bugün

Bir süredir roman yazmaya çalışıyorum. bugün yazdığım bir karakterin haline acıyıp ağladım. bayağı içselleştirmişim galiba.
Kurt cobain'in ölmemiş olmasını isterdim.
itiraf edecek bir şeyim kalmadı lan ! döktüm içimi yeter artık.
şu son zamanlarda kendimi misafirlikte "hadi artık eve gidelim" diye ağlayan çocuklar gibi hissediyorum. Sözde birkaç günlüğüne memlekete gelip dedemi görüp, dönecektim. Resmen Tıkıldım kaldım. Help.
Yılan gibi sevişirdik hey gidi günler hey.
çapa yaparken aldığım büyük kararları uygulamaya ne yazık ki cesaretim yok.
http://www.youtube.com/watch?v=3gJoX14UAm0
Her akşam .. başımı yastığa .. dünyanın uyandığımda daha güzel bir yer olacağına inandırarak koymak çok acı be sözlük.
Her ne kadar yasal bir geçerliliği pek olmasa da bir vasiyet yazıp cüzdanımda taşıyorum. içinde tüm sevdiklerimin beni iyi hatırlaması için şimdiye kadar hiç söylemediğim şeyler var.
Hayatta hiç kimsenin kötü kalpli olabileceğine inanmıyorum. Her şeyin bir sebebi vardır düşüncesiyle herkesi affedebilme potansiyeline sahibim. Herkese saygı duyuyorum. (Tecavüzcüler hariç.) Bu konuda inşallah insanlar beni yanıltmaz.
Sevgilimi omegleda aldattım :(
yabancıyım, dışardayım. insanları izliyorum sürekli. birbirleriyle ne konuşuyorlar, nereye gidiyorlar, nasıl eğleniyorlar, biri onları mutsuz ettiğinde verdikleri tepki ne oluyor. anlamaya çalışıyorum, benzemeye çalışıyorum. olmuyor, herkesin basitçe kurabildiği arkadaşlıkları kuramıyorum. bazen çaba harcıyorum bazen içimden gelmiyor. bazen çabalarım tuhaf geliyor, ayak uyduramıyorum. herkes kullanma kılavuzunu okumuş, ben okumamışım gibi. böyle şeyleri kimden öğreniyor ki insanlar. en ufak ters tepkide içime kapanıyorum. başkalarını ne kolay seviyorlar, ne kolay kaynaşıyorlar. aynı şeyleri yapsam da söylesem de dışarda kalıyorum. kolaylıkla sevmek sevilmek istiyorum. beni düzeltecek tek şey birini sevmek ve birinin beni sevmesi gibi geliyor. ya da birinin ''en'' bir şeyi olmak, en azından olabildiğimi görmek. böyle tuhaf, gereksiz hissetmek istemiyorum.
Benimle uludağ sözlükte dalga geçiyotlar.

(bkz: edepsizlik)
Dedemin birini hiç tanımadım. Annem 4 yaşındayken trafik kazasında vefat etmiş.

Anneannem o tarihten itibaren üç çocuğunu da bir başına büyütmüş. Dedemin tüm fotoğraflarını, mektuplarını özenle saklar. Arada çıkarır bakar.

Dedemin mezarı aynı il sınırlarında olmasında rağmen uzakça farklı bir ilçede olmasından ötürü onyıllarca giden olmamış. Bunda anneannemin gidip üzülmekten, ağlayacak olmasının korkusundan gitmemesinin de nedeni büyük tabi.

Neyse bundan yaklaşık 5 sene önce ben, annem ve dayım anneannemi ikna ederek dedemin mezarına gitmeye karar verdik. Rastgele bir gün belirledik. Gideceğimiz gün aksaklık oldu. 2 gün sonrasına sarktı.

Sonunda rastgele seçtiğimiz günden 2 gün sonra dedemin mezarına ulaştık. Yanında dere akan bir köy mezarlığında tepelik bir yerdeydi. ismi tanıdıktı mezar taşındaki.

Neyse. Allah'ın emri olan ağlaşmalar başlarken dedemin "ölüm yıldönümünde" mezarı başında olduğumuzu fark ettim. O rastgele seçtiğimiz gün dahi gitsek tutmayacaktı. 2 günde aksaklık oldu ve denk geldik.

Daha sonra bir ayrıntı daha çarptı gözüme.
37 yaşında vefat etmiş olan dedemin, "37." Ölüm yıldönümüydü. Ben olmasaydım kimse fark edemeyecekti dahi tüm bunları.

Bu anı hiç unutamıyorum.
Bugün dedemin ismi bana verilmiş olmasa da uzun boylu bir adammış. Öğretmenmiş. Bugün öğretmenlik okuyan, uzun tek torunu da benim.

Mekanı cennet olsun ne diyelim, öyle alakasız aklıma geldi yine bu sabah.

O mezara gitmeden önce dinlediğim sarp apak'tan gitme'yi ne zaman duysam o güne giderim.
Ankara sıcağında süblimleşirken sigara almak zor geldiği için sarma sigara içtim az önce.
ben yaşadığım bu hayatı bazı isimlere vefa borcum olduğu için yaşıyorum. vefayı yüceltmek için yeterli sebeplerim var. bunları düşünürken utanmıyorum ama sesli de söyleyemiyorum çünkü o esnada nefesim kesiliyor. ölümü çok uzaklarda aramıyorum aslında her saniye buna hazırım. kendimi sevmek için son birkaç senedir biraz uğraştım. bunu da hayranı olduğum insanların karakterlerini kendime örnek alarak yaptım. bundan dolayı mutluyum çünkü onlar saygıyı hakkeden güzel bir avuç insan. şu var ki bugün hala kendimi seven biri sayılmam. zannederim şuan şoktayım. o yüzden kafamdakiler birbirinden bağımsız dile geliyor. hayatımda kendi kararlarımı almaya başladığımdan bu yana birçok farkındalığım oldu. Gerçek olan bu içimde ki boşluk mu?
değil! bir şey var, ama eksile eksile var.

galiba bu ağrıyan kalbim.
insanların karakterine ve entelektüelliğine aşık olan tipleri samimiyetsiz hatta yalancı buluyorum. Bu tiplerin kendine saygısı yok bence. Tipini beğenmediğin kişinin karakteri ile sevişecek halin yok. Zorlama aşk oluyor bunun adı. Uzun sürmez o aşklar. iki sonra bitip, gider. Sen de hem kendine hem de aşkım dediğin kişiye sahte tavırlar sergilemekten öteye gidememiş olursun.
''mutluyum, ne sorunum ne derdim yok''
diye fazla ortalarda dolanınca; sanırım allah belamı verdi.
doğum günümde bile sebepsiz yere mutsuzluk ve ağlama.
genç yaşta gitmek istiyorum sözlük.
bunaldım.
sadece sana söyleyebiliyorum sözlük...
Bir kız var adı Nurgül. Tüm samimiyetimle karşısına çıktım ama beni reddetti. Çok güzel değil. Hatta hiç güzel değil ama delicesine seviyorum. Kıskanıyorum, özlüyorum, sürekli düşünüyorum... Bunlar normal aga. Acaip olan kısım her sabah gözümü açar açma gün ışığında gözlerimin önünde belirmesi. Birkaç saniye kendime gelemiyorum noluyor lan bana diyor elimi yüzümü yıkıyor anlamsızca aynaya bakıyor ve bu soruyu soruyorum."daha önce bir çok kez aşık oldum ama böyle bir şey hiç başıma gelmedi. Neden Nurgül?"
sanma ki unuttum her gece aklıma geliyorsan eğer her şeye rağmen bitmeyen bişeyler var demektir.
gönlüm şenlensin, gönlüm senlensin sohbete gel de.
Bazen bir şeye canım sıkılıyor daha sonra onun ne olduğunu unutuyorum ve içimde bir huzursuzluk beliriyor. Sonra canımı sıkan bir şey vardı neydi diye düşünüyorum bulunca bi rahstlayıp tekrar sıkılıyorum. Sonra yine unutuyorum. Döngü şeklinde devam ediyo.

Önem vermem gereken bir duruma önem vermezken önem vermemem gerekenlere çok daha fazla önem veriyorum.

Birileriyle havadan sudan öylesine sohbet etmek istiyorum.

Otostopla seyahat alışkanlık yapacak gibi.
Sevilecek adamım ama çekilecek adam değilim.
Evet ayrıldık ve üstünden 5 ay kadar geçti. Evet bir daha barışmayı düşünmüyorum. Evet çok iyi bir insandı. Evet biz birbirimize göre değildik zaten... Peki neden 5 ay sonra app store şifreni değiştirdin? Ne zararım vardı ki sadece bedava uygulamaları indiriyordum. Şimdi telefonumdaki hiçbir uygulamayı güncelleyemiyorum. Ben şimdi hepsini silip yeniden mi yükleyeyim? Bunun başka bir yolu yok mu? Hani bundan 5 ay önce senin olan her şey benimdi şimdi bedava uygulamalarda mı gözüne battı? Allah cezanı versin eski sevgili.
Erken yaşlarımdan beri anksiyete bozuklugum varmış. kaygı bozuklugumdan ve depresif ruh halimden dolayı senelerim yarrak gibi kendimi hiç geliştirmeden, hiç sosyalleşmeden tamamen kafayı taktığım insanları düşünmekle geçti. bir gün bunun farkına varıp psikiyatrist ile görüştüm ve yaklaşık 6- 7 aydır antidepresan eşliğinde kendimi tanıyıp depresyon belirtilerimi, ne kadar güzel ve farklı bir insan olduğumu, sorunlu olanın ben değil dışardaki akrabalar okul vs gibi çevrelerdeki bir kesim insanlar olduğunu ve bunları kafaya takmamayı öğrendim. ha herşey mükemmel geçmiyo yürüdüğüm kızların beni itin götüne soktuğu da oldu ama bunlar uzun vadede hiçbir sorun olmuyo artık. şunu anladım ki bir çocuğun büyüme aşamasında kendisini tanımasını ve özgüvenini toplamasını temel öncelik olarak belirlemeliyiz. bir insan kendini tanımadan karşılaştığı faktörlerle başa çıkamaz ve depresyona girer.