bugün

görsel ve işitsel yazımları içeren film metinleridir.
iyi bir senaryo yazmak, yazım yeteneği ve yaratıcılık ister.senaryoya ek olarak birde storyboard çizilmesi kameramanların işini kolaylaştıracaktır..Senaryo Sahne/Plan/Mekan/Zaman ve replikten oluşur...
iyi olanı çok az bulunuyor. Olay örgüsü kurgu ve işleyiş ne kadar içiçe ve birbirini açıklayıcı türdense bir senaryo da o kadar iyidir. Çok iyi roman yazarları senaryo yazamayabilir yada iyi senaristlerin roman çalışmaları edebi olmayabilir.
Karakter anlatan hikaye anlatan şeklinde teşekkül bakımından 2 ye ayırabiliriz. Yine de zor zanaattır en çok bok attığınız dizilerin senaryosuna benzer bir senaryo yazın denilse birinci bölüm bi kaç kişi tarafından kotarılır ancak çok az kişi üç bölüm tekst ve kurgu yapabilir.
senaryo bir filmin ve dizinin hatta oyunun en önemli parçasıdır. hiçbir yönetmen çok iyi bir senaryoyu kötü çekemez.

Senaryo senaryo yazarak öğrenilir. iyi yada kötü günde 1 saat çalışın ve kurgular üzerinde durun. Gerçi yazımın burdan sonrası sanki senaryo yazım teknikleri gibi ayrı bi başlığa hitap etmek üzere o yüzden kısa keselim. iyi bir senaryoda diyaloga çok fazla yer yoktur. Oyunculuk diyalog okumak değil davranış sergilemektir senaristlikte diyalogdan çok kurgu ve olay örgüsünü iyi hazırlamaktır. Çok azımızın aklında filmdeki replikler kalır.
90-130 sayfa arası yazılır tabi taşaklı bir yönetmen çekecekse bu 140-150 hatta daha fazla bile olabilir fakat 130 u geçen her senaryo endüstri için alarma neden olur çekilmeye yanaşılmaz.
Her sayfanın 45-60 saniye arasına denk geldiğini düşünerek söyledim tabi bunu. Gerçi bunun aksi zaten düşünülemez belgesel scriptleri gibi çift-boşluk formatı ile yazılmadıysa teleplay ler de dahil olmak üzere tüm senaryoların bu kurala uyması beklenir.
Hatta diyebilirim ki bir senaryo için en önemli şey sayfa başına düşen sahne zamanı miktarının 60 saniyeye olan yakınlığıdır.
Yapımcılar bu konuda çok hassastır holivud da falan yapımcıların profesyonel okuyucuları vardır. Senaryo yu okuyup çekilebilirliğine karar verirler yapımcılara yol gösterirler.
Hatta denir ki çok iyi senaryo okuyucuları senaryoyu sadece eline alıp ağırlığına ve kalınlığına bakarak onun çekilirliğine yorum yürütebilirler.
fiziksel olarak 21.59X27.94 cm lik mektup kağıdına yazılır. ingilizler avrupanın diğer ülkelerinin bi kısmı ve Türkler ise genelde a4 kullanıyor.
Ortaya büyük harflerle karakter isimleri ve diyaloglar sayfanın geneline olay örgüsü ile ilgili ayrıntılar başlığa ise iç/dış gün/gece sahne sayısı ve karakter isimleri büyük olarak yazılır.
(bkz: senaryo yazmak)
(bkz: senarist)
(bkz: iyimser senaryo)
(bkz: kötümser senaryo)
Filmde gorulen tum sahnelerin, konusmalarin, hareket ve mimiklerin kagida dokulmus halidir.
bugüne kadar yazılmış topu topu 550 adet senaryo varmış. diğerleri bunların karıştırılmasından meydana geliyormuş. mesela; ıssız adaya düşmeyi anlatan bir yapım, kendine has bir senaryo çeşididir. herhangi bir süper kahramanı anlatan yapım da ayrı bir senaryo çeşidi... eğer ıssız adaya bir süper kahramn düşüyorsa, bu da bu senaryoların birleştirilmesinden oluşan senaryodur ki, artık neredeyse bütün sinema sektörü bu yolu kullanmaktadır. ayrıca bu 550 senaryonun çoğu romandan ya da bir mizah dergisinden uyarlama oluyor. diyelim bugünlerde sinemaya, the dark knight'a gittiniz. karşınızda diğer batman filmlerinden farklı bir joker görürsünüz. sanki joker'in içine biraz v , biraz the crow, biraz da jig saw kaçmıştır. hollywood'un bunları harmanlamasının nedeni açıktır; yeni bir senaryo yazmak yaratıcılık ister. bu her babayiğidin harcı değildir. siz siz olun her filmi seyredip, kendinizi tekrarlamayın. gidin bağımsız sinema örneklerini , kısa filmlerini, pek dikkat etmedeiğiniz iran sinemasını falan seyredin.
kompozisyon, şiir, roman gibi yazımların temel kaynağı olan ilham ve doğal düşünce yürütümü gibi başta iki en önemli fatörlerle sonuçlanır.
bir filmin bel kemiği. insan vucuduna göre oranlarsak iskelete tekabül eder. yönetmen ve oyuncuların da iyi olması halinde mükemmele doğru kanat çırpılıyor demektir.
tanrı tarafından yazılanına kader denir.
bir filmin işitsel ve görsel dünyasının kağıt üzerindeki hali.
filmin en önemli unsurudur.
bir filmin en zorlu sürecidir. eğer ki ciddiye alıyorsanız ve mizansenleri detaylandırıyorsanız, senaristin kafayı yeme ihtimali oldukça yüksektir.
sinemada, bir filmin yazılı metni. Olayların ana çizgileriyle yer aldığı özetten, bütün eylem, jest ve imlemelerin açıkça belirtildiği ayrıntılı çekim senaryosuna kadar farklı aşamaları vardır. Kullanılan dil günlük konuşma diline yakındır. Senaryo edebi bir yapıt olarak yayımlanıp hiçbir zaman filme dönüşmeyebilir, film çekildikten sonra okuma için kitaplaştırılabilir.
senaryo yazılan süreçte etrafta psikopatça dolaşılan durumdur.aşk gibidir aslında,aklında sürekli o vardır.her diyalog senin için önem kazanır.en muhteşem ansa son noktayı koyduğun ve çıktısını eline aldığın andır.
Kendimizi bir öyküye derinden kaptırdığımızda ve hatta bu kaptırmanın yoğunluğunu bile zorlukla anlayabildiğimizde bunun nedeni öyküyü gizlice kendi öykümüz olarak kabul etmemizdendir ve kendimizi o öyküdeki kişilerle özdeşleştirmemizdir. Hapsedilmiş duyguları açığa çıkaran mekanizma özdeşleşmedir. Eğer izleyiciler gözyaşı dökerlerse bu kahraman için değil kendileri içindir. Gülerlerse, kahramanların gerilimleri ortadan kalkmakta olduğu için değil kendi gerilimleri ortadan kalkmakta olduğu içindir.
izleyicilerin sürekli ihtiyaçları olan (1)bir kahraman figürüyle özdeşleşmek ve (2)bu kahramanın kaderi hakkında kaygılanmaktan senaryo dramının bir başlangıç tanımlamasını çıkarabiliriz : sorunu olan bir kişi . Eğer bir senaryo sorunu olan bir kişiye odaklanmıyorsa, filme çekilme şansı yok denecek kadar azdır.
uzun uğraşlar sonunda yazdığım senaryonun yetersiz bulunmasıyla yıkıldığım ve geri yazmak için baya morala ihtiyaç duydugum durum.
en güzelinden, hareketli bir cem belevi şarkısı. sözleri:

içim paramparça yüreğimse kayıp
Sussam içimde bir dert
Konuşsam çok ayıp
Ne yüzdüm ne kaçtım senin serin sularından
Vurdum kıyılarına

Çok gidesim geldi bu başımı alıp
Kaybolasım geldi bir firara dalıp

Ne yaptı ne etti sonunda girdi kanıma
Tıpış tıpış ayaklarına
Geldim günahlar boynuna
Sevdim yılanlar koynumda
Bil ki bundan sonra yok, belki ölümden sonraya

Bir senaryo içinde kendisi yazmış oynamış
Kuyuları kazmış biçimde kendisi düşmüş ağlamış
Şeytanmış melek gibi huyuna suyuna
Kandım bir bebek gibi inandım oyununa
"... olsaydı ne olurdu? " kalıplaşmış cümlesinden yola çıkarak yazılmaya başlandığına inanılan teknik bir olgudur. Kabaca tretmanın sahnelere bölünmüş şeklidir. Fakat tretman her haliyle yaratıcılık gerektirirken senaryo tamamen ayakları yere basan teknik bir konudur. Klasik anlatı dedikleri zıkkımda bölüm dorukları ve boşluğa düşmeler duble önem taşır. Ayrıca senaryo dersi alan herkese o üçgeni çizdirip "bu tarafa kayınca ne oluyor?" diye sorduruyorlar mı merak edilendir. Velhasıl senaryo öğrenilebilen bir şeydir. ilk öğrenilmesi gereken ise tema ile konu arasındaki farktır. Ivır zıvırı geçtikten sonra asıl yazmak istediğime gelelim. Senaryo illet bir sistemde yaşayan insanın özgürleşme çabasıdır.
elimde bir adet olan ancak bir türlü ısınamadığım, daha iyi olabilirdi diye günlerdir kendimi yediğini emek ürünüm. bu konuda benden daha deneyimli yazar dostlarım var ise yardım ve önerilerine açığım.
Tiyatro oyunu, piyes, film, dizi film vb. eserlerin sahnelerini ve akışını gösteren yazılı metin
Yazı dilinin sinemaya çevrilen kısmıdır.
oynanca manasına gelir.
bir filmin yüzde ellisi. benim de kısa bir animasyon film için 1-10 dakikalık arası bir şeye ihtiyacım var. "süpper bir fikrim var" diyenleri beklerim.