2 gunluk gidilen mersin tatilinde oturup bayaa icmistik..
- boo donuste arabayi sen kullancan.
+ kanki ben arkada yatmayi düşünüyorum, degismeli kullanin.
- siktir lan ordan bi enayi biz miyiz.
+ girerim bi radara, uyurum direksiyonda kaza yapariz.
- yapalim lan kullancan.
+ lan bi kafa utuleme, gidelim bi bakariz donuse..

Vardik oraya.. deniz falan derken, başladık icmeye.
Muhabbet falan super, kafalar da guzel.. ne guzel gundu be o gun..
Gecenin bi yarısı nasil döndüğümu hatırlamıyorum eve. Telefonla yönümu bulduktan sonra kisa bir sohbet ile hayatimin en huzurlu uykularindan birini uyumustum...

Dönüste arabayi tabi ki ben kullanmadim. Azcik uyumusum zaten, yol boyu uyudum arkada. bi uyandim gelmişim. .
Ne ruyaydi be.
Haftalardır ya bi milkşeyk içeyim ayağına yatarken bugün en sonunda dedim ya şimdi ya hiç. hani güya ygs öğrencisiyiz ya, hani hiç fırsatımız yok ya. işte aldım yolda gidiyoruz, ilk içtim lan dedim bu hiç çikolatalı gibi gelmiyor. ağzımda da sakız vardı naneli. onun hissiyatı boğazımda hala. soğuk diye içtim biraz neyse oyun oynadık falan. dönüşte kutuyu elilme alıp bir yudum çekmemle birlikte o an önüme midemi bırakıp bırakmama arasında gittim geldim. hadi beni geç yanımdaki kutunun yarısını içmişti içim en çok ona yandı. sanırım kış geldi diye yenisini yapmamışlar eskisini dayamışlar bize. yani demem o ki, bir milkşeyk uğruna ya rab ne güneşler batıyor.
82 saatlik uykusuzluk sonucu yaşadıklarımdır. yıl 2007... güz dönemi proje teslimi. projeden kalınca dönem tekrar edilir, çünkü proje ön şartlı derstir. 5 kredidir. ortalamayı siker atar. velhasıl tüm bu etmenler bir araya gelince insan uyuyamıyor, bırak uyumayı yemiyor, içmiyor hatta sıçmıyor; çiziyor. bu 82 saatin yaklaşık 60 saati pc başında, 10-15 saat arası maket başında, bir kısmı ozalitçide bir kısmı da yolda geçti. neyse projeyi güç bela saat 17:00 olmadan teslim ettik, ki geç kalırsan da proje teslim süresi biter yine kalırsın. projeyi teslim etmiş olmanın verdiği rehavet ve günlerin getirdiği uykusuzlukla, ilk durakta bindiğim otobüsün en arka koltuğuna yığıldım. uyuyayım nasılsa inerim dedim. uyumak ki arkadaş ne uyumak. uzun hat boyunca uyuyakalıp, otobüs şoförü tarafından farkedilmeyip, 3 ring boyunca otobüste kalmışım. en sonunda bir yolcu tarafından dürtülerek, son durakta uyandırıldım ve hiç bilmediğim bir yerde, o mallıkla otobüsün en önüne geçip ve şoföre ineceğim durağı söyledim, uyursam uyandır abi dedim. yine uyumuşum. şoförün yanımdakine ricası üzerine, o kişi tarafından durakta uyandırılarak, yaklaşık 4 saat önce binilen otobüsten inmiştim. aklıma geldikçe gülerim. bunun bir de metroda ayakta seyahat ederken uyuyakalan ve düşmeyen türü var, o apayrı bir uykusuzluk anısı. başka sefere artık...
Dershanede çok azıttık diye 5 kişilik grubumuz ile disipline gittiydik. yine oolsa yine yaparım çok hata yaptık ama baya eğlendik. şu an gruptan 1 kişi yok psikolojik nedenlerden dolayı..
Bir Yaz günü, tatil köyündeyiz o sıralar. Denizde yüz, azıcık havuzda yüz, her gece sahilde gitar çalanlar, voleybol maçları derken hep aynı şeyler işte sıkıldıK biz arkadaşımla. Dedim ki "arabayı alalım, açılalım biraz belki kafe mafe güzel bir yer buluruz.", "aynen yaaa bi bakalım Bu akşam." dedi.

Şimdi tatil köyü öyle bir yer ki, oradan şehrin kendi çarşımsı merkezimsi yerine gitmek için dümdüz bir araba yolu var. SoNra işte çarşısıydı kebapçısıydı klasik turist yeri her yer restoran falan. merkezden devam ettiğinde de ormanlık Varmış bi bok yokmuş bunu sonra öğrenecektik.

Akşam oldU hazırlandık çıktık tatil köyünden. Merkezi de geçtik ormanlık yere geldik. Şimdi saat 11.30 Mu 00.00 mi ne öyle bi gece yarısı. Orman zifiri karanlık. Yusuf yusuf seslerim duyulmasın diye müzik açmışım eşlik falan ediyorum ama bir "nerden geldik buraya aq" pişmanlığı var, yok değil.

Arkadaşım da sürdükçe umudunu yitiriyor, yol yılan gibi bir sağa kıvrılıyor bir sola ama sonu gelmiyor. Aklımı okur gibi,

- Sarah niye geldik buraya ya. Dedi.
+ tamam az daha git de döneriz ilerden dedim.

Sonra yolda gidiyoruz gayet normal. Hayal görmüyorum. Zaten yusuf yusuftan gözlerim faltaşı gibi açık. ormandan, benim olduğum taraftaki ağaçlıklardan "bembeyaz" bir insan silüeti fırladı. BakıN yemin ediyorum o kadar net gördüm ki yüzünü bile neredeyse seçebildim. Ağaçlıklardan büyükce bir adım yola doğru fırladı, arabanın farından da zaten o karanlıkta bembeyaz parlak parlak aq görmemek imkansız. Yola fırladı ve saliselik bir an durup aynı adımla geri ormana girdi. Ben ilk önce çarpacağız sandığım için gördüğüm an "ali!" diye bağırıp ali'nin koluna vurdum.

O da refleksle fren yaptı.

- Yürü yürü! Dedim. Devam ettik ama ben bağırıyorum o sessizce "o neydi lan? Neydi lan o?" Diyor.

Sonra ilErde yine ödümüz koparak döndük ve son hız merkeze döndük. Yemin ederim o salak çarşıyı gördüğüm için bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi, insanlar falan vardı daha ne isteyebilirdim ki. Sonra bir yere oturunca da ağladım, insan sonradan idrak ediyor. Korkunç aq.
bir gün müslüm babanın meşhur jiletli konserlerinden birindeyim 2, 2.30 saat oldu gelmedi baba. tam gidiyorduk arkadan bir ses geldi merhaba arkadaşlar diye döndük baktık babaya aradan 10 sn geçmedi yere yığıldı.
Ortaokuldayken sosyal bilgiler ogretmenime neden baskenti istanbul yapmiyoruz bunu yapabilirmiyiz dedim o da dedi tabi bunun icin bir engel yok got herif anayasanin ilk uc maddesinde gecen ankara turkiyenin baskentidir cumlesi var dorduncu madde de ilk uc madde degistirlemez diyor tabi ben bunu bi uc yil sonra falan ogrendim o hocaya cok sinirlendim ogrenince tabi artik hocayi gormedim ama ay bir de bunu okuyormus falan rezil oluruk.
okulun kekeme bir hademesi vardı kamuran dışarı kimseyi salmazdı fakat ben her defasında bir yolunu bulur dışarı sigara içmek için çıkardım. okulun sertliğiyle meşhur bir müdürü vardı Erdal. her neyse bir gün yine dışarı cıkıcam teneffüs arası bir sigara kahve arası vericem kamuran beni bırakmıyor düşündüm düşündüm ne yapabilirim diye kamuran dedim beni Erdal gönderdi acil gelmeni söyledi gelmezsen ananı sikecekmiş dedim.kamuran durdu durdu hakikaten mi lan dedi valla dedim.
durdu durdu "yaa yaa yarr yarrrağıııı yedik" dedi. cümleyi toparlayamayışı hala kulaklarımda.
ilkokulda onurcan diye bir arkadaşımız vardı. Adam şişman herifin tekiydi, yer yer sıçmazdı. bir gün adamı inat diye sıranın en arkadasında bir sıkıştırdık, kızardı bozardı en sonunda hocaya şöyle seslendi. Sıkıştırıyorlar diyemedi garibim. Can havliyle:

"hocam sırayı sikiştiriyorlar!"

eve gidene kadar güldüm.
allah rahmet eylesin cok sevdiğim Elazığlı bir tarih hocamız vardı mustafa hoca herkese kara oğlan derdi muzip tatlı sert biriydi. ders anlatırdı fakat biraz burnu tıkalı gibi konuşurdu söyledikleri pek anlaşılmazdı .ben anlardım ama bir gün okulun tüm sınıf başkanları bende dahil toplanmışız okula başkan secicez Erdal hocada bizim mustafa hocayı görevlendirmiş mustafa hocada bu tip angarya işleri pek sevmezdi . her neyse biz mustafa hocayla beraber seminer salonuna doğru gidiyoruz tabi mustafa hoca öfkeli söylene söylene işte bu erdalın amına koyayım, iş çıkardı, kazık çaktı okula ne zaman gidecek bu yavşak nidalarıyla söylene söylene salondan içeri girdi.

her neyse salona girdik mustafa hoca eline mikrofonu alıp kağıttan sıkıla sıkıla başkan adaylarına ve seçmenlere başkanlık seçimindeki prosedürleri anlatırken cok bilmiş bir kız cıktı okulun popüler isimlerinden birazda haraketli bir kızdı mustafa hocada mutasıp biriydi hoppa tipleri sevmez okulda kim ne yapıyor iyi bilirdi her neyse kız "pardon ama ben anlattıklarınızdan bir şey anlamıyorum" demesin mi mustafa hocaya. mustafa hoca durdu durdu sessiz kaldı bir süre sonra senin ananın amına goyayım, orospu demesin mi salon bir an buz kesti bir kısım gülüşmeler oldu kız pardon yine anlamadım değince mustafa hocada otur yavrum otur yok bir şey dedi. hala unutamıyorum aklıma her geldiğinde kahkayı patlatırım.
Mesela bendeniz türkiye büyük millet meclisinin içinde kaybolmuş bir mahluğum ya kaybola kaybola nerde kayboldum garip bir histi...
Benim alti yasinda bir kuzenim var gecen sene birlikte trt cocuk izliyorduk kurdun birinin elmasi agactan dusup parcalanmisti sonra kurdun gidecek yeri kalmamisti her elma sadece bir kurt aldigi icin gidecek yeri kalmamisti bende kuzenime dedim sen bundan bir sey anladin mi merak etmistim dedi ki ben bir kilo elma alacagim bir tanesini kurda verecegim:D ayni kuzenim uc dort yasindayken nenem demis ben seni cok seviyorum neneme demis ne sen beni sev ne de ben seni seveyim:)
Benim olmasa da beni duygulandıran bir anı.

Barış Akarsu'yu Sevmeyenlere Gelsin Bu Hikaye?
Üniversiteyi yeni kazanmıştım. Babamın pek durumu yoktu, ben de biraz para biriktirmek için yazın Bodrum' a gittim. Bir arkadaşım bir mekanda çalışıyordu, ben de orada işe başladım. Onu ilk kez orada gördüm. Sahneye çıkıyordu, daha yeni yeni tanınıyordu ama..
Sabah oldu, sahnesi bitti, yanımıza geldi ;
Dostum gel otur gel dedi.
Ben utana sıkıla abi iş var dedim.
Ya gel sen, sonra yaparız beraber dedi.
Oturdum kimsin bakalım sen, adın ne? dedi..
Yusuf dedim.
Ekmek kuyunun dibindedir Yusuf dedi.
Gülümsedim
Okuyorum abi, para lazım dedim..
Aferin dedi
iyi geceler bile demeden gitti..
Sonra hemen hiç selam bile vermeden 2 ay geçti..
Ben babamı kaybettim abi orada çalışırken.
Memlekete gittim.
Mersin' e.
Baktım kalabalıkta biri var, siyah deri mont, gözlüklü.
Yaklaştı yanıma, olur Yusuf olur..
Hayat bu, kuyudan çıkmaya gayret et sen hep dedi..
Gitti..
Kardeşime bir zarf bırakmış, içinde biraz para ve bir mektup var, bir de banka hesap cüzdanı..
Bütün eğitim masrafların bana ait, kimseye söz etmek yok.
Etmedim abi, kimseye bir şey demedim...
O günden sonra abim, babam, her şeyim oldu o benim..
Evlendim, oğlum var bir tane, adı Barış.

Yusuf Sami Atılgan
Anasınıfında içine taş koyup kaleci eldivenlerimle yusyuvarlak yapıp özenle hazırlayıp fırlattiğım kartopunun sevdiğim kıza gelmesidir.
Kafamın çok bozuk olduğu bi zamandı kendimi yemeye verdim yedikçe yedim önüme ne geldiyse hiç ayırt etmedim. Eve geldim kuru fasulye pilav varmış, normalde hiç sevmem onu da yedim uyucam zar zor yattım yatağa uyutmuyor midem şiş gazı bırak hamile gibiyim dönemiyorum yatakta, soda içeyim dedim içtim geçmedi. Baktım böyle olmaz gittim lavaboya parmak atıp kusturdum kendimi ne yediysem cıktı, karnımın şişi indi feci rahatladım tekrar yattım yatağa şan bu sefer de karnım gurulduyo yine acıktım.
Çubuk yiyip yatmıştım.

Neden anlatınca komik olmuyor?
bayrampaşa parkında kız kardeşimin yanında bir dümbük vardı.
şöyle biraz kendimi bir gösterdim.
elindeki poğaçayı kardeşimin üstüne atıp usain bolt gibi kaçtı piç.
birgün bayrampaşa parkındayım poğaça satıyorum bir eleman geldi yanında bir kız abi dedi iki poğaça verir misin bende buyur evlat dedim aldı poğaçaları oturdular banka sonra başka biri daha geliyordu bizim eleman geleni görünce poğaçayı kıza fırlatıp usain bolt gibi kaçtı.

edit: imla
ortaokulda mahallenin en güzel kızını öpmüştüm. onların binanın içinde hemde merdivenin altında. ilk öpücük oğlum unutmak kolay mı? kıza sorsan ilk öpücüğü merdiven altında ziyan oldu ama bence gayet harikaydı. zaten anası babası görecek diye yusuf yusuf ayrı bir heyecan vardı.
hiç unutmam bir gün hastalıktan ölmek üzereyim doktor kan almak için yanıma gelmişti ve bana açmısın diye sormuştu bende onun bana yemek ısmarlayacağını sanıp ' yok canım tokum ben teşekkür ederşm ' demiştim . doktor yüzüme bakakalmıştı .
bu da bu geceki son girim olsun.
ben o sıralar daha lise 3'e gidiyorum ve utangaç, çekingen, sessiz sakin biriyim. o sıralar da platonik olarak aşık olduğum bir kız var ama o kadar utanıyorum ki daha önce hiç yanına gidip konuşamamıştım. facemde ekliydi, facede de çok iyi iki arkadaştık, utangaç olduğumu da çok iyi biliyordu. mesela okul çıkışı göz göze geleceğimizi anlasa beni zor duruma düşürmemek için gözlerini kaçırırdı başka yere bakardı... neyse fazla uzatmayayım.. bir gün bundan bir kitap aldım, nasıl oldu bilmiyorum ama yanına gidip kitabı aldım ilk defa da yüz yüze görüşmüş konuşmuş oldum, kitap sayesinde... kitabı okudum geri götürdüm yine heyecandan ölüyorum falan tabi..
face'de konuşurken falan konu sevgililige geldi falan derken nasıl olduysa ben de bilmiyorum ama teklif ettim ve kabul etti, evet artık sevgiliydik.. 2 yıldır platonik sevdiğim kızla artık sevgiliydik.. pazartesi olunca okulda yanına gidecektim, hani sevgililer öyle yapıyor ya lisede, tenefüslerde birbirlerini görürler, heh ben de işte popüler kültüre uyayım bari dedim ama hala çekiniyorum..
neyse yanına gittim saçma sapan konuştum, saçlarına dokunmuştum, aman tanrım, kalbim duracaktı nerdeyse..

okul paydos oldu, eve geldim, üstümü çıkarıp bilgisayardan da birkaç müzik sıralayıp elime telefonumu alıp çekyatıma uzandım.. hani sevgilim face'ye girer de konuşurum falan diye düşünüyorum..
telefon çaldı, arayan bir numaraydı. oldum olası rehberimde kayıtlı olmayan bir numara beni aradığında heyecan yaparım, kim lan bu acaba diye merak ederek açtım. yabancı bir sesti. alo dedim. alo, kardeş adın aknykc mi diye sordu. evet dedim.
sen benim kardeşime dolanıyormuşsun, bugün okulda yanında görmüşler seni, oğlum seni bir kere daha o kızın, kardeşimin etrafında görürsem öldürürüm lan, sen kimsin oğlum, sevgilisi misin yoksa? diye tehditler savurarak konuştu.

hayatımda ilk defa bir sevgilim olmuştu ve abisi tarafından telefonda tehditler alıyordum, açıkçası korkmuştum, yarın okula geleceğini, okulda olay çıkartacağını, beni bulacağını, döveceğini söyledi.
ben de abi ne diyorsan yaparım okula gelme lütfen, bırak diyorsan bırakayım kardeşini ama okula gelip böyle şeyler yapma, ne diyorsan yapayım abi deyince... bizim * arkadaşların kahkaha sesleri gelmeye başladı.. telefon şakasına kurban gitmiştim..

oğlum ne tırstın lan hahahaha hemen de bırakacak oluyor kızı hani çok seviyordun lan falan diyerek okul bitene kadar bu telefon şakasının geyiğini yaptılar, hatta ses kaydına bile almışlardı.

bu da böyle bir anımdır.
evet sözlük birden aklıma geldi yazıcam.
ben 4-5 yaşlarındayken gıda zehirlenmesi geçirmiştim. beni hastaneye kaldırmışlardı falan. bütün aile başımda. o zamanlar gözde olan torun benim tabii en küçük benim falan herkesin ilgi alakası bende. neyse serum yedim ben orada bi güzel eve gittik falan. ertesi günü midem bulanıyodu annem bana çorba yapmıştı. yatağıma kadar getirmişti. hastayım yemeyeceğim demiştim ben. annemde demişti ki 'kızım ama bu hasta çorbası. hasta olan çocuklar bunu içtiğinde hemen iyileşiyormuş' bende hemen içmiştim tabii. aslında o tarhana çorbasıymış. ben o günden beri tarhana çorbasına hasta çorbası derim. bilmiyorum ama birden aklıma geldi ne kadar masumca bir anı ya duygulandım.
Olmasalar daha bir sağlam olurdum.
lisedeyim. lise 3' te. bir ingilizce öğretmeni var bana ayar oluyor bende ona. o gün derse geç kaldım. benim 300 metre arkamdan da bir kız geliyordu sınıftan. o da geç kalmıştı. ben girdim sınıfa. hoca başladı vir vir konuşmaya onu dedi bunu dedi.zaman geçti tabi biraz. sonra o kızı sordu. dedi nerede bu kız. ben dedim ki hocam 10 saniyeye gelir. hoca alay ediyorum zannetti. geç otur yerine dedi. benle alay eden arkadaşlarım başladılar hep bir ağızdan 10-9-8-7 diye geriye doğru 10 saniye saymaya bağıra bağıra. tam sıfır derken kapı açıldı. kız geldi. ben thug life.
merhaba yine ben. 8-9 yıl önce bakırköy' de gidiyorum. canım böyle nasıl atraksiyon istiyor. deli çağlar. gerçi hala deli çağlar. ıssız bir yerden geçiyorum. tinercinin biri ızgarayı almış ısınıyor muydu yemek mi yapıyordu bilmiyorum. daracık kaldırımda uğraşıyordu mangalda. 25 yaşlarındaydı. ben de o zamanlar mal gibi tıp okumuyordum bahçelievler futbol okulunda bildiğin futbolcu olmaya çalışıyordum. kondisyon dehşet falan. zaten hızlıyım. neyse tinerci' nin yanından efil efil geçiyorum. ızgara yolu tıkamış. istesen değmeden geçersin. ben ayağımla aldım ızgarayı kenara iteyim derken ızgara devrildi. içinde ne varsa yerde. lan bu tinerci bir sinirlendi. çıkardı bıçağı. ben başladım koşmaya. o da fena koşmuyor. tabi ben günlerce koşabilirim. beni yaklaşık 3-4 dakika boyunca kovaladı. sonra tükendi tabi. aramızda 20 metre var. durdum. olum bak git' te ki çocuğa bağladım. ''gelsene yiyosa '' diye bağırıyorum. elindeki bıçağı fırlattı bana ıskaladı. ben iyice trolledim bunu. sonra 30 saniye daha kovaladı beni. sonra thug life...
Bi' keresinde... evet ben baya asosyalim sanırım.