bugün

sözlük savaşmaktan yoruldum. basit bir şeyi bile içimde büyütüp günlerce onu düşünmekten yoruldum. ben bunlara layık değildim be sözlük, bu kadarını da hak etmiş olamam. ben böyle şeyler düşünmemiştim en azından biraz daha fazla mutlu olcağımı düşünüyordum. kazık yemekten bıktım be sözlük, sırf kötü olmamak için posta yemekten de bıktım. sözlük buralardan gitsem ne çare kendimi de yanıma aldıktan sonra? kendimi şu aralar hiç sevmiyorum, başka insanları da sevmiyorum sözlük.
küçükken annemden öğrenmiştim yerde ekmek görünce "yükseğe koy, kuşlar yer" derdi. sevdiklerimizi hep yükseklerde tuttuk,acaba kuşlar mı yedi... * *
ulan sözlük,
şu an bulunduğum yerde çalışırken hep süslü püslü gelirim bugün iflah olmaz bir hangover gibi geleceğim tuttu. şansımı seveyim yok şansımın ırzına geçeyim ki şirketteki tek yakışıklının bizim kata geleceği tuttu. * * ulan çölde olsam penguenlerle ve kutup ayılarıyla gurup yapıcam öyle bi şans var bende.

ulan sözlük 2,
kankamı annesine şikayet ettim. hiç de pişman değilim. ben başa çıkamıyorum belki o onu o kaşarottan kurtarır.

ulan sözlük 3,
çok uykum var. revire gidip yatasım var.
kimi insanların içten ateşlemeli motivasyon sistemleri vardır. bende yok. dıştan ateşlemeli çalışıyorum ben. dürtülmem lazım. birileri beni dürttüğü zaman da "n'oluyor yaw, biz bilmiyoruz sanki" diye sinirleniyorum, yapacağım varsa da yapmıyorum. böylece, istikrarla, mütemadiyen, bir şey yapmıyorum. yaşayıp gidiyoruz desem, o da değil.
taş toprak dediğin de canlı bir yerde, afedersin.
aldskşasldkasmnasömdnasnbnxbczxfdsqwğqüüwnfssdflşsldfksdlfsşdlşkdsşldfkşsdfk.

bu harfleri sadece ben yazdım zannediyordum ama başkaları da varmış, canım sıkıldı. *
iki gün önce rüyamda amerika para birimini değiştiriyormuş.
rüyam tam tutmadı ama yeni 100 dolar çıktı piyasaya. *
şu giden gemi benim olsun
yakarım yangınım olsun
yedi cihan gülsün halime
yeter yanımda olsun
evet itirafım bu.
evde kalıp ders çalışmaya çalıştıkça acayip boyutta çekirdek yiyorum vee, kahve içiyorum. lan okul mezunu olalım derken karaciğer çökücek be; üstelik maksimum bir saat sonra sözlüğe girip, okumaya, sonra da yazmaya başlıyorum, çilelerin en beteri ezber yapmaya çalışmaktır ama, üçüncü sınıf gibi değilmiş hiçbiri, bir de yan taraftakinin dıptıs dıptısları ekleniyor; gözüme çekiç ilişiyor, bu sefer müzikle misilleme yapmadan direkt kapısına bir kaç figür mü yapsam diye düşünüyorum..
bir saat önce bir kafedeydim, aslında hiç sevmem kafelere takılmayı ama arkadas ısrar etti. gittik iki kahve ictik ,birer kücük pasta yedik, 25 tl para tuttu, bir saattir küfrediyorum ama belki ben hatalıyım , kafelerin fiyatları bu düzeydedir.ama yazık yaw , ayak üstü bu kadar da zikilmezki.haram olsun ayrıca.
parasıyla insanlara kendini sevdirmeye uğraşan insanları hiçbir şekilde idare edemiyorum. bir de bellerine silah takar bu tipler.**
2 derece hipermetropmuşum ve eskiden "güzelsin" dediğim tüm kızlardan özür diliyorum.
küçükken ne yazarsam yazayım şifre kısmında ***** şeklinde gözüktüğü için şifremi altı tane yıldız* olarak seçmeye karar vermiştim...

yıllar boyu okey oynayan insanların aradığı o dördüncü kişi olma hayalleri kurdum... bir gün okey oynayan insanlar dördüncü olarak beni çağırdılar, ancak okey bilmediğim gerçeği, sert bir tokat gibi yüzüme çarptı...

hoşlandığım bir kız var ama sevgilisi var... sürekli bu kızla beraber takılıyoruz ve kendimi yavaş yavaş meriçleşiyormuş gibi hissetmeye başladım... o yüzden bu konuda ceydaya çok kırgınım... lan ???
(bkz: meriçleşme süreci)

ismail yk nın şapur şupur ye beni adlı eserini(!) ezbere biliyorum... ve sanırım sen de çoğu kısmını biliyorsun...

az yazsın diye taksiye 1-2 kilometre yürüyüp öyle biniyorum...

çocukken tüm midyeciler mardinli olduğu için mardinde deniz olduğunu sanmaktaydım...

sırf avrupa maçlarında iyi kontör getiriyor diye fenerbahçeli olmama rağmen aveanın galatasaray paketine üye oldum. hatta bir aralar aylık kontör ihtiyacımı bu şekilde karşılamaktaydım...

pisuvara işerken rahatsız oluyorum... yanımdakilere sürekli beni dikizliyor muamelesi yaptığım için sürekli kavga çıkarmamak adına normal tuvaletleri kullanıyorum..

hoşlandığım bir kız var ama sevgilisi var... sürekli bu kızla beraber takılıyoruz ve kendimi yavaş yavaş meriçleşiyormuş gibi hissetmeye başladım... o yüzden bu konuda ceydaya çok kırgınım... lan ???
(bkz: meriçleşme süreci)

saat dokuzu beş geçe, atam dolma bahçede diye başlayan şiir tekerleme karışımı şeyi, saat dokuzu beş geçe, atom bomba bahçede diye algılıyordum... hatta tüm sınıf ve tüm arkadaşlarım da öyle algılıyorduk 9 yaşımıza kadar...

herg gece mutfağa veya wc ye gittiğimde geri dönerken lambayı kapatır kapatmaz odaya koşarak gelirdim...

sınıfta kalmayı bir sene boyunca okulda hapis yatmak gibi bişey zannederdim

babam sevdi anamı aldı; ben sevdim babayı aldım...

çocukken tüm midyeciler mardinli olduğu için mardinde deniz olduğunu sanmaktaydım...

ve evet kara murat benim...
Bazen başımı alıp uzak bir ülkeye gitmek, unutulmak istiyorum. Yerim yurdum olmasın, üstüme güneş doğmasın, ben seyyah gibi gezeyim istiyorum. Hep aynı rüyayı görüyorum, her gece aynı dağda buluyorum kendimi, kafayı yiyeceğim.
itiraf ediyorum;
-annemin adini 7 yasima kadar anne saniyordum.
-11 yasima kadar muhtesem kadrolu gulyabani isimli yesilcam filmindeki yaratigi kulaginin arkasindaki gulle kabuslarimda gorup acayip tirsiyordum.
haksızlığa dayanamıyorum hacı. yok olmuyor. yapamıyorum. sinirleniyorum, deliriyorum, kendimi tutamıyorum. babamın bana öğrettiği en doğru şeylerden biridir bu. haklıysan mutlaka sonuna kadar savun ne olursa olsun derdi.... tam benlik bi tarzmış cidden. haklı olduğumu düşünüyorsam tamam bitti yaaa. başıma ağrılar girene kadar uğraşırım, savaşırım... sonra sigara molası. kendimi toparladıktan sonra tekrar devam.
ama insanın hayatında yaptığı seçimler o kadar önemli ki, o anda farkedemiyorsun. ne olursa olsun kişiliğine uygun meslek yapman lazım. eğer mesliğin senin kabuğundan çıkmanı engelliyorsa o zaman ömür boyu pişmanlık duymak kaçınılmaz olur. şimdi pişman değilim belki. evet memnunum hatta. ama bazı insanlar yüzünden deliriyorum. ve en acısı ciğeri beş para etmez bir insanın karşısına geçip yanlışlarını yüzüne vuramamak.
böyle insanlar hepimizin hayatında vardır mutlaka. ama dayanmak o kadar kolay değil be sözlük. sabretmek o kadar kolay değil...
59 liraya horlamayı durduran ilaç varmış, benim 59 liram olsa horlarmıyım be. *
çok yakın bir tane arkadaşım var. dostum hatta. herşeyimizi bilir birbirimizin. ama bazen ondan çok sıkılıyorum sözlük. başkalarıyla konuşmak, gezmek istiyorum. bazen yapıyorum hatta bunu ama alınıyor galiba o. bilmiyorum ulan. arkadaşım alınır diye korkuyorum işte.
tamda acelem oldugunda biyerlere yetismek icin kosturdugum sira onume cikan, yurumeyen, yurumeklede kalmayip yol vermeyen insanlari tekmelemek istiyorum cok istiyorum sozluk!
anketlerden nefret ediyorum. anket açan anketcanlardan daha da nefret ediyorum.
Bu gün sınavım vardı, hiç çalışmadım. itiraf ediyorum, yanımdakine güveniyordum.
hipotalamusu filozof sanardım...
hazır bizimkiler misafirliğe gitmişken bende evde rahat rahat asılırım diye düşünüyorum sözlük.
en çok istediğim şeylerden biri bazı takım elbiseli adamların gelip** önümde metal bir çanta açmaları ve 'that's your 10 million dolars, where is the weapon.' gibi şeyler söylemesidir. kafamı uzatıp paraya yaklaşarak gülümsemek istiyorum.
"Zaman algısındaki değişim, eğitim gibi Katolik anlayışla şekillendirilmiş ve statik sayılagelen “sektörleri” dahi değişime uğratmıştır: Belirgin örneklerini, "sürekli eğitim", "yaşam boyu öğrenme" vb. popülarize edilmiş kavramlar etrafındaki yoğunlaşmadan çıkarsamak mümkündür."

bu cümleyi ben yazdım evet. anneeee ben ersatz yuppie akademisyen oldum! ağzıma ağzıma vurmak istiyorum!
hala insanların özel hayatına saygı duymayı öğrenemedim. utanıyorum.