bugün

etrafımda en önem verdiğim insanlar bir şekilde batak içinde. onları bırakıp gideceğim ama nasıl yapabileceğimi zerre bilmiyorum.

birilerini yüz üstü bırakmamak için yaptığım şeylerin sonucundaysa hep pişman olduğumu anımsıyorum.

cenderedeyim.
gitti.

zaten ne olduğu belli olmayan, bir türlü bir kalıba sokamadığımız bu ilişkiyi koparıp atmanın vakti gelmişti ama çok fazla şey paylaştığımız için üzüldüm, boşluğa düşmüş hissediyorum..
beni hayata bağlayan şeyler birer birer azalıyor. işin kötü yanı bunu bilmek ama karşı koyamamak.
Uykum kacti su ictim sonra yattim tekrar susadim su icmeye gitsem kedim uyanip bi daha uyumuyo yemek vermessem haydut gibi onumu kesiyo odaya gidene kadar.
Bir unutuşun ortasındayız.
Bunlar elvedalarımız.
Internet hayatımın ikinci itirafı. ilkini hatırlamıyorum. Bu seferki yediğim büyük kazığı nihayet kabullenmem. Aldatıldım (manen cinsel olarak değil), manipüle edildim, gözümün önündeki gerçekleri göremedim, en önemlisi ona inandım. Şimdi tüm sözlük beni ortasına alıp salak salak diye tempo tutsa olayın absürdlüğünü, salaklığımı yansıtmakta, tartmakta yetersiz kalır.

Ucuz bir korku filminde, katil salak bir kızın kellesini baltayla uçuruyordu. Kız o kadar salaktı ki öldüğünü hemen anlayamamıştı ve iki dakika daha başsız başsız deli divane gibi ortalıkta koşturmuştu.

işte ben de hala ruhen öldüğümü anlayamıyorum ve ortalıkta hiçbir şey olmamış gibi dört dönüyorum. Bugün yarın düşerim...
Çok mu büyüttük gözümüzde?
tam böyle güzel bir şeylerin başlangıç aşamasındaydık bir anda herşey tuz buz oluyor. sanki cennet mahallesinde iyi bir şey olacakken şerefsiz kel rüstem pembeye herşeyi anlatıyor. öyle bir durum.
Gece kalkınca üşenip lavaboya işiyorum. ve pişman değilim hala da yapmaya devam edicem...
akşam korkudan gitmediysem kolay kolay gitmem herhalde oda arkadaşım normalde uykusunda konuşur ilk başlarda tırssamda sonra yavaştan alışmaya başladım 2 haftadır odada yoktu akşam geldi malum vize haftası uyku zaten yok yumurta kapıya dayanmış gece üç çeyrek gibi ders çalışmayı bıraktım başımın ağrısından yattım yatağa huyumdur duvara dönük uyurum nolur nolmaz diye dalmak üzereyim birden oda arkadaşım konuşmaya başladı ama türkçe değil aramızda duvar var ve sesi yakından geliyor bağırıyor mu yakında mı anlamadım arkamı dönmeye korktum bildiğin türkçe konuşmuyor latince mi kavrayamadığım acayip bir dil o an yaşadığım korkuyu anlatamam sindim iyice o an aklıma ne geliyorsa okumaya başladım bir ara göklerdeki kutsal babamız diyeceğim falan sandım o derece korkudan bütün dinlere sığındım iki büklüm uyumaya çalıştım.
kisa bir süre sonra beni seven yada benden nefret eden insanlara veda edicem bunu hiçbirine soyleyemiyorum çünkü biliyorum beni sevenler şimdiden üzülmeye başlıcak ve onların tersine benden nefret edenler mutluluktan ortalıkta göt aticak hersey bir anda olsun ve bitsin en iyisi böyle sanırım.
her gün metrobüsle uzun seyahatlere çıktığım için müzik ve kulaklık benim yegane dostum.
elektro gitar çalan biri olarak hard metal veya soft metal dinlediğim bu seyahatlerde bir süre sonra kendimi iyice kaptırıp konserde olduğumu, gerek james hatfield ile karşılıklı solo attığımı, büyük kırmızı plastik bardaklardan bira içtiğimi hayal ediyorum, aslında yaşıyorum bunu desek daha doğru olur.
sonra edirnekapı'ya geliyoruz ve arkadan bir el sertçe dokunup bir şeyler söylüyor:
'inecek misin? '
itiraf ediyorum ben cahilim. şimdi siktir git hadi.
Geçen çıkma teklifi ettiğim kızdan hoşlanmıyordum aslında, sadece fiziği güzeldi. iyikide hoşlanmamışım. (bkz: kaşar kızlar)
3 yıl önce bugün, benim için sonun başlangıcıydı.

patlattılar beni, ben de kendimi onarmadım. yeniden doğdum.

şimdi geliyorum.
Kiliselerden beyin yanınca Arapça şarkı dinlemek iyi geliyor sanırım. Yine de beynim yanıyor. Bunu derinden hissedebiliyorum.
deliliğin en son noktasındayım, her şeye gülüyorum.
oysa gülünecek hiçbir şey yok.
*kendimi sevmiyorum
*flim izlemekten başka sevdiğim birşey yok
*hiç dostum (yakın arkadaş.) yok.
*arkadaşlarımın hepsi bana karşı yapmacık ve hiç biri beni sevmiyor.
* arkadaşlarımla asosyal olmamak için takılıyorum
*3 dilek hakkım olsaydı. düzgün bir ailem olmasını, başarılı ve sağlıklı olmamızı dilerdim.
*Hiç sevgilim olmadı.
*Ailemde beni gerçekten tek sevenin babam olduğunu düşünüyorum.
*çok gevezeyim fakat konuşacak arkadaşım yok vede kekeme olduğum için uzun cumlerler kuramam.
*özendiğim kimse yok. (Yani keşke sunun gibi olsam dediğim kimse yok sadece yakışıklı ve zeki bir cocuk tanırsam keşke ona benzeseydim derim.)
*kekemeligimden nefret ediyorum.
*fizigimden nefret ediyorum.
*iyi birisi olduğumu düşünüyorum arkadaşlarıma karşı.
*arkadaşlarımın yanında suluyum ama aslında hiç sulu biri değilim.
*salağım ve safım.
*tek hedefim makine mühendisi olup yurtdışında çalışmak.
*penisimde 3 delik var ve çatal işiyorum. Ahahhaha :D
*tuvalete gidince hep yerlere çiş damlatıyorum. :D
*hayatımda hiç kabız olmadım.
*kitap okumam anca çok ilgimi çeken ve zorunds olduğum kitapları okurum.
*Kavga edince hiç kimseye gerçek gücümü kullanmadım çünki kullanırsam birini öldürebileceğimi düşünüyorum.
*kavgalarda pısırık olurum.
*dayak yerken canım acımıyor.
*bir yerim kırılsa bile canım acıdığı için değil annem babam üzülür diye ağlıyorum. (Bu gercekten benim için sırdı.)
*Resim yapmaktan çok hoşlanırım fakat yapamam.
*müzikta başarılı olduğuma inanıyorum. Ve ilerde 2. Ünıversiteyi konservatuar üzerine okumak istiyorum.
*iddaa da 1000tl kaybettim (bu gerçekten sırdı.) aramızda kalsın.

Daha varda uzatmak istemiyorum zaten yeterince uzadı.

Edit: anlattıklarımın hepsi değişti ve hiç birisini takmıyorum. Yakışıklı ve iyi birisi olduğumu düşünüyorum. Tabi halen aptalım. Maddi durumumu kontrol etme potansiyelim var yani maddi gelirim hiç olmamasına rağmen maddi gelirim olmasını becerebiliyorum. Hafızam geriledi. Eskiden tanıştığım insanların adlarını hiç unutmazdım şuan dün tanıştığım kişiyi unutuyorum. Kekemeliğim büyük ölçüde azaldı. Çok fazla arkadaşım var ve her zamanda çok arkadaşım vardı. Bu entry yi girdiğimde bunalımdaydım. Şuan En büyük sorunum maddiyat allah daha beterini vermesin. (Sağlık harbiden çok önemli çevremde herkes bir bir kanser oluyor ve ölüm haberlerini daha sık almaya başladık.)
şöyle herkesten farklı bir şey saklıyorum. bu yüzden kimseye de bir şey anlatamıyorum öyle yuvarlanıp gidiyorum. arada bir noluyoruz diyorsam çok şükür.
çok bozdu artık buralar. yazmıyor kimse bu başlığa.

bir devir kapanıyor mu yoksa.
burada günde 15 dakikadan fazla vakit geçiren kullanıcılar, yazar demiyorum bakın yazar olmak kolay değil, asosyal ve boş kişiler olduğu için itiraf ediyorum ki onlar için üzülüyorum. insanlar bu kadar boş olmamalı. ayrıca aleyna tilkiye kurban olun beğenmeseniz de bu dünyaya bıraktığı iyi-kötü bir eseri var.
bugun akbil basmadan bindim.
Okuması var yazması yok...
özlediğim halde gururum yüzümdem söyleyemiyorum.
vizelerde iyi çalıştığım dersten 45 aldım. sınıfın ortalaması 43 ama iyi çalışmış, kendimce iyi yapmıştım.

bir başka derste hiç çalışmadım, sınıf canavar gibiydi. sınava yarım saat kala sadece kitabın içindekiler bölümünü ezberledim ve sınava girdim. sınıf ortalamasının 16 puan üzerinde 82 aldım.

bugünden itibaren karar veriyorum, ders çalışmak yok.
en azından 40 küsür alınca koymaz.

gerçi vize %40 etkiliyor. önemli olan vizede 40-45'in altına inmemek ama yine de olsun..