bugün

California street, san francisco. 1964.

görsel
Amerika'da En çok gitmek istediğim şehir.Bunda full house'un etkisi büyük sanırım.O zamanlar dizi başlarken o evlere,Golden gate 'e bakar bayılırdık.Köprünün üstünden önde jesse amcanın motoru arkada biz akülü arabalarla geçtiğimizi hayal ederdik.Evet çok saçma ama bi gün gerçek olacağına inanıyorduk üstelik.

(bkz: eyvah) (bkz: çocukluğuma indiniz)
görsel
istanbul'a en çok benzeyen abd şehridir.
gecirdigim 6 ay zarfinda omrum boyunca goremiyecegim kadar escinseli gordugum sehirdir. ancak halk onlara oldukca hos gorulu yaklasir. sehrin meshur sis olayi haftanin 3-4 gunu sabah saatlerinde sehrin pier kisminda yani golden gate'in oldugu bolgede gorulur. asil sis bahar aylarinda daly city'de olur. sokaklarda gercek manada zombi gormus gibi olursunuz, zira evsizler olayin bokunu cikartmislardir. metrekareye 6-7 tane homeless duser. amerikanin, hatta california'nin bile en zengin bolgesidir. borsa, liman, silikon vadisi buranin ekonomisini besler. kuzeyde kalan napa'ya sarap tatma turlari duzenlenir, sarabi cok meshurdur. geceleyin bay bridge'den sehre girirkenki siluet amerikan ruyasinin anlamini insana gosterir. san francisco'nun degeri amerikanin diger sehirlerine gidince daha cok anlasilir. orasi anlatmakla tarif edilmez zaten. insallah herkes gorme firsatina kavusur en az bir kez. istanbul'dan sonra dunyanin en guzel sehridir. ruyadir, ozlettirir.
Amerika'daki Eyalet sistemini çok bilmiyorum. O yüzden benim için sadece gidip görmek istediğim bir şehirdir.
"fog city" olarakta bilinen dunyanin en gorulesi sehirlerinden biridir.gidilir, golden gate'e asik olunur, ghirardelli'de bir dondurma yenir,fisherman's wharf'ta bir tur atilir, rocket boat denilen efsanevi alete binilir, filmleri cevrilmis tum eski suclulara bir zamanlar ev sahipligi yapmis meshur alcatraz hapishanesi gezilir, ne kadar hediyelik esya varsa toplanip gelinir. hayatimda gordugum en guzel, en yasanilasi sehirlerden biriydi laf aramizda. artik kadin-erkek seklinde gorulen ciftler bir haftadan sonra yadirganmaya baslanir. her damdan sarkan gokkusagi bayraklari artik ruhunuzu oksamaya basladiginda, korkun, mumkunse kacin.
amerika birleşik devletleri'ne bağlı bir eyalet değildir. kaliforniya eyaletine bağlı bir şehirdir.
kendisini gördükten, havasını soluduktan sonra başka hiçbir yerden keyif almamama sebep olan şehir. şu an yirmi gün boşluğum olsa daha önce gitmediğim yeni bir şehire değil, tekrar san fransisco'ya giderim.
cok guzel bir sehirdir cunku sehir gibi sehirdir, los angeles, san diego gibi araba dolu caddelerinin yaninda onlardan farkli olarak insan gorulur.
union square sehrin downtownudur. buraya 2 blok otede turk street vardir ki, sanirim cogu turk hemen kamerayi kapip burada resim cektirir, bay area denilen alana kurulu ve cok gay oldugu icin, gay area diye dalga gecen olur.
cok fazla evsiz, sokakta yasayan insan vardir, sokaklari dilenci kaynar.
golden gate koprusuyle meshurdur, koprunun ozelligi ise dunyanin ilk asma koprusudur ve acilisina amerikanin o zaman ki basbakani da katilmistir. cin mahallesindeki bankalarin bile tabelalari cincedir.
clublari cok pahali, cover(girerken ki kesilen harac ) asmis, otopark sorunu had safhaya vurmustur.
caddeleri inisli cikislidir, hatta lombard street a mutlaka gitmek, burada dikligi gormek gerekir.
illaki ben gay gorucem sokakta goremedim hani diyenlerin ise castrow district e gitmesi tavsiye edilir ama gitmeden once motion dizziness haplarindan alinmasi tavsiye edilir ziya bol opusen erkek ciftler sevimli sevimli yolda yurur.
cok cok eski bir sehirdir, liman kisiminda onlarca iskele vardir ve en unlusu 39 nolu iskeledir, diger adi fisherman and wharf tir burada cesitli atraksiyonlar duzenlenir, buranin unlu corbasi ise ekmek icinde clam chowder corbasidir. alcatraz a gezi gemileri bu iskeleden kalkar, hatta rezervasyon yaptirirsaniz gece hapishanede kalabilirsiniz ( zencilerle ayri hapiste kaliyorsunuz merak etmeyin ), en son iskeleye kadar yuruyecek kondisyonunuz varsa burada cikolota district vardir bir suru cikolota magazasi size ikram eder, yorgunlugunuzu alir,.
yazin bile bir tarafinizi donduran okyanustan gelen soguk ruzgar sayesinde aksamlari ustunuze kazak almaniz gerekir; belki de bu yuzden 10 adimda bir kahveci var.
Scott McKenzienin insana huzur veren unutulmaz parçası. Oldie.

if you're going to san francisco
be sure to wear some flowers in your hair
if you're going to san francisco
you're gonna meet some gentle people there

for those who come to san francisco
summertime will be a love-in there
in the streets of san francisco
gentle people with flowers in their hair

all across the nation such a strange vibration
people in motion
there's a whole generation with a new explanation
people in motion people in motion

for those who come to san francisco
be sure to wear some flowers in your hair
if you come to san francisco
summertime will be a love-in there

if you come to san francisco
summertime will be a love-in there
amerika'nın en pahalı 3. şehridir. çekik gözlülerin(özellikle çinlilerin) istilasına uğramıştır, amerikalıdan çok bunlardan görürsünüz.

turistik bir şehir olmasından mütevellit ne kadar berbat ingilizce konuşuyor olursanız olun yadırganmazsınız. hatta insanları sizinle muhabbet etmeye çalışırlar. en güzel yanı kimsenin kimseye aldırmadan, olmak istediği gibi yaşamasıdır. sizi olduğunuz gibi kabul ederler. o yüzden karşıdan gelen yakışıklının çiçekli böcekli bir topuklu ayakkabı giydiğini görürseniz eğer, şaşırmayın. çünkü az ilerde karşınıza topuklu ayakkabıyla yetinmemiş daha ilginç tipler* çıkacak.

yine şaşırmamanız gereken bir başka şey; sokakta yürürken görebileceğiniz striptiz kulübüne ait içi görünen bir minibüs. onu ilginç kılan ise kıyafet sergilenen bir camekanı andırması değil, içinde direk dansı yapan yarı çıplak hatunlar olması*

en tehlikeli caddelerinden biri olarak kabul edilen, filmlere konu olmuş, turk caddesinde dolaşırken dikkatli olunmalıdır zira durup dururken bir zenci saçınızı çekebilir. sokaklarında yaşayan onca evsize rağmen hiç kapkaç olayı yoktur ancak, bir köşe başında vurulup kim vurduya gitme ihtimaliniz var*. köşe başlarında ot içen pis insanlarından, sokakların ve toplu taşıma araçlarının sidik kokmasından bahsetmiyorum bile.

ama ne var ki, tüm bunlara rağmen, bir kez gittiniz mi tekrar gitmeyi istemek kaçınılmazdır. geri döndüğünüzde hislerinizi ise tek bir cümle özetler;

(bkz: i left my heart in san francisco)
totoşların bi halt zannettiği, güneş yüzü görmeyen, barındırdığı totoş nüfusuyla amsterdam ve izmir'i bile geride bırakabilmiş olan totoş şehridir.
gaylerin bas kenti. Populasyonun %70inin gayoldugu rivayet edilir... *
https://www.youtube.com/watch?v=7I0vkKy504U

her dinlenildiğinde, orada olmayı arzulatan şarkı.