bugün

etrafımdaki gerizekalıların çok ekmeğini yiyiyorum sözlük. onların yaptığı gerzeklikler üzerinden inanılmaz prim yapıyorum. bu gün komik biri olarak nitelendiriliyorsam, bu gerizekalıları harcamaktan çekinmememdendir. evet, onların olmadığı ortamlarda, tanımadığı ve tanışma ihtimali olmayan insanların nezdinde onları rencide ediyor, üzerlerinden çılgınlar gibi prim yapıyorum. belki hiç haberleri olmayacak ama, sonuçta bir ortamda inanılmaz taşak konusu oluyorlar. bazen vicdanım sızlamıyor değil. ama 2 yudum kola alıyorum geçiyor. bu da beni rahatsız ediyor. çok vicdansızım lan sözlük.
ne kadar sevdiklerini söyleseler de, ne kadar sevdiğine inansan da; yakın bir dostuna asla güvenerek iş yapmaman gerektiğini bir kez daha öğrendim.
--spoiler--
şu cumartesi günü sıcak yatağımızdan kadırıp üç kuruş daha para
kazanacağız diye bizi iş yerine gelmeye zorlayan bütün patronların
ben te aq.
--spoiler--
ben kirli biriyim ama bunun sebebi sizin de öyle olmanız.
geçen günlerde arkadaşımla konuşurken sevgilisiyle ilgili bir kaç şey geçti ve cevaplarımın hepsini beatles şarkılarıyla verdim. sanırım en güzel müzikallerden birini yaşatmama karşın o gün arkadaşımın o andan sonra içmeye başlayacağını düşünemedim.
4 gündür sular yok amk. caminin yolunu düzledik.
en sevdiğim kitap otostopçunun galaksi rehberi sözlük.
Itiraf dediympto sözlük küçükken burnumu karıştırıl pisliği duvara , koltuğa falan sürerdim. Şimdi değil küçükken.
üniversitede okumama rağmen okuluma gelip hocalara durumumu sormayı planlayan bir babam var. *
güne onun sesiyle uyandım ya hiçbir şekilde kötü geçme hakkı yok bu günün. yok yani şansı yok.
uzun süredir ilk kez bir kıza bir şeyler hissettim. çok uzun süre önce çizdiğim bir resim ve yazdığım bir şiiri hissettiğim ilk kıza vereceğim demiştim. kızın yanına bir akşam yaklaştım. normal bir yazar olarak betimleme yapardım ancak parmaklarım bu kısımda donup kalıyor.

çıkışta yanına gidip:

seni bugün yurda ben bırakacağım dedim, çok uzak ama dediğindeyse sadece şu an yürümekten zevk alıyorum dedim.
2 yıl önce çizdiğim ve birisine vermediğim bir resim var. onu sana verebilir miyim dediğimde olur ama ne resmi dedi.
verince anlayacaksın diyerek yurda kadar konuşarak gittik.
resmi buraya çizmem mümkün değil ama şiiri birazdan aşşağıya yazacağım.

çok önceden yazdığım o şiir:

Nasıl olacak dersin bizim hikayemiz?
Başlamadan mı bitecek? Sen bir trenden indiğinde
Ben seni görmeden o trene mi bineceğim?
Hiç mi karşılaşmayacağız biz?

Sadece hayallerinle mi yaşayacağım ben sevgili?
Alev saçlarında ısınmayacak mı kalbim?
Gözlerinde eriyemeyecek mi düşlerim?
Kokunda uyanamayacak mı tenim?

Kim bilir? Belki aynı yıldıza bakıyoruz
Her gece birbirimizi düşlerken
Belki de aynı manzaraya bakıyor pencerelerimiz
Biz zaman nehrinde akıp giderken
Belki de aynı şarkıyı söylüyor ruhlarımız
Biz hiç bir şeyin farkında değilken

Yollarına kalbimden çiçekler ektiğim
Kayıp Sevgili,
Belki soğuk bir şubat sabahında
Belki sıcak bir temmuz akşamında
Milat adnı verdiğim
Bu kapıdan gireceksin
Ve
alnına kondurduğum bir buseyle
Başlayacak hikayemiz...
Güneş son kez batsa da
Yaşanacak bir sonsuzluk var
Adına aşk dediğimiz...
----------------------

resimdeyse tüm güzelliği ve sadeliğiyle bir kadın çiçekli bir yoldan bir kalbe ilerliyor. kalbin kapısı sonuna kadar açık. kadın ister o kapıdan girer ister girmez.

peki ne oldu dersiniz? o kadar vermeyi beklediğim resme?
Ertesi gün çıkışta sınıftan çıkmasını bekledim. hızlıca çıktı arkasından yaklaştım.

-cansu!

dedim. ve sizce? tam o esnada bir erkek beline koydu elini, ve arkasını bile dönmeden gitti.

bilmiyorum sözlükteki dostlarım. sevende mi kabahat yoksa sevgisiz yaşayamayanda mı?

teşekkürler kendinize iyi bakın.
yaşadığım yeri gavur memleketi olarak görüyorum. zaten yerlilerde bana zenci muamelesi yapıyor. ölünce beni buraya gömerler diye götüm yusuf yusuf diye çemkiriyor. zira burda mezara pek saygı gösterilmiyor.
gece yatağa yattığımda çişim gelirse kalkmayıp sabaha davul gibi karınla kalktığım durumdur.
bir kadın var hayallerimi süsleyen mi onları esir edip evcillleştiren mi karar veremedigim..kısa saclarının altında catlamış dudaklarıyla gülmeye calısan. sırlarını derinlerde saklayan. huzur için sessiz haykırışları olan. kücücük elleriyle hissetmeye calısan. kücük parmaklarıyla göz yaşlarını silmeye calısan. yenilmiş bakışlarını kahkülleriyle saklayan. sevile bilecegi bir yer aramaktan yıpranmış ayakkabıları olan.
bazen kendi kendime düşünüyorum,acaba ihtiyaçtan değil de alışkanlıktan mı uyuyorum diye. kötü alışkanlığım da olmaz benim ama.. bu uyku çok kötü bir alışkanlık eğer alışkanlıksa. her gününün 3'te ya da 4'te birini yiyor. yok arkadaş karar verdim, ben bu uykuyu bırakacağım. önce 4 saate düşürürüm, sonra 2 ve böyle böyle bırakırım. zaten ben uyumak için gözlerimi kapatmıyor, gözlerimi kapatmak için uyuyordum. bir nevi göz tiryakisiydim yani. hem ben istediğim zaman bırakırım arkadaş. hiç sorun değil. tek tük uyuyorum zaten. bırakırım istersem. evet.
o kadar çok insan var ki gayet stabil ilerleyen şu hayatıma girmek için çabalayan.

birinin yüzünü henüz görmemişim, ötekinin sesinden bihaberim, diğerinin gözlerinden yoksunum.

tanımak için çabalamak ne zormuş, en kötüsü de tanıdıkça uzaklaşmak ama uzaklaştıramamak.

bir şeylerin adını koyamamak da yoruyormuş, en çok da bu yoruyormuş zannedersem.

iki arada bir derede kalmak...

aşktan ziyade mantık ön planda olmalı, sevgili gibi değil de arkadaş gibi olmalı, sevgiden çok saygı olmalı çok mu şey istiyorum?

insan sevince sahiplenebilmeli, sürekli romantizm yerine oturup kültürel şeylerden söz edebilmeli...

neyse işte kötü olan da "tıpçı kız" imajı galiba.

yoksa neden bu kadar korkuyorlar?
Hayır içimdeki mutluluğu(adını tam olarak koyamadım) ve herneyse etrafımda ki insanlara anlatamıyorum daha doğrusu anlatmak istemiyorum o yüzden, burası en ideal ve rahatlatıcı tablo. Çok mutluyum lan öyle böyle değil.

hani böyle takımın mağlup götürür 90+4 te alanzınho vari çakar gol olur da kahvede ortalığı birbirine katarsın ya. ne yaptığını bilemezsin sevinçten onlarca sandalye ve bardak kırılmıştır. işte aynısını yaşıyorum şuanda ve şu gunlerde hani sevinci yaşıyor etrafımda olan bitenden hiçbir haberim yok.

Pazar sabahı iki güneş doğacak benim için. en azından bir inş derseniz bir iki katkıda siz bulunursunuz.

öyle işte.
ekşi sözlüğe kaydolduğumdan beri röntgenlerin yarısında çıkıyorum. help !!
"orospuluğu kadınlardan daha iyi yapan erkekler var." demiş tuna kiremitçi bi' yazısında.
ilk defa doğru bi şey söylemiş.evet.
futbol ya da basketbol maçları ile ilgili başlıklarda link istenen entrylere eğer maçı izliyorsam link'i mesaj olarak atıp daha sonra gammazlıyorum. elimde link yoksa link atmadan gammazlıyorum. evet o entry'ni de ben gammazladım.
ben görmek istemiyordum ki, duymak istiyordum...
az önce karnım acıktı, bir şeyler atıştırayım dedim sözlük. yediğim şeyin tadı nasıl hoşuma gitti anlatamam. okul açılınca kendime yaparım diye, içindeki malzemeleri kağıda yazayım dedim. şöyle bir baktım; bolca haşlanmış patates, haşlanmış yumurta, baharat falan var. yazmaya üşendim; bunun ismini anneme sorayım da, internetten bakıp yaparım dedim. "anneeaaa bu yediğim şeyin adı ne?" diye sordum. annem boka bakar gibi baktı bana. "patates salatası" dedi usulca, sonra ortamı terketti. patates salatası sözlük. baya bildiğimiz patates salatası.

son günlerdeki halime çok üzülüyorum ha.

bi de bir sürü beyaz pirinçten oluşan bi şey var. karabiberle falan lezzetli oluyo. çekik gözlüler çok yiyo bunu. o da çok güzel. bezelye bezelye.
itiraf ediyorum hiç sevgilim olmadı.
bir gün onu bulmaya karar verdim, sonra vazgeçtim. bilmemek daha iyi, hayal kuruyorum. kimi istersem o oluyor. belki o da benim gibi yalnızlığı seviyor
dönem dönem eski olan artık kalıcı eski olması gereken sevgiliden nasıl kurtulucam bilmiyorum. yarın yine bir ayrılık konuşması, yine gülüşünü görüp dayanamamak. napıcam bimiyorum. lütfen artık mantığım duygularımı geçsin.