkadaşım bu yolu tercih etti. bense pandemi dönemini iyi geçirmiştim. tüm metinleri okumuştum. bu stresi neden bir 6 ay kadar daha uzatmalıydım ki? tüm riskleri ve sorumluluğu aldım. ne olacaksa olsun, dedim. tek kurşunum vardı. çünkü bir önceki sınava girmemiştim. hani eski bir şarkıda der ya "If you had one shot, one opportunity. Would you capture it Or just let it slip?" elimden geleni yaptım. 5 alanın tamamında tek girişte hem sözlüde hem de yazılıda başarılı oldum. neyse, ileriye bakmak gerekiyor. umarım iyi bir doktora teziyle tamamına erdirebilirim.

hiç öyle ego patlaması söz konusu değil. akademi öyle bir şey ki insan bilim karşısında ne kadar küçük olduğunu görüyor. ama yine de "mb hoca" derseniz buna hayır demem. eheh.
bilmem kaç zamandır yok idim buralarda.
eski salak heyecanı arıyorum fakat bulamıyorum efenim.
ergen iken burdaydim ergenliğini ağır geçirenlere defalarca şahitlik etmisligim defalarca halime sukretmisligim var. anılar efenim anılar..
bu geceye olan itirafim Uludağ'a olan manasız sevgim efenim teşekkürler...
Küçükken asansör boşluğuna işerdim. Niye yaptığıma gelirsek bi sebebi yok yapıyordum işte.
Galiba telefonla konuşmayı hiç sevmiyorum. Telefonum çalınca böyle tüylerim diken diken oluyor, öfleme, pöfleme nöbetleri oluyor ve hatta bazen açmıyorum da elimde çalıp duruyor. Dün gece 3 kişiye bunu yaptım. Üniversiteden arkadaş aradı, açmadım. Bir arkadaş canım sıkkın diye mesaj atmış, noldu yazdım, aramaya başladı açmadım. Bir tanıdığımız röntgen çektirmiş, babama atmış, babam dedi ki bak. Baktım anlattım, konuşursun adama da anlat ayıp olur dedi. içime sıkıntı çöktü. Adam babamı aramaya başlayınca uyuyor numarası yapmaya başladım. "uyumuş birader..." diyordu babam en son. Bunların hepsi tek gecede oluyor. Eski sevgilim "beni hiç aramıyorsun hep mesaj atıyorsun" diye isyan ederdi. Halbuki ben gene arardım onu haftada bir iki kez falan, kısa kısa konuşurduk. Şimdi anladım. Sevmiyorum arkadaş. Telefonda konuşmak cidden bana çok büyük işkence.
iş hayatına atılmadan önce hiç meraklı bir insan değildim lakin dört senelik iş hayatımın özellikle son yılında dedikodu da çağ atladım. Odamın herkesten uzak olmasına rağmen fabrikada olan herşeyden haberim oluyor. Sorun şu ki bunun için efor sarfetmiyorum nedense insanlar bana anlatmayı seviyor. Hatta fotoğraf bile atıyorlar. Ben bu bilgilerle napıyorum peki. Ortalığı karıştırabiliyorum.
pek eksi almadığıma göre bu kategoriye dahil değilim.

zaten ortaya çok da hikaye anlatmadığım için yalancılık otomatikman not available oluyor.