bugün

düpedüz şiiri katletmektir. çünkü şiir hiçbir zaman bir anlam taşıma hükmü altında değildir ki, olsaydı da, zaten o 'şey' şiir olmazdı. bu uğurda özellikle lise hocalarının öğrenciden okuduğu şiirden bir anlam çıkarıp bunu anlatmasını istemesi de şiire yapılan bir başka baltalama işlemidir.
şiirden anlamayan cahillerin çokça yaptığı eylem. (bkz: şiir okuma klavuzu)
sanatı estetik ve kaygıdan uzak gören dadacılar için son derece gereksizdir. en tipik örneği için;

bir asansörün türküsü
yüreğinde dada olan
çok yoruyordu motorunu
yüreğinde dada olan.

bir kral taşıyordu asansör
ağır kırılgan özerk
kesti iri sağ kolunu
roma'ya papa'ya gönderdi
asansörün işte bu yüzden
yüreğinde yok artık dada.

çikolata yiyiniz
yıkayın beyninizi
dada
dada

su içiniz

bir dadacının türküsü
ne şen-şakrak ne de kederli olan
ve seven bir bisikletli kızı
ne şen-şakrak ne de kederli olan

ama koca, yılbaşı günü
biliyordu herşeyi ve bir bunalım içinde
vatikan'a yolladı
iki gövdeyi koyup üç valize

ne aşık
ne bisikletli kız
ne şen-şakrak ve de kederli

iyi beyin yiyiniz
yıkayınız askerlerinizi

dada
dada

su içiniz.

(bkz: tristan tzara)
kelimelerin sihrine inanan biriyseniz eğer, nasıl bir yazın türü olduğu farketmez, bir kelime, sadece bir sihirli söz öbeği alır götürür sizi varlığınızdan uzaklara, tabii "şair burada ne demek istemiş" değildir kaygınız; şayet bir şair kelimeleri sihre dönüştürmeyi başardığı takdirde, yazının sahibi olmaktan çıkar, artık evrenin ruhuna dokunmuştur ve kendi içindeki hakikatten almıştır zira bu gizemli esini, herşeyin aslında bir ve tek şey olduğu evrenin hakikatinden...

anlam aramak... böyle değil aslında, anlam sizi bulur daha çok, ya da yazarın dediği gibi;

"insanlar hayatı olduğu gibi değil, görmek istedikleri gibi görürler..."