bugün

--spoiler--
Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa
O kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Ürkütmese yüreğini?
--spoiler--
--spoiler--
Gözümde büyütmedim gönlümü azar diye,
Saçını okşamadım ellerim üzer diye,
Aşkımı öldürmeden gömdüğün mezar niye?
--spoiler--
kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken,
1949 eylül'ünde birader mırc ve ben,
Sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık.
Sana taptık ulan, unuttun mu, sana taptık…
Ben istesem horoz gibi öterim.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
bir şey yazacağım da, primci denilmesini istemiyorum... neyse..

korkma.....
sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak..

millet sevr imzalandıktan sonra karnına yumruk yemiş gibiyken, bir adam bunları söylemiş..
" Ve ben öyle doluyum ki namaz kılıyorlar sesimin üstünde "

Füruğ Ferruhzad-inanalım soğuk mevsimin başlangıcına

Şaraplarımın vazgeçilmezi.
yırt at hiçe geçen günlerini, doğrul da gel, hatıralar içinden.
Karanlıktayım, katran gecelerdeyim;
cehennem misali bir yerdeyim.
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse;
işte öyleyim…
Ben, sensiz bin gece kan yuttum
Sen, bir gece sensiz kalmadın, mâzursun..
Sevilen şiir ımmm 404.
Başlığı görür görmez aklıma rahmetlinin dizeleri geldi, hazır akşamüstü oluyor, akşamın efkârı geliyorken.

--spoiler--
Gelme diyorsun,
Bu gel demektir.
Birazdan akşam olacak,
Rachmaninof'la bir meyhanede içmeliyim bu gece
Sonra sana gelmeliyim,
Rachmaninof nereye giderse gitsin.
--spoiler--
“seni tanıdım. Bir şeyler değişiyormuş gibi
oldu birden. Sanki artık kader denen
o kudurmuş atın önünde sürüklenmiyordum. Sonra korkunç bir dolu yağdı.
Ürkünç rüzgarlar esti. Güneydeki Haç Yıldızı yerinden kıpırdadı. Melankolimin 19. haftasıydı.”
yırt at hiçe geçen günlerini,
doğrul da gel,
hatıralar içinden.
sm
'' çöp gibi br adamdı, pince,
hayırsızın biriydi fikrimce ''
“Puhuların üstünden gece vardiyaları ve rıhtım görülüyor
Üstündeki kan kokusu bütün cesetleri buraya çekecek
Öyle şehvetli ki dudaklarını saran atmosfer…”.
"Bayrak ki onun gölgesi Bozkurtları toplar;
Bayrak ki bütün kaybedilen yurtları toplar."

(bkz: Hüseyin Nihal atsız)
Bir hayat mahçup ve duru…
Tanrım gülleri ve sessiz harfleri koru.
Yüzün sanki sonsuzluk şurasıydı o akşam
Aldandım bulutlara uzanan ellerine
Bu sevda ömrümün son sevdasıydı o akşam
Gülleri, bülbülleri kıskandıran endamın
Merhametsiz derdimin devasıydı o akşam
Oysa anlayamadım ıstırap olduğunu
içimde bir heyula, bir serap olduğunu
Her lahza çöktüğünü ve harap olduğunu
Bilemedim ne deniz ne mehtap olduğunu
Meğer kalbin kalbimin belasıydı o akşam.
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı?

ismet özel.
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak, günahım da yandı.
Ben sana mecburum sen yoksun.
Ben sana mecburum.
"Bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin. Sual sorduğun her şey senden sual soracak. Bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksin..."

Atilla ilhan