bugün

Dost canlısı Rus yazar Dostoyevski, yazdığı harika bir roman eseridir. Bugün halen dahi efsanedir. Ama ben halen dahi okuyamadım, nalet gitsin!
tekrar tekrar okunulası gelmiş geçmiş en iyi romanlardan biri.
Raskolnikov adlı karakterde kendimi bulmuşumdur.
gençler biraz sonra çok fena özetleyeceğim kitap, o yüzden "spoiler ibaresi yok, heh heh mal bu" demeden önce ananızaaa beş posta kayıp kaymadığıma dikkat edin. zaten bunu hala okumamış bir insan "heh heh bende uludagda yazıyorum sbs den 250 aldım" falan demesin, kellesini döle boğarım.

her ne boksa what the fucking shitty motherfucking bullshit dogshit donkeyshit, bu kitapta bir tane orrrrrnospu evladı raskolkinov adlı bir piç var bunun anası bacısı sevgilisi falan hepsi orospu hatta bunların napolyonla monopolyle muhammetle falan kucak kucağa oturduğunu sanıyor. sonra bu it böyle hareketsiz bir biçimde odasında yatarken hizmetçi giriyor "ölü taklidi yapmana gerek yok ben ayı değilim hayvanın oğlu." diyor. rasko ise "bu planking kaynatasıyla kucak kucağa oturduğum. ne cahil cüheyle süheyle behzat uygursun." diyor ve olaylar gelişiyoır. bu bizim liseli plankingçimiz nekrodana olduğu için-fil demek istemedim çocuğun zayıflıktan kemikleri sayılıyor tam bir fakir piçi- yaşlı bi hatunu öldürüp sikiyor. sonra suçunu itiraf edip hapishanin en büyük orospusu oluyor. götüne odun falan sokuyorlardı yanlış hatırlamıyorsam. zenciler falan vardı böyle iri iri uzuvları vardı.

umps, canım kakolu sosis çekti.
Bir haftada bitirdiğim en güzel tuğla kitap.
-Dostoyevski'nin ibret alınası kitabıdır.
-Tefeci kadının öldürülüşü kısmı tarafımdan etikileyici bulunmuştur.
-En sevdiğim kitap olmakla birlikte hoşlandığım çocuk tarafından kaybedilip yerine (bkz: ölüler evinden anılar) hediye edilmiştir. Ama ne yazıkki yerini tutmamıştır. (bkz: 3 kitap alana 1 kitap bedava)
muhakkak iş bankası yayınlarından okunmalıdır.
(bkz: ölmeden mutlaka okunması gereken kitaplar top 5) başlığında yazarların oylarıyla yapılan değerlemede 1. sıradadır.
her şeyin en güzelini orijinalinden okumak gerekir tanımına uyan, ancak rusça gibi zor bir dili anlamanın zor olduğu şu günlerde gerçekleşmeyecek olan şeydir.
bir gün içinde sabahtan akşama kadar okuyup bitirdiğim ve bittiğinde içimi bir hüzün kaplatan efsane başyapıt. 8, 9 yıl olduğundan ötürü olayları hatırlayamasam da bazı mekanları aklıma görüntülü olarak kazınmış ve okurken hissettirdikleri bir ömür aklımdan çıkmayacak olan kitabım. Hayatınızda bir şeyler eksikse okunması gerekir.
dostoyevskinin cinayet işleyip bundan pişmanlık duyan genç raskolnikovu anlattığı romanı.
okunmasını şiddetle tavsiye ettiğim bir kitaptır. çok sürükleyici olup bir sonraki sayfada sizi neler beklediğini merak ettiğiniz, elinizden hiç düşürmek istemeyeceğiniz bir kitap. sonuda çok hoş bitiyor.
bir yazar arkadaşımızın kürk mantolu madonna başlığına yazdığı entrynin sonunda sorduğu 'sebahattin ali' nin dostoyevski' den neyi eksik' sorusundan ilham alarak yazıyorum bu enrtyi;

hukuk fakültesi 1. sınıfta hocalarımızın hemen hepsi bu kitabı okumamızı tavsiye etti bize. başka kitaplar da önerdiler ama hepsi suç ve ceza konusunda hemfikirdi. okuduğumda çok etkilemedi beni. yani güzel bir hikayeydi, sürükleyiciydi ve zaten kitap okumayı seven biri olduğumdan dostoyevski' nin o kimi zaman uzun cümlelerini sevmiştim. bir iki tespiti de çok iyiydi ama daha fazlasını vermemişti bana kitap. oysaki tüm zamanların en önemli kitaplarından biri ve tüm zamanların en önemli yazarlarından birini okuyorsam daha farklı şeyler anlamam, hissetmem gerek diye düşünmüştüm. kitabı bir daha okumayı da düşünmedim. okumuş ve anlamıştım. anlamadığım cümle, olay kalmamıştı kitapta. bir süre sonra neden bu kadar önemli bu yazar ve bu kitap sorularını sormayı da bıraktım zaten.

zaman geçti, dersler, sınavlar vs derken hukukun doğuş nedeninin, hukuktaki tüm tartışmalı konularının genel hatlarıyla bu kitapta yer aldığını fark etmeye başladım. dostoyevski ahlak nedir? hukukta vicdana yer var mıdır? evrensel ahlaktan söz edilebilir mi? cezanın amacı nedir? suçun unsurları nelerdir? hakkaniyet nedir? vb. pek çok karmaşık kavramı bu kitabında farklı bakış açılarıyla değerlendirmiş dahası bunu muhteşem bir hikayenin içine yedirerek bir roman yaratmış ve tüm bu karmaşık, felsefik sorulara cevap arayıp o muhteşem kurguyu yaparken bir de üzerine edebi değerlerden ödün vermemiş ve bana göre -başka pek çok insana göre de- dünyanın en büyük romanlarından birini yaratmıştı.

hayatımda okuduğum ve sanırım okuyabileceğim en iyi romandır suç ve ceza. çünkü 5-6 sene geçmesine rağmen hala üzerine düşündürüp kendinden bahsettirebiliyor. dahası her kitap zaman geçtikçe yavaş yavaş etkisini yitirir oysa suç ve ceza zamanla daha çok etkiliyor beni tekrar okumadığım halde üstelik. hukuk bilgim arttıkça, yasaların, hukukun nasıl var olduğuyla ilgili bilgiler edindikçe suç ve cezadan yeni anlamlar çıkarıyor, yeni noktalar keşfediyorum. sırf bu bile onun ne kadar yoğun bir içeriğe sahip olduğunun bir kanıtı aslında.

dünyanın gelmiş geçmiş ve gelecek en büyük yazarlarından biri tarafından yazılan; tarihin yazılmış ve yazılabilecek en iyi romanlarından birisidir.
insanlar basit ve üstün olarak ikiye ayrılırlar. basit olanlar, yalnızca insan cinsini üretmeye yarayanlardır, diğerleri de yeni bir şey söyleyebilmek isteğiyle doğmuş, üstün insanlardır. toplum muhafazakarlık görevini yerine getirmek için çok kez bu insanları asıp kesiyor ya da her türlü hareket imkanından mahrum ediyor. ama yine aynı toplum, bir nesil sonra bu astığı insanların anıtını dikip, onlara tapıyor... ilk bölüm şimdinin adamıyken, ikinci bölüm hep geleceğin adamıdır. birinciler dünyayı korur ve nüfusu çoğaltırlar. ikincilerse onu hareket ettirir ve asıl amacına doğru yürütürler.
halen okuduğum, mükemmel dostoyevski romanıdır. tadı çıkarılarak ağır ağır okunması gerekir.
okuyanın kesinlikle hırsızlığa ya da cinayete bulaşamayacağı kesindir. okurken yapmış kadar olursunuz. bir daha o cesareti bulamazsınız -Allah muhafaza- kendinizde. tavsiye edilmeli, okunmalı okutulmalıdır...
harika denilesi roman türü gerçektende çok etkileyici ve yazar dostoyevski kitabı bir yılda yazmasına rağmen mütiş yazmaış.
okurken raskolnikov'a müthiş bir hayranlık beslediğim kitap. okurken yaşadığım kitaptır aynı zamanda. kanlı eşyalarım olsa saklamak zorunda olduğum ancak o kadar strese girerim herhalde.
ben bu kitabı okuduğumda bu kitap da beni okuyordu.
okuduğum, en düşündürücü kitaplardan birisidir efenim...
dostoyevski'nin edebiyat dünyasına kazandırmış olduğu bir başyapıt. kitapta raskolnikov'dan yola çıkılarak insanın iç dünyası gözler önüne serilmektedir. dostoyevski insanın iç dünyasını çok başarılı bir biçimde yansıtmıştır.
raskolnikov un sonya ile alaylı konuşması bile okunmak için yetecek olan başyapıt.
Cem akas'in daha az meshur bir kitabi. Yky' den iki baski yapmis, ilki su
gri kapaklılardandı sanırım. iki taraflıdır, hangi taraf suç, hangisi ceza ben hala çözemedim, sozlugu basan edebiyatçılardan** bu konuda kesin yargi belirtecek birileri vardır eminim. bir tarafta yazida ve yazında öldürmek üzerine eğlenceli, oyuncaklı bir deneme, diger tarafta da mukaber'in yazisi vardir. el yazısıyla o kadar sayfayi yazmaya nasıl üşenmemiş adam, bravo.
dostoyevski'nin türkiye'deki suçlar ve verilen cezalardan haberi olmadan yazdığı ve 1886 da yayımlanan kitabıdir.
yazılmış en muhteşem romanlardan biridir. Annenin oğlu raskolnikov ' a yazdığı upuzun mektupları bile sıkılmadan okursunuz.
dünya klasiklerinde yer almış romandır.