bugün

nirolis gitti diye çok üzülüyorum, sözlüğe giresim gelmiyor artık. zall birşeyler yapsa diyorum keşke. şey ayrı yazılır lan.
ben doksanbeş(95) doğumluyum...
sözlüğü hiç özlememişim. memiş yazdım lan.
kız arkadaşlarımdan birisi, hararetle bugün başından geçenleri anlatıyordu... o tebrik beklerken sadece "yalarım" diyebildim... çok doluyum...
yazmayacaktım, hiçbir şeyi haketmediğini düşünüyordum, hala öyle düşünüyorum sadece dayanamıyorum, bir şekilde dışa vurmalıyım. senden nefret ediyorum ey tam olarak tanımadığım insan aslında çok bariz ne olduğun belki ama biraz kendimi aldatmak istemem biraz da senin oyuncu kişiliğin sebebiyle nokta koyamıyorum, keşke ne düşündüğünü bilseydim lanet olsun, bilmiyorum, senin için sadece öylesine biriyim di mi inanamıyorum ya inanamıyorum, beni görmedin bile nasıl karar verebiliyorsun hakkımda, bu kadar sığ mısın sanırım ben buna dayanamıyorum, birini hiçe saymak en büyük günah bana göre, senin bu ne yaptığını bilmeyen hallerin beni deli ediyor, bıktım artık senden ve seninle ilgili her şeyden. neden oynuyorsun benimle sen de çekmedin mi bunları neden beni bu kadar üzüyorsun?
maymunun birisin biliyorum, sadece acı çekmeye uğraşıyorum ben, hep aynı hikaye..
ve ben herkese mesafeli; uzak tutarken kendimi sen de bana aynısını yapıyorsun, benden ketum biri olabiliceğini yeni gördüm, ilahi adalet sanırım.
sevgilimin ya da eşimin...

mutsuz olmasını elbette istemem sözlük. ama bugün bir şey fark ettim. hiçbir zaman onun gülümsediğini görmek için bir şey yapmıyorum, yapmayı düşünmüyorum. onun mutluluğu beni mutlu etmiyor ama mutlu olmasını tabi ki istiyorum. o gülümseyince ben de seviniyorum aslında, belki sadece daha da güzel göründüğü için. ama onu mutlu etmek, gülümsediğini görmek için hiçbir şey yapmıyorum. bugün fark ettim bunu. nasıl anlatılır ki sözlük... mutsuz olmasını istemem. mutlu olması güzel. ama benim için pek bir şey ifade etmiyor ve onun gülümemesi, benim için ayrıca anlamlı değil. "sevmiyosun qenq" deyin de döveyim. her ilişkimde böyle oldu bu. zaten benim düşündüğüm, derdim "sefmio mym yoksa yha" falan değil.

az önce dank etti ve garip hissettim. gülümsemesini bilmiyorum da, gözüme en şirin göründüğü an "bremen'den yattım ya!" dediği an olmuştu be sözlük. sevgilimi tutan kuponla güldürmek istiyorum, niye bu kadar salağım lan ben sözlük?
o andaval garsona sesleniyorum...*
arkadaşım, ortam çift kaynıyor. herkes pazar sevişgeni konumundayken neden gelip öpüşme konusundaki rekor denememizin içine edersin ki, eşikten beşiğe, kapıdan kirişe ne varsa sövdüm... zerre kadar da vicdanım sızlıyorsa adımı değiştiririm.
bişey içermiymişiz, lan zaten 1 saatte 50 liralık hesap çıkarttık ortaya daha ne istiyorsun.
bırak aburakoyyim zaten 15 günde bir zar zor görüşüyoruz onu da çok görme...
**
final haftası içinde içmeyecektim be sözlük...
16 kıza birden aşık oldum..Hepsiyle 1'er hafta çıkmayı planlıyorum..4 aylık çok renkli bir ilişkim olacak sonunda..Harika!..
birini çok fena beceresim var! evet evet, beynen, bedenen, her şekilde...tam konuya daldığı anda çantamı alıp çıkasım var! pislik yapasım var.bu sabah sinirlerimi bozmayı beceren insanı perişan edip perişanlığını göresim var ama problem şu ki o hep ayakta ve hep eğleniyor olacak. bozulan hep benım keyfım olacaK! bazıları doğustan şanslı, doğuştan güçlü, doğuştan hıyar be sözlük. hıyar olasım var! çok fena, birine hıyarlık, ipnelik yapasım var! sinirlerim tepemde ama tepki veremiyorum, içimde kalınca gaz yapıyor, uyuz oldum be sözlük.
büyük babaannemi çok özledim sözlük. onun karşılıksız sevgisini, damarlarımda bıraktığı delililiği, gözü karalığını, hani hem sözünü geçiren hem de söz dinleyen kadınlar olur ya; işte öyle bir kadın olmasını, her zaman yanımda olmasını özledim.

ona layık bir torun olmadığımı biliyorum ama onun eşsiz sevgisinin, beni yeniden kucaklayacağını düşünüyorum; buna inanmak istiyorum. seni çok özledim ufak tefek, dev kadın. sevgin her zaman benimle, bi ki bu vefasızın da kalbi her zaman seninle.
10.000inci entry yi buraya ben girmek istiyorum sözlük. ve başaracağım sözlük. itiraf edeceğim o kadar çok şey var ki.
12 yaşındaki kızın 4 inekle takas edilmesini 12 yaşındaki kızın 4 sinekle takas edilmesini diye okudum. Bi tuhaf oldum sözlük.
bilgisayarı oturma odasına alan ev halkından nefret ediyorum.
hemen yanımda oğlunu öven teyzemin ağzına doğru uçan tekme ile uçmamak için kendimi zor tutuyorum.
ayrıca durmadan bu ne diye soran küçük kuzenimide tokatlamak istiyorum.
*
apartmandan dışarı çıkmak için yavaş yavaş merdivenlerden inerken komşunun kapısında sallanan anahtarı görürsünüz ya... işte ben o anahtarın sallandığı kapıyı çalarak komşuya 'merhaba, anahtarınız kapıda kalmış' demeyi ve komşunun suratındaki tedirgin ifadenin yerini mutlu ve huzurlu ifadeye bırakma anını yaşadığımda çok mutlu oluyorum sözlük!
öyle böyle değil ya, o anahtarı görünce kalbim atıyor falan...
sözlük,hiç eh işte şıkkını kullanmadım ben. *
hiç ıyyyy iğrenç butonunu kullanmadım.
sanırım çok yalan söylüyorum.
yukarıda doğruyu söylediğime göre çok çelişki yaşıyorum.
son olarak... seni seviyorum!
itiraftan öte hayal gibi bir şey olsa gerek. herhangi bir konuda basın toplantısı yapmak istiyorum. sadece o kadar basın mensubu sırf meslek icabı beni nasıl dinleyecekler merak ediyorum.
bugün sözlük kapandı. zall kişisine giydiriyorlar da giydiriyorlar. aklıma çok acaip esprili giyecekler geliyor ama zall hesabımı siler diye giydirmiyorum.*
bana iftira atan orospu çocuğu ya da orospu çocuklarından çok pis intikam almak istiyorum...

şu hayatta en çok adaletsizlikten nefret ediyorum!

onların yaptığı ibneliği ben düşmanıma yapmam!

bir derdin varsa adam gibi dürüstçe çözeceksin!

düşmanınla bile yüz yüze halledeceksin derdini; götün başın oynamayacak!

aynaya bakınca da puşt değil insan göreceksin!
kapıyı çalan hiç, kapıdan giren hiç, yok benden başka kimsesi, yalnızlık sahipsiz piç...

tam olarak, daha önceki itiraflarımı yazdığım klavyenin tuşlarına, daha önceki itiraflarımı yaparkenki oturduğum koltukta oturarak basıyorum, yine aynı saatin, yine aynı 'tik tak'larını duyuyor ve her zaman olduğu gibi, neyi itiraf edeceğimi bilmeyerek, kelimelerin gelişine vurup, başlıyorum başı sonu olmayan bir itirafa.

üstüme yoktur lafı uzatmakta, öylesine uzatırım ki bazen, hatırlayamam sanıl başladığını ve dahi nasıl bitmesi gerektiğini cümlenin.

sözlüğün medar ı iftiharı, hz enis, ne demişti?; 'yalnızın iptilasıdır yalnızlığı'

yani öylesine bir yalnızlık ki, mübalağa etmiş olmam, müptelası olduğumu söylesem.
çok denedim ama sıyırıp atamadım içimden, her zaman kalmayı başardı, her zaman affettirdi kendini.

oysa büyük baheneler bulmuştum, geçerli sebepler görmüştüm ondan kurtulmak için.
mesela sonuncusu bir çift gözdü, içinde hüzünler, içinde sevinçler, içinde denizler ve mutlak dolaşmam gereken şehirler olan...

tam heves ettim, sıkıca kavradım yalnızlığımı kolundan, derin bir nefes alıp fırlatmak istedim, dipsiz karanlığa
işte o anda kapandı o bir çift göz, içinde hüzünler, içinde sevinçler, içinde denizler ve dolaşamayacağım kadar uzak, yabancı şehirler olan...

yani
her şey kaldı, aynı aynılığıyla
yine aynı saat, aynı tik takları vuran
yine aynı adam, aynı koltukta oturan
ve
yine aynı yalnızlık, yatağımda anadan üryan

mesele yalnızlığı sevmek değil, yalnızlıktan daha çok sevecek herhangi bir şey bulamamış olmak
e buldukların da başkasına ait olunca, daha bir sahipleniyorsun o sahipsiz yalnızlığı.

üstelik uyunmuyor da, uykular iğneli kuyu
bir geceyi sabaha teslim edip, başka bir geceyi bekliyorum gözümü kırpmadan,
'uyandığımda beni heyecanlandıracak bir şey olmalı ki, uyuyabileyim geceleri' diye söyleniyorum.

ve neyin bittiğini unutmak, engel oluyor yeniden başlamaya, öylece hareketsiz, sessiz, kimsesiz, karanlık boşlukta bir şey bekliyorum...

doğacak mı dersin o şey, birgün, şu karanlık ufuktan?
dönecek mi dersin, denizler ardına gitmiş, dönmeyen kaptan?...
aklıma inci deki bir başlık geldi. şöyleydi 'inanır mısınız hiç penguen s.kmedim'
* bence, insanların en rahat olduğu umumi tuvaletler otogarlardakilerdir. tamam diğerlerinde de insanlar birbirini tanımıyor ama otogardakiler farklı. giren eleman çatır çutur koyuyor gazı. sesti, kokuydu böyle bir tereddüt olmuyor. işeme gereksinim olsun olmasın yolculuktan önce mutlaka kullanırım tuvaleti. amına koyim her seferinde farklı bir dünyaya gelmişim gibi hissediyorum. kendine has bi müzikalitesi var oranın. müzik kulağı var lan bende, osuruktan bi hayat yaşıyorum.

* yeni yıla girerken süslenen cafe, restaurant ve çeşitli tükkanların vitrinlerin, yeni yıla girildikten günler sonra bile öyle kalmaya devam etmesi beni hüzünlendiriyor lan. tarih 12 ocak, camda hala "yeni yıl, kutlu, sene, mutlu" içerikli süsler var. garip oluyorum ulan!

* hepsi olmasa da bi ton hatun yuzırların entrylerinin vazgeçilmez konuları: bakirelik ve ped. ne yazarsa yazsın, çaaat deyu dikkat çekiyor. normal bir şey ama sevmem!

* bazen olur ya, eleman performansını bitirir. mesela, müzik biter ama alkış devam eder. herkes alkışlamaya devam eder. işte bunu yaşamayı çok isterdim aga. özenirim!

* insnaların eşyalarıyla gömülmesi daha samimi geliyor bana. gayet insani bir şey bence bu.
yedi ölümcül günahın 4 tanesine sahibim... galiba sonum sıcak bir yer olacak..
Not: 7 ölümcül günah:
1. Superbia: Gurur, kendini beğenmişlik (Lucifer'e atfedilmiştir)
2. Avaritia: Açgözlülük (Mammon'a atfedilmiştir)
3. Luxuria: Şehvet düşkünlüğü (Asmodeus'a atfedilmiştir)
4. Invidia: Kıskançlık, hasetlik (Leviathan'a atfedilmiştir)
5. Gula: Oburluk (Beelzebub'a atfedilmiştir)
6. Ira: Öfke, yıkıcılık, gazab etmek (Seytan Amon'a atfedilmiştir)
7. Arcedia: Tembellik, miskinlik (Belphegor'a atfedilmiştir)
2. , 5. ve 7. hariç
seri artı oy veren melek benim ama kimse inanmıyor sözlük! *