bugün

sıkıntılarım bitiyor. büyük tarih eylülün ilk haftası. aylardır sabrediyorum, bitti sayılır.
Bugün eski sevgilisini gördüm sözlük havuza gelmiş arkadaşi ile * basmişim kelebeği x6 üzerini de serbestle tamamladim dalgamla boğuldu:) Haliyle anlamadiniz sözlük olsun maksat laf olsun.
Ayakları benden çirkin kadınların instagram hesapları kanun hükmünde kararname ile kapatılsın, açanlara gereken cezalar verilsin! Midem bulandı mk!!!
evet yazıyorum. yazıyorum çünkü fikirlerim beğenilsin istiyorum, beni beğenin istiyorum. azıcık artı oy alayım gerçek hayatta erişemediğim mutluluğa burda erişeyim. çünkü gerçek hayatta artı oy verenin yüzünü söylesem entrymi beğenmez; beğenince, kabul edince başkasının düşüncesini, kendinden bir şey eksiliyor çünkü gerizekalıdan. o yüzden yazıyorum sözlük gerçek hayatta hissedemediğim beğenilme duygusunu istiyorum. kimlerine göre yanlış olsa da ego mastürbasyonu evet bu.
itiraf ediyorum
bu günü gerçekten perşembe sanıyordum, fakat saat 01:41 cuma olmuş.
1 gün geriden geliyor olabilir miyim diye düşündüm, neler oluyor bana? benim babam toyota gibi adam. şimdi iyiyim sanırsam galiba.
kalbim çok kanıyor, gitgide aklımı kaybediyorum. Allah'a sığınıyorum sadece. sen koru ya rabbim.
günler kötü geçmişti tam bir hafta boyunca. hayal kırıklıkları ile başlayan hayatı sorgulamakla biten geceler çoğu...tam iyi olacakken, anlatılması imkansız en ağır darbe de gelmiş kendimi vurgun yemiş dalgıç gibi hissetmiştim. unuturdum unutmasına da biraz ağrılı ve sancılı günler bizi bekliyordu. yine dik durup, uyuyup uyanıp herşeyin güzel olacağını düşünmüştüm; olmuştu da. iki ay önce yaptığım işlerin ve aynı süredir de dört gözle beklediğim sonuçlarını, bir bakıma meyvelerini istediğim ve umduğum şekilde almıştım (maddi değil).

onun gazıyla akşama kadar geçirdim. akşam olmuş arkadaşlarlayken kimine göre uzun kimine göre kısa bir zaman diliminden beri hoşlandığım kızla ilgili de çok güzel bir gelişme olmuştu. rüzgar tersine döndü bak, geçecek geçecek diyorlardı diyerek eve içim rahat; sanki beslenme çantasıyla yolda sallanan çocuklar gibi gelmiştim.

gün içerisinde yaşadığım sevinçlerimi arkadaşım (bir abim yok ama abim olarak gördüğüm insan) a anlatıyordum. bak işler sonuçlandı, elde ettim abi dedim. bu süreç içerisinde bana desteği çok olduğundan mutluluğumu da görsün istedim. bak haklıymışım dedi. gülüşmeler şakalaşmalar devam etti. kendimi bulutların üstüne atmış havaya salak gülücükler yağdırırken bulmuştum.

muhabbetin sonunda hee bu arada birşey daha var deyip hoşlandığım kızdan bahsettim, pazar günü buluşacağımızı çok güzel gelişmeler olduğunu da. ağzım kulaklarımdaydı. birden yüzü düştü birşeylerin ters gittiğini farketmem zaman almıştı ama etmiştim nihayetinde. ısrarlarıma karşılık söylemek zorunda kaldı: çok kısa bir zaman önce onun da ondan hoşlandığını.

ben tanıştıklarını bile bilmiyorken oy yaydan çıkmıştı, ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. hani bazen rol yaparsın, içine sıçarsın karşı tarafta ne kadar kötü bir oyuncu olduğunu düşünür ya, tam olarak öyleydi. vurgun yemiş dalgıç kendine gelmişti gelmesine ağzı kulaklarında eve de gelmişti ama son dakika da yediği golün topunu ağlardan çıkartan kaleci olarak bulmuştum kendimi. en azından bu zorlu maçı kazanmıştım diye düşünüyordum çünkü.

not: bu başlıktan nefret ettiğimi söylediğim daha önce girilmiş entry im var siz bilmeseniz de ben biliyorum *. ama bir anda ne yapacağını bilemeden kendini sözlükte bulup bu başlığa kusmak da varmış. bilmiyordum, öğrendim.
Ara ara aklıma vurmasaydı iyidi.
Aylarca ağrı yaparak beni benden alan yirmilik dişimi çektirdim.

Saatlerdir gıdıklayarak işkence yapıyorum çıkan dişe. En sonundada bir bardak dolusu suya atacağım. Boğulsun şerefsiz.
iki gündür yaşadığım yerde hayvanlar gece yarısı bu saatte kavga ediyor ve uyuyamıyorum. Hayvan derken gerçek hayvan, hem köpek, hem kedi , hem kuş istemsizce tırsıyorum çünkü hayvanlar var gücü ile bağırıyor. Bizi bir felaket bekliyorda onu mu hissediyorlar korkusundan uyuyamıyorum.
bugün bir telefon geldi, o evleniyormuş sözlük... başka birisi eşi olacak onun, onun soyadını alacak, onun gömleklerini ütüleyip, ona yemekler yapacak, kapıda arka arkaya onların adı yazacak, birbirlerinin ailelerine anne-baba diyecekler, çocukları olacak sonra, her sabah birlikte uyanacaklar... kıskanmıyorum hiç, hatta mutlu olsun çok mutlu hemde. ama şöyle düşünüyorum da benim artık o beraber geçirdiğimiz günlerde, anılarımızda bile hakkım yok, onlar bile benim değil. tuhafmış, insan zannediyor ki iki kişi ayrılınca bi süre ikisinin de hayatı berbat olur, sonra yavaş yavaş toparlar iki tarafta ve en sonunda bir tarafın belki biraz gecikmeli de olsa hayatları paralel olarak iyi gitmeye başlar, iyileşirler. ama biz de öyle olmadı bi türlü. ben düştüğüm yerde döndüm durdum, o ise evleniyor şimdi... neyse mutlu olsun ikisi de, allah yollarını açık etsin.
sozlük bugun benim doğuum günüm. ..
Beyza'yı çok seviyorum ama kızın umrunda değilim sanırım. Kız öyle muhteşem bişey değil ama fena değil yani daha iyileriyle çıkmışlığım var. Neden umrunda değilim lan nemrudun kızı.
Necip fazıl'ın dediği gibi ' öyle bir yerdeyim işte, vazgeçmekle direnmek arasında'.

Pes etmek istemiyorum ama kendimi ilk kez bu kadar korkak görüyorum sözlük.
dün akşam d&r da tanıştığım kızla yarın buluşmamın amacı sevişmek olacak. eğer olmazsa elizabeth e devam.
Plajda öldürülen savunmasiz cocuklari dahi gormeyen, sozde anti-kapitalist arkadaslardan nefret ediyorum, ulan siz vicdaninizi satmissiniz, emegin hakkini savunmak ne haddinize.
Geçen gün kıvrılmış, normal oranda kaslı bir erkek kolu çiziyordum ama dirsek kısmını o kadar dar çizmişim ki fizik kurallarını çizgiler ile yıkmışım. Tabi o kağıt mantar panodaydı, ders çalışırken sağa sola bakma adetim vardır, bir baktım benim kol ama dengesiz bir kol. Durmadı tabi elim, değiştirdim.

Not: bu nasıl saçma itiraf lan.
Allah' a 24820 rekat namaz borcum var sözlük ödemeliyim.
Babam gitti bu evdengelmemek üzere kaç aydır bu evde nasıl nefes alıyoruz, gülüyoruz, yemek yiyoruz anlamıyorum sonra bir yerden bir şeyi çıkıyor bir yazısı, saati dağılıyorum. Nasıl ya daha dün şurada beni çimdikleyen, şu yatağın başına gelip özür dileyen, masada karşımda oturan adam nasıl yok olur! Buralar da yok olsun yattığı yer yıkılsın yemek yediği masa devrilsin.nesneler neden nankör?!
Edit: bir de babasız ilk bayramı yaşayacağım öyle ya. Hiçbir şeyin tadı yok zaten koduğumun dünyasında.
Takipçim varmış sözlük.

Yazdıklarımı sürekli okuyan sözlük dışından biri. Hatta öyleymişki beni takip edenlere bile göz gezdirmiş bir de utanmadan mesajlarımı okumak istedi.

izin vermedim tabii.

Kontrol ediliyormuş yazdıklarım değerlendirilip eleştiri süzgecinden geçiriliyomuş (sanki ne yazıyosam) yani kendimi özgür hissetmiyorum artık burada.

Neyse işte gidiyorum ben.

Garip oldu böyle sözlük, ne güzel yazıyodum kendi kendime, boş boş, nereden çıktı ki şimdi bu.

Yok yanlış anlama çıkmakla çok iyi ettin (karşıma) .

En azından demeseydin devam ederdim ben boş işlere.

Canım sağolsun.

Ben de biliyorum çok zor şeyler bekliyomuş gibi kapıda. Ama söz işte elimden geleni yapacağım. Daha ne diyebilirim ki ? Söz işte.

Biraz daha aydınlık için çalışacağım. Biraz daha D vitamini için. Her zaman.

Sözümden çıkmasa bari...(iç ses)

Eminim çoktan kanıtladım ama insan yinelemek istiyor. (yazar burada.. neyse sonra söylerim)

Şehir parklarına çöp kutusu koymayan belediyeleri hiç sevmemişimdir.

Ben hiç birşey yapmayacağım söz. Gidiyorum diye yani. insanın içi rahat olmalı diye düşünüyorum. Güvende çok önemli.

Sözlerime son vermeden önce;
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım

Galaksinin en parlak yıldızına.

Tabi bilmiyor bunları.
Çok eğleniyorum şuan.
ruhun nefes almıyorken bedeninin alması neye yarar?
sözlük yazarlarının bebeklik fotoğrafları başlığına sallamasyon fotoğraflar attığım gerçeği...
aşkın cinsiyeti olamaz. asla.
buraya yazanların alayı özelden mesajlaşma beklentisi güdüyor.
Whatsapp iyi ki var. Bi de nigde gazozu iyi ki var. bi de sen de iyi ki varsin he sozluk. (su cumleyi surada kuracagim da hic aklima gelmezdi)

Merhaba bulut kardes, gunaydin gunes kardes, size de selam teletabiler. hayat sahane degil mi? ok, ben de oyle dusunmustum.