bugün

utanç kaynağı bir eleştiridir. recep tayyip erdoğan gibi bir adamın böyle yarım akıllı bir tespitle vurulmaya çalışılması gücüne gidiyor insanın.
Rte ci olmayanlarin da artik normal karsilamasi ve alismasi gereken diktatorlugun gostergesi.
bu bile batmış bazılarına lan olum hatırlatayım adam başbakan la başbakan. sen kendinle niye bir tutuyorsun ki.
sizin anlayacağınız dilden konuşalım;
(bkz: mustafa kemalin havuzlu villası)
dünyada başka bir örneğinin olmadığına emin olduğum olay. film vizyona çıkmadan birgün önce sinema filmini evde izlemiş adam yahu neyin normali be kardeşim !
umarım izleyip utanmıştır... istanbul nasıl alındığı görmüştür o emeği, o özeni o ilahi gücü. evet istanbul aynen öyle alındı fakat kendisi parsel parsel satıyor. osmanlıyı çok sevdiği halde çok iyi satıyor bu ülkeyi.
tam anlamıyla sultanlığın bir başka versiyonu ki filmi izlemedi bile bunu herkes biliyor zaten. her zaman sorunlar çıkar ve sonra umut vaad eden birisi iktidar olur bu kişi o kadar baskıcıdır ki halk ona daha çok bağlanır. ama aslında o kişi de korkularının esiridir tıpkı diğer dikdatörler gibi. her dikdatör keyfine düşkündür. kendisi rixos gibi geceliği 20 bin tl lik otellerde en lüks villalarda kalan 30 bin dolarlık bijan marka takım elbiseler giyen birisi. siz bunu mu konu yapıyorsunuz şimdi. sizin güncel medyaya olan köleliğiniz zaten bu toplumu bu hale getiriyor.
bazı eziklerin nasıl eleştirsem acaba diye düşünmekten başka işlerinin olmadığını gösteren durum. kardeşim siz 10 senedir kabullenememiş olsanız da bu adam başbakan. her konuda senle aynı seviyede olmasını bekleyemezsin, öyle bir dünya yok. bunları sorgulayanlar nedense atatürk neden dolmabahçe sarayı'nda kaldı, insanlar açlıktan geberip giderken neden (kendisine ait olan) dünyanın en büyük ve en lüks yatıyla gezdi hiç sorgulamaz.
ufak bir hatırlatma; abdullah gül türkiyede henüz vizyona girmemiş olan king speech filmini izledikten sonra film hakkında yorum yapmıştı. bir takım kimselerde abdullah gül'ün filmin korsanını seyrettiğini ileri sürmüşlerdi. daha sonrada filmin yapımcı şirketinin türkiye cumhuriyetini cumhurbaşkanı olması münasebetiyle abdullah gül'e özel olarak filmin bir kopyasını gönderdiği ortaya çıkmıştı.

yani söylemek istediğim şu, elin yabancı film yapımcısı bizim cumhurbaşkanımıza film kopyası göndermesi durumu söz konusuy iken faruk aksoy'un kendi ülkesinin başbakanına filmin kopyası göndermesinin neresi yanlıştır? ve bu filmi evinde izleyen rte'nin günahı nedir?
atatürk perde arkasından, hemde dünyanın en büyük yatında canlı müzik ziyafeti çekiyordu kendisine mesela,
eğer bu eleştiri başbakana olan nefretten değil de hak hukuk için yapıldıysa, sağlam karakterli ve adil bir insan onu da eleştirir değilmi?
ama yok, ben öyle olduğunu zannetmiyorum,
karakter için demiyorum eleştirinin nedeni ile alakalı diyorum, yanlış anlaşılmasın.
başbakanı sevmem, ama başlık saçma çünkü aynısını bende yaptığım durum. izlediğim 1453 değil'di tabii, pak panter isimli dandik filmdi.
bana da geldi filmin bir kopyası. başbakan ister evinde izler filmi ister bana gelir beraber izleriz. ayrıca evde sinema keyfi bence başkadır. oh mis gibi uzatacaksın ayaklarını, cipsini çerezini alacaksın sonra da "ya ben istanbul'u alacağım ya da istanbul beni" sahnesinde yürü be! diye bağıracaksın. evde sinema izlemekte bir kültürdür olm. * *
rte nin fetih 1453 ü evinde izlemesidir. yapımcı başbakanımızın sosyo-ekonomik durumunu gözardı ederek filmin orjinal kopyasını göndermiş bunu kopyalayan akıllı rte filmin ilk korsanını piyasaya sürer zenginliğine zenginlik bilgeliğine bilgelik katar...
rte´nin filmi evinde izlemesi olsa olsa halkından ne kadar kopuklaşmaya başladığının bir göstergesidir. halkıyla bütünleşme peşinde olan başbakan´lar öyle yapmazlar. kordiplomasi´yle birlikte angela merkel kaç kere opera seyretmeye gitti.

şöyle yapılabilirdi ; filmin türkiye´deki galalarından birisine başbakan davet edilirdi, o da gider seyrederdi.

ayrıeten bu haber, fetih 1453 filmini çekenlerin de ne kadar yağdanlık kafalı adamlar olduğunu göstermektedir. hadi bana da göndersinler bakalım bi kopyasını,öyle başbakana ayrı, halktan adama ayrı muamele yapılamaz. ben filmi internetten indirince bana dava bile açarlar, telif haklarına saldırıdan, şansları yaver giderse, cezaevine bile girerim ben, bundan dolayı.

telif hakkı, konu başbakan olunca geçersiz mi oluyo yani?...

bak, wullf hem de almanya´nın cumhurbaşkanı , başbakanın üstünde bi makam üstelik, bi film produzent´i bi otel de kaldığında otelin parasını produzent ödedi diye istifa ettirdiler adamı.

çok büyük bi eşekliktir o yaptıkları fetih 1453 çülerin. bu kadar da yağdanlık kafalılık olmaz.

filmin dvd´si çıktıktan sonra, bi kopyasını bütün ekip imzalayıp gönderebilirlerdi. bu şekilde başbakan´a yağ yakmak amacıyla kendi filmlerinin "korsan"lığını yapmışlar. eşşek kafalı adamlar. üstelik içlerinde fatih sultan mehmet gibi bi adamı oynayan birisi de var....yazık...çok yazık.
adamın artık kral gibi davrandığının göstergesidir. bana ne lan hastaysa? gidicek halkın içinde sinemasını izliycek.
birkaç yıla padişah olacağından , taktik almıştır belki.
laikci uydurmasi.
üzerine bu kadar çok tartışılan bir film olduğu için biran önce görmek istemiş olabilir.
dünya'da başka hiç bir ülkede olmadığı iddia edilen durum. wulf'un durumuyla bunu bir tutmak ise açık söyleyeyim aptallıktır. wulf mevkiisini kullanıp çıkar sağlamıştır. burada ise yapımcı bu ülkenin başbakanına (beğenmeme sevmeme hakkımız vardır ama ülkenin başbakanıdır) bir jest olsun diye evine filmin dvd kopyasını göndermiştir. ha bu arada white house'da başkana özel sinema salonu var.
çok büyütülmemesi gereken mesele. yığınla şaibeli ihale, şifreli kopyalı sınavlar, iflas etmiş politikalar (mesela demokratik açılım politikası, komşularla sıfır sorun politikası, abye giriş süreci... uzar gider bu) varken sen buna mı takılıyorsun diye sorarlar adama. onu da konuşalım bunu da, diyorsan o zaman bir çift sözüm var.
birincisi gündem denilen bir olay var sevgili kardeşim. gündemi bu tarz basit şeylerle meşgul edersen diğer saydıklarıma yer kalmaz. hükümeti eleştirmek sadece muhalefetin değil bütün halkın görevidir. akpli bir vatandaşın da hükümeti eleştirebilmesi için gündemin gerçekten önemli meselelerle doldurulması gerekir.
ikincisi, evet başbakanın evinde fetihi izlemesi basit bir meseledir. ne yapmalıydı başbakan? yapımcının jestini geri çevirip "yok ben izlemem bu filmi" mi deseydi. sonuçta başbakan: "tiz getirin bana bu filmi" demedi.
üçüncüsü, halkta özellikle son beş yıldır anlam veremediğim bir kutuplaşma var. kimse suçu üç beş tane siyasetçiye yıkmasın şimdi. toplum içerisinde kendini her şeye itiraz etmek zorundaymış gibi hissedenler ve hükümetin yaptığı her işi yüceltmek, savunmak zorunda hissedenler var. bu yüzden de küfürbazlar ve şakşakçılar meydanı doldururken, ülkenin esas meseleleri arada kaynayıp gidiyor.