bugün

Theodore Kaczynski' nin manifestosudur.
matematik alanında dahi kabul edilebilecek düzeyde başarılı kabul edilen bir akademisyenken tüm kariyerini ve normal hayatını bırakıp ormanda bir kulübede teknolojiden uzak münzevi bir yaşamı seçen, teknoloji ve endüstrinin hakim olduğu modern toplum karşıtı fikirleri doğrultusunda teknoloji üreten kimi kuruluşlara bombalı saldırılar düzenleyerek 18 yıl boyunca fbi tarafından aranmış ve en sonunda bir akrabasının ihbarı üzerine yakalanmış ve müebbet hapis cezasına çarptırılmış ve halen ceza evinde olan theodorore john kaczynski'nin kaleme almış olduğu manifesto. yazısınının yayınlanmaması halinde bombalı saldırılarına devam edeceğini duyurmuş ve washington post ve new york times gazetelerinde manifestosunu yayımlatmıştır.

şimdi manifestonun içeriğine gelecek olursak; bahsettiğimiz gibi meselesinin özünde teknoloji karşıtlığının yattığını söylemek yanlış olmaz. teknolojiyi doğaya ve insana karşı en büyük tehdit olarak görmüş, her koşulda ortadan kaldırılması gerektiğini savunmuş. dikkatimi çeken noktaları özetlemeye çalışacağım.

ilk bölümünde sanayi toplumunun hastalıklı bir toplum olduğunu belirterek durum tespiti yapmaya çalışmış. insan özelinde incelemiş ve insanın hayattaki temel motivasyonunun güç sürecine bağlı olduğunu savunmuştur. güç sürecini kabaca özetlemek gerekirse kişinin tatmin etmesi gereken ve alt sınıflara ayırabileceğimiz ihtiyaçları vardır. bu ihtiyaçlarını gidermek doğrultusunda bir amaç belirler ve belirlediği amaca ulaşıp kendini gerçekleştrimeye çalışır. modern toplumda ise sanayi öncesi topluluklara nazaran bu sürecin bozulduğuna ve inanın güç sürecinin işlemediğine işaret etmiş modern insanın mutsuzluğunun en mühim sebebinin bu olduğuna inanmıştır.

ortaya attığı başka bir kavram da toplumsallaşmadır. kamu düzeni ve iş hayatının karmaşık modern toplum düzeninde birey üzerinde çok fazla kural ve baskı ile kişiyi aşırı düzeyde şekillenmiş ve edilgen bir konuma sürüklemiş olduğunu ve artık kişisel özgürlüklerden bahsedilemeyeceğini söyler. ona göre özgürlük; çevre ve kurumların gücü ve baskısından uzak hayatını kendi kontrolünde yaşayabilmektir. özgürlük artık toplumsal mekanizmaya bağdaşacak bir biçimde tasarlanmıştır. sanayi ve teknolojik gelişmelerle birlikte zamanla daha da azalmış ve uysallaşmış, toplumsallaşmış kitleler yaratılmıştır.

sistem varlığını insani ihtiyaçları tatmin etmek üzere sürdürmeyip aksine insan davranışları sistemin ihtiyaçlarına uyacak şekilde değiştirilmesi gereken bir konumda ele alınır olmuştur. örneğin; akıl sağlığı kavramı büyük oranda bireyin sistemin ihtiyaçlarına uygun olarak davranma ve bunu stres belirtileri göstermeden yapma düzeyine göre tanımlanır.

teknolojinin geleceğine yönelik bazı varsayımlarda bulunmuş. insan davranışlarını kontrol etmeye ve özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik çeşitli alanlarda kullanılacağını belirterek bazı yerinde saptamalar yapmış. yakın gelecekte insanların genetik mühendisiliği yoluyla hakim güç odakları tarafından istenmeyen kimi kişilik özelliklerine müdahale edilerek bazı toplumsal eğilimlerin önüne geçilmeye çalışılacağını belirtmiş. antidepresanlar yoluyla stres faktörünün baskılanmaya çalışıldığını ayrıca gizli kameralar, internet, medyanın propaganda aracı olarak kullanılması, eğlence endüstrisi ve eğitim sisteminin de kişinin toplumsallaşması ve dolayısıyla özgürlüğünün elinden alınması yolunda kullanılan araçlar olduğunu belirtmiş.

teknoloji ve özgürlüğün karşıt noktalarda yer alan kavramlar olduğunu iddia ediyor. teknoloji insanlara maddi avantajlar sunar, özgürlük ise faklı insanlara farklı şeyler çağrıştıran soyut bir kavramdır, eksiği propaganda ile giderilebilir der. gündelik yaşam ve iş hayatının zamanla makinalara daha da bağımlı hale gelebileceğini söylemiş ki günümüzde bunun kanıtlarını görmekteyiz.

sanayi devriminin insanların geleceği adına vaad ettiklerinin önemli bir kısmının gerçekleşmeyip teknolojik sanayi-endüstri toplumunun devamının neden olacağı acıların yıkılması sonucu olacak acılardan az olmayacağını ileri sürüp mevcut düzenin ehlileştirimesini değil tamamen ortadan kalkması gerektiğini savunuyor.

insanların makinelere zaman içinde daha fazla bağımlı hale geleceğini belirtmiş ki günümüzde haklılığını kanıtlayan gelişmelerle karşı karşıyayız.

durum saptamasını noktaladıktan sonra işin eylem boyutuna geçmiş. teknolojik ilerlemenin kaçınılmaz olmayıp aksine durdurulabilir olduğunu söylüyor. * dünya çapında bir yıkıma gidilebilmesi için öncesinde ekonomik sistemin daha küresel bir düzen haline gelmesi gerektiğini söylemiş. mevcut sisteme karşı eyleme geçilmeden öncede sistemin yıpratılması için her türlü propagandanın yapılmasının yararlı olacağından bahsetmiş. propaganda sürecinde izlenmesi gereken yöntemleri açıklamış. devrimin odağının politika olmayıp teknoloji ve ekonomi olması gerektiğini; bu süreçte teknolojinin yalnızca teknolojik sistemi yıkmak için bir araç olarak kullanılabileceğini belirtmiş.

endüstri toplumunu yok ettikten sonra yerine getirilecek düzenin ne olduğuyla fazla ilgilenmeyip yeni toplumun doğayla iç içe, onun kurallarına uygun bir hayat sürmesi gerektiğine inanır. Bu doğrultuda dinin tamamlayıcı bir faktör olarak kullanılabileceğini söyler. ilginçtir, solculuğun yeni düzen için uzun vadede tehdit unsuru olabileceğini savunuyor.

şimdi gelelim işin eleştirisine. ben anlattığı devrimin ve sonrasındaki tasarılarının gerçekleşme ihtimalinin olduğunu düşünmüyorum. bunun en temel nedeni insan psikolojisinde, tabiri caizse buglarında yatıyor. mevcut sistem kaba şekliyle ödül ve ceza dürtüleriyle işliyor. insanlar teknolojinin konforundan, onun hazzı ve eğlencesinden vazgeçmeyecekdirler. sistem bilincimize bilinçaltımıza, tüm gözeneklerimize kadar işlemiş haldedir. modern insan hastalığıyla kemikleşmiştir. kendisininde bahsettiği gibi edilgen haldedir ve korkularıyla yaşar.
insanlar kötü de olsa mevcut düzenden yanadırlar. ne kadar sızlansalar da isyan etseler de değiştirmek adına bir şey yapmazlar. ve teknoloji artık geri dönülemeyecek düzeyde hayatımıza eklemlenmiş haldedir. ayrıca teknolojinin reddinin küresel bazda olması gereklidir ve bu işi daha da imkansız hale getirmekte.

dünyanın *içinden çıkılmaz ölçüde bozulması, ekolojik dengenin içine edilmesi, gelir adaletsizliği ve ekonomik sorunlar ortada. bu bağlamda yapılabilecekler ve yapılması gerekenler yıllardır süregelen bir tartışma. belki ayrı başlıkta ele alınması gerekir.

daha fazla uzatmayalım. kitabı 100 sayfa kadar. eleştirel bir gözle okunmasını tavsiye ederim. solculuk ve solcu insan karakteristiği hakkında yaptığı tespitler dikkat çekici ve oldukça haklı bana kalırsa. filhakika* kaczynski anlattığı bu devrime ne kadar inanıyordu tartışılır. bana kalırsa o insanları kötü gidişat hakkında uyarmak istedi. seçtiği yöntemi haklı bulamam elbet ama bu şekilde dikkat çekti. yoksa görülmeyip unutulup gidecekti söylemleri.

bunu okuyan bunu da okur : (bkz: kapitalizmde korku)