bugün

ben bi otelde çalışmaya başladım sözlük. dünya çapında otelleri olan büyük bi şirket. bir aydır oryantasyon sürecinde çalışsak da otel eylülde açılacak. açılmadan önce de kodamanlarımız müşteri ile direk temasta olacak olan satış ekibinin oteli daha iyi tanıyıp daha ateşli satışlar yapabilmesi için ücretsiz olarak otel olanaklarından faydalanma imkanı verdiler. bugün de spa-masaj servisini kullanma günüydü.

bi restoranda cafede falan garson çayı getirirken bile yerin dibine giren ben, böyle bir şeyi nasıl kabul ettim hala bilmiyorum, gitmiş bulundum spa'ya. daha hoşgeldin kısmında beni afakanlar basmaya başladı zaten, kötü oldum ama artık dönüş yoktu. bayan masör mü istersiniz erkek mi sorusu günün ilk şokuydu. daha önce hiç masaj yaptırmamıştım, zaten insanın insana birinci dereceden hizmet ettiği yerler sıkmıştır beni. ulan bu zihniyete sahip bir adamım ben bi de kadın olsa karşımdaki imkanı yok. nasıl olsa iş arkadaşıyız dedim fark etmez benim içim kim müsaitse o yapsın dedim, hiç olmazsa erkek olsun umuduyla. umduğum gibi de oldu aldı eleman beni, henüz tanımıyorum ama tanışırız mutlaka sonuçta aynı yerde çalışacağız, götürdü masaj odasına. hacım ortam mezar gibi sıkıyo beni anlatamam sana, herkes böyle olsaydı bir sektör çökerdi öyle diyim sana. sonra ben üstümü değiştirip masaja başlıcakken bi leğen koydu ortaya ayağınızı buraya koyun dedi ne biliyim amk herhalde yumuşatmak için falan koyuyodur dedim ne biliyim, eleman başladı yıkamaya, lan oğlum tamam itiraf burası ama bu ne biçim itiraf falan filan ama beni götümden sikseler böyle zoruma gitmezdi. anlatamam lan boğazım düğümlendi çok çok kötü oldum lan cenazeevine döndüm.

sonra masaj yapmaya başladı terapist, sonunu getiremedim, binbir türlü teşekkürle, övgüyle gönlünü alıp, benim için yeterli olduğunu söyleyip, yine binlerce teşekkür eşliğinde çıktım yukarıya.

sonra düşündüm sözlük, tamam her iş insana hizmettir, bilgisayar üreten de sonuçta hizmet ediyodur da bu şekil şeyler beni çok sıkıyo lan. hizmet eden insanlara karşı acayip bi eziklik hissediyorum ben. dizlerime kaynar çay döken çocuktan özür dilemiş adamım ben. benden sonra fırçalamasınlar diye çocukla güzelce sohbet edip çok iyi bir iş yaptığını söyleyip terketmiştim mekanı. sonra diğer arkadaşlarıma baktım, çok rahat bi şekilde gülüp eğlenebiliyolar, eminim benim aklımdan geçen düşüncelerin bir tanesi onlarda yoktu.

şimdi sorun şu ki ben mi malım sözlük? yoksa normal mi düşündüğüm ?
Kazakistan'a yolum düşecek gibi..
Ulan çok saçma geliyo be..
şu an acayip alkole düşesim var. Olsa da içsem. Yok lan dertten değil. Ne zamandır içmedim. Tadını özledim.
tamam da işte öyle çekip gitmek kolay değil.
o işin acısı var, göz yaşı var, hatıraları var.
sen bırakıp gittiğini sanıyorsun ama,
halbu ki giden sadece bedenin oluyor.
sonra göğsünün ortasına bi öküz oturuyor, kalkmıyor bir türlü.
kolay mı yalnızlık?
kolay mı dört duvar arasında ömür tüketip,
eylül akşamı balkonda yalnız oturmak.
kolay mı her sabah o ruhsuz alarm sesiyle uyanmak.
eve geldiğinde bomboş salonu görüp,
yalnızlık kokan soğuk yatağa uzanmak.
belki bişey olmadı, daha kötüsünü bekliyordum diyorsun ama...
zamanla oluyor ne oluyorsa
sen büyüyorsun...
her şeye sinirlenen, huysuz, aksi bi adam oluyorsun mesela.
sonra radyoda bi şarkı çalıyor, gözlerin doluyor.
yani anlayacağın tak diye bırakıp gitmek her babayiğidin harcı değil.
http://www.youtube.com/watch?v=E5Pv1pYzJuI
Kestane rengi olarak aldiğim saç boyasi siyah çikti. Hayatimin bundan sonraki kismini kahtali mıçı olarak devam ettireceğim.
yarım saattir bakıp ağlıyorum . bi terslik var ama . http://www.sahibinden.com...rs-donmus-eti-puff/detay/
iki haftadır yayladayım sözlük. emekli hayatı yaşıyorum resmen. sıkıntıdan o kadar abidik gubidik şeylerle uğraştım ki update geldi en son.
-bahçe sulama 16
-odun kırma 15
-aniden sıçrayan çekirgeye refleks vole 20
-sincap yakalama 2 (bütün cevizleri yemiş oçlar bi deneyim dedim. )
-selamlaşma 20 (tanıyan tanımayan herkes selamlaşıyor lan burada çok hoşuma gitti. )
az önce bir kadına saç boyası hakkında bilgi verdim... nereden biliyorum lan !!1 (#21083419)
sözlük bende bi hastalık var. ister vefasızlık de ister angutluk. sevdiğim ve beni seven insanlardan hep uzaklaştırıyorum kendimi. ararlar duymamış gibi yaparım. 27343 kere ararlar duymamışım derim onlar da bilir beni ve yemiş gibi yaparlar. en çok üstüme düşen insanları ekmekte rekora koşarken beni tınmayan insanlarla konuşmaya devam ediyorum mesela. sözlük ben niye kırıyorum sevdiklerimi. en çok onlara yapıyorum ne yapıyosam. içimde ne varsa anında söylemem şart mı bi kaç sn. düşünebilirim mesela. gerçi düşünsem de söylerim. dedim ya pis bi hastalık bu sözlük. öptüms.
ağlama demenin ne faydası var sözlük? sikeyim böyle aşkın ızdırabını. sevdiğimden değil, onurumdan ağlıyorum amk.
hayvan beslemenin yasak olduğu kaldığım yerde kediciğimi beslicem gizli gizli. hadi hayırlısı sözlük.
gezi parkına gittim bugün. bıraktığımız gibi değildi. oradaki ufak kasabamızı çok özlüyorum. yan çadırda ki elemanları da. uzun zamandır mutlu olduğum tek yer idi. orada ki güzel insanlara sevgiler.
her kıza ayrı bir çıkma teklifi yapıyorum. önceden tasarladıgım bısey yok la, bı anda hersey aklıma dızılıverıyor.
bende konusuyorum, hiç biri de hayır demedi.
evet sevgili yaptım yıne.
zengin koca bulup evlenen hatunlardan
nefret ediyorum,
öyle böyle nefret değil,
ben emeğimle
götümden ter akana kadar kendim için çalışırken,
hatunun erkeğine muhtaç olmasına,
erkeğinden bir şeyleri beklemesine,
erkeğinin parasını yemesine katlanamıyorum,
hatta bir erkekte ARANAN özelliğin -para-
olmasına katlanamıyorum,
ben kendimi bildim bileli
-anı yaşa - mantığı ile yetiştik,
kazandığımızı yedik,
kazandığımızla mutlu olduk, muhtaç olmadık,
hep bencil yaşadık gibi ama,
hatunların bir erkekte para aramasını anlamıyorum ben,
ben de sabancı kızı değilim ama,
erkekte bakılacak tek şey para olmadı hiç,
ulan benim neyse ya dillendirmeyeyim şimdi,
uzun lafın kısası,
kimi zaman hemcinslerimin seçiminden
tiksiniyorum !
milletin
nickaltına girdiğim entryler ne çok eksileniyor,
zoruna mı gitti yaprağım ?

tamam sakinim.
itiraf ediyorum sözlük.Bu gece aşırı güldüm ve rezil oldum.Arkadaşımın doğum günüydü.Neyse kutladık falan.Sonra bahçede oturuyoruz ben,arkadaşım bir de onun kız kuzeni.Muhabbet koyu sarmış gidiyor.Sonra saat geç oldu ben kalkayım dedim.Kalktım ayakta iyi geceler derken bir anda karşımda oturan kızı unutarak o an kaşınan kayalarımı kaşımaya başladım.Sonra hemen farkettim elimi çektim.Ama iş işten geçmişti.Kız da gördü kuzenimde.Biz bir gülmüşüz yerleri temizledik resmen fütursuzca güldük.Ama sonra düşününce kendi içimde baya rezil oldum.Neyse giderayak güldürdüm en azından.
Birilerine bir şeyler söyleyecek olupda vazgeÇersiniz hani yada sosyal ortamda herhangi bir nesir düzmek istersinizde salla gitsin deyip silersiniz. Hah bende işte o söyleceklerimi ve yazdıklarımı atmayıp da worde yazmaya başladım(başlıcam da denebilir) bence güzel bir deneme olacak. Sizde de deneyim bence. (bkz: Anlatsam roman olur)
hayatımın en mutlu gününü hatırlayamıyorum. sahi var mıydı öyle bir şey, yaşadım mı? onu bile hatırlamıyorum.
sözlük ev boş ama gelecek kiz bulamıyorum , ınanin ki keşke sevgilimden ayrilmamak için biseyler yapsaydim demek üzereyim.
bir zamanlar günlük tutardım sözlük ama şimdi buraya kusuyorum dertlerimi. * kusuruma bakma.

bundan 6 yıl kadar önceydi. birini sevmiştim belki de hayatımda ilk kez gerçekten aşık olmuştum. aşktan da öte takıntı haline gelmişti aslında. herşeyini izler, ne yapsa haberim olurdu. tüm hayatını gizliden gizliye araştırmış adeta tanrılaştırmıştım onu kendi gözümde. herşeyi mükemmeldi konuşması, yürüyüşü hatta nefes alışı bile.

ama sadece platonik bir aşktı benimkisi, karşılığını alamamıştım. hatta varlığımdan bile haberi yoktu. o yerleri gökleri yaratan bir tanrı, bense koskoca evrende bir kum tanesi bile değildim.

tam 1 yıl sonra hayatımda tamamen bir mucize gerçekleşti. evet o körkütük aşık olduğum kişi artık sevgilim olmuştu. öyle bir rüyadaydım ki kelimeler dizilip ciltlerce kitap olsa da anlatamazdı mutluluğumu.

çocuktum o zamanlar, bilemezdim ki. meğer her mutluluğun bir de bedeli varmış. o lambadan çıkan cin öyle acımasızmış ki bir tek dileğini gerçekleştirebilmesi için senden kişiliğini, sana dair olan herşeyini çalması gerekiyormuş, ben bunu yıllar geçince anladım.

yıllar çok acı geçti sözlük. çoğu zaman sarhoştum anlamamıştım ruhuma batan dikenleri. farkına vardığımda ise elim kolum bağlı seyretmiştim ruhumun giderken yanında götürdüklerini, aynı şimdiki gibi. peri masalı çoktan bitmiş oysa, ben geride kalan küçük sevgi kırıntılarıyla avunmayı öğrenmişim.

öyle bir çıkmazın içine sürüklenmişim ki sözlük, çıkış kapılarımın önüne setten duvarlar örülmüş. hangi yana dönsem o anlaşılması zor, korkunç duvarlar.

bu aşkın bilançosu ne mi? biri gurur yoksunu kişiliğini kaybetmiş zavallı acınası bir yaratık, diğeriyse egosu kaf dağında bir canavar. maalesef ikisi de insanlığa zarar. *
bana günaydın sana iyi geceler ya da iyi sabahlamalar sözlük.
uyuyordum az önceye kadar bir rüya gördüm ve kahkahalar içinde uyandım sözlük. gecenin bu saatinde anlatacak kimsem olmadığından sana sığındım.

bundan sonrası "senin kıçın açıkta kalmış" düşüncelerine gark olacağınız beni mutlu eden saçma, ağır rüya içerir;

annemle garda yürüyoruz. yanımızdan geçerken benim yaşlarımda bir kadın selam veriyor. "benim inci" diyor " gazi lisesinde öğretmendim" anneme dönüyor "nasılsınız, taner nasıl, yok değil mi bir değişiklik?" diye soruyor. hoooppp benim nevir bir dönüyor öyle böyle değil,tam lunaparktaki 1000 balerin gücünde. (bkz: nevrim döndü)
--spoiler--
taner diye sorduğu adam benim babam. benim yaşımdaki bir kadın babamdan taner diye söz ediyor, sırıtıyor, üstelik öğretmenimmiş ben hatırlamıyorum ve olması da neredeyse imkansız benimle yaşıt lan kadın. babamı tanımasının imkanı yok, zira adam ben 2,5 yaşındayken yok olmuş ortadan.
--spoiler--

kadına dönüyorum pis pis sırıtarak "var değişiklik olmaz mı taner öldü çoktaan hem siz taneri nerden tanıyorsunuz" diyorum.arkadaşımdı diyor. annem araya giriyor biz kadından ayrılıp garın içindeki avukatın bürosuna gidiyoruz. nasıl sinirliyim sinirden kan kusuruyorum. annemi sıkıştırıyorum. boş ver filan diyor, bu boşver hiç de boşa verilecek gibi değil. takıyorum kafayı kadına. garda o'nu araştırıyorum filan gazeteciymiş, ama hiç görmüyorum günlerce. bu arada günlerce avukatın bürosunda kalıyoruz her nedense . avukatın eviymiş aynı zamanda. tren raylarını dikine tam karşıdan görüyor. ve bir adam var geceleri o'nu hipnotize edip bir yarışmaya hazırlıyorum aynı şeyi anneme de uyguluyormuşum. geceleri kalkıp adama bakıyorum, balmumu kıvamında duruyor ortada ölü gibi. adam babammış meğerse. o arada kadının babamın sevgilisi olduğunu öğrenişimk bir yerlerden kadına bileniyorum. sonra günlerden bir sabah kadın yine tren garında beliriveriyor. yere bir şeyler düşürmüş, mavi kırmızı renklerde, onları topluyor. hooppp kadının yanında bitiyorum, avukat içeride uyuyor. ayakını görüyorum sadece. kırmızı bir çorap var ve duvara yaslamış ayağını. kadına gidiyorum "sen kimsin lan" diyorum. "sen kimsin de babamdan benim babamdan taner diye söz ediyorsun. ne oldu sikti bıraktı mı seni de diğerleri gibi, ne oldu sikti de annemi yine de boşamadı ortada kaldığın gibi, aklın da babamda mı kaldı" deyip kadına bir dalıyorum ki görme sözlük. boynundan yakalıyorum önce sonra dizimle midesine geçiriyorum acayip şık bir hareketle boynunu kırıp yerde öyle bırakıyorum içimdeki tüm nefreti soğutmuş olarak avukatın homeofficeine geri döüyorum. uyandırıyorum tam mutlulukla olanları anlatıcam yatağın içinden soğan, sarmısak çıkıyor. şaşırıyorum. adam orda balmumu kıvamında duruyor hala. sibel'e dönüyorum "anneme de anlatalım sibel mutlu olsun aldım öcünü" diyorum sibel bana boş gözlerle bakarken kahkaha içinde ancak hem korkmuş hem de burnumun direği sızlayarak uyandım. gözümü açtım anneme seslenmeye niyet etmemle annemin de ölmüş olduğunu hatırladım. burnumun direğinin neden sızladığını o anda anladım. teyzeme sesleneyim dedim ki o'nun da ölmüş olduğunu hatırladım. nick the chopperı uyandıracaktım ama adam o kadar çok uyandı ki sözlük benim bu saçma rüyalarıma ağlayışlarıma kıyamadım geldim senin kafanı siktim kusura bakmazsın artık.
http://www.youtube.com/watch?v=pDeYkCfeIbs. gerçek manada ankaralı olduğumu hissetmeye başlıyorum. bu müzikleri dinlemeye başladım.
o kadar hızlı yabancılaşıyorum ki çok seviyorum dediğim insanı bile çok sevdiğime inanamıyorum bazen. enteresanım biraz evet.
evimin balkonunda otururken canim pizza cekti aradim siparis verdim tam telefonu kaparken caddede kaza oldu ambulans cagirdilar..pizza geldi daha ambulans gelmedi iyi mi...
Az once bi ped reklamına geldim sozluk. Simdi 5-6 kız avm gibi bir yerde Ceylan gibi sekiyor. Sonra biri 'malum gün, ben gelemem' diyor diğer kızlar da sarki söylüyor. Orkid ultra sıvıyı emer saniyeler icinde spotlar altında... Falan filan. Olmaz amk boyle reklam ya. Hadi ped reklamlarında hatunlarin bu kadar mutlu olmasını söylemiyorum yine siz zaten biliyorsunuz bunu. Lan amina koyduğum, spotlar altında nedir ya ? Bizim dükkandaki yüzükler kolye uçları falan spotlar altında kararma yapıyor ben bunu bilirim sadece. Lan o ped, takan hatuna spotlar altında ışıklı ortamda ne gibi pozitif katkı sağlayabilir ulan spotlar pede mi ulaşıyor ananı sikeyim nasıl reklam mantığı Orospu çocukları ? Bak yine cok sinirlendim amk evlatları yine sinirlendirdiler.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar