bugün

kendini "ali kıran baş kesen" bir padişah sanmanın tezahürü olan ifade. ibretle takip ediyoruz..
ifade ve haber alma özgürlüğüne RTE'nin ne kadar saygılı olduğunu bir kez daha gördük. kendilerine yapılan her eleştiride demokrasi çığlıkları atan başbakanın gerçek yüzü. şu anda başbakanın elinden yalnızca o gazeteleri almayın demek geliyor fakat bir daha ki seçimleri kazanırsa almayın dememinin ötesine gidecek bir zihniyete sahip diktatör kişilikli bir başbakanımız olduğu gerceğiyle yüzyüzeyiz.

bir millete, vatandaşına bir başbakan ancak bu kadar saygısızca davranabilir ve koyun muamelesi yapabilir. kendisine saygısı olan, milletine saygısı olan bir kişinin bu hakereti anlamama olasılığı yok. kaç çocuk yapacağımızdan, hangi gazeteyi, hangi köşe yazarlarını okuyacağımıza kadar karar verme yetkisini kendisinde gören bir başkanı ben memleketimde kesinlikle istemiyorum. memleketime yakıştıramıyorum.

hızla totaliter rejime doğru yürüdüğümüzün göstergesidir ama özgürlük düşkünü anadolu insanı buna izin vermez. almayın dediği gazetelerden birer ikişer almak gerek.
kendini kral yada imparator sandığının kanıtı olan çağrıdır. bu ne hadsizliktir anlamam. adam resmen diktatör gibi davranıyor.
neyse daha yazacaktım ama sözlük kurallarının dışına çıkarız onlada kalmaz hakarete varacak sözler falan. lan ben varya...
gündemi değiştirmek, davada parmağı olduğu anlaşılmasın diye halkın dikkatini dağıtmak amacıyla yaptığı bir çağrıdır. gündemi bulandıracak ve yola devam edecektir. sonra yine elektrik ve doğal gaz zamları, baykal'a ağır eleştiriler vb. vb.
desteklenmesi gereken çağrıdır.
http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=29462
doğan gurubu gazetelerinin traj patlaması yapacağı boykotun adıdır.
damadı atv ve sabah ın genel müdürü olan diktatörün emridir. bu sebeple muritleri tarafından bu emir derhal yerine getirilmelidir. herkes sabah okusun ülkeye demokrasi gelsin.

(bkz: berat albayrak)
israil'i bile protesto etmek yerine, tbmm 'de Şimon Peres 'i alkışlatan zihniyet ,hiçbir zaman boykotdan bahsetmesin.
(bkz: cehalet)
(bkz: cahillik)
kapatma davasında kapatmama kararı çıkınca iyicene kendini padişah hisseden bir gücün hezeyanları maalesef.
yakında bu gazeteleri alanlarda ergenekoncu diye tutuklanmaya başlanmazsa şaşmamak gerek.
güzel türkiyem tüm bunları hakedecek ne yaptı ki.
koskoca türkiye'nin koskoca! başbakanı gidip sırf deniz feneri soygununun üstüne gitti diye ona boykot çağrısında bulunuyor. şaka gibi.
istiyor ki herkes vakit, sabah gibi çanak yalasın.
tayyib'in konuşurken artık danışmanlarını hiç dikkate almadığının ya da danışmanlarının da ipin ucunu kaçırdıklarının delilidir bu konuşma. daha önceleri de ani reaksiyonlarına tanık olmuştuk erdoğan'ın ama doğan'la girdiği münakaşadan beri çok sert ve asıl kendine zarar veren bir üsluba geçiş yaptı. bu söylem de bunun örneklerinden biridir. bu boykot çağrısından sonra bu gazeteleri zaten almayanın gazeteyi alası gelecektir muhakkak ki. yine bu çağrı erdoğan'ın içinde yatan totaliterlik özlemi de alttan alta açığa vurmaktadır. diğer yandan gün gelir şimdi böyle dalaşan bu iki kişinin çıkarları kesişince nasılda kanka olabilecekleri bilenlerse ne tayyibi ne de doğan'ı dinleyecektir.
başbakanın saçmalama sınırlarını zorladığı bir çağrıdır. lakin bizim medyanın ne kadar yalak, kıç yalayıcı bir medya olduğunu gözler önüne sereceğinden ötürü acı bir çağrıdır. amerika da bush çıkıp the new york times okumayın, almayın dese, ben dahil birçok kişi, hiç sevmediğimiz amerika nın ve onun gazetelerinin, basın yayın organlarının bu saçma çağrı karşısında verecekleri tepkiyi burdan tıpkı bir göt gibi alkışlarız.

edit: doğan medyasını okumadım, hayatta da okumam.
recep tayyip erdoğan dan seçmeler kitabından bir vecize.
ne bekliyodunuz ki? her ülke hakettiği şekilde yönetilirmiş. akp' yi iktidar yapan insanların başbakanı ''her eve bir gazete girsin, herkes gazete okusun'' mu diyecekti?
başbakanın doğan grubuna karşı yaptığı çağrıdır. leman, penguen ve uykusuz alalım mı başbakanım? onlar aydın doğan'ın değil nasılsa. lakin aynı iftira!! haberler yazıyor orada da. ne diyeyim bilemedim "ağla yurdum ağla, açılırsın" ...
başbakan'ın dolaylı yoldan "vurgunları öğrenmeyin yalanları öğrenin" mesajını verdiği çağrıdır efenim. misal vakit gazetesi dava sonucunu "2 tahliye" diye manşetten duyurmuş asıl hadiseleri atlamıştır. başbakan'da böyle bir medya, bu yalanlara inanan cahil bir halk istemektedir.
ülke'nin garip bir yönetimde olduğunu gösteren çağrı. bu başbakan insan nedir böyle . okuayacağımız gazeteden , yapacağımız çocuk sayısına kadar programlamaya çalışıyor bizleri. oldu valla başka? akşam işten sonra nereleri gezelim? salı akşamları evde ne pişsin? hangi marka kıyafet giyelim? paramızı nasıl değerlendirelim? yarın sabah hangi çoraplarımı giyiyim bari bunu da söyle be. bana ne sen aydın doğan'a kızdıysan. benim rolüm ne de bana emir veriyorsun sen.
deniz b. de yamulmuyorsam bi ara meslisi boykot edelim cağrısı yapmıştı da sonra göt olmuştu seçimlerde. tayyip nolacak bunu zaman gösterecek. biz kimleri boykot ettikte sonra tekrar içimize soktuk.***
işin acı yanı, bu iki adamın kavgasında insanların taraf olma çabasıdır.
teki diyor almayın, bir kısım "kesinlikle almayız, yanımıza bile yaklaştırmayız" diyor, diğer bir kısım "ulan günde on tane alıcam, binicem ustune vurucam kirbaci" tadında.
düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı o kadar da doğru değil bence.
kimse de "yesinler birbirini amaan bana ne" demeye yanaşmıyor.
konuyla alakalı bir atasözü olarak; (bkz: yüz verdik ayıya geldi sıçtı haliya) *
Başbakanın son bombasıdır.Ne oldu öpüşüp koklaştığınız sürekli el ele omuz omuza pozlar verdiğiniz günlere?
'Yıllardır esas meselelerden halkı uzaklaştırmak için ortaya atılan meseleciklerden,polemiklerden biri bu da...
Sen ki müthiş bir yüzdeyle iktidara gelmiş bir başbakansın.Ne gerek var böyle bir çağrıya.Senin halkın akla karayı ayırt etmeyi iyi bilir...
Emin ol o bahsettiğin gazeteleri kimse almayacak,sadece biraz satış patlaması yaşanacak o dediğin gazetelerde.'dedirten çağrı.
artık rte'nin çöküşünün başladığının kesin kanıtıdir; ama sevinemiyorum ben. heralde her gidenden sonra daha beteri geldiği içindir. sanki tayyip'ten sonraki b planını birileri hazırladı ve artık yavaş yavaş yürürlüğe koymaya başladı gibime geliyor ve korkuyorum ben o b planından.
sansür zihniyetinin güzel bir örneğidir.

emin çölaşan'ın işine son verildiğinden beri doğan grubu gazetesi satın almıyordum ama bundan sonra tayyibe inat olsun diye hergün bir hürriyet, bir milliyet, bir vatan satın alacağım.
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde:
Senden ayığız bu sarhoş halimizde.
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:
insaf be sultanım, kötülük hangimizde?*

Yukarida ki rubai 11 ve 12. yuzyillar arasinda yasamis olan Omer Hayyam tarafindan yazilmistir. Donemin sultani Meliksah'tir, vezir'i ise unlu devlet adami Nizamulmulk. O zatlar ki bir fermaniyla kelleler ucurtan bir el hareketiyle gonulleri sad eden bir kudrete sahiptirler. Ve Tarih der ki Omer Hayyam adi gecen zatlardan buyuk hurmet gormustir.

Bu cografyada yasayanlarin aleyhine isleyen onca yuzyilin acisi, sebepleri ve mazeretleri ne bir rubaiyle ozetlenebilir ne bir ornekle izah edilebilir. Ama insaf be Basbakanim, 21. yuzyildayiz?