bugün

"kadınlar seks için nedene ihtiyaç duyar, ben ise sadece bir mekana."
Hayat doğru kişiyi ararken karşılaşılan yanlış kişilerle geçer.
aşk yeryüzündeki en büyük kumardır. mutluluktan uçurur ya da dibe vurdurur.
gündüzün itaatkârlığını geceden bilmek!

mıhlanmış diller...
gerçeklerden uzaklaşmak ve yalanlara gebe kalarak sahidi olmak baskıcı kisvenin. muhalefeti yoksayan düzenin şiddetiyle omuzlarımızda biriken ağırlık, göz kapaklarımızdaki son anti demokratiklikte yaşlanır olmuş.

''gündüz uyanacaksın işe gideceksin, akşam olacak eve geleceksin'' diye fışıldamışlar beki de doğarken kulağımıza! itaat etmeye programlanmış bedenler. bıçak boğazımıza dayanmadan mecburiyeti görmüş, korkmuşuz.

gece olunca ışıkları söndürüp yumulmalıymış gözler! oysa bilinmez mi, herkes uykudayken gerçekler daha net görünür göze, farkettirir masumiyet o boşlukta kendini. gündüzün laçkalaşmış kaldırımlarından uğultulu sesler yükselirken, gece kendini dinleyebildiğin kadar sadedir hayat. tepki göstermişiz geceye ve geceyi sevene!

zaman kavramıyla insanları ölçmek sanarız işimizi. cümleler içinde kurar ve tanımlarız. gece çalışanı beğenmez, gündüz çalışanıysa burjuva ilan ederiz. gündüzleri patron hakimiyetindeyken geceleri kendimizin patronuyuzdur. emir almaktansa emir yağdırırız geceye. muannit duygularımızın başkaldırısını geceleri yaşarız. her geride kalanı akla getiren geceyle, insanların değil duyguların esiri oluruz... düşünce gücü kadar geceye ait oluruz.

sabah olduğunda uyanmayanlara isyan ederiz. ''saat kaç oldu hala kalkılmamış?'' rituellerini sunarız. postmodernize yaklaşımın düşmanı oluruz o anlarda. toplum birey hiyerarşisine göre herkes birbirinin aynı olmalı zira. ''kalıp insanlığı'' için alkış kıyamet şak şakcılık yaparken günümüz popülaristliğini yuhalarız. kişiliğe bakmadan müspetlik ölçümü yaparız. yıkılmayan tabuları plakalar halinde asarız her mahalle başlarına! ''bizden olmayan giremez!'' dir halk dilinde mealiyse aykırılığa...

zamanın insanlara hükmettiği bu dünyada çemberin dışına çıkacak olursak yoksayılır. çemberin sınırını zorlarsak ömrümüz için gün biçilir. toplumdan yoksayılma korkusu kulaklara melodi edilir.

gece olduğunda uyumayanlar listesindeysek ayıplanırız! yargılanma kuralını vurdururlar kellemize. ''itaate uy'' listesinin en başında adımız yerini alır sonra. bu dünyada kalıp insanlığına uymakla mükellef olduğumuzu ''gözlerini çıkararak parmağını sallayarak'' hissettirirler. öyleyse kapatalım ışıklarımızı hiç açmamak üzere. bir an evvel uyuyalım, uyanmayalım uykumuzdan! biz uyansak da ''onlar'' uyutacaktır her dakika...
kendine söyleyemeyeceğin yalanlara başkasını inandıramazsın.
"aşk yalan sevgi yalan
tek doğru varsa oda, cebindeki paran."
sen beni tekrar sevene kadar, ben bile sevmeyeceğim kendimi...
kimse kimseyle kardeş falan olmak zorunda değil. illa bir zaruret sözkonusu ise uygar olmak mecburiyeti vardır.
her kadının mutlaka kaltak bir arkadaşı vardır, eğer benim hiç kaltak arkadaşım yok diyorsanız bilin ki o kaltak sizsiniz. *
ben beni sevenleri sevemedim, benim sevdiklerim ise beni sevmediler...
çok kadını az seveceğine, az kadını çok sev. ama 1 kadını hep sev.
"çok zorlama, elinde bir boş kaset kadar değeri var hayatın. zaman zaman bir parça bulacaksın, denk getireceksin ve kaydedeceksin ki bir anlamı olsun kasetin."
denize bir litre rakı döktüm bugün,
israftan değil, içimden geldi.
sevenleri ayırmak olmaz.
Konuştum kefallerle, mercanlarla, barbunlarla...
rakı sohbetsiz olmaz.
bir şişe daha devirdik sonra balıklarla.
Rakı balıksız, balık rakısız olmaz.
güçsüz insanların kabul olmayacak dualarındandır hayvan olmayı istemek, güç hayvanlarda yaratılışla ilgiliyken, insanlarda kağıt parçasına entegre.
Bazen yazmak paylaşmaktır sadece,okuyana vermektir içinden bir parçanı.
Eğer,sana yazıyorum derken,benden eksilenleri anlamıyorsan,
Eğer,bir parça çoğalmıyorsa sende,bende eksilenler,
Yazdıklarım aslında hiç olmamış gibi,
Hap varmış gibi birikir,ta ki seni tamamlayıncaya dek,
işte ben ancak o zaman tam olurum,
Yalnız o zaman bir renk daha artar gözlerinin siyahı,
Benim karanlığım eksilirken.
eğer varsan söyle; benimle alıp-veremediğin nedir tanrım, bunu bilmiyorum. ama biliyorum ki verip de alamadığın bir "can" var bu bedende.
gelişen teknoloji sayesinde iletişim daha yaygın artık insanlar birbirine daha bağlı, birisiyle yan yana oturduğunuz zamanlar dışında.* iletişim araçları bizleri birbirimize yaklaştırmıyor sanki.
mutlu bir yaşam geçirecek olmak mutlu bir yaşam geçirmiş olmaktan daha önemlidir bizi heyecanlandıran geçmiş değil gelecektir.
hayata yaşarken birisi de iyi yaşamlar deseydi keşke !..
penisinizle gurur duymanızı yadırgamıyorum beyler. çünkü ondan daha büyük birşeye sahip değilsiniz. mesela bir beyine!
(bkz: yalnızlık sessiz bir devrimdir)
kaybettiklerin aslında senin kazanabildiklerin kadar...

neyse,

bizim çaylar nooldu Tufan?
yalnızca zaman gösterir bize doğru ve yanlışı.
"Göz kapaklarını keseceğim ki seni doğrarken gözlerini kapayamayasın" Ghost Face, Scream 4.
bugün 23 nisan, nee oluyor insan!