bugün

kizil sakal = köpek balığı.
ortanca karamazov : japon balığı
beta balığı.
bayan yazarlar sazan olurdu. (bkz: sazan avi).
--spoiler--
beni akvaryumdaki bir balık gibi sevebilir misin?" diye sormuştu yıllar önce. bileklerini ilk kesişiydi daha. 16 yaşındaydı. aslında, bileklerini kesmezden önce anlamalıydım ruhundaki görünmez prangaları kırmak için çabaladığını. çünkü; bir hafta öncesinde saçlarını maviye boyamıştı.
ana caddede tesadüfen gördüğümde kendisini "can sıkıntısı" demişti. ne menem bir illet olduğunu bilmeden, can sıkıntısının.

kendisine boktan bir espri yapıp, "sıkıcan iyidir. kolay kolay çıkmaz" diyebilirdim. demedim. sadece izledim, o konuşurken yüzününe düşen saçlarını. ince kirpiklerini. ve, küçük-dik burnunu.
hayata dair öğrendiğim her şeyi kusmak istedim kendisine, yanyana yürüyerek gittiğimiz bir dondurmacıda. olmadı. tuttum kendimi. dinledim. o anlattı. anlattıkça açıldı. güldü. esnedi. hapşurdu. "çok yaşa" dedim. bir temenni değildi. onun için duamdı bu. "sen de gör" dedi, sağ elime dokunarak.
gördüm o anda. eli elime değdiğinde. evrenin varoluşunun nedenini. gökyüzündeki tanrı'nın siluetini. ve, yalnızlığını. küçük kız çocuklarının saçlarına takılan kurdelaları. gördüm ben de. her şeyi...

alman usulü hesabımızı ödeyip de dışarı çıktığımızda gözü ilişti karşı kaldırımdaki akvaryumcuya. ve, ön camdaki bebek yüzlülere. "alalım" dedi. "istediğimiz kadar. ikimiz için sen bakarsın." dinledim her zaman ki gibi. gözlerine bakarak. hafiftrn esen rüzgarın onun kokusunu ruhuma sokmasını içime sindirerek.

besledim bebek yüzlüleri günlerce. her sabah yemlerini verdim. sıkılmadan. bıkmadan...

bir sabah ekmek almak için pijamalarımla bakkala gittim. bir ekmek istedim. bir de kısa samsun. ekmeği dünün gazetesine sardı bakkal. hemen gördüm. kırmızı bilekleri. yüzü, bir önceki günün gazetesiyle örtülü bedeni. anladım. anlatamadım ama. sabahın aydınlığında, çöktüm yolun ortasına. yaktım sigaramdan bir dal. bilemeyişime üzüldüm.

o gün bana o soruyu sorduğunda, bilmeliydim. "beni, akvaryumdaki bir balık gibi sevebilecek misin?" diye sorduğunda anlamalıydım, her şeyin sonuna geldiğini. son bir çare olarak da benim sevgimle beslenmeye çalıştığını. doyuramamıştım. ama hiçbir şey yapamazdım ki.

çünkü;

oksijene alerjisi olan bir canlıya ne yapılabilir ki?

--spoiler--
hava kabarcigi olurdum kesin. ole bir sansim var .
(bkz: ölü balık)
ben levrek olurdum.
lipsoz = lipsoz.
(bkz: plankton)
kedi olur trolleri yerdim.
2-a sınıfına hoşgeldiniz, misafirlerimize hoşgeldiniz diyin çocuklar.
sözlüğün akvaryum olması durumunda yazarların olacakları canlılardır
Ben Amphitrite olarak siz küçük evlatlarıma ara sıra bakmak için küçük akvaryumunuza uğrardım.
Evet evet kesinlikle Amphitrite diyorum.
şüphesiz kırlangıç balığı. ilk bakışta sıradan bir balıkken uzun süre seyrettiğinde kanatlarını açtığını ve kanatlarının gökkuşağının tüm renkleriyle beraber suyun içinde ahenkle dans ettiğini görüyor, farkını anlıyorsun...
iki teker (bkz: deniz atı)