bugün

belli bir noktaya odaklanarak sol gözü kapatıp ardından sağ gözü kapatarak mesafeyi hesap etmek.
açık kapıya arkası dönük oturamamak.
sosyal fobiden mustarip olanların ayağına dolanan saçma takıntılar. yaşamayı güçleştiren küçük ama ciddi detaylar.
Yolda yürürken karşınızda bir polis görünce, 'bir suç işledim mi lan acaba' diye düşünür, polis yanınızdan geçene kadar tedirgin olursunuz.. Polisin de size bakması, sizi iyice paranoyak eder..
Elektrik kesikken canınız sıkıldığında TV açma ihtiyacı hissetmek,birkaç saniye sonra kendinize gülmek, karanlıkta kimseye bir şey çaktırmamak, bundan dolayı da kendinizle gurur duymak..
çizgilere basmadan yürüyememekten tutun da , otele gittiğinde bazı oda sayılarında kalmamaya kadar uzanır gider. uzanır da , o arada da insana hayatı zehir eder, etrafınızdaki geniş çevre yavaş yavaş daralır, çok kısıtlı bir alanda hareket etmeye başlarsınız, masanın ucuna dokunmadan geçemeyen kişiye bir zaman sonra insanlar garip garip bakar, sınava uğurlu kalemle girersiniz- sanki kalem doğruları yazacakmış gibi-, sınavlarda hep aynı kıyafetle gitmekten artık kıyafetinizden tanınırsınız.
bu gibi takıntılar eğer kişinin normal hayatını etkilemeye başlamışsa yardım alın derim.
kaldırım çizgilerine basmamak, asansörde aynanın arkasında gizli kamera olduğunu sanmak *.* *
Süslenmiş bir gelin arabasının arka camına yapıştırılan gelin ve damadın isimlerinin baş harflerine bakarak o harfle başlayan kadın ve erkek isimleri türetmek..

Gece yolda yürürken arkanızda birilerin olma ihtimalini düşünüp gölge boyunuza göre size yakınlık mesafelerini hesaplamak..
oda kapilarini illa ki kapatmak.acik kapili odada oturamamak.
saçma olmayan takıntılardır.
makası, bıçağı elden almamak.
bilgisayarına sürekli performans testi yaptırmak.
saçının ellenmesine sinir olmak.
kapıyı kapadıktan sonra ' acaba kapandı mı? ' diyerek belirli bir sayıda kontrol etmek.
en ufak bir sorunda pc yi yeniden başlatmak.
uygularken hiç de saçma gelmeyen takıntılardır; ekmeğin içini en sona saklamak gibi...
-en sevdiğin yemeği sona bırakmak
-gecenin bi yarısı "lenslerimi çıkardım mı acaba?" diye düşünerek ışığı yakmak, net göremediğine emin olmak.
-ikram edilen içeceklerden en güzel bardaklı olanını seçmek.
-gördüğün her boş kağıda adını yazmak.
-başa gelebilecek her durum için a, b ve hatta c planları hazırlamak.
cep telefonunu sürekli ekran altda kalacak şekilde tabir i caizse yüz üstü koymak.aynı ortamda başka biri telefonunu masaya normal koyduysa ona çaktırmadan ters çevirmek.
Biriyle sohbet ederken kişinin üstündeki renkleri saymak.çok renkli giyinenlere bayılmak sohbet hiç bitsin istememek konuşma uzadıkça renkleri baştan saymak.epey keyifli.
umumi tuvaletteyken kapıyı kilitlediği halde içeri biri girecek diye kapıyı tutmak
gayet mantıksız herhalde
geniş ailede diyo ya tuvalette otururken içeri biri girecek diye kapıyı tutan helafobik ulvi hehe
kalabalık arasında bulunamamak.
(bkz: düğünlerden nefret etmek)
(bkz: büyük şehirlerde evden dışarı çıkamamak)
(bkz: ara sokak takıntısı)
takıntılarının karmaşasında kendini kaybetmekten korkmak.
o kadar saçmadır ki hiç bulamadığı kendini kaybetmekten korkarak, helak olan bir bünye hayal edebiliyor musunuz?
sayıların hep çift olmasını istemek. saçmadır ama vardır. televizyon izlerken o kişinin yanında sesi 21 yapamazsınız. illa 22 ya da 20 filan olması lazım. hatta bizzat şahit olduğum abartılı şekli bile vardır. lisede bir arkadaşımın, matematik sınavından 73 aldığı için hocanın yanına gidip "hocam çift sayı takıntım var, 72 yapıp bir not kırsanız da razıyım ama lütfen çift sayı yapın" dediğini gördüğüm durumdur. * *
büfe büfe gezip üzerinde resim olmayan sigara istemek.
Gençlerin takıldıgı saçma konu Sivilcedir ama büyügünce anlayacaklarki hiç de öyle birşey değilmiş.
cep telefonu arama kaydını sürekli silmek.