bugün

severim keratayı, zira ilk çıktığında bi tarzı vardı. göze batıyordu. kafasında beresi falan. yıllar sonra öğrendim meğerse dökülen saçlarını kapatıyormuş. kafasında sürekli bi aksesuar taşımasının sebebi buymuş. mükemmel şarkıların altına imzasını atmıştır ki bunlardan bazıları; hanımeli, beni affeder misin?, aşk, sende yerşey yalandı... die uzayıp gidiyor. kendisini playback olarak canlandırmıştım hatta ilk okulda bööle saçma salak bir aktivitede de bulunmuşum. yıllar sonra farkına vardım.. (bkz: Allahım ben ne yaptım)
yana yakıla şarkısıyla, hüzne doyduğum şarkıcıdır.
Albümleri şöyle;
a-Gençliğin gözyaşı(1995)
b-En güzel günler senin olsun(1997)
c-Hayat hüzünlü(1999)
d-Hanımeli(2001)
e-5 NR aşk(2002)
f-Sürgün(2004
g-Kalbimin sultanı(2005)
h-Gönül yarası(2006)
piyano ve saksafon gibi bati muzigi enstrumanlariyla nasil turkce sozlu saheser yapilir adeta ogreten adam.
maalesef kalibinin adami olmayisi, surekli cocuklari ve eski karisi ile gundeme gelen her daim aklimizda karakterli aldatmak gibi ne anlama geldigi bilinmeyen cumlelerle gelecek olmasi gercekten cok uzucudur. hemen hemen her albumunde bir veya birden fazla masterpiece bulunur. bazi sarkilari gulumsetirken, bazilari damardan girer. yine de ben ve benim gibi olan dinleyeciler o ne yaparsa yapsin hep muzikal kisiligini onde tutup, sarkilarini her zaman dinleyecektir.
(bkz: selami sahin)
dikkat ettiniz mi bilmiyorum. çektiği kliplerde hep çiftler oldukça hararetli bir biçimde tartışıyor. neden acaba?
sözleri ve müziği alışılagelmişin dışında olan, buna rağmen herşeye bok atmayı amaç edinmiş yazarlar tarafından beğenilmeyen sanatçı.
eğri oturup doğru konuşmak lazım, kendini bir türlü geliştirememiş şarkıcı. hatta geliştirmek bir yana gerilemiş şarkıcı.
çözülemeyen kişi. eski eşiyle bir türlü ortak payda da buluşamayan adam.her sene vakti gelmeden zırt zırt bir birinin aynı şarkılarla albüm yapan şarkıcı.
bazi sarkilari beni cok uzaklara goturen sanatci. (bkz: nerdesin)
gerçekten de yaptığı işlerle kendini ifade edebilen bir adam. çok iyi bir müzisyen diyebiliriz. ama bir kusuru var o da bütün kliplerinin birbirine benzemesi ve vazgeçmediği şu clint eastwood * çakması bakışlarıdır. onun dışında iyidir iyi.
(bkz: macera dolu amerika)
her daim yüzünden bi asabiyet fi$kiran $arkici, görmeyerek dinlemeyi tercih ettigimdir.
yamulmuyorsam ilk klibiydi. saksafon çalan bir adamın yanında piyano, rafet başına geçer piyanonun beraber bir şarkı çalarlar ve şarkının bitiminde şu diyalog geçer.

- adın ne senin?
- rafet, rafet el roman.

ahahaha james bond musun lan anten.
hülya avşar'ı sağlı sollu tokatlamak isteyen şarkıları harika aşk insanı.
bagirarak sarki soylemekten vazgecmesi gereken adam. bagirmadan sakin sakin soyledigi sarkilar genelde guzel oluyor. ama bagirdigi zaman sesi o kadar cirkinlesiyor, o kadar itici bi ses cikariyor ki sarki guzelse bile yalan oluyor. son albumunden birkac sarki dinledim ve yine ayni seyi dusundum. bagirarak soyledigi tum parcalar kulak tirmaliyor. hakkini vererek sesini inceltemiyorsun anla artik be adam.
bir garip şarkıcı. hareketli şarkılarında hiçbir zaman başarıya ulaşamadı. lakin bu durum romantik şarkılarında geçerli değildir. aksine birçok şarkısıyla insanların duygularını dışa vurmayı başarmıştır. evliliğinin kötü bitmesi -ki bence eski eşinin bunda çok büyük payı var- insanların gözünde "rezil" bir adam imajı oluşturmuştur. aslında ilk başta ayrılığında haksızken eski eşininde ne kadar kaşar olduğunu görünce anladık ki biraz da kadın da hak etmiş.
ayrıca cesaretli bir insandır. son albümünde ki aşk-ı virane şarkısında bir gence yardım etmiştir. şarkı bu gence ait ama ortada görünen bir gerçek var ki bu çocuk şarkıyı rafet el roman'dan daha güzel söylüyor. bugün türkiye'de kolay kolay kendini birazcık da olsa ses bakımından bastıracak bir gence yardım etmez. bence bu rafet el roman'ın kendine olan özgüveni ve dinleyicilerine yapmış olduğu bir saygıdır.
demem o ki bu adam "slow" şarkılar yapsın biz de hüzünlenelim.
duygusallığın zirvesindeki isim.
'aşk bir kalbin içinde ağlıyor aşk' sözüyle bizi kalbimizden vurmuş şarkıcıdır.
önceden beri soyadından dolayı 'bu adam arap mı lan' diye düşünegeldiğim şarkıcı.
hep bi hüzün hep bi ayrılık temalı aldatmacalı panik aşkların küçük emrahvari şarkıcısı.
bu adam on küsur yıldır meliyor. *
çok acayip lan!
sarkisinda "ask" derken "ayysk" diyen insan.
çok farklı bir adamdır rafet el roman. bozuk türkçesi ve kasketiyle türkiye'ye gelmiş ciddi anlamda iyi altyapılarla pop müzik eserleri vermiştir. türkiye'de o yıllarda piyano ve saksafona bu kadar ağırlık veren nadide kişilerdendir. bence sağlam bir sesi olmasına rağmen -ki müezzinlik tecrübesi de vardır- beğenmeyenler olabilir, normaldir. ancak "bugün aşık oldum" gibisinden 2. sınıf şiiri tadında şarkısı dışında hep güzel işlere imza atmıştır. gençliğin gözyaşı, seni seviyorum, anlamsız bir fırtına, sen ve ben, yıllar sonra, sorma neden gibi şarkıları gerçekten kalıcı olmayı başarmış güzel eserlerdir. daha sonra bir buhran dönemine girmiştir. saçlarını uzatmıştır. özel hayatı çalkantılı geçmiştir. ve daha sonra birden yalancı şahidim gözükmüştür televizyonlarda. hakkaten farklıdır bu adam, anlarız. ve sonra bence eskisinden farklı olarak ticari kaygılarla albüm yapmasına rağmen bu seri albümlerde de hep belli bir standartın üstüne olmayı başarmıştır. evet özellikle son albümlerindeki şarkıları uzun süre söylenmiyor, belki bir mevsim hit olup unutuluyor. ancak yine de hep belli bir kalitesi var ve gerçekten duygusal olarak müsaitseniz sizi yaralayabiliyor şarkıları rafet'in.

ayrıca sinema-tv donanımından olsa gerek çok da güzel klipler çekmektedir kendisi. eskilerden sorma neden, yalancı şahidim ve şimdilerden sevdim ama sonu yoktu sinematografik işler hakkaten.
aşkın karanlığında yönünü bulamayanların büyük bir zevk ve bir o kadar da hüzünle dinlediği sanatçı. *
pek kestiremedim ama, flanger ya da phaser gibi bir takım efekt aletlerini küçükken yanlışla yutup halen farkında olmayan bir kişi galiba. bel altı olmayan bir yerde de bir vibratör var ama... nerede kim bilir?

ne romantik adam he! pehe!