bugün

(bkz: don t feed the troll)
biri, yağmacı haçlıları, ordularıyla darmaduman etmiş....
biri de, yağmacıların kültürünü ordu zoruyla millete dayatarak milletin tozunu attırmıştır.
Biri imparatorluk kurmus, digeri imparatorluk yikmistir.
biri kudüs gibi bir şehri fethetmiştir.
diğeri, istanbul u islam kültür haritasının dışına çıkarmıştır.
içlerinden birisini herkes kendi milletine dahil etmek ister.
diğeri hakkında birşey bilmiyorum.
içlerinden birisini, dostları gibi düşmanları dahi övmektedir. hem doğu tarafından kabullenilmiştir; hem de batı tarafından!
diğeri ise bir kısım elit tarafından sevilmektedir.
içlerinden birisi, batı karşısında doğuyu yükseltmiştir; direnç noktasını muhkemleştirmiştir.
diğeri, batıya yeni bir kale kazandırmıştır; üstelik savaşsız, masrafsız.
içlerinden birisi, esrarkeş fedai cenneti olan fatimi fitnesine son vermiştir.
diğerinin yönetiminde, bilimsel çalışma adı altında kafatası ölçümü yapılmış ve güneş dil teorisi gibi gariplikler icra edilmiştir.
her ikisi de büyük türk komutanları ve hakanlarıdır.
saçma versustur.biri 10. yy diğeri 20. yy , dünya bambaşka.

atatürk düşmanı yazar turnusolu olmuş lan burası.
birinin adı selahaddindir ve ünvanı eyyubi hükümdarıdır.
diğerinin adı mustafa kemal atatürk! ve ünvanı tamamlanmamıştır. halen yeni ünvanlar eklenmektedir. ( ünvanlar, güneşle başlamakta, ulu öndere uzanmakta ve oradan da gökyüzüne doğru halen yükselmektedir.)
ikiside büyük komutandır. ama atatürk' ün çok büyük bir hatası vardır.

şu kodumun yobazlarını göndereydin ya suriye' ye iran' a arabistan' a. orada rahat rahat yaşasalardı. ohhh mis.
içlerinden birisi, kitap sayfalarında tefekkür numunesidir.
diğeri ise, meydanlarda yakıp yıkan, halkın malına zarar veren ve her ortamda (sözlük ortamında da müşahede ettiğiniz üzere) küfür edip ötekileştiren kimselerce savunulmaktadır.
karşılaştırmak anlamsiz ayni dönemde yaşamamislardir bile.
street fighter türevi oyunlarda yapılan gibi, zaman zaman film ve çizgi film karakterlerine yapılan gibi bir karşılaştırma. öncelikle bunları yaptığım dönemi göz önüne aldığım zaman 15 yaş ve aşağısı diye düşünüyorum. en azından benim ölçümde budur.

tarih kitaplarında yıllar yılı bize hep yapılan fetihler ve savaşlar anlatıldı. sonucund aimzalanan anlaşmalar falan. bunun sonucunda da, insan kafasında bir yarıştırma merakına giriyor. o zamanlar için benim favorim hep moğollardı, çünkü birkaç hükümdarı kısa süreler içerisinde büyük alanlara sahip toprakları sınırlarına dahil etmişlerdi. ancak farklı bir bakış açısıyla da, moğollar girdikleri toprakların bereketini bırakmayan, kurutan, öldüren, yakan, yıkan bir uygarlık olarak gözümde canlanmaya başladı. ancak o zaman atatürk'ün kendi toprağını korumaya çalışmasındaki azimle, osmanlı padişahlarının savaş ve fetihlerle dolu tarihinin birbirinden ne kadar farklı olduğunu gördüm.

siz bir ülkeyi sınırlarınıza kattığınızda film bitmiyor ki, asıl o zaman film başlıyor. orada yaşayan tüm insanları öldürebilen bir ordu veya silah dünya tarihine gelmedi. günümüzde teknoloji bu derece ileriyken büyük savaş sahnelerinin görülmemesi neden kaynaklanıyor sanıyorsunuz ki?

sonra, tarih derslerindeki en sıkıcı konular olan medeniyet hakkındaki bilgilerin aslında savaşların hepsinden daha değerli olduğunu keşfettim. çünkü ne de olsa devam eder ve kalır diye düşünülen gelenekler ve kültürel etmenler ne yazık ki günümüzde hiçbir yerde sabit kalmıyor, kalamıyor. tüm bu hız ve farkedilmeyen boyutlarda devam eden mücadelelere rağmen ayakta aklan değerler kuvvetli değerlerdir.

işte bu değerler açısından da baktığınızda, yine ne kadar sağlıklı bir sonuç alınırdı bilemiyorum. haçlılar crusade dedikleri seferlerinde ortadoğuyu fethetmeye gelmişlerdi. ve hala bu ısrarlarını koruyorlar, hala ele geçirmek istiyorlar. ama silahlar farklılaşıyor ve gelişiyor. bu anlamda, 12. yüzyılda yaşamış bir hükümdar ile 19. yüzyılda yaşamış bir komutan ve devlet adamını karşılaştırmak son derece abestir. ikisinin de güçlü ve zayıf gelecekleri bazı yönler olmuştur. beni merakım, atatürk'ü kötülemekte son derece aceleci olan heyecanlı arkadaşların selahaddin eyyubi den ne gibi bir miras kaldığını, hangi kültür etmenlerini bugün hala taşıyor olduğumuzu bir zahmet bize açıklamalarıdır. çünkü olay kutsal topraklarsa, o topraklarda bugün hala savaş var ve ne kadar uzun süredir bitmediğine azıcık kafa yormaya başladığınızda bir kere tüm insanlık adına utanmak gerekir diye düşünüyorum. Bu gibi konularda fikir edinebilmek için yazılmış o kadar fazla kaynak, belki de eksik kalan o kadar fazla araştırmaya değer konu var ki. en acısı da, maneviyat konusunda hassas olduğunu iddia ederken, manevi değerlere saldırarak, yok sayacak kadar insanlıktan uzaklaşmak olsa gerek.
bu karşılaştırma selahattin eyyubi ye hakarettir...
her ikisi de kendi zamanına göre doğu dünyasını korumayı başarmıştır. selahaddin eyyübi, kudüs'te haçlıları bozguna uğratarak. mustafa kemal atatürk ise batılı devletleri anadolu'dan kovup doğu dünyasını yine korumuş bir liderdir.

doğu dünyasını nerede korumuş diyenleri duyar gibiyim. pakistan, iran ve hindistan gibi ülkelerin bize teşekkür etmeleri, barış paktı kurmaları gibi etkenleri lütfen göz önünde bulundurun.

osmanlı'yı, selçuklu'yu bende çok severim. bu devletlerin zamanında bütün dünyaya hükmetmeleri, savaşlar kazanmaları benimde çok hoşuma gider. ama tarihe geniş bi açıdan bakın çok sevgili "biz tarihimize sahip çıkmayı da iyi bilirizzzz" diyen arkadaşlarım. *
anal yoldan ortaya çıkmış karşılaştırmadır.
ikisi de haçlılardan kurtarmıştır. ama birisi islam dünyasını kurtarıp cihadçı çizgide gözükmüş, ötekisi müslümanlar kimliğinden türk kimliği yaratmaya çalışarak hataya düşmüştür. ne olursa olsun ikisi de islam dünyası için iyi şeyler yapmıştır. birinin amacı islam savunulucuğu olmasa bile.