bugün

Tek yazdığım sözlük uludağ değil 2 sözlükte daha hesabım var.
Sevdiğim kadar sevilmedim.
görsel

Ölen nişanlımın alyansını hala parmağımda taşıyorum. Hiç çıkarmayacağım parmaģımdan bu yüzüğü sevgilim. Ölene kadar daima parmağımda kalacak. Taki sana kavuşana kadar. Seni hala çok seviyorum ve özlüyorum bitanem. Keşke şuan bende yanında olsaydım ...
itiraf ediyorum sözlükte yazma sebebim yazmayı sevmem.
Ilk defa bi rüyadan ciddi anlamda bu kadar etkilendim ve korktum. Ellerim bile buz gibi olmuş. Sanırım uyku haram oldu.
Bir amacım yok sözlük. Bir insanın başına gelebilecek en zor şey. Hayalini kurduğum bir şey yok. Önce sevgilim para için girdi zengin bir cücenin koluna, bahçesinde ebruli hanımeli açan eve. Onu kabullenmeye çalışırken babam gitti. Yani şöyle ki mutlu olmak için bir hayal kuruyorsun ve hayallerini yıllarca yaşatıyorsun. Sonra hayallerini kurduğun şey çekip gidince, hayallerin başına yıkılıyor. Kımıldayacak, nefes alacak takatin kalmıyor. Göçük altında kalmış birine dışarıdan söylenen sözler, umut verici konuşmalar hepsi anlamsız.

Amk nazım hikmet'in; mavi gözlü dev şiirini o kadar çok severdim ki... Yaşamak zorunda kalacağımı bilsem, bu kadar sevmezdim. Yıllarca çabaladım, uğraştım, bahçesinde ebruli, hanımeli açan bir ev yaptım. Yani kolay olmadı ama zorlandığım zamanlar da içinde yaşayacak mutlu günlerimi düşündüm öyle ayakta durdum. Amk mesela bölmeli akvaryumu o istemişti, balkon demirinde saksıların, tv ünitesinin altındaki küçük akvaryum bölmesi, mutfağın rengi, parkelerin deseni, yıllarca ne söylediyse öyle oldu.

Ama işte yetmiyor demek ki... Gerçekten aldatıp evlendiği kişi ilyas salmanın versiyonun da biri. Yani ilyas salman çirkin demiyorum, evlendiği kişi zengin. Okul müdürü, babasının koleji var vs. vs.

Gerçekten ama gerçekten mutsuzum, bir insan ne kadar mutsuz olabilirse o kadar mutsuzum. Hakan Günday'ın kinyas'ı gibi yaşıyorum hayatı. Çok çabalıyorum, uğraşıyorum ama o eve her girdiğim de çok değişik duygular yaşıyorum bir ben bir allah biliyor.

Sokakta biri el ele tutuşsa sanki on tane zenci bana tecavüz ediyormuş gibi hissediyorum. Lan amına koyayım gece uyandığım zaman onu da uyandırıp hazır uyanmışım azcık seveyim de öyle yatayım deyip uykusundan uyandıran adamdım ben. Şimdi çocuğu olmuş. Nasıl mutlu görseniz. Saç rengini değiştirmiş, araba almış kocası. Üstündeki kıyafetler lc den değil belli.

Bunları kimseye anlatamıyorum çünkü insanlar sizi ya haline şükretmek için dinler yada dinliyormuş gibi yapar. Sanırım duygu körlüğü hastalığına doğru gidiyorum. Hani belki sevgilim gittikten 1 sene sonra babam ölmese, bir dayanağım olurdu bana akıl verirdi, nasihat ederdi, balığa falan giderdik ne bileyim.

Kalmadı kimsem. Benden geriye bir ben edecek kadar bile ben kalmadı. Bazen intihar etmeyi düşünüyorum. Biteceğini sanmıyorum. Belki de kabir azabı olarak bana onların mutlu hayatını izlettirirler ki buna katlanabileceğimi sanmıyorum.

Anksiyete yada manyofobi tam olarak bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey oda bir girdap içerisine attılar, aşağıda ne var yada sonu nere varır fikrim yok.
Birkac yazarı görür görmez eksiliyorum ne yazdıkları önemli değil.
inancıma göre yaratılmış her şeyin hayat hakkı vardır bilerek bir sivrisineği hamam böceğini bile öldüremem. .
Bazı arkadaşlıkların aynı kalmadığını fark ettiğin o an, o noktadan sonra gamsızlığın ve samimiyetin giderek azalmasını engellemek zordur.
Çok değiştim hatta o kadar değiştim ki kendimi tanıyamıyorum artık. Eskiden kaybedecek çok şeyim vardı ve onları kaybetmekten çekiniyordum. Şimdi kaybedecek daha fazla şeyim olmasına rağmen kaybedecek hiçbir şeyim yokmuş gibi davranıyorum. Kimseye tahammül edemiyorum. hata kabul etmiyorum. Eskiden evcil bir kedi gibi biriyken. Şimdi yırtıcı bir bal porsuğu gibiyim. Sorunu çözmek için konuşmayı denemeyi bıraktım. Kamikaze modunu açıyorum ne olacaksa olsun kafasındayım. Sorunu çözemeyince içimde biriktiriyorum ve bu durum bana zarar vermeye başladı. Umarım tekrar evcilleşirim.
Şu an büyük bir duygusal boşluk içerisindeyim. Bazı anlar birden ağlayasım geliyor. Ve bunları yazarken muhabbet kuşum kucağımda uyuyor. Onun yerinde olmayı çok isterdim.
çocukken o kadar oynayacak bebeğim varken, bebek aldırırdım babama. Şimdi 30 yaşında bir kız kurusuyum okunacak kitabım varken kitap alıyorum.
Ne zaman hastane aciline yolum düşse mutlaka yakınının hayatıni kaybettiğini öğrenen insanlara denk geliyorum. Hattâ tüm gece beklemişligim de oldu çok benim beklediklerim kurtuldu ama o acı haberi alanlarla gözgöze geldim defalarca. Yaşamaktan utandığım anlar bile oldu.
Ne olduysa oluyor fakat ben unutuyorum. Yolum düşünce yine o ölüm soguklugunun içinde buluyorum kendimi. Bir süre etkileniyorum; ağlamalar, ağıtlar, bağrışmalar. Hastanede çalışsam delirirmişim kesin. Kesin !

Bu gece yine karşılaştım. Bu sefer özel bir hastanenin acilinde. bir anneydi ağlayan. Demek isterdim ki ona " sabret teyzeciğim 5 dakika gibi geçecek bu ömür ve yeniden kavuşacaksın oğlun ile" diyebilsem tabi... konuşamıyorum ki? Haddime mi düşmüş zaten? Zaten teyze beni duyacak, anlayacak halde mi?

Kaç saat, kaç gün daha ağlayacak . Ben unutacağım. O unutmayacak. Bu durumda konuşma hakkım yok. Çok üzüldüğümü belirtsem bile onun gibi acı çekecek değilim ya?

Nasıl dayanacak sahi? Aklım yine bir annede kaldı. Ben bir gün herhangi bir acilde o kadın gibi ağlıyor olmaktan korkuyorum. Konuşmak ile olmuyor. Yine kaybetme korkum ayyuka çıktı. Yüreğim ağzımda yine.
Camlar kapalı ama ben soğuktan titriyorum.
bir zamanlar çok sevdiğim bir arkadaşımla uzun süredir görüşmüyor, konuşmuyorduk. bir iki aydir tekrar görüşüyoruz sık sık.

ilk zamanlardan bir günün sonunda bana şunu sormuştu " neden konuşmuyorsun insanlarla?". o gün bir çok defa farklı arkadaş gruplarıyla kısa da olsa zaman geçirmiştik, sohbete hiç dahil olmuyormusum farkında değilim. şakayla karışık "bana seninle konuşmak yetiyor" demiştim.

ve haftalar geçti üzerinden, bu gün o sözümün ne kadar gerçek olduğunu her hücremle hissettim.

bugün o ulasilmazlardaydi ve ben onunla geçirecegim bir saatin tadını, totalde dört farklı arkadaşımla her biri farklı konseptli eğlenceli olmalarına rağmen ve saatler sürmesine rağmen görüşmelerimiz, bulamadım.
Eski sevgilim yaklaşık bi 2 yıldır falan evli, ama benim bunu bildiğimi bilmiyor. Hiç ortak arkadaşımız yoktu zaten, sosyal medya da kullanmıyor. Ayrıldıktan sonra da farklı şehirlerde yaşamaya başladık. Ben evlendiğini çok hasbelkader bir şekilde arkadaşımın arkadaşı onun arkadaşı vb gibi zincirleme bağlantılar silsilesiyle instagramda öğrenmiştim.
Neyse uzun lafın kısası, bilmediğimi düşündüğü için çok rahat bir şekilde hala ısrarla flörtöz bir ifadeyle yazmaya devam ediyor.
En son doğum günüm bahanesiyle yazdı, konuşmayı özlediğini ve buluşmak istediğini falan söyledi.
Cevap vermedim hiçbirine. Ama belli aralıklarla yazmaya devam ediyor. Bazen evli olduğunu bildiğimi hissettirmek istiyorum, tepkisini merak ediyorum ama stalkladığımı falan düşünür diye vazgeçiyorum.
kendini çok çakal ve karşısındakini saf sanan hali çok acınası geliyor. Bilhassa engellemiyorum, ne kadar daha ileri gidecek, ne zamana kadar yazmaya devam edecek merak ediyorum.
içimden de diyorum ki, resmen direkten dönmüşüm. Allahın sevgili kuluymuşum.
Bursasporluyum ve manita yapamadım.
ölmek istiyorum sözlük. yeteri kadar kötülük gördüm.
Bazen istediğim şeyler olmuyor. içimden ısrar et diyorum ama sonra sana yakışmaz deyip duruluyorum. Bilmem belki de en iyisi bu benim için.
Geçen gün birine kitap verdim. kitabı aldı Gaziantep’e gitti. Bugün mesaj attı “kitabın arasından para çıktı” diye. Kitaba 3 senedir elimi sürmedim. Bu 3 sene içinde paraya çok ihtiyacım olan günler oldu, refaha kavuştuğum günlerde param olduğunu öğrendim. Hayattaki şansım tam olarak budur. ihtiyacım olduğu zaman hiçbir şey bulamam, ihtiyacım olmadığı zaman akar. Uyumadan önce şansıma söveceğim ve kafamı yastığa bastırarak ağlayacağım. (bkz: swh)
Tanısanız çok seversiniz, bilseniz belamı sikersiniz.
Daha önce eksikliğini hissetmediğim ve ihtiyacım olmayan şeylere ihtiyaç duymaya başladım.
Sözlüğün diyetisyeni olarak dm den gelen her soruyu cevaplıyorum bugün. Daha önceki sorularını soranlar hariç .
Her şeyin amına koydum ve düzelecek gibi durmuyor pek. Etrafımdaki herkes uzaklaştı benden alkol problemim yüzünden. Duzelip onlara kavuşmam gerek tekrar, ama şuan bir barda oturup içiyorum arkada da benden adam olmaz çalıyor. Bırakmak istemiyorum, bırakamıyorum. Bırakırsam uyuyamıyorum, yaşayamıyorum, yaratamıyorum.
Nasıl ah ettiyse bir türlü mutlu olamadım...