bugün

bilkent'te master yapmaktaydı en son. esmer dergisinde görünmektedir ayrıca.
Şair ve yazardır. Kendini "toplumcu", şiirini "bireyci" olarak adlandır. ayrıca temo Ankara Üniversitesi DTCF Etnoloji Bölümünden 2000 yılında mezun oldu. Aynı yıl Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü master programına kabul edildi. Şiir, yazı, öykü, çeviri ve söyleşileri bir çok dergi ve gazetede yayımlandı. halen esmer dergisinde yazılarını yazmaktadır.

(bkz: onbir meridyende surgun keder ve ibrisim)

(bkz: Ah Tamara)
(bkz: Kırgın Nehirler Meseli)
(bkz: Çiftlere Cinayet Dersleri)
(bkz: Uğultular)
beş yıllık çalışma sonunda iki ciltlik kürt şiiri antolojisi'ni hazırlamış şair
bundan sonra bütün şiir kitapları epilog yayınlarından çıkacak olan şair.
"...
ve esmerdiler çoğun ve yoksuldular. ve

unutulmuş çatırtılar kuş sayıklamaları. alazdı,

zulümdü ve saireydi. duydular. geniş alınlı

bir çocuk söyledi:"yakındır uzak sel!"

yıkıntılar içinde gürleşince inilti



hanımlar beyler, yürümek mavidir! uçtular

köhne bulutlarla bir. doğaldır bir halkın

kırılırken ses çıkarması! doğaldır devrim

gurbette. hem ağlarken yüzünü kapatmayan

bir kadın ne doğurur öpüldükçe? sorudur

dökülürken yanlarıma; ah, Mezopotamya;



oralarda birileri ölüyor mudur hâlâ?.." *
"Bir tür yeraltı edebiyatıdır Kürt edebiyatı. Antolojideki "Özgeçmişler" bölümü dikkatinizi çekmiştir mutlaka. Hiçbir şairin hayatından eziyet, işkence, ölüm, hapis gibi şeyler eksik olmamış. Kürtçe yazmak kahramanca bir eylemdir." iki cilt halinde çıkardığı kürt şiiri antolojisi ile ilgili birgün gazetesine verdiği röportajdan bir kısım. röportajın tamamını okumanızı tavsiye ederim.

http://www.birgun.net/sun...7&month=10&day=13
trt 1'de tayfun talipoğlu'nun sunduğu nasılsınız programında trt 6 ile ilgili konuşmalardan sonra 16.yüzyıl'da yaşamış şêx şemseddînê qutbê exlatî isimli kürt aliminin şiirini okumuş ve kürtçe'nin varlığını epey bir zaman kabul etmeyenlere çok güzel bir cevap vermiştir. aradan neredeyse beş yüz yıl geçmesine rağmen bugünkü kürtçeyle tıpatıp aynı olan bu şiir bazı kürtler arasında da var olan kürtçe'nin yetersizliği ile ilgili aşağılık komplekslerine girmeyi de sona erdirmelidir.

bu şiiri okumasıyla* trt'de kürtçe şiir okuyan ilk kişi olmuştur. kendisine imrendiğimin bilinmesini isterim.
mardin artuklu üniversitesinde kurulacak olan kürt dili ve edebiyatı bölümünün akademisyenlerinden olmuş kişi. takip ettiğimiz kadarıyla açılacak bu yeni bölümü üst düzeyde tutmak için bayağı kararlı görünüyor. bizim de dileğimiz bu yönde zaten. türkiye'nin populer ve puanı yüksek olan bölümlerine gidecek kişilerin kürt dili ve edebiyatını okumaları yönünde gayretleri olacağını öğrendiğimiz şair, yazar, akademisyen ve çevirmen.
(bkz: ah tamara)
mardin artuklu üniversitesi ve trt6'daki görevlerinden ayrılan şair, akademisyen. ayrıldıktan sonra şu açıklamaları yapmıştır:*
--spoiler--
"hayatta savunamayacağım tek şey trt 6'da program yapmaktır. trt 6 meselesinde de adalet ve kalkınma partisi'ne (akp) inandım ama yanıldım. onun için bu konuda bana tepki duyan varsa sonuna kadar haklıdır. boynum kıldan incedir. herkesten özür diliyorum"

"kürtçe beş yıl daha beklese ölmez ama türkiye'deki herkes bütün haklarına eşit olarak kavuşuncaya kadar bu mesele devam edecektir. midyat'ın ortasında, mardin'in ortasında, batman'ın ortasında üniversitemi kurdunuz, o kulda küçük bir birim olacak, bu lütuf değildir. bu kadar bedel verilmiş, böyle zavallı bir birim açacaksın alay eder gibi."

"kürtçeyi kategorize eden ve statüsüzleştiren zavallı bir noktaya düşüren bir konumda" olmak istemediğinden trt 6 ve üniversitedeki görevlerinden ayrıldığını açıklayan temo, "antolojimi ve çocuk kitaplarımı trt 6'da resmen yağmalıyorlar. program yaptığım zaman trt 6 müdürü bana telefon açtı ve neden şiirlerin naat değil diye sordu" dedi.

"naat biliyorsunuz peygamberimizi öven şiirlerdir. yahu sen zaten kanalı diyanet tv'ye çevirmişsin orayı. bırak ta doğru düzgün iki şiir okuyalım. trt'nin herhangi bir kanalında haftada en fazla ü. saat dini program yapabiliyorsunuz. trt 6'da ise 24 saatlik yayında 35 saat dini yayın yapılıyor. niçin bu. bundan kuşkulanmalı mıyız? evet kuşkulanmalıyız. yıllarca kürtçe hutbe okutmadılar, değil mi? dinimizi kendi dilimizle anlamak isteriz. yıllarca bitlis ve van'a hanefi imamlar gönderildi, öyle değil mi? öyle."
--spoiler--
Süleyman

umutsuzsun
muhtemelen yağmur yağacak
anladım nisan!

başka yere gidemediğin için burdasın
başkası olmadığın için kendi

bir kadının terli koynunda
feodal erkek yalnızlığın
ancak mezara gömersin
korku senfonisi ıslığınla

bütün komşular esmerliğine düşman
aşkın yol yordam bilmezi
yüreğine dayanırlar Süleyman
bütün şiirleri üstlenirsin

fiili meçhul birisin
başkasına yeten yetmemiş sana

kışın kesin zatürree
örenci kahvelerinde potansiyel çay bardağı!
kaçman yazıklanışın
üstelemeyisin susmasa

bir zaman gözlerinde kallavi bir sitem dokunur
kendine uçurumlanır barışıklığın
bir zaman yorulursun

hayat yorucu
hayat bıktırıcı tekrarlarda
hayat biraz kavgalıyken barışık olduğumuz

Pazarcık ovasında bir turaç ötüyor
sevdiğini kim öpüyor
ha Süleyman

hadi
sokaklara vur şimdi
belki kendine rastlarsın

herkes biraz başkası

Selim Temo
--spoiler--

bir dilin olimpiyatı olmaz ki.Hadi onu yaptın,olimpiyat dediğin tek dalda olmaz ki.hadi onu yaptın,olimpiyat dediğin heryıl aynı ülkede yapılmaz ki.hadi onu yaptın,senin dilin istiklal marşı ve arif nihat asya şiirlerinden mi ibaret?hadi onu yaptın,hayvan yerine koyduğun bu çocukların karşısında niye ağlıyorsun?hadi anıra anıra ağladın, sen de iki kelime swahilice öğrensene ayı!

--spoiler--
çok güzel yazan bir insan.

http://butuntursularaynid...4/04/cunku-yorgunsun.html
mesut bir tesadüf için altı güzel mektup yazan insan.
kendisinin toplumcu köycü romanlarıyla babam sayesinde tanıştığım yazar. cemo, memo Allah ne verdiyse yazmış bir aralar; fakat şu an iyiden iyiye o da bireyselleşmiş, iyi de olmuş. buyrun;

ı.

esmer bir çakmaktaşıyım hâlâ
affetsin beni günahlarım
bileklerimde giderek derinleşen kesik
sen ve solgunluğum; gökyüzü
ayın elinde büyüyen acım
bir sakarlığım ben diyorum
bir paltom bile vardı bir zaman
duymuyor kimse
biri sesleniyor ordan
-çık da eğlendir bizi



ıı.

ah kime seslensem sen değilsin
ben burada
sesimde bozkırın nezaketi
bozkırın hıncı
kan ve bilgelik
ah bir yere döküldüm ki sonsuz
uzak desem, eski desem
ve sökülüp gelen ayrılık
tercih ve felaket
biri sesleniyor
-çık da avut bizi



ııı.

ama bu sokak, bu arka bahçede
ağır ağır geçiyorum boşluğun içinden
ey boş odaların hıncı
çekmecelerin, rafların uykusu
ey yeni sözlerdeki buğu
içli adamların kaldırdığı cenaze
işte döndüm ve oturdum eski masama
pikapta “yalan dünya” her şey bomboş
çayda eski bir keder
havada gecenin huyu
biri



ıv.

biliyorum, iyi olmadı bu prova
biliyorum dört mevsim, bir yıl, kara proletarya
gurme mi olsam şimdi, kanaat önderi mi
ah cebimdeki çakıyla kazıdığım masal
ki acının sesi var, söylemiştim
bir alık yüzüyle geçtim salondan
ve unuttum ardımdan söylenenleri
taşa dönüştüm, yağmura ve kışa
üçünün de belleği yoktur diyorlar oradan

-hadi çık da unut bizi
naif ve güzel sözlü şair. ciddi bir kürt edebiyatı çevirmeni, kürt şiir antolojisi adlı çalışması çok ciddi bir çalışmadır. bunun yanında şair-filozof ahmed-i hani'nin 'mem u zin' kitabını da çok yakın zamanda çevirmiştir.

ve güzel bir şiirini eser gökay çok güzel yorumlamış;

https://www.youtube.com/watch?v=B540bvIbex4
selim temo, mehmed said aydın'ın sunduğu ''keçi yolu'' programında kürt filozof-şair ehmede xani'nin mem u zin kitabı üzerine konuşuyor, tabii başka konular da konuşuluyor. kürt edebiyatı üzerine güzel bir program, meraklılarına tavsiye ederim.

https://www.youtube.com/watch?v=Yp2qIzRPHLo
iyi bir şair ve iyi bir çevirmen olmasının yanında, esprili bir kişiliği var. 'gazete duvar' adlı sitede haftalık yazıları yayınlanıyor. ''bilimsel tezlerim'' adlı ironi ile aynı zamanda sosyolojik durumları tespit eden bazı esprili tezler öne sürüyor. üç yazısından oluşan tezlerini tek tek buraya yazdım.

iyi okumalar.

1. On kiloluk turşu almak yanlış bir eylemdir. Kalıyor sonra.

2. Genç erkeklerin prens olmak için önce kurbağa olmaları, sonra kırda boş boş dolaşan aklı havada bir prensesin gelip bu iğrenç kurbağayı öpmesini beklemeleri doğru bir yöntem sayılamaz. Bunun yerine prens olmak isteyen genç erkeklerin teyze çocuklarıyla bir olup monarşik bir devleti yıkmaları daha doğru bir yöntemdir.

3. “Tavukları pişirmişem Hacıyı da çarşıya göndermişem” şarkısında, “Madam Bovary”den daha şuh bir davet vardır. Bu şarkıdaki ritme bakarak diyebiliriz ki halkımız seksten bahsederken çiftetelli de oynayabilir.

4. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasî tarihini araştırdım, şu sonuca ulaştım: Cumhuriyet Halk Partisi, tek parti döneminde girdiği bütün seçimleri kazanmıştır.

5. Ramazan davuluna Bitlis’te balkonda, Amed’de ise sokakta halay çekerek eşlik eden halkımızın Sırat Köprüsü’nü halayı bozmadan geçeceğini söylemek mümkündür.

6. Bir zamanlar izettin Doğan ve “Le Cemaat”in hizmet erlerinin temelini attıkları cami-cemevi projesinin tutmamasının nedeni, projede markete yer verilmemesidir.

7. Çocuklarına Rosîda, Melisa, Yoldaş, Tuğçe, Şoreş, Ada, Berk, Eylem gibi adlar koyan ebeveynler, çocuklarının sonsuza kadar çocuk kalacağını sanan sorunlu ebeveynlerdir. Hepsi değil ama bir ya da birkaçı hacca gidecek sonuçta. Tekrar edin şimdi: Hacı Rosîda, Hacı Yoldaş, Hacı Ada… Görüldüğü gibi olmuyor.

8. Bir elin parmaklarıyla yapılabilecek beş siyasî işaret vardır:

A. 1 parmak: Refah Partisi
B. 2 parmak: Halkların Demokratik Partisi
C. 3 parmak: izci selamı
D. 4 parmak: Rabia
E. 5 parmak: Suat Çelik

9. Bireysellik, bunalım, varoluş, radikallik, “kimse beni anlamıyor” tripleri… Bunların hiçbiri çağımız için geçerli olamaz. Çünkü herkes profiline en iyi çıkan fotoğrafını koyuyor.

10. Bir kayaya tüneyerek ya da loş bir kafe köşesinde uzaklara bakarak çekilmiş fotoğrafların altına yazılmış olan yalnızlık temalı sözleri ciddiye almak mümkün değildir. Zira o fotoğrafı biri çektiğine göre yalnızlıktan bahseden kişi o sırada yalnız olamaz.

11. On birinci tez: Sulu yemek yiyen birinin kaç kardeşi olduğunu bilimsel olarak saptamak mümkündür. Kişi tabağın kendine yakın kısmından yemeye başlarsa ya tek çocuktur ya da bir kardeşi vardır. Yemeye tabağın ortasından başlarsa iki ya da daha çok kardeşi vardır. Yok tabağın kendisine en uzak yerinden başlarsa en az beş kardeşi vardır. Çok çocuklu ailelerde herkese ayrı tabak konmaz, ortaya leğen gibi bir sini konur. Sininin ortaya konması nedeniyle kardeşler yemeye kardeş sayısına göre sininin ortası ya da en uzak kısmından başlarlar. Ortadan ya da uzaktan yenen kısım bittikten sonra önlerinden yemeye devam ederek doymayı garantiye alırlar. Bu reflekse “erge dönengeçsel söğüştürme dinamiği” denir.

12. Muhalefeti Sözcü olanın iktidarı Akit olur. Bunu Türk halk edebiyatına başvurarak şöyle bir bilimsel yasaya çevirebiliriz: “Tezekten terazinin boktan olur dirhemi.”

13. Milletvekilliği bir tür doktor, avukat ve profesör hastalığıdır. Bu üç meslek grubuna mensup bazı kişiler şöyle düşünür: “Eh ben koskoca doktor/avukat/profesör oldum. Bunun ötesi yok ki. Daha yukarıda tek bir makam var; vekillik!”

14. Kürtçenin dört değil, beş lehçesi vardır. Sayalım:

A. Zazakî
B. Kurmancî
C. Goranî
D. Soranî
E. Hînkerî

15. Google’ın bilmediğini şeyhine soran müridin dinden çıkma süresi 4 ila 6 gündür.

16. Burjuvalar asansörü üç adım uzakta beklerler; geleceğini bilirler. Orta sınıf asansörü kapıya yapışarak bekler; herkesten önce yer kapmalıdırlar. Proleterler merdiveni kullanır.

17. Parasını sponsorun verdiği lüks otellerde kalırken mutlu bir yavaşlıkla yürüyüp zengin toptancı pozu verme; çünkü çalışanlar 500 metreden avam olduğunu anlarlar.

18. Devlet burjuvazinin taşeronu, hükümet devletin taşeronu, patron hükümetin taşeronu, polis ve asker patronun taşeronu ise adalet de mülkün görümcesidir.

19. Mardin’de, bir şehir içi dolmuşunda önümdeki kadının elindeki kitabın ara başlığı dikkatimi çekti: “Batı’da Yaygınlaşan ‘Yoga’yı Yaparsak Namaz Kılmış Sayılır mıyız?” Dolayısıyla bilimin de bir sınırı vardır.

20. Taşrada yapılan “bilimsel sempozyum”ların program akışı şöyledir:

A. istiklal marşı
B. Davet edildiği halde gelmeyen bakanların özel kalemlerince hazırlanan telgraflarının okunması
C. Valinin “gençler spor yapsın” temalı konuşması
D. Belediye başkanının kentin kanalizasyon sorunlarından da söz ettiği ufuk açıcı konuşması
E. Uçakta aldığı notları okuyup bakanlarla anılarını anlatarak taşralıları bir güzel komplekse sokan köşe yazarının gevezelikleri
F. Vali ve belediye başkanının salondaki kalabalığın yarısını oluşturan korumalar ve genel müdürlerle salondan ayrılması
G. Aynı powerpointi küçük değişikliklerle her sempozyumda gösteren zihinsel emekli akademisyenlerin konuşmaları
H. Parlak beyinlerce hazırlanmış iyi tebliğlerin boş salona okunması
I. Çevre gezisinde yöresel lezzetlerle ilgili bitmez tükenmez sözler
J. Kıymetli misafirlerin alana bırakılması
K. Sempozyum düzenleme kurulu üyelerinin marketlere gelen yeni mallar için sıraya girmesi
L. Kapanış

21. Her yerde gaz kokusu var ise devlet fazla uzaklaşmış olamaz.

22. TRT en duyarlı TV kanalıdır, çünkü elindeki silahlarla onu bunu vuran oyuncuların sigaralarını mozaikler.

23. insanlık tarihinin en önemli icadı “mandal”dır. Bir kere şekil olarak mükemmeldir ve diğer bütün icatların aksine doğada mandalı esinleyecek herhangi bir nesne yoktur.

24. Genç nesil Veliyü’z-zaman Edward Wadie Said-i Filistinî’nin “demokratik hümanizm” risaleleriyle nurlu ufuklara yürümelidir.

25. içeriden haber ve bilgi verene “ajan” ya da “itirafçı” denir, ama Türk medyası böyle kişilere “Kürt aydını” der.

26. KPSS’nin olduğu bir dünyada hayatın herhangi bir anlamı olamaz.

27. Kürtçe kursuna giden her öğrenci, başlangıç kurunun üçüncü dersinde kendini dilbilimci saymaya başlar.

28. Eski ünlüler Survivor’a, eski ünlü köşeciler iMC, BirGün ve Özgür Gündem’e gider.

29. imaj in, iman out.

30. Mamoste in, heval out.

31. Esnafımızın sorunları yeni örgütlenmelerle aşılabilir. Birkaç öneri: Varoluşçu Manavlar Odası, Post-Yapısalcı Overlokçular Federasyonu, Hegelyen Tesisatçılar Birliği, Kübist Manifaturacılar, Empresyonist Bakkallar inisiyatifi, individüalist Midyeciler Girişimi.

32. Hüseyin Aygün, twitter biosuna “CHP Dersim Milletvekili” diye yazmıştı ki bu, “ABD Halk Sağlığı Kurumu Hiroşima Temsilciliği Müdür Yardımcısı” gibi bir şeydir.

33. Photoshop çağında kusur, güzelliğin yeni tanımıdır.

34. Her Tofaş marka eski arabanın en az üç ortak özelliği vardır:

A. Satılıktır
B. Tüplüdür
C. Torpido gözünde bir Azer Bülbül kaseti olur.

35. Otobüs ikramlarında Fanta içenler ya köylü ya da Almancıdır.

36. Sonradan zengin olanlar ucuz zeytin almaya devam ederler, çünkü zeytinin “gerçek” tadını yoksulken aldıkları tat sanırlar.

37. Kamera özelliği de olan fotoğraf makinesini kullanmayı öğrenen her DiHA muhabirinin düşündüğü ilk şey ya Êzidî ya da dengbêj belgeseli çekmektir.

38. Her yüz Sevilay’dan yetmiş dördü Hataylıdır.

39. Siteler fabrikadır, bloglar sendika.
40. Her Renault araba Bursa’da doğar, Urfa’da ölür. Her Tofaş araba Bursa’da doğar, varoşlarda ölür.

41. Çocuğuna sebze meyve adları koyan ebeveynlerin evlilikleri ortalama 6 yıl sürer.

42. Doblo, cady, kango tipi arabalar, kültürel muhafazakârlık ürünüdür. Hem kalabalık aile sığıyor, hem ağır yük taşıyor, hem sol arka kapısı yok. Yani aile üyeleri araç içinde de bir arada oluyor, nakliyat sektörüne para gitmiyor, ergenler evden kaçmıyor.

43. Eskiden düğünlerde Almancıları tanımak çok kolaydı. Çatalı gözükmesin diye bluzunun arkasını çekiştirerek elindeki küçük kamera ile düğünü çeken kişi, kesinlikle ikinci kuşak Almancıydı. Ama şimdi herkesin elinde kamera var. Dolayısıyla ya herkes Almancıdır ya da kimse bluz giymiyor.

44. Selfie çekmek, önce rica sonra ise teşekkür edilecek birine ihtiyaç duymamaktır. Yeni çağın kabalığı.

45. Sohbet toplumundan teşhir toplumuna geçilmiştir. Oturduğumuz yerden Giresun’un Bulancak ilçesinin Sisin köyündeki YSE’den emekli Cemal adlı kişinin küçük halasıyla küs olduğunu öğrenmenin insanlık tarihine bir katkısı olmayabilir, ama teşhirden daha korkunç bir duyguya sınırsız imkân sağlar: Röntgencilik.

46. Biz neden kaloriferli evde oturmuyoruz diye diye ergenliğini heba edenler şimdi üstüne güğüm konmuş odun sobalı kafelerden çıkmak istemiyor.

47. Sürekli kendinden bahsedenler hep başkasını dinlemek zorunda kalmış kimselerdir.

48. Fazla sosyal medya kullanan insan âşık olamaz ve sadık kalamaz. Çünkü aşkın “nesne”si biriciktir, ama sosyal medyada sayısız “seçenek” vardır.

49. “ikinci Bahar” diye bir şey yoktur. Çünkü bütün dullar yeniktir ve ikinci evlilik uzun süren bir savaşta ağır yaralanan iki kişinin barış döneminde bir araya gelmesine benzer.

50. Yaradılış ve evrim teorilerinin insanları bu kadar küçük görmesini anlayamıyorum. Eğer Allah ya da doğa yumurtayı yaratmış ya da oluşturmuş ise, yumurta kaynatıp tokuşturmayı da insanlar bulmuştur yani.

51. Victoria’s Secret kadınları hem evrim hem de yaradılış teorisini çürütmektedir.

52. Straplezle halay çekme tarihinde henüz kayda geçen bir kaza yaşanmadığına göre halayı yaratanlar ileride straplezle halay çekileceğini öngörmüş kimselerdir diyebiliriz.

53. Hayatın üç büyük zorluğu vardır: Taşralı TKP’lilerle tartışmak, dinci öğretmenevi müdürlerinin Uzak Asya siyaseti hakkındaki yorumlarını dinlemek ve ondan bundan para toplayıp bira içenlere hiç de bohem olmadıklarını izah etmeye çalışmak.

54. Bir toz ve gaz bulutu neden bir araya gelsin, birbirine dolansın ve sonra soğumaya başlasın ki? Puding mi bu?

55. Toplu taşım araçlarında sürücülerle uzun uzun tartışan “kültürlü” insanlar, şoförlerin taşeron işçisi değil de varoluşçu olduğunu sanırlar.

56. Şiir yazmanın en büyük zorluğu, herkesin senden güzel insan gibi davranmanı beklemesidir.

57. Gülmeme eğitimi almış devlet suratlı vali ve kaymakamları belediyelere kayyum başkan yapmak, gülümsemelerine, hatta espri yapmalarına yol açmıştır. Ülkenin önemli sorunlarından biri de budur.

58. Bütün eski tarih kitapları kralların, sultanların, şahların resmî tarihçilerince yazıldığına göre geçmişte neler yaşandığını anlamak imkânsızdır. Dolayısıyla geçmiş yoktur.

59. Çanta diye ünlü mağazaların poşetlerini kullanan kadınların doğuracağı çocukların % 11’i itfaiyeci, % 3’ü veznedar, % 22’si kargocu, % 14’ü cep telefoncu, % 17’si kafeci olur.

60. Büyük aşklar kavgayla başlar ve oturma grubu almayla biter.

61. Dil dile değmeden dil öğrenilmez diyenlerin % 91’i sadece anadilini bilirken % 6’sı orta düzeyde Almanca, % 3’ü ise iyi ingilizce bilir. Dil öğrenimi cinsel değil, zihinsel bir meseledir.

62. Arkadaşının arabasıyla araç kullanmayı öğrenen kişiler iyi ıslık çalamazlar.

63. Parkta öpüşmemiş insanlar, 30’undan sonra sağ partilere oy verirler.

64. Market arabasına bindirildiği halde “uslu” durmayan çocuklarına bağıran annelerin % 21’i Açık Öğretim’de işletme okur ve alttan üç dersi vardır.

65. Şairlerle evlenenlerin ontolojik, lokantacılarla evlenenlerin gastronomik sorunları olur.

66. ilköğretim okulları müdürlerinin % 73’ünün diş sorunları vardır.

67. Bira seven erkeklerin % 12’sinin adında iki tane “E” harfi vardır.

68. Doktorların en büyük sorunu, herkesi hasta sanmalarıdır.

69. Kişinin sürekli biçimde yemek değil de bir sanat eserini yediğini düşünmesi üzerine kurulmuş yemek sunum sektörüne “gastronomik pornografi” denir.

70. Ergenliğimin ilk dönemlerinde alıp gizli gizli okuyarak varlık ve gerçeklik hakkında bilgiler edindiğim erotik gazete ve dergilerdeki çıplak kadınların teninin bronz rengi olması nedeniyle bütün kadınları bronz tenli sanırdım. ilk kez bir kadınla yalnız kaldığımda, neden böyle bembeyaz olduğunu düşünüp durdum. Kafam hep ona takıldı. Aslında halen de öyle.