bugün
- icardi190512
- iğrenç bir his tarif et33
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek42
- düşün ki o bunu okuyor17
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz19
- sözlük kızlarının saç rengi18
- anın görüntüsü9
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek21
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi9
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır10
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
1986 tarihli somewhere in time adlı iron maiden albümünden nefis bir bas introsuna sahip parça. adrian smith bestesidir.
kutuplara giden bir grup kaşiften bazılarının orda kaybolmasından sonra sağ kalanlardan birinin adrian smith'e yaşadıklarını anlatmasıyla ortaya çıkan iron maiden parçası.
was many years ago that i left home and came this way,
i was a young man full of hopes and dreams,
but now it seems to me that all is lost and nothing gained,
sometimes things ain't what they seem,
no brave new world, no brave new world,
no brave new world, no brave new world.
night and day i scan horizon, sea and sky,
my spirit wanders endlessly,
until the day will dawn and friends from home discover why,
hear me calling, rescue me,
set me free, set me free,
lost in this place and leave no trace.
chorus:
stranger in a strange land,
land of ice and snow,
trapped here in this prison, yeah!
lost and far from home.
one hundred years have gone and men again they came that way,
to find the answer to the mystery,
they found his body lying where it fell on that day,
preserved in time for all to see,
no brave new world, no brave new world,
lost in this place, and leave no trace.
chorus:
stranger in a strange land,
land of ice and snow,
trapped here in this prison, yeah!
lost and far from home.
what became of the man that started
all are gone and their souls departed
left me here in this place so all alone
stranger in a strange land,land of ice and snow,
trapped here in this prison, lost and far from home.
stranger in a strange land,land of ice and snow,
trapped here in this prison, lost and far from home.
stranger in a strange land,land of ice and snow,
trapped here in this prison, lost and far from home.
was many years ago that i left home and came this way,
i was a young man full of hopes and dreams,
but now it seems to me that all is lost and nothing gained,
sometimes things ain't what they seem,
no brave new world, no brave new world,
no brave new world, no brave new world.
night and day i scan horizon, sea and sky,
my spirit wanders endlessly,
until the day will dawn and friends from home discover why,
hear me calling, rescue me,
set me free, set me free,
lost in this place and leave no trace.
chorus:
stranger in a strange land,
land of ice and snow,
trapped here in this prison, yeah!
lost and far from home.
one hundred years have gone and men again they came that way,
to find the answer to the mystery,
they found his body lying where it fell on that day,
preserved in time for all to see,
no brave new world, no brave new world,
lost in this place, and leave no trace.
chorus:
stranger in a strange land,
land of ice and snow,
trapped here in this prison, yeah!
lost and far from home.
what became of the man that started
all are gone and their souls departed
left me here in this place so all alone
stranger in a strange land,land of ice and snow,
trapped here in this prison, lost and far from home.
stranger in a strange land,land of ice and snow,
trapped here in this prison, lost and far from home.
stranger in a strange land,land of ice and snow,
trapped here in this prison, lost and far from home.
türkçeye yaban diyarlardaki yabancı olarak çevrilmiş ve 1960lı yıllarda yayınlanmaya başlanmış robert a. heinlein romanı. roman her ne kadar bilim/kurgu olarak nitelendirilse de içerisinde bir çok felsefik, psikolojik ve sosyal disiplinleri ilgilendiren bölüm içermekte.
yazarın kurguladığı* geleceğin teknoloji olarak ilerlemiş dünyası günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde -uçan araçlar olmasına karşın mektuplarla iletişim kurulması vs. gibi- ufaka tefek sırıtan detaylar içeriyor. bu o kadar da mühim değil, kainlik beklemiyordum kendisinden. kurgulama çok ileri düzeyde değil fakat edebi yönden ve satır aralarında değinilen kimi kavram, terim ve tarihsel vakalara baktığımızda yazarın geniş bir bilgi birikimi* dikkat çekiyor. zira bir çok faklı şey öğrendim bu kitaptan. masumiyet, cinsellik ve aile yaşamı, sosyal hayat, din, ahlak, sanat, devlet, siyaset gibi bir çok olgu üzerinde karakterlerinin tartışma ve dialogları vasıtasıyla beyin jimlastiği yapıyor ve insanların bir çoğunu sorgulamadan kabullendiği bu kavramlar üzerine düşünmelerine önayak oluyor yazar.
kitapta bilim/kurgu olayından bilim adına pek bir şey gördüğümü söyleyemeyeceğim. bilimden daha fazla olarak kurgu yeralmakta. kurgudan fazla ise dialogların oluşturduğu kavramsal tartışmalar.
ilk yayınlandığı zaman içerisinde bir çok ülkede sansürlendiği yazıyor arka kapağında ve önsözünde. yakın zaman içerisinde ise sansürsüz tam metni yayınlamış.* daha önceden okumuş olanlar bu halini de okumalılar. zira epey bi kısım çıkarılmış orjinal metinden.
yaklaşımınıza ve beklentilerinize bağlı olarak çok sevebilir ya da sıkılabilirsiniz bu kitabı okurken. kendi adıma eğlenerek ve kimi yerini de not ederek okuduğum bir kitap oldu. az önce bahsettiğim bir çok kavram ve daha fazlası hakkında alıntılanabilecek bir çok pasaj ve aforizma barındıran bir kitap. yazıldığı dönemi de göz önüne almak lazım tabi daha doğru değerlendirebilmek için.
yazarın kurguladığı* geleceğin teknoloji olarak ilerlemiş dünyası günümüz koşullarında değerlendirdiğimizde -uçan araçlar olmasına karşın mektuplarla iletişim kurulması vs. gibi- ufaka tefek sırıtan detaylar içeriyor. bu o kadar da mühim değil, kainlik beklemiyordum kendisinden. kurgulama çok ileri düzeyde değil fakat edebi yönden ve satır aralarında değinilen kimi kavram, terim ve tarihsel vakalara baktığımızda yazarın geniş bir bilgi birikimi* dikkat çekiyor. zira bir çok faklı şey öğrendim bu kitaptan. masumiyet, cinsellik ve aile yaşamı, sosyal hayat, din, ahlak, sanat, devlet, siyaset gibi bir çok olgu üzerinde karakterlerinin tartışma ve dialogları vasıtasıyla beyin jimlastiği yapıyor ve insanların bir çoğunu sorgulamadan kabullendiği bu kavramlar üzerine düşünmelerine önayak oluyor yazar.
kitapta bilim/kurgu olayından bilim adına pek bir şey gördüğümü söyleyemeyeceğim. bilimden daha fazla olarak kurgu yeralmakta. kurgudan fazla ise dialogların oluşturduğu kavramsal tartışmalar.
ilk yayınlandığı zaman içerisinde bir çok ülkede sansürlendiği yazıyor arka kapağında ve önsözünde. yakın zaman içerisinde ise sansürsüz tam metni yayınlamış.* daha önceden okumuş olanlar bu halini de okumalılar. zira epey bi kısım çıkarılmış orjinal metinden.
yaklaşımınıza ve beklentilerinize bağlı olarak çok sevebilir ya da sıkılabilirsiniz bu kitabı okurken. kendi adıma eğlenerek ve kimi yerini de not ederek okuduğum bir kitap oldu. az önce bahsettiğim bir çok kavram ve daha fazlası hakkında alıntılanabilecek bir çok pasaj ve aforizma barındıran bir kitap. yazıldığı dönemi de göz önüne almak lazım tabi daha doğru değerlendirebilmek için.
(bkz: yaban ellerdeki yabancı). gün batımı kendini belli ederken tren varış noktasına yaklaşır, farklı bir ülkede, bambaşka bir yerdesinizdir. ilk adım atılır dışarıya. uzun yolculuğun verdigi uyuşukluk diz kapaklarına kadar hissedilir, trende otururken dağılmış olan atkı soğuk ruzgar yüze vurduğu anda düzeltilir ve başlanır karlarla kaplı sokaklarda yürümeye. akşamları oturup sıcak birşeyler icilebilecek yerlerin hepsi kapalı olduğu icin ısınmak icin tek şans sigaradir. eldiveni çıkarmak akıllıca olmadıgı için çakmakla uğraşmak istemezsiniz, kibrit çıkarılır, itinayla bir sigara yakılır, ah hayatımın en güzel anlarından biri. bu bilmediğiniz yerde tam olarak sizi anlatan bu parçanın sözlerinde kaybolursunuz. (bkz: land of ice and snow). istemsiz bir sekilde iliklere kadar hissedilen bass ritmine göre atarsınız adımlarınızı, steve harris tele vurdukca gözünüzün önünden film şeridi gibi geçer hayatınızın soğuk günleri. en sonunda kendinizi sıcak bir yere atarsınız ve hayatınızın yürüyüşünü yapmış olmanın keyfini yasarsınız.
adrian smith saheseridir bu parça.
adrian smith saheseridir bu parça.
Adrian Smith'in başyapıtlarından sadece biri. Babasının en sevdiği şarkıymış bu ve babası 99 yılında vefat etmiş, 99'dan beri çalınmama sebebi de buymuş Adrian Smith özel sebeplerden dolayı setlistlerden çıkarıyormuş hep. Ayrıca bu şarkının gitar solosu en iyi metal sololarından birisidir.
güncel Önemli Başlıklar